23.12.09, 21:22 | #1 |
SON DERS:)) çok anlmalı
SON DERS
Gününson dersinin sonuna gelinmişti. Öğrenciler çıkmak içinsabırsızlanıyordu. Defter ve kitaplarını çantalarınakoydular. Zil çalar çalmaz, dışarı çıkmak içinhazırdılar. Yalnız, Ali hazırlanmamıştı. Gecikmekiçin de elinden geleni yapıyordu. Nihayet zil çaldı. Öğrenciler bir anda kapıya yöneldi. Ali, yerindenkalkmadı. Ağır ağır eşyasını topladı. Bir yandangöz ucuyla öğretmenine bakıyor, bir yandan daarkadaşlarının gitmesinibekliyordu. Öğretmeni,onun bu halini fark etti: Hayrola Ali, dedi. Eve gitmeyecek misin? Ali, son arkadaşının da çıktığını görünce cevapverdi: Sizinle konuşmak istiyordum öğretmenim. - Peki, dedi öğretmeni. Ne söyleyeceksin bakalım? - Ahmet arkadaşımız var ya… - Evet, ne olmuş Ahmet'e? - Durumları pek iyi değil galiba. Annesi, beslenmeçantasına pekiyi şeyler koymuyor. - Eee? - Ona yardım etmek istiyorum. Ama benim yardımettiğimi bilirse üzülür. Günde bir simit parasıbiriktirip her hafta size versem, siz de onaverseniz? Cebindenbir avuç bozuk para çıkarıp öğretmenin masasınınüzerine koydu. Nurhan Öğretmen, paraya dokunmadı. Sandalyesine oturup düşündü. Ali hakkındaki bilgileriniyokladı. Bildiği kadarıyla ailesinin durumu pekiyideğildi. Bu çalışkan ve sevimli öğrencisi, ne kadar daiyi niyetli ve düşünceliydi. Zengin bir ailenin çocuğudeğildi. Buna rağmen yardim etmek istiyordu. Üstelikyardım ettiğinin bilinmesiniistemiyordu. NurhanÖğretmen: -Dur bakalım Ali, dedi. Bildiğim kadarıyla sizin de maddîdurumunuz pekiyi değil. Yanlış mı biliyorum? - Doğru biliyorsunuz öğretmenim. Babam gündelikçi. Çoğu zaman iş bulamıyor. Ama ben de çalışıyor, parakazanıyorum. - Nerede çalışıyorsun? - Simit satıyorum. NurhanÖğretmen yine durup düşündü. İyiliğin bu kadarınane demeliydi şimdi? Bunun gerçekleşmesi zordu. Onu,bundan vazgeçirmek için bir çare bulmalıydı. Bunuyaparken, sevimli öğrencisini de kırmamalıydı. Onunlabiraz daha konuşursa, belki bir yolunubulurdu. NurhanÖğretmen, Ali'ye dondu: -Büyüyünce ne olmak istiyorsun, diye sordu. - Çok zengin bir işadamı… - Niçin? - İnsanlara daha çok yardım etmek için… - Güzel, dedi Nurhan Öğretmen. Bak simdi Ali, Ahmet'in ailesinin durumu pekiyi değil, bu doğru. Ama sizinki de bundan pek farklı değil. İstersen acele etme. Çok zengin olduğun zaman insanlara yardim edersin. Olmazmı? - Olmaz, dedi Ali. Şimdi yapmalıyım. - Neden olmaz? - Üç sebepten dolayı olmaz. Birincisi: Bu para zaten benim değil. İyilik ettiğim için Allah,beni insanlara sevimli gösteriyor. İnsanlar da bundanetkileniyor, daha çok simit alıyorlar. Bu sayede gün boyuçalışanlardan bile fazla simit satıyorum. Hele mahalledeHasan Amca var, her gün iki simit alıp güvercinlereveriyor. İkincisi: 'Ağaç yas iken eğilir.' deniliyor. Şimdiden iyilik yapmayı öğrenmezsem büyüdüğümde hiç yapamam. Şimdiden iyilik yapmayıp bunu zenginlik günlerime ertelersem, zengin olduğum günlerde de daha zengin olduğum günlere erteler kendimi kandırmışolurum. Üçüncüsü ise daha önemli: Büyüdüğüm zaman çok zengin bir işadamı olmak istiyorum. Zamanında yatırım yapmayanlar büyük işadamı olamazlar. NurhanÖğretmen, karsısında büyük biri varmış gibidinliyordu: - Bu sonuncusunu pekiyi anlayamadım, dedi. Açıklayayım öğretmenim, dedi Ali. Şimdi, çok zengin olmadığım için, ancak günde bir simit parası kadaryardım edebiliyorum. Bundan fazlasını veremem. Allah,Cennet'i gücü kadar iyilik edene veriyor. Şimdi gücüm bu olduğuna göre, Cennet'in fiyatıbirkaç simit parası kadardır. Eğer zengin olmadanölürsem birkaç simit parasıyla Cennet'e girebilirim. Bundan daha karlıbir yatırım olur mu? NurhanÖğretmen'in gözleri dolmuştu. Başını'Evet' anlamında sallarken Ali'yi evineyolladı. Sınıfageri dönerken okulun boşaldığını fark etti. Eşyalarını toplamak için masasına döndüğünde Ali'nin bıraktığı paraların masa üstünde kaldığını fark etti. Sandalyesine gayri ihtiyari oturduve paraları eline aldı. Hiçbirpara ona bu kadar kıymetli gelmemişti. Sanki elindedünyanın en kıymetli incilerini, yakutlarını, elmaslarını tutuyordu. Hatta bu paralar onlardan bilekıymetliydi. Bu paralar, bu bozuk SIMIT paraları, Cennetisatın alabilecek paralardı. Sanki hiç bırakmak istemeyenbir duygu ile sımsıkı kavradı bu bozuk simitparalarını. Oturduğuyerden kalkamadı Nurhan Öğretmen. İçinin dolduğunu, tarif edilemeyen duygulara boğulduğunu hissetti. Birdenboşalan sağanak yağmurlar gibi ağlamaya başladı. Ağladı… Ağladı… Ağladı. Kendinegeldiğinde aksam olmuştu. Yavaş adımlarla sınıftan çıkıp okuldan ayrılırken bekçi Sadık 'Bozuk Simit paraları ile cenneti satın almak, Bozuk Simit paraları ile cenneti satınalmak' diye Nurhan öğretmenin sayıkladığını duydu. Bekçinin hayretler içinde,'Ne dediniz hocam?' demesini bile duymayan Nurhanöğretmen, bekçinin şaşkın bakışları altında akşamın alaca karanlığınakarışıvermişti. Hikayeyibeğenmişseniz ve Ali'den utanmışsanız, maddidurumunuz iyi değilse bile, iki tane ekmek alıp bölgenizdeki bir fakirin kapısına bırakın. Birokul önünde biraz bekleyip yırtık ayakkabısı olan birçocuğa ayakkabı alın. Maddiihtiyacı olan bir akrabanıza yardım edin. Yeter ki boş durmayın! Yapılacak iyilikler gizli olursa vede gönülden olursasevaptır... Ekmeği paylaşmak ekmekten dahalezzetlidir. ww.uydulife.tv
__________________
La İlahe İllallah kalbimizi karartma. La İlahe İllallah rızkımızı daraltma. La İlahe İllallah bizi imansız bırakma. La İlahe İllallah kabirde bizi bunaltma. La İlahe İllallah kendi kapından başka kapı aratma. La İlahe İllallah kendine kul habibine ümmet olmaktan bizi biran bile ayırma. La İlahe İllallah hesapsız sabır ver. La İlahe İllallah azapsız kabir ver bizlere Allah'ım… AMİN AMİN AMİN ASALET BOYDA DEĞİL, SOYDA OLMALI İNCELİK BELDE DEĞİL, DİLDE OLMALI DOĞRULUK SÖZDE DEĞİL, ÖZDE OLMALI GÜZELLİK YÜZDE DEĞİL, YÜREKTE OLMALI.. |
|
Bookmarks |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|