..:: BİLGİ VADİSİ ::.. BİLGİ VADİSİ RSS   TWİTTER   BİLGİ VADİSİ FORUM FACE GRUBU  

Anasayfa Kimler Çevrimiçi Bugünkü Mesajlar Forumları Okundu Kabul Et
Geri git   ..:: BİLGİ VADİSİ ::.. > GENEL KONULAR > İL İL TÜRKİYEMİZ > İç Anadolu Bölgesi
Google

   

 
Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Konya Tanıtım Videosu ve tarihi
Konudaki Cevap Sayısı
94
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
3611

Yeni Konu aç Cevapla
 
Seçenekler Stil
Eski 22.04.09, 19:21   #21
draculu45
V.İ.P. ÖZEL ÜYE
 
draculu45 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
 
Üye Numarası: 743
Üyelik tarihi: 28.03.2009
Yaşım: 61
Mesajlar: 2.555
Konular: 131
Rep Bilgisi
Rep Gücü : 21
Rep Puanı : 359
Rep Seviyesi : draculu45 is just really nicedraculu45 is just really nicedraculu45 is just really nicedraculu45 is just really nice
Aktivite
Level: 40 [♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥]
Paylaşım: 0 / 989
Güç: 851 / 44784
Tecrübe: 56%

İletişim
Standart

Hoca Fakih Mescidi (Merkez)

Konya Hoca Fakih Mahallesi’nde, Yaka Bağları’na giden yolla Beyşehir’e giden yolun ayırım noktasında bulunmaktadır. Kitabesi günümüze gelememiştir. İ.Hakkı Konyalı kapı kitabesinin 1909’da çalındığını yazmıştır. Mescidin kimin tarafından yaptırıldığı ve yapım tarihi kesin değildir. Şer’iyye Sicil Defterlerinde bu mescidin iki onarım kaydına rastlanmıştır. Buradan da mescidin yanında zaviye, türbe ve hamam olduğu öğrenilmiştir. Bunlardan günümüze yalnızca mescit ve türbe gelebilmiştir. Bu mescit, Anadolu Selçuklu dönemi Mutasavvıflarından Türkmen Dervişi Ahmet Fakih’in (Fakih Kudbüddin) şehir dışında yaptırdığı zaviye çevresindedir.

Mescit avlu kapısından yaklaşık 15 m. içeride, bir bahçenin ortasında bulunmaktadır. Günümüze gelen bu mescit ile türbenin mimari bir değeri kalmamıştır. Önündeki son cemaat yeri dört ağaç direkle taşınan ahşap örtülüdür. İbadet mekânından son cemaat yerine iki sıra halinde dört pencere açılmıştır. Giriş kapısının söveleri beyaz mermer, kemeri ise beyaz ve mor mermerlerden meydana gelmiştir. Mescidin giriş kapısı üzerinde bulunan kalıntılardan mavi çinilerle kaplı olduğu sanılmaktadır. Giriş kapısının sağında bir sarnıç, solunda da bir çeşme bulunmaktadır.

Mescit moloz taştan olup, kare planlıdır. İbadet mekânının üzeri iki ahşap direğe oturan bir çatı ile örtülü olduğu tamirat kayıtlarından öğrenilmektedir. Bugün mescidin üzeri kırma bir çatı ile örtülüdür. Mescidin minaresi yoktur.

Hoca Fakih mescidi ve türbesi Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 1990 yılında restore edilmiştir.


Karatay Mescidi (Karatay)

Konya il merkezi dışında Şeker Fabrikası’nın yanında bulunan bu mescidi XIII.yüzyılın ortalarında Emir Celaleddin Karatay’ın kardeşi Kemaleddin Turumtaş yaptırmıştır. Kitabesi günümüze gelememiştir. Vakıf kayıtlarından da yeterli bilgi edinilememiştir.

Mescit kesme taştan, kare planlı olup, üzerini tuğla kubbe örtmektedir. Bu kubbenin oldukça geniş olan Türk üçgenleri dikkat çekicidir. Ayrıca mescit önündeki son cemaat yeri de yapıya göre çok büyük tutulmuştur. Mescitteki bu uyumsuzluklar yapının değişik dönemlerde elden geçirildiğini göstermektedir.


Tahir ile Zühre Mescidi (Meram)

Tahir ile Zühre Mescidi’nin kitabesi günümüze gelememiştir. Yapı üslubundan XIII.yüzyılın sonlarında Sahip Ata’nın torunları tarafından yaptırıldığı sanılmaktadır. Sahip Ata’nın torunlarının yanındaki türbede gömülü olduğu sanılmaktadır. Bu konuda yeterli bir bilgiye kaynaklarda rastlanmamıştır.

Mescit kareye yakın dikdörtgen planlıdır. Giriş kapısı zengin mukarnas frizleri ile bezenmiştir. Günümüze gelen izlerden firuze, lacivert, mor çini mozaiklerle kaplı olduğu anlaşılmaktadır. İbadet mekânındaki mihrap alçı ve süslemeli olup, geometrik motiflerle de bezenmiştir.


Beyhekim Mescidi (Selçuklu)

Konya Beyhekim (Devlethan Mahallesi) Mahallesi’nde bulunan bu mescidin kitabesi günümüze gelememiştir. Bununla beraber, mescide ismine veren Beyhekim’in Hz. Mevlana’nın yakınında olan ve Onun ölümüne kadar hekimliğini yapmış olan Nahçıvanlı Hekim Ekmelüddin olduğu söylenmektedir.

Beyhekim Mescidi ve Türbesi olan bu yapı, kubbeli bir ibadet mekânı ile ona bitişik üç bölümden meydana gelmiştir. Birbirinden farklı şekilde ve ölçüdeki iki pencere arasına mescidin giriş kapısı açılmıştır. Mescidin doğu cephesi oldukça itinalı kesme taş işçiliğine sahip olmasına rağmen burası oldukça sadedir. Girişin sağındaki pencere Hekim Ekmelüddin’in türbesine açılmaktadır. Mescidin ve türbenin ağaç işçiliği yönünden son derece önemli olan ahşap kapı ve pencere kanatları Konya’daki Selçuklu devri Taş ve Ahşap Eserleri Müzesi’ndedir.

Mescidin ibadet mekânına 2.60x4.08 m. ölçüsünde dikdörtgen planlı, taş döşemeli bir mekândan girilmektedir. Bunun tam karşısında girişin kapısı bulunmaktadır. Duvarlardaki izlerden çevresinin çinilerle kaplı olduğu anlaşılmaktadır. Girişin güneyinde dikdörtgen planlı tonoz örtülü 2.50x3.40 m. ölçüsünde bir oda bulunuyorsa da bunun fonksiyonu anlaşılamamıştır. Bu odanın karşısında kuzeydoğu köşesinde Hekim Ekmelüddin’e ait sanduka bulunmaktadır. Mescidin ibadet mekânı kareye yakın dikdörtgen planlı olup, üzeri tuğladan bir kubbe ile örtülmüştür. Kubbenin ortasında çinili bir göbek, çevresinde de palmetlerden oluşmuş motifler ve çiçekli bir kufi yazı bulunmaktadır.

Mescidin en ağırlıklı merkezi çinili mihrabıdır. Üzeri stalâktitli, yanlarında iki sütunçenin yer aldığı profilli bir niş mihrabı çerçevelemektedir. Mozaik çini tekniğinde yapılmış levhalarla kaplı olan eser XIX.yüzyılın sonlarında Berlin Müzesi’ne kaçırılmıştır.

Beyhekim Mescidi 1964 yılında yerel bir derneğin yardımı ile Konya Müzesi tarafından onarılmaya başlanmış, daha sonra bu onarım Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından kısmen tamamlanmıştır. Son onarımda mescidin yıkılma tehlikesi gösteren bölümleri çimento ile koruma altına alınmıştır.


Şerafeddin Camisi (Karatay)

Konya Hükümet Konağı’nın kuzeyinde bulunan bu camiyi XIII.yüzyılın ortalarında Şeyh Şerafeddin Mesud yaptırmıştır. Cami 1336 yılında tamamen yıktırılmış, Çavuşoğlu Mehmet Bey tarafından yeniden yaptırılmıştır. Osmanlı döneminde de Memi Bey tarafından yıktırılan bu cami 1636 yılında eski temelleri üzerine yeniden yaptırılmıştır.

Cami kesme taş duvarlı olup, duvarlarında yer yer Selçuklu devri mozaik çinileri görülmektedir. İbadet mekânını on adet payenin taşıdığı merkezi bir kubbe örtmektedir. Bu kubbe güneyden yarım bir kubbe ile desteklenmiştir. Mihrabın bulunduğu kısım da yarım kubbe ile örtülü olup, bu bölüm dışarıya taşkın şekildedir. Caminin güney kısmı dışında kalan bölümlerinde ikinci kat mahfilleri bulunmaktadır.

Caminin kuzeyinde altı mermer sütunun taşıdığı üzeri kubbeli, yedi bölüm halinde son cemaat yeri bulunmaktadır. Giriş kapısı mermer söveli olup, stalaktitlidir. Bu kapının dışında doğu ve batı yönlerinde de birer kapı daha açılmıştır. Caminin mihrap ve minberi mermerdendir. İç mekândaki yarım kubbeler tromplar ve merkezi kubbe XIX.yüzyılda yapılmış kalem işleri ile bezenmiştir.

Caminin tek şerefeli minaresi yapımından sonra, Osmanlı döneminde eklenmiştir. Caminin güneyindeki Şeyh Şerafeddin Mesud’un kümbet şeklindeki türbesi XX.yüzyılın başlarında yıktırılmıştır.


Kadı Mürsel (Hacı Hasan) Camisi (Meram)

Konya Hükümet Konağı’nın batısında bulunan bu camiyi, kitabesinden öğrenildiğine göre Karamanoğlu Mehmet Bey zamanında Hacı Mustafa oğlu Mürsel Bey 1409 tarihinde yaptırmıştır.

Cami moloz ve kesme taştan, dikdörtgen planlı olup, yüksek bir subasman kaide üzerindedir. İbadet mekânının üzeri çatı ile örtülmüştür. Yapılan onarımlar sonucunda özelliğini büyük ölçüde yitirmiştir.


Şems-i Tebrizi Camisi (Karatay)

Konya Karatay ilçesinde, Şerafeddin Camisi’nin kuzeyinde, eskiden mezarlık olan Şems Parkı’nın içerisinde bulunan Şems-i Tebrizi Camisi’nin kitabesi günümüze gelemediğinden ilk yapım tarihi bilinmemektedir. Yapının XIII.yüzyılda yapıldığı bilinmektedir. Bu cami Abdürrezzakoğlu Emir İshak Bey tarafından yanındaki mescit ile birlikte 1510 yılında genişletilmiş ve yeniden yapılmıştır.

Bugünkü cami moloz taştan, dikdörtgen planlıdır. Yanında camiye bitişik olan türbe eyvan şeklinde olup, üzeri sekizgen piramidal tuğladan bir külah ile örtülmüştür. İç mekânında bezemeye rastlanmamaktadır. Türbenin altında mumyalık kısmı bulunmaktadır.


Nakiboğlu Camisi

Konya Nakiboğlu Mahallesi’nde bulunan bu cami vakfiyesinden öğrenildiğine göre; Konya Müftüsü Nakib’ül Seyyid İbrahim tarafından 1762 yılında yapılmıştır.

Cami moloz taştan yapılmış olup, kare planlı ve üzeri ahşap çatılıdır. Yanındaki minaresi Nakib’ül Hac Seyyid İbrahim oğlu Mehmet Emin tarafından 1764 yılında yaptırılmıştır. Cami zamanla harap olmuş, 1926 yılında minaresi dışında kalan bölümleri tamamen yıktırılarak yeniden yaptırılmıştır. Bugünkü hali ile mimari yönden hiçbir özellik taşımamaktadır.


Hacı Ferruh Camisi (Akça Cami)

Konya Aksine Mahallesi’nde, Taş Cami Caddesi’nde bulunan bu cami, kitabesinden öğrenildiğine göre; Selçuklu Sultanı I.İzzeddin Keykavus zamanında Hacı Ferruh tarafından 1215 yılında yaptırılmıştır.

Kesme taştan yapılmış olduğundan ötürü halk arasında Taş Camisi olarak da tanınmaktadır. Duvarları bütünüyle taştan yapılmıştır. Giriş kapısı mermer üzerine geometrik bezemelidir. Kare planlı olan caminin kubbesi yıkıldığından üzeri ahşap bir çatı ile örtülmüştür. Mihrap taş işçiliği yönünden önemlidir.

Hacı Ferruh’un mezarı caminin bitişiğindedir.


Piri Mehmet Paşa Camisi

Konya Piripaşa Mahallesi’nde bulunan bu camiyi Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman devri vezirlerinden Piri Mehmet Paşa 1523 yılında yaptırmıştır.

Cami klasik Osmanlı mimarisi üslubunda yapılmıştır. Kare planlı olup, üzeri kubbe ile örtülmüştür. Caminin doğusunda üç kubbeli bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Son cemaat yerinden ibadet mekânına giriş kapısı mermer söveli ve bezemelidir. Caminin mihrabı boyanmış ve özelliğini kaybetmiştir. Yanındaki minaresi taş kaide üzerine yuvarlak tuğla örülü ve tek şerefelidir.

Caminin bitişiğinde Şeyh Siyavuş’a ait türbe bulunmaktadır. Doğusundaki Piri Paşa Medresesinden ise günümüze hiçbir iz gelememiştir.


Ovalıoğlu (Çelik Paşa) Camisi

Konya Ovalıoğlu Mahallesi’nde bulunan bu camiyi Konya Valisi Mehmet Paşa 1764 yılında yaptırmıştır.

Moloz ve kesme taştan yapılan cami kare planlıdır. Mihrabı Kütahya çinileri ile bezelidir. Yanındaki minaresi taş kaide üzerine yuvarlak gövdeli olup, orijinal biçimi ile günümüze ulaşmıştır.


Cevizaltı Mescidi

Konya Cevizaltı Mahallesi’nde bulunan bu cami Konya Müftüsü Abdullah Vahdi tarafından 1880 yılında yaptırılmıştır.

Moloz taştan yapılan dikdörtgen planlı mescidin üzeri ahşap bir çatı ile örtülüdür. Mimari yönden bir özellik taşımayan bu caminin mihrabı mermer stalaktit dolgulu ve Selçuklu özelliklerini yansıtmaktadır. Bu mihrabın bir başka Selçuklu eserinden buraya getirildiği sanılmaktadır.


Amber Reis (Feridiye) Mescidi (Meram)

Konya Feridiye Mahallesi’nde İstasyon Caddesi üzerinde bulunan bu camiyi Selçuklu döneminde Şehabeddin Amber yaptırmıştır. XIII.yüzyıl eseri olan bu cami zamanla harap olmuş, 1911 yılında yıktırılmış ve 1913 yılında yeniden yaptırılmıştır.

Dikdörtgen planlı olan caminin üzeri ahşap çatı ile örtülüdür. Mihrap ve duvarlarının iç yüzlerinin bir bölümü Kütahya çinileri ile bezenmiştir. Yanında tuğla gövdeli, tel şerefeli minaresi bulunmaktadır.

Mescidin yakınındaki Selçuklu döneminde yapılmış Şehabeddin Amber Reis’in XIII.yüzyıla tarihlenen türbesi XIX.yüzyılın başlarında yıkılmıştır.
ww.uydulife.tv
draculu45 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Eski 22.04.09, 19:21   #22
draculu45
V.İ.P. ÖZEL ÜYE
 
draculu45 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
 
Üye Numarası: 743
Üyelik tarihi: 28.03.2009
Yaşım: 61
Mesajlar: 2.555
Konular: 131
Rep Bilgisi
Rep Gücü : 21
Rep Puanı : 359
Rep Seviyesi : draculu45 is just really nicedraculu45 is just really nicedraculu45 is just really nicedraculu45 is just really nice
Aktivite
Level: 40 [♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥]
Paylaşım: 0 / 989
Güç: 851 / 44784
Tecrübe: 56%

İletişim
Standart

İplikçi Camisi (Akşehir)

Konya Akşehir ilçesinde, Afyon Caddesi’nde Atatürk Anıtı karşısında bulunan İplikçi Camisi kitabesinden öğrenildiğine göre 1337 yılında yapılmıştır. Bu dönemde Akşehir Karamanoğlu Alâeddin Bey’in yönetiminde idi. Camiyi Orhan Gazi’nin Ambardarı Kerim Ağa yaptırmıştır.
Camiye Ambardar Kerim Ağa Camisi de denilmektedir.

Cami kesme taştan olup, bir sıra taş, üç sıra tuğla dizisi ile örülmüştür. Dikdörtgen planlı caminin mihrap duvarına paralel üç kubbesi bulunuyordu. Bunun dışında kalan bölümler toprak damla örtülmüştür. İbadet mekânının üzeri ahşap tavanlı olup, ahşap direklerle bu tavan desteklenmiştir. Kubbelerin bulunduğu ayaklar taş payelerdir. Minber ve mihrabı özellik taşımamaktadır. Minaresi alternatifli olarak sıralanmış taş ve tuğla dizilerinden meydana gelmiştir. Caminin bütünüyle birlikte minare de yapılan onarımlar nedeni ile özelliğini yitirmiştir.

Cami 1894 yılında yenilenmiş ve genişletilmiştir. Camide kubbelerin içerisine çağına uygun olmayan kalem işleri yapılmıştır.


Ulu Cami (Akşehir)

Konya Akşehir ilçesi, Ulu Cami Caddesi’nde bulunan bu cami, Ebu Sait İbrahim 1213 yılında yaptırdığı minareden önce yapıldığı sanılmaktadır. I.Alâeddin Keykubat döneminde buradaki cami genişletilmiş ve onarılmıştır. Sonraki dönemde yapılan onarımlarla özgünlüğünü yitirmiştir.

Kesme taş ve moloz taştan yapılan cami dikdörtgen planlıdır. Caminin doğu yanındaki taç kapısı üzerinde çini mozaik bir yazı bordürü vardır. İbadet mekânının üzerini örten ahşap tavanı sivri kemerlerle birbirine bağlanan 20 ayak desteklemektedir. Mihrap duvarına dikey yedi sahından meydana gelmiştir. Mihrap önünde pandantifli bir kubbe bulunmaktadır. Bu kubbenin dört pencereli bir kasnağı vardır. Son onarımlarda sıva altından çıkarılan firuze, mor ve kare çinili mihrap, minare ile birlikte ilk yapıldığı dönemden kaldığı sanılmaktadır. Bu minare, mihrap ve taç kapı Selçuklu mimarisinin özgün geleneğini sürdürdüğü gibi günümüze gelen mozaikleri de Selçuklu mozaik sanatının dikkati çeken örnekleri arasındadır.

Altun Kalem Mescidi (Akşehir)

Konya Akşehir ilçesinde bulunan Altın Kalem Mescidi’ni Hacı İsfendiyar oğlu Emüniddin Yusuf 1223’te yaptırmıştır.

Mescit moloz taştan yapılmış olup, kare planlıdır. İbadet mekânının üzerini tuğla bir kubbe örtmüştür. Batı yönündeki son cemaat yeri yıkılmış ve günümüze gelememiştir. Bu konuda yeterli bilgi bulunmamaktadır. Doğu duvarındaki pencere ahşap işçiliğinin güzel örnekleri olup, orijinalliğini korumuştur.


Güdük Minare Mescidi (Akşehir)

Konya Akşehir ilçesi, Ahi Celal Mahallesi’nde bulunan bu mescidin kapısı üzerindeki kitabesine göre Abdullah Muhtesib oğlu Emüniddin Hacı Hasan tarafından 1227 yılında yaptırılmıştır. Mimarı Mesut oğlu Ahmet’tir. Mescidin minaresinin şerefeden yukarı kısmı uzun yıllar yıkık kaldığı için Güdük Minare ismi ile tanınmıştır. Bu minare 1889 yılında tamamlanmıştır.

Mescit 80 m2’lik bir alanda kare planlı, küçük bir yapı olup duvarlarının yarısı taş, yarısı da tuğladandır. Mescidin kuzey ve güney cephelerinde devşirme taşlar kullanılmış bu yüzden de duvar örgüsü düzensiz bir görünümdedir. Mescidin son cemaat yeri bulunmamaktadır. Ancak kuzey duvarındaki bazı izler burada bir son cemaat yeri olduğunu göstermektedir.

Mescide doğu cephesindeki sivri kemerli bir kapıdan girilmektedir. Bu kapının üzerinde dikdörtgen bir pano içerisine alınmış firuze renkli, sekiz köşeli yıldız ve lacivert renkli haçvari çinilerden oluşan bir bezeme görülmektedir. Bu panonun üzerinde de Selçuklu sülüsü ile yazılmış yedi satırlık kitabesi bulunmaktadır. Kapının iki yanında lahit parçalarının üzerine oturtulmuş iki sütun kapıya daha gösterişli bir görünüm vermiştir.

Kare planlı mescidin üzeri tromplu, tuğladan bir kubbe ile örtülmüştür. Buradaki trompların iki yanına at nalı şeklinde nişler yerleştirilmiştir. İç mekân kuzey ve batıdaki pencerelerle aydınlatılmıştır. Mihrap nişi dört dizi mukarnaslı olup, bazı kaynaklarda burasının çinilerle süslü olduğu belirtilmişse de günümüze hiçbir iz gelememiştir. Girişin hemen yanındaki merdivenle çıkılan mahfil son onarımlar sırasında yapılmıştır.

Mescidin güneydoğu köşesinde bulunan minare kare taşlardan yapılmış kaide üzerinde, sekizgen tuğladan silindirik gövdelidir. Minare kürsüsündeki yatay ve dikey firuze renkli sırlı tuğlaların yanında nişler halinde lacivert ve firuze çini levhalar yerleştirilmiştir. Bu çiniler de giriş kapısındaki bezemede olduğu gibi dökülmüştür. Minarenin en ilginç yanı kürsünün doğu cephesindeki sırlı tuğlalar arasına yerleştirilmiş niş içerisindeki kuş figürlü iki çini levhadır. Bu çinilerin bir Selçuklu sarayı veya köşkünden buraya getirildiği sanılmaktadır.


Küçük Ayasofya Mescidi (Akşehir)

Konya Akşehir ilçesinde bulunan bu mescidi Ömer oğlu Şemseddin Hasan 1235 yılında yaptırmıştır.

Mescit kesme taştan, kare planlıdır. İbadet mekânının üzerini örten kubbeye geçiş Türk üçgenleri ile sağlanmıştır. Kubbe kasnağında firuze ve mor çinilerden oluşan kufi bir yazı çepeçevre dolaşmaktadır. Sırlı tuğlalarla zikzak biçimli örülmüş kubbenin ortasında firuze ve mor çinilerden meydana gelmiş bir bezeme bulunmaktadır.


Kileci Mescidi (Akşehir)

Konya Akşehir ilçesinde bulunan Kileci Mescidi’nin kitabesi bulunmadığından yapım tarihi ve banisi kesinlik kazanamamıştır. Yapı üslubundan XIII.yüzyılda yapılmış bir Selçuklu eseri olduğu sanılmaktadır.

Mescit, kare planlı ve tek kubbelidir. Kesme taş ve moloz taştan yapılmıştır. Mescidin önünde dört sütunlu bir son cemaat yeri bulunmaktadır. İlk yapılışında tromplarla geçişi sağlanan kubbe yıkılmış ve sonra çatı ile örtülmüştür. Mescidin mihrabı niş şeklinde olup, zamanla değiştirilmiş ve orijinalliğini yitirmiştir. Mermer söveli ahşap kapı kanatları çift başlı kartal ve ejder başı motifleri ile bezenmiştir.


Kızılca Mescidi (Akşehir)

Konya Akşehir ilçesinde bulunan Kızılca Mescidi’nin kitabesi bulunmadığından yapım tarihi ve banisi kesinlik kazanamamıştır. Yapı üslubundan XIII.yüzyılda Selçuklular döneminde yapıldığı anlaşılmaktadır.

Mescit kare planlı olup, moloz ve devşirme taşlardan yapılmıştır. İbadet mekânının üzerini balıksırtı biçiminde örülmüş tuğla bir kubbe örtmektedir. Doğudaki girişin ahşap kapısı üzerinde sülüs yazılı kitabeler ve geometrik motifler ile daireler bulunmaktadır. Mescidin güneydoğu köşesindeki minare ise geç devirde yapılmış olup mescidin bütünü ile bağlantı sağlayamamıştır.


İmaret Camisi (Akşehir)

Konya Akşehir ilçesinde, Nasreddin Hoca Mezarlığı’nın yanında bulunan İmaret Camisi Hasan Paşa tarafından 1510 yılında yapılmıştır. Caminin yanında bulunan imaret yıkılmış, günümüze gelememiştir. Bu yüzden de Hasan Paşa’nın yaptırdığı bu cami İmaret Camisi olarak tanınmıştır. Akşehir’deki Osmanlı döneminde yapılmış tek camidir.

Cami muntazam kesme taştan dikdörtgen planlı olup, ibadet mekânını merkezi bir kubbe örtmektedir. Bu kubbenin dört köşesinde yarım kubbeler ile ana kubbe takviye edilmiştir. Caminin önünde dört mermer sütunun meydana getirdiği üç kubbeli bir son cemaat yeri bulunmaktadır.

Caminin önünde on iki sütunun taşıdığı bir şadırvan bulunmakta olup, bu şadırvan geç dönemde yapılmıştır.


Ferruh Şah Mescidi (Akşehir)

Konya Akşehir ilçesinin batısında, Mahmut Hayrani Türbesi’nin yanında bulunan Ferruh Şah Mescidi’ni 1224 yılında Kuluzade Ferruh Şah yaptırmıştır. Selçuklu döneminde yapılmış olan bu cami orijinalliğinden tümüyle uzaklaşmıştır.

Moloz taştan yapılan mescit dikdörtgen planlıdır.


Taş Medrese Mescidi (Akşehir)

Konya Akşehir ilçesinde bulunan bu yapı yanındaki Taş Medrese ile birlikte Fahreddin Ali Sahip Ata tarafından 1250 yılında yaptırılmıştır. Külliye olarak düzenlenen bu yapıdan günümüze yalnızca mescit, medrese ve türbesi gelebilmiştir. Yapı topluluğunun kitabesi Akşehir Müzesi’ndedir.

Mescit dikdörtgen planlı olup, kesme taş ve tuğladan yapılmıştır. Giriş kapısı önünde bir son cemaat yeri bulunmaktadır. İbadet mekânının mihrabı ve içerisi yer yer dökülmüş olmasına rağmen çini mozaikle süslüdür. Caminin yanındaki taş kaide üzerinde silindirik gövdeli iki şerefeli minaresi bulunmaktadır.


Eşrefoğlu Camisi (Beyşehir)

Konya, Beyşehir ilçesinde, Beyşehir Gölü ile kale arasındaki düzlükte, İçeri Şehir Mahallesinde bulunan Eşrefoğlu Camisi, Eşrefoğlu Beyliğinin kurucusu Seyfeddin Süleyman Bey tarafından yaptırılmıştır. Caminin ibadet mekanına açılan kapısı ile portali üzerindeki iki ayrı kitabeden birisinde 1296, diğerinde de 1290-1300 tarihleri yazılıdır. Bu da gösteriyor ki, cami 1296-1300 yılları arasında yapılmıştır.

Türk mimarisinde ağaç direkli camiler grubuna giren Eşrefoğlu Camisi, Eşrefoğullarının hakim olduğu yerlerde yapmış olduğu en önemli eserdir. Ayrıca ağaç direkli camiler grubunun en büyük ve en orijinal eserdir. Vakfiyesinden caminin yanı sıra bir han ve bir çifte hamamın yapıldığı öğrenilmektedir.

Caminin dikdörtgen olmasına rağmen değişik bir planı vardır. Caminin kuzeydoğu köşesini 45 derecelik bir açı ile kesen ve ekseninden yana kaymış portali ve minaresi arasındaki duvardan ötürü, yapı dikdörtgen bir plan şeması göstermektedir. Araştırmacılara göre bu plan şekli yapının ana yol üzerinde olduğu ve cephenin de ona uydurulduğu, böylece kesik bir dikdörtgen planın ortaya çıkmasına neden olmuştur. Selçukluların yapmış olduğu diğer yapılarda oluğu gibi burada da ön cephe duvarı kesme taştan, diğer bölümler de moloz taştan yapılmıştır. Yapıda son derece başarılı bir taş işçiliği olduğu da görülmektedir. Ön cephede, portalin sol yanında bir silme duvarı kaplamaktadır. Bunun üzerine de mazgallar yerleştirilmiştir.

Portalin sağında yer alan yüksek minare değişik zamanlarda yapılan yanlış uygulamalardan ötürü özelliğini büyük ölçüde yitirmiştir. Minarenin kaidesi altında sivri kemerli bir niş içerisinde antik bir lahtin oluşturduğu bir sebil bulunmaktadır.

Caminin portali mazgallardan biraz daha yüksek tutulmuş, bezemeleri ile dikkati çekmektedir. Burada Sıvas Gökmedrese ve Çifte Minareli Medrese portalleri arasında büyük bir üslup benzerliği görülmektedir. Böylece Eşrefoğulları döneminde Selçuklu taş işçiliği geleneğinin devam ettiği açıkça görülmektedir. Portal ile ön cephe duvarı ve kuzey duvarı arasında kalan firuze ve mor renkli çinilerle kaplı ana mekânda Türk çini sanatında tek örnek olun sırlı tuğla ve mozaik kaplı ikinci bir portal bulunmaktadır.

Bu portalden içerisine girilen iç mekân altı sıra halinde kırk sekiz ağaç direğin üzerindeki konsolların ve kirişlerin taşıdığı düz bir tavan ile üzeri örtülmüştür. Buradaki direklerin başlıkları, konsolları ve tavan kirişleri çoğu günümüzde dökülmüş olmasına rağmen kalem işleriyle bezendiği görülmektedir. Ayrıca ahşap konstrüksiyonlu camilerde olduğu gibi ahşap üzerine boyama tekniği burada da uygulanmıştır. Altı sıra halinde 5.50 m. yüksekliğinde mukarnas başlıklı direkler mihrap duvarına dik yedi sahın meydana getirmiştir. Bunlardan ortada bulunan sahın diğerlerinden daha yüksek ve daha geniştir. Merkezdeki dört direğin üzeri ulu cami plan şemalarında olduğu gibi açık bırakılmıştır.

Mihrap önünde tuğladan üç sivri kemere oturan mihrap önü kubbesi bulunmaktadır. Üzeri dışarıdan kendisini en belirgin biçimde gösteren ve camiye özellik kazandıran piramidal bir çatı ile örtülmüştür. Kubbe içeriden göz alıcı renklerde sırlı tuğlalar ve çinilerle bezenmiştir. Kubbenin ortasında girift kufi yazı ile Allah. Muhammet, Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali’nin isimleri yazılıdır.
ww.uydulife.tv
draculu45 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Eski 22.04.09, 19:22   #23
draculu45
V.İ.P. ÖZEL ÜYE
 
draculu45 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
 
Üye Numarası: 743
Üyelik tarihi: 28.03.2009
Yaşım: 61
Mesajlar: 2.555
Konular: 131
Rep Bilgisi
Rep Gücü : 21
Rep Puanı : 359
Rep Seviyesi : draculu45 is just really nicedraculu45 is just really nicedraculu45 is just really nicedraculu45 is just really nice
Aktivite
Level: 40 [♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥]
Paylaşım: 0 / 989
Güç: 851 / 44784
Tecrübe: 56%

İletişim
Standart

Caminin mozaik çini mihrabı 4.58 m. genişliğinde, 6.17 m. yüksekliğindedir. Selçuklu üslubunda yapılmış olan mihrap bütünüyle çinilerle kaplıdır. Mavi beyaz renklerin eğemen olduğu mihrapta firuze renk hâkimdir. Mukarnaslı mihrapta, mukarnasların altındaki motifler Konya Karatay Medresesinin kubbe içi çinileri ile büyük benzerlikler göstermektedir.
Caminin ağaç işleri de son derece itinalı ve sanatkârane yapılmıştır. Bugün kapı ve pencere kapaklarından bazıları Konya İnce Minareli Medresedeki Taş ve Ahşap Eserler Müzesinde sergilenmektedir. Bunların yanı sıra hünkâr mahfili ve minberi ağaç işlerinin en fazla dikkati çeken öğeleridir. Özellikle ceviz ağacından minber, kapı ve pencere kapakları kündekâri tekniğinde yapılmıştır. Giriş kapısı üzerindeki kemerde “Amilehu İsa” olarak ustanın izmi yazılıdır.

Caminin güneybatı köşesinde mukarnas başlıklı iki ahşap sütunun taşıdığı on üç basamakla üzerine çıkılan 2 m. yüksekliğinde hünkâr mahfili bulunmaktadır. Hünkâr mahfili ceviz ağacından dantel gibi işlenmiş şebekelerle çevrilidir. Mihrap önü kubbesi önünde bulunan hünkar mahfili Mustafa bey isimli bir vezir oğlu tarafından 1574-1575 yılında Osmanlı döneminde yapılmıştır. Mahfilin kirişleri ve tabanını alt yüzü nakış ve oymalarla bezelidir. Girişin üzerinde yer alan kadınlar mahfili çinilerle kaplı olup ahşap korkulukları ve iki yan duvarlara kadar uzanan parmaklıkları ile ahşap işçiliği yönünden de ilginç bir bölümüdür.

Caminin üzeri toprak damlı iken 1941yılında yapılan onarımla, eğimli bir çatı haline getirilmiş, 1956 yılında da üzeri bakır levhalarla kaplanmıştır.

Caminin yanındaki, doğu duvarına bitişik türbe, Eşrefoğlu Süleyman Beyindir. Bu türbeyi Süleyman Bey ölümünden birkaç yıl önce 1301-1302 yılında yaptırmıştır. Türbe kesme taş duvarlı olup, üzeri konuk bir piramidal külahla örtülmüştür. Türbenin çini, ağaç ve taş işçiliği son derece önemlidir.


Demirli Mescit (Beyşehir)

Konya Beyşehir ilçesinin batısında İçeri Şehir Mahallesi’nde, Eşrefoğlu Camisi’nin yakınında bulunan Demirli Mescit’i, giriş kapısı üzerindeki 0.92x 0.37 m. ölçüsündeki beyaz mermer kitabesinden öğrenildiğine göre Emir Ahmet Şerafettin tarafından 1314 yılında yaptırılmıştır. Selçuklu nesihi ile yazılmış, iki satırlık Arapça kitabenin mealen anlamı şöyledir:

“Bu mübarek medrese hayırsever emirlerin büyüğü Subaşı Kerp oğlu Emir Ahmet Şerafettin Bey tarafından 714 (1314) senesinde yaptırıldı”

Bu kitabe üzerinde dikkati çeken bir nokta mescit yerine medrese sözcüğünün kullanılmış oluşudur. Bu kitabenin mescide ait olmayıp, yıkılmış bir medresenin olduğu da düşünülmelidir. Bu bakımdan Demirli Mescit’in yapım tarihi ve banisi hakkında kesin bir söz söylemek doğru değildir. Ayrıca mescidin mimarı da bilinmemektedir.

Demirli Mescit harap bir durumda olup, günümüze gelebilen beden duvarlarının moloz taştan yapıldığı, yer yer köfeki taşı ile aralarına ahşap hatıllar konulduğu da görülmektedir. Mescit 12.25x10.25 m. ölçüsünde kareye yakın dikdörtgen plan şekli göstermektedir. Önünde son cemaat yeri olmayan giriş kapısı mihrap ekseni üzerinde değil, yan tarafta batı yönündedir. Giriş kapısı köfeki taşından dikdörtgen söveler içerisinde ve yuvarlak kemerlidir. Kapının yanında dikdörtgen söveli iki pencere ile ibadet mekanı aydınlatılmıştır. Bu pencereler içerisinde bulunan demir şebekelerden ötürü de mescide, Demirli Mescit ismi verilmiştir.

İbadet mekânının ortasında bulunan mermer kaide üzerindeki ahşap sütun ve ahşap sütun başlığının üzerinde durulmalıdır. Mukarnaslı olan bu başlık yekpare bir parçadan oyulmayıp, ayrı ayrı küçük parçalardan meydana gelmiş ve bakır çivilerle birbirine tutturulmuştur. Benzerlerine göre biraz kaba bir işçilik gösteren bu başlık Selçuklu ahşap oyma sanatının tipik bir örneğidir. Mescit ahşap sütundan mihrap duvarına dikey olarak uzatılmış dört köşe kalın kirişlerin taşıdığı düz bir çatı ile örtülüdür. Mescidin güney duvarında yer alan mihrap orijinal olmayıp, sonraki dönemlerde yenilenmiştir. İri tuğla ve moloz taştan yapılan mihrabın içerisinde tuğladan bindirme tekniği ile mukarnaslı olarak sonuçlandığı izlerden anlaşılmaktadır.

İbadet mekânının bazı bölümleri ile mihrabın mozaik kakma tekniği ile çinilerle kaplı olduğu bilinmektedir. Bugün bu çinilerden bazıları Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün ziyarete kapalı olan Amcazade Hüseyin paşa Külliyesi’ndeki Türk İnşaat ve Sanat Eserleri Müzesi’nde bulunmaktadır. XIII.-XIV.yüzyıl başlarına tarihlenen bu çiniler, mozaik kakma ve firuze renkte sıraltı tekniğinde yapılmış örneklerdir. Müzedeki bu çiniler mihrap üzerindeki kitabelik kısmına aittir. Bazılarının üzerinde Kelime-i Şahadet yazılı olup, çoğunlukla geometrik ve bitkisel motiflerle bezenmiştir. Çinilerde parlak patlıcani renkler ağırlıklı olup, yazı frizleri arasına açık mavi daireler, spiraller, palmetler ve Rumiler yerleştirilmiştir.


Ulu Cami (Ereğli)

Konya Ereğli ilçesi, Cami-i Kebir Mahallesi’nde bulunan Ulu Cami’yi, Karamanoğlu İbrahim Bey’in oğlu Mehmet Bey 1426 yılında yaptırmıştır. Bununla beraber caminin yapımı ile ilgili bazı çelişkiler bulunmaktadır. Selçuklular zamanında yapılıp, Karamanoğulları tarafından onarılarak kullanıldığı da iddia edilmiştir. Ayrıca 40 m. yüksekliğindeki minaresinin Selçuklular tarafından gözetleme kulesi olarak yapıldığı da ileri sürülmüştür. Minarenin yapım tarihi yazılı olmamasına rağmen buradaki “Sinetün” sözcüğü Ebcet hesabına göre h.510 (1116) yılına işaret etmektedir. Bu durumda minare Anadolu Selçuklu Sultanı I.Mesut dönemine (1098-1150) aittir. İ.Hakkı Konyalı’ya göre; Minarenin mimarı da Mehmet Mecnun Havlanoğlu Mehmet Dımışla’dır.

Ulu Cami’nin kuzeydoğu köşesinde bulunan minare kırmızıya yakın renkte kesme taştan yapılmış, kaide ile küp arasına sülüs yazı ile Ayet’el Kürsi yazılmıştır. Şerefe altındaki geniş kuşakta ise mavi zemin üzerine siyah renkte kufi bir yazının izleri görülmektedir. Külahın altında pencereyi andıran açıklıklardaki çiniler ise yer yer dökülmüştür. Şerefe altı 1994 yılında çökmüş ve Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onarılmışsa da bu onarım minarenin orijinal görünümünü bozmuştur.

Ulu Cami’nin ibadet mekânı 26.00x30.00 m. ölçüsünde dikdörtgen planlı olup, kuzeydoğu yönünde uzanmaktadır. İçerisinde 32 sütun tavanı desteklemekte olup, bu sütunlar üç dizi halindedir. Kemerlerle birbirine bağlı olan bu sütunların sekizi yığma, diğerleri de devşirme malzemeden meydana gelmiştir. Sütun başlıklarından bazıları Roma ve Bizans dönemine aittirler.

Dikdörtgen planlı caminin duvarları moloz taştan örülmüş, üst örtüsü düz bir çatı ile kapatılmıştır. Cami çeşitli dönemlerde onarım geçirmiştir. Bunu belirten bir kitabe giriş kısmında olup, bunlardan birine göre Abdülcabbarzade Cemaleddin Paşa tarafından 1819’da, Ereğli eşrafından Emin Bey tarafından da 1889’da onarılmıştır. Abdülcabbarzade Cemaleddin Paşa’nın yapmış olduğu belirten kitabe:

“Gelûp Abdülcabbar-zâde Cemaleddin nezafetle
İdup bu camii tamir, bihamdi’lâh nezâfetle
Derûnunda ibâdet etmeye kıl Es’adâ tarih
Bu cami, bekle her demde nemâzı kıl cemaatle
Sene 1234 (1819)”.

Bu kitabenin yanında üç dizi halinde Emin Bey’in yaptığı onarımı belirten kitabe bulunmaktadır:

“Birleşince sây-ü bezl-i ehl-i dinle sıdk-ı Emin
Kıldı tecdid ez esasgâh mir-i Eminle Müminin
Fi Ketebehu 1308 (1889)”.

Son olarak 1940 yılında yapılan onarım caminin mimari ve sanat tarihi yönünden bazı özelliklerini yitirmesine neden olmuştur.


Ali Efendi Mescidi (Ereğli)

Konya Ereğli ilçesi, Boyacı Ali Mahallesi’nde Ereğli Müzesi’nin bahçesinde bulunmaktadır. Mescidi Aksaraylı Ali oğlu Hasan 1151 yılında yaptırmıştır.

Kare planlı moloz taştan yapılan mescidin üzeri merkezi bir kubbe ile örtülüdür. İç mekânında bezeme elemanına rastlanmamaktadır.
ww.uydulife.tv
draculu45 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Eski 22.04.09, 19:22   #24
draculu45
V.İ.P. ÖZEL ÜYE
 
draculu45 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
 
Üye Numarası: 743
Üyelik tarihi: 28.03.2009
Yaşım: 61
Mesajlar: 2.555
Konular: 131
Rep Bilgisi
Rep Gücü : 21
Rep Puanı : 359
Rep Seviyesi : draculu45 is just really nicedraculu45 is just really nicedraculu45 is just really nicedraculu45 is just really nice
Aktivite
Level: 40 [♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥]
Paylaşım: 0 / 989
Güç: 851 / 44784
Tecrübe: 56%

İletişim
Standart

Şeyh Şehabüddin Şuhreverdi Camisi (Ereğli)

Konya Ereğli ilçesi, Türbe Mahallesi’nde bulunan bu camiyi, Karamanoğullarından Seyfeddin Süleyman Bey’in kızı Nasiha Hatun 1390-1391 yılında yaptırmıştır. Yapı topluluğu mescit, imaret, türbe, zaviye ve sekiz derviş hücresinden oluşuyordu. Bu cami ve yanındaki dergâh, Selçuklular ve Karamanoğulları döneminde önem kazanmıştır. Ancak yapı topluluğu zamanla harap olmuş, 1950, 1951 yıllarında yıktırılmış ve yerine Dr.Osman Başkol ile Ahmet Gözneli’nin yardımı ile yeni bir cami yaptırılmıştır.

Mimari yönden özelliği olmayan bu caminin içerisinde yalnızca Selçuklu dönemine tarihlenen Besmele ve ayetleri içeren dört ayrı pano kalmıştır.


Lala Mustafa Paşa Camisi (Ilgın)

Konya Ilgın ilçesi, çarşı içerisinde bulunan Lala Mustafa Paşa Camisi, külliye ile birlikte 1576 yılında yaptırılmıştır.

Külliyenin ana noktasını oluşturan cami kesme taştan yapılmış, 16.00x17.30 m. ölçüsünde kareye yakın dikdörtgen planlı olup, üzeri pandantifli kasnaklı bir kubbe ile örtülmüştür. Bu kubbe ayrıca ikişer tane payanda kemeri ile de desteklenmiştir. Caminin ana duvarları iki sıra pencereler üzerindeki yatay silmelerle ikiye bölünmüştür. İç mekân mihrap yönü dışında üç yöne doğru sivri kemerlerle genişletilmiştir. Caminin içerisinde 1.35 m. derinliğinde kemerlerin üzerine mahfiller yerleştirilmiştir. Bunlardan kuzeydeki mahfil taş konsolların yardımıyla öne doğru çıkarılmıştır. İbadet mekânı kuzey ve diğer iki yönde dört sıra pencere ile aydınlatılmıştır. Güney ve kuzey yönlerinde ise dikdörtgen pencereler bulunmaktadır.

Caminin önündeki son cemaat yeri ikisi baklavalı, ikisi mukarnaslı dört sütunun taşıdığı beş bölüme ayrılmıştır. Bunların üzeri kubbe ile örtülüdür. Son cemaat yerinden iki renkli taşla örülmüş yuvarlak kemerli bir kapıdan ibadet mekânına geçilmektedir. Bu kapı üzerinde iki satırlık yapım kitabesi bulunmaktadır. Kitabe siyah zemin üzerine rumi ve bitkisel bezeli kompozisyonlar içerisindedir. Giriş kapısının iki yanına birer niş yerleştirilmiştir. Bunların yanında sivri kemerli dikdörtgen ve alınlıkları olan birer pencere ile birer kapı yerleştirilmiştir. Bu kapıların birinden sağdaki minareye, diğerinden de üst kattaki mahfile çıkılmaktadır. Köşede yer alan minare beden duvarlarının üzerine oturtulmuştur. Pabuç kısmı üzerinde on altıgen gövdeli minarenin ortasında bir de bezemeli kuşak bulunmaktadır. Tek şerefenin altı mukarnaslıdır.

Caminin mihrabı iki yanında yivli sütunçelerle sınırlandırılmıştır. Mihrap, mukarnaslı olup, beş kenarlı bir niş halindedir. Bu nişin köşeleri zikzaklarla hareketlendirilmiştir. Mihrap yüzeylerinin her birine birer rozet işlenmiştir. Bunların altında da bitkisel süsleme nişine yer verilmiştir. Ahşap minber korkulukları, ajurlu geometrik kompozisyonları ile dikkati çekmektedir. Minberin kuzeybatı köşesine de ahşap bir müezzin mahfili yerleştirilmiştir.


Sultan II.Selim Camisi (Karapınar)

Konya Karapınar ilçesi’nde bulunan Sultan II.Selim Külliyesi’nin bölümlerinden birini oluşturan cami, külliye ile birlikte Sultan II.Selim’in şehzadeliği döneminde, 1563 yılında yaptırılmıştır.

Cami, Karapınar bölgesine özgü göktaş denilen koyu gri, düzgün kesme taştan yapılmıştır. Külliyenin en önemli bölümünü oluşturan cami önünde U şeklinde sıralanmış imaret odalarının bulunduğu avlunun güneyinde yer almaktadır. Caminin önünde sekiz sütunun taşıdığı bir şadırvan bulunmaktadır.

Cami kare planlı olup, cephesi ve beden duvarları oldukça sadedir. Yalnızca doğu batı ve güney cephelerinin ortalarına ve köşelerine duvar payeleri yerleştirilmiştir. Böylece XVI.yüzyıl camilerinin güzel bir örneği olarak ortaya çıkmıştır. Kuzey cephesindeki son cemaat yerinin iki yanında dışa taşkın minare kaideleri ve birer şerefeli on altıgen gövdeli altı mukarnaslı şerefeleri ile iki minare cepheye hareket kazandırmıştır.

Caminin ana duvarlarının alt hizasında iki sıra halinde kesme bazalt taşı kullanılmış, bunun üzerine de sarıya yakın düzgün kesme taşlardan altta daha geniş, üstte bir saçakla kesilmiş üç kademe halinde beden duvarları yapılmıştır. Caminin kuzey cephesi dışında ikişer tane altlı ve üstlü pencereler bulunmaktadır. Güney, doğu ve batı cephelerinde kubbeyi taşıyan kasnağın altındaki kademede de küçük ve yuvarlak birer pencereye yer verilmiştir. Kuzey cephede ise, son cemaat yerine açılan iki altlık ve bir de üst pencere bulunmaktadır. Kuzey cephesindeki son cemaat yeri altı beyaz mermer sütunun taşıdığı beş kubbe ile örtülmüştür. Son cemaat yerinin ortasında bulunan camiye giriş kapısı Gödene taşı ile sarı renkteki taşların alternatif olarak sıralanmasından meydana gelmiş basık kemerlidir. Kapının üzerine istiridye biçiminde bir alınlık ve yapım kitabesi yerleştirilmiştir. Hatifi isimli bir şairin yazdığı altı satırlık bu kitabede Yavuz Sultan Selim tarafından 1564 yılında yapıldığı yazılıdır. Bu kitabenin iki yanındaki boşluğa da Sultan Abdülmecid tarafından 1847’de yapılan onarımı belirten bir kitabe yerleştirilmiştir. Buradaki ahşap kapı kanatları kündekâri tekniğinde olup, 1941 yılına kadar yerinde olduğu tespit edilen bronz ejder başı şeklindeki halkaları kayıptır.

İbadet mekânını örten 14.80 m. çapındaki kubbe pandantifler üzerine oturtulmuştur. Kubbenin ortasına Fatır suresi yazılmış, içerisi kıvrık dal, rumi ve palmetlerden oluşan kalem işleri ile bezenmiştir. Mihrap ve minber beyaz mermerden olup, klasik üslupta yapılmıştır. Minberin üzerinde eklektik üslupta ahşap bir fener asılıdır. Bu fener caminin 1847 yılındaki onarımı sırasında buraya konulmuştur. Mihrabın iki yanında bulunan şamdanların, üzerindeki yazıdan Evliya Çelebi’nin ölümünden kısa bir süre önce kendisi veya yakınları tarafından buraya hediye edildiği anlaşılmaktadır.
ww.uydulife.tv
draculu45 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Eski 22.04.09, 19:23   #25
draculu45
V.İ.P. ÖZEL ÜYE
 
draculu45 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
 
Üye Numarası: 743
Üyelik tarihi: 28.03.2009
Yaşım: 61
Mesajlar: 2.555
Konular: 131
Rep Bilgisi
Rep Gücü : 21
Rep Puanı : 359
Rep Seviyesi : draculu45 is just really nicedraculu45 is just really nicedraculu45 is just really nicedraculu45 is just really nice
Aktivite
Level: 40 [♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥]
Paylaşım: 0 / 989
Güç: 851 / 44784
Tecrübe: 56%

İletişim
Standart

Kıcıkışla Mescidi (Karapınar)

Konya Karapınar ilçesinde, Karapınar-Emirgazi karayolu üzerinde bulunan bu mescidin kitabesi bulunmadığından, kaynaklarda da yeterli bilgiye rastlanmadığından yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Bununla beraber yapı üslubundan XVI.yüzyılda Osmanlı döneminde yapıldığı sanılmaktadır.

Mescit kare planlı olup, kesme ve moloz taştan yapılmıştır. Zemini taş döşelidir. İbadet mekânı kasnaklı bir kubbe ile örtülüdür. Kubbeye geçiş tromplarla sağlanmıştır. Doğu ve batı cephesinde birer pencere ile içerisi aydınlatılmıştır. Mescidin girişi kuzey yönündedir. Mihrap silmelerle çerçeve içerisine alınmış olup, bu çerçeve bezemelidir.

Mescit günümüzde kullanılmamaktadır.

Muallimhane Camisi (Seydişehir)

Konya Seydişehir ilçesi, Hükümet Meydanı’nın güneyinde, Alaylar Mahallesi’nde bulunan Muallimhane Camisi, kitabesinden öğrenildiğine göre Pir Mehmet oğlu Hacı Recep adına Kuran okutulmak ve öğretilmek üzere 1529 yılında Muallimhane olarak yaptırılmıştır. XVI.yüzyıl Osmanlı mimarisinde Muallimhane ismi altında Kuran öğretilen ve okutulan buna benzer örnekler bulunmaktadır. Bu yapılar aynı zamanda mescit olarak da kullanılmıştır.

Caminin giriş kapısı üzerinde Arapça sülüs yazı ile yazılmış iki satırlık bir kitabesi vardır:
“Ammerehaza el Mekteb'el - Talim'ül Kur'an ibtiga-eüvechillah'ül-alim'ül-Hannan
El-hac Receb bin Pir Mehmed el-raci rahmet-i Rabbih'ül-Mennan Fi sene sitte ve selasine ve tis'a miete h.936 (1529)”.

Cami dikdörtgen planlı olup moloz taştan yapılmıştır. İbadet mekânı dört ince ahşap direk ile tavanı taşımaktadır. Mihrap basit bir niş görünümündedir. Minberi ağaçtan olup, sadedir. Minaresi kesme taştan ve tek şerefelidir.

Caminin mihrap duvarında bir kitabe bulunmaktadır. Bu kitabe bugün Askerlik Şubesi ile yanan Hükümet Konağının yerinde bulunan eski kışlaya aittir. Sultan II.Mahmut z<amanında, 1834’te Seydişehir’de bir kışla yapılmış ve kapısı üzerine de dört satırlık bir kitabe yerleştirilmiştir. Kışla yıkıldıktan sonra Muallimhane Camisi onarılırken kitabenin yok olmaması için mihrap duvarına yerleştirilmiştir. Kitabenin cami ile bir ilgisi bulunmamaktadır.

Kitabe:

”Bu şehre kışla bünyad eyledi kim derununda
Ne kaabil söylese anlarla ceyş-i düşme n-i bedhah
Cihada Böyle sarf-ı himmet etdikçe dilirane
Ne bala kışla kim mes-i cihada oldu cevlangah”.

Caminin duvarına bitişik olarak bir türbe bulunmaktadır. Türbe içerisinde Muallimhane Camisi’nin ve türbeyi yaptıran Hacı Recep’in babası Hacı Mehmet’in mezarı bulunmaktadır. Diğer mezarların üzerinde yazı bulunmamakla beraber Hacı Recep ile diğer ikisinin de ailesine ait olduğu sanılmaktadır.

Türbe 4.10x6.55 m. ölçüsünde dikdörtgen planlı bir yapı olup, kesme taştan yapılmıştır. Kuzey yönünde basık kemerli bir kapı ile içeriye girilmektedir. Giriş kapısındaki sivri kemer ve ayaklardan da anlaşıldığına göre burada günümüze gelemeyen bir revak bulunuyordu. Türbenin üzeri bir kubbe ile örtülmüş, batı yönündeki bir yarım kubbe de onu tamamlamıştır.


Seyyid Harun Camisi (Seydişehir)

Konya Seydişehir ilçesinin güneyinde bulunan bu caminin kitabesi günümüze gelemediğinden yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Ancak, Menakıb-ı Seyyid Harun-ı Veli isimli el yazması bir eserde bu caminin Seyyid Harun tarafından yapıldığı yazılıdır. Buna dayanılarak caminin 1302-1320 yılları arasında yapıldığı sanılmaktadır. Cami değişik zamanlarda onarım geçirmiş, en son onarımı da XX.yüzyılın sonlarında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yapılmıştır.

Cami moloz taş ve kesme taştan dikdörtgen planlı olarak yapılmıştır. Caminin giriş kapısı kuzeyde, mihrabı da dikdörtgenin dar kenarında, güneyde bulunmaktadır. Ayrıca doğu ve batı yönlerinde de birer kapısı bulunmaktadır. Mihraptan giriş kapısına doğru iki sıra halinde düzenlenmiş ve birbirlerine kemerlerle bağlanmış yedişer sütunla ibadet mekânı iki nef ile üç sahna bölünmüştür. Caminin üzeri ahşap çatı ile örtülüdür. İç mekânda kuzeydoğu ve kuzeybatıda ahşap merdivenlerle çıkılan iki mahfile yer verilmiştir. Bu mahfiller bir yandan caminin duvarlarına, diğer yanlarında da sütunlara dayalı kemerli kirişler üzerine oturtulmuştur. Caminin batı duvarında, alt sırada iki, doğuda dört, mihrap yönünde de iki penceresi bulunmaktadır. Üst sıradaki pencerelerle birlikte toplam 15 pencere ile cami içerisi aydınlatılmıştır.

Caminin orijinal mihrabı bilinmemektedir. Bugünkü mihrap sonradan ahşap olarak yapılmıştır. Caminin kuzeybatı köşesinde minaresi bulunmaktadır. Minare kesme taştan kaide üzerine yuvarlak gövdeli ve tek şerefelidir.

Caminin kuzey cephesinde üç kümbet bulunmaktadır. Bunlardan kuzey cephesine bitişik olan üç kümbetten birisi Seyyid Harun-ı Veli’ye aittir. Caminin kuzeydoğusuna bitişik olan diğer kümbet Halife Sultan Türbesi’dir. Caminin kuzey duvarına bitişik diğer kümbet ise Rüstem Bey ile Sultan Hatun’a aittir.


Aşağı Mahalle Camisi (Seydişehir)

Konya Seydişehir ilçesi, Değirmenci Mahallesi’nde bulunan Aşağı Mahalle Camisi XIX.yüzyılın sonlarında yapılmış, 1963 yılında da onarılmıştır.

Cami dikdörtgen planlı olup, kesme taştan yapılmıştır. Üzeri ahşap bir çatı ile örtülmüştür. Mimari yönden bir özelliği bulunmamaktadır.


Türbe Camisi (Seydişehir)

Konya Seydişehir ilçesi, Alaylar Mahallesi’nde bulunan bu cami XIX.yüzyılın sonlarında ilçe halkı tarafından yaptırılmıştır.

Cami dikdörtgen planlı olup, kesme ve moloz taştan yapılmıştır. Üzeri ahşap bir çatı ile örtülmüştür. Güneybatı köşesine briketten 1960 yılında bir minare eklenmiştir. Caminin mahfili altında kitabesiz mezar taşları bulunmaktadır. Bu mezar taşları Seydişehir’de Kadiri şeyhlerinden birine ve yakınlarına ait olduğu söylenmektedir.
ww.uydulife.tv
draculu45 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Eski 22.04.09, 19:23   #26
draculu45
V.İ.P. ÖZEL ÜYE
 
draculu45 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
 
Üye Numarası: 743
Üyelik tarihi: 28.03.2009
Yaşım: 61
Mesajlar: 2.555
Konular: 131
Rep Bilgisi
Rep Gücü : 21
Rep Puanı : 359
Rep Seviyesi : draculu45 is just really nicedraculu45 is just really nicedraculu45 is just really nicedraculu45 is just really nice
Aktivite
Level: 40 [♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥]
Paylaşım: 0 / 989
Güç: 851 / 44784
Tecrübe: 56%

İletişim
Standart

Sofuhane Camisi (Seydişehir)

Konya Seydişehir ilçesi, Sofuhane mahallesi’nde bulunan bu cami XX.yüzyılın başında, mahalle halkı tarafından yaptırılmış, 1961 yılında onarılmıştır.

Cami dikdörtgen planlı olup, kesme taş ve moloz taştan yapılmış, üzeri basit bir çatı ile örtülmüştür. Kuzeydoğu köşesindeki ahşap minaresi sonradan yıkılarak yeniden yapılmıştır.


Küçük Mescit (Seydişehir)

Konya Seydişehir ilçesi, Ulu Kapı Mahallesi’nde bulunan bu camiyi mahalle halkı 1902 yılında yaptırmıştır.

Dikdörtgen planlı olan mescit, kesme ve moloz taştan yapılmış, üzeri çatı ile örtülmüştür. Kuzeydoğu köşesine de ahşap bir minare yerleştirilmiştir. Mescidin mimari yönden herhangi bir özelliği bulunmamaktadır.


Yeni Cami (Seydişehir)

Konya Seydişehir ilçesi, Yeni Mahalle’de bulunan bu cami 1908 yılında yöre halkı tarafından yaptırılmıştır.

Cami dikdörtgen planlı olup, moloz taştan yapılmış, üzeri çatı ile örtülmüştür. Kuzeydoğusunda ahşap bir minaresi vardır. Cami günümüzde yıkılarak yeniden yapılmıştır. Mimari yönden bir özelliği bulunmamaktadır.


Şeref Şirin Mescidi (Seydişehir)

Konya Seydişehir ilçesinde, Tabakhane Mahallesi’nde bulunan bu cami, 1908 yılında halk tarafından yaptırılmıştır. 1972 yılında cami yıkılarak yeniden yaptırılmıştır.

Cami dikdörtgen planlı olup, moloz taştan yapılmış, üzeri kiremitli ahşap bir çatı ile örtülü idi. Günümüzde onun yerine yapılan cami daha büyük olarak yapılmıştır. Mimari yönden bir özelliği bulunmamaktadır.


Alaylar Camisi (Seydişehir)

Konya Seydişehir ilçesi, Alaylar Mahallesi’nde bulunan bu cami, XX.yüzyılın başlarında halk tarafından yaptırılmış, daha sonra yıktırılarak 1945-1950 yıllarında yeniden yapılmıştır.

Cami dikdörtgen planlı, moloz taştan ve çatılı olarak yapılmış iken, son yıkımdan sonra üzeri kubbeli daha geniş bir cami yapılmıştır. Bugünkü caminin mimari yönden bir özelliği bulunmamaktadır.


Hüdaverdi Camisi (Seydişehir)

Konya Seydişehir ilçesi, Alaylar Mahallesi’nde, Eski Devlet Hastanesi’nin güneyinde bulunan bu cami, 1964 yılında mahalle halkı tarafından yaptırılmıştır.

Dikdörtgen planlı cami, beton hatıllı olup, üzeri ahşap çatı ile örtülüdür. Mimari yönden özelliği bulunmamaktadır.


Samanpazarı Camisi (Seydişehir)

Konya Seydişehir ilçesi, Kızılcalar Mahallesi’nde bulunan bu cami, 1965 yılında halk tarafından yaptırılmıştır.

Dikdörtgen planlı, kesme taş ve moloz taştan yapılan caminin üzeri çatı ile örtülüdür. Minaresi bulunmamaktadır. Cami mimari yönden herhangi bir özellik taşımamaktadır.


Kızılcalar Camisi (Seydişehir)

Konya Seydişehir ilçesi, Kızılcalar Mahallesi’nde bulunan bu cami XIX.yüzyılın sonlarında yapılmıştır. Banisi bilinmemektedir. Cami 1968 yılında yıktırılarak yerine yeni bir cami yapılmıştır.

Bugünkü cami dikdörtgen planlı ve iki katlıdır. Üzeri ahşap çatı ile örtülmüştür. Mimari yönden özellik taşımamaktadır.
ww.uydulife.tv
draculu45 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Eski 22.04.09, 19:24   #27
draculu45
V.İ.P. ÖZEL ÜYE
 
draculu45 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
 
Üye Numarası: 743
Üyelik tarihi: 28.03.2009
Yaşım: 61
Mesajlar: 2.555
Konular: 131
Rep Bilgisi
Rep Gücü : 21
Rep Puanı : 359
Rep Seviyesi : draculu45 is just really nicedraculu45 is just really nicedraculu45 is just really nicedraculu45 is just really nice
Aktivite
Level: 40 [♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥]
Paylaşım: 0 / 989
Güç: 851 / 44784
Tecrübe: 56%

İletişim
Standart

Konya Türbeleri


Mevlâna Türbesi (Karatay)


Mevlâna Türbesi 6.500 m2’lik bir alan içerisinde yer almaktadır. Aynı zamanda büyük bir külliye görünümündeki bu alana üç kapıdan girilmektedir. Batı yönündeki Dervişhan Kapısı denilen kapıdan Mevlâna Müzesi’ne girilmektedir. Mevlevi dervişlerinin bu kapının karşısında da türbe kapısı bulunmaktadır. Avlunun ikinci kapısı güneyde olup, buna da Hamuşan Kapısı ismi verilmiştir. Üçüncü kapı ise kuzeyde, dergâh şeyhine özel olan Çelebi Kapısıdır.

Hz. Mevlana 17 Aralık 1273’te 66 yaşında iken karaciğer rahatsızlığından ölmüştür. Mevlâna Gül Bahçesi denilen bugünkü türbenin bulunduğu yere gömülmüştür. Mevlevi tarihlerine geçmiş bir bilgiye göre; Mevlâna’nın babası Sultan-ül Ulema hayatta iken Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubat ile burada yürürken, “Buraya gelince torunlarımın kokusunu duyuyorum” demişti. Bu söz üzerine Alâeddin Keykubat’da bu bahçeyi Sultan-ül Ulema’ya hediye etmiştir. O zamanki geleneğe göre zenginler, devletin önde gelen kişileri mezarlık yerine kendi mülklerine gömülüyorlardı. Sultan-ül Ulema öldüğü zaman buraya gömülmüş, etrafı duvarlarla çevrili türbesi de buraya yapılmıştı. Hz. Mevlana da öldüğü zaman babasının başucuna gömülmüştür. Üzerine de bir türbe yapılmaya başlanmıştır. Selçuklu Emiri Süleyman Pervane’nin karısı Gürcü Hatun, Emir Alemeddin Kayser ve Sultan Veled’in birlikte çalışması ile Mimar Tebrizli Bedreddin bu türbeyi 1274’te yapmıştır.

Hz. Mevlana’nın Türbesi Selçuklu döneminde yapılmış diğer türbelerle karşılaştırılamayacak özelliklere sahiptir. Mevlana’nın ölümünden sonra yapılan ilk türbenin ne şekilde olduğu kesinlik kazanamamıştır. Kanuni Sultan Süleyman, kare planlı, kesme köfeki taşından bir mescidi bu yapı topluluğuna eklemiştir. Aynı dönemde yapılan semahanenin Mimar Sinan’a ait olduğu iddia edilmişse de bu iddia kesinlik kazanamamıştır.

Türbe kapısının ahşap iki kanadı Selçuklu üslubunda, geometrik ve rumi motifleri ile süslenmiştir. Üzerine Sultan Veled’in “Ey talib, öğüdümü canla başla kabul et. Doğruların eşiğine baş koy” anlamında Farsça bir beyit kabartma olarak yazılmıştır. Türbe kapısından Tilavet Odası diye isimlendirilen, daha önce Bevvap (kapıcı) ve Dervişlerin kuran okuduğu, kubbeli küçük bir salona geçilmektedir. Buradan üzeri gümüş levhalarla kaplanmış ceviz ağacından, Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa’nın oğlu Hasan Paşa’nın yaptırdığı gümüş bir kapı ile Huzur-u Pir denilen türbe salonuna girilmektedir. Bu salon üç kubbe ile örtülü olup, aşıklar girişi (dahil-i uşşak) ismini almıştır. Bu salonun sağında ve karşısında iki kubbenin örttüğü ve mezar sandukalarının bulunduğu bir set ile karşısındaki iki kubbeli ikinci sete ve Mevlana’nın üzerindeki yeşil kubbeye Kıbab’ül-Aktab (kutupların kubbeleri) ismi verilmiştir. Salonun solunda semahane ve mescidi bir birinden ayıran kemerlerin altındaki sette de ikişer sıra halinde altı sanduka yerleştirilmiştir. Bu altı mezarın Mevlana ve babası ile birlikte Belh’ten Konya’ya göçen dervişlere ait olduğu söylenmektedir.

İlk türbenin dört ayağa oturan güneydoğu ve batı yanları kapalı, kuzey yönü eyvanlı, üzeri piramidal örtülü Selçuklu kümbetlerine benzediği sanılmaktadır. 1396 yıllarına doğru dıştaki çini kaplı dilimli külah yapılmıştır. Sultan II.Beyazıt devrinde de türbenin doğu ve batı duvarları kaldırılarak buraya bazı ilaveler yapılmış, içerisi kalem işleri ile bezenmiştir. Bugünkü türbenin Anadolu’daki en yakın benzerleri Sivas’taki Şeyh Hasan Türbesi ile Akşehir’deki Seyyid Mahmud Hayrani Türbesi’dir. Günümüzdeki türbe dört paye üzerine oturmuş 25 m. yüksekliğindedir. Bu yüksekliği ile de XIII. yüzyılda yapılmış hiçbir türbe ile karşılaştırılamaz. Türbe gövdesi dıştan 16 dilimli silindir şeklindedir. Gövde taş bir kornişle sona erer. Bunun üzerine yine 16 dilimli konik bir külah yerleştirilmiştir. Türbenin dilimli külahının çinilerinin Alaeddin Ali Bey’in eseri olduğu sanılmaktadır. Gövde ve külah üzerindeki firuze renkteki çiniler zaman zaman yenilenmiştir. Bundan ötürü de bu kubbeye Yeşil Kubbe (Kubbe-i Harda) ismi verilmiştir. Kubbe gövdesinin üst kornişinin altındaki lacivert şeride beyaz sülüs yazı ile Besmele ve Ayet-ül Kürsi yazılmıştır. Külahın en üst noktasında altın kaplama bir alem bulunmaktadır.

Türbenin içerisi içten kubbemsi piramidal şekildedir. Tepe noktasından sekiz köşeli bir yıldızın kolları etrafa dağılmaktadır. Yeşil kubbenin altında Mevlana ve oğlu Sultan Velet’in mavi mermerden yapılmış sandukaları bulunmaktadır. Bu sandukaların üzerinde 1894 yılında Sultan II. Abdülhamit’in hediye ettiği deri üzerine siyah atlas kaplamalı büyük bir puşide örtülmüştür. Mevlana’nın ölümünden sonra mezarı üzerine yerleştirilen ilk sanduka ahşaptan olup, XVI.yüzyılda buradan kaldırılarak babası Sultan-ül Ulema’nın üzerine konulmuştur. Selçuklu devri ağaç işçiliğinin en güzel örneklerinden biri olan bu sanduka Selimoğlu Abdülvahit ve Hüsameddin Muhammed isimli iki ustaya aittir. Sanduka kündekâri ve oyma tekniğinde yapılmıştır. Sandukanın ön, arka ve yanlarında Ayet-ül Kürsi, Mevlana’ya ait beyitler, Divan-ı Kebir’den seçilmiş gazeller ile Mesnevi’den alınmış beyitler yazılıdır.

Yeşil Kubbe’nin batısında ve Mevlana’nın başucunda eşi Kerra Hatun (1292), Mevlana’nın kızı Melike Hatun (1306), Mevlana’nın oğlu Muzaferüddin Emir Alim Çelebi (1277), Mevlana’nın torunu Celale Hatun (1283), Kadı Tacettin’in kızı Melike Hatun (1330), Çelebi Hüsamettin (1284) ve bu dergâhta postnişinlik yapmış çelebiler ile onların ailelerine ait 65 sanduka bulunmaktadır.
ww.uydulife.tv
draculu45 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Eski 22.04.09, 19:25   #28
draculu45
V.İ.P. ÖZEL ÜYE
 
draculu45 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
 
Üye Numarası: 743
Üyelik tarihi: 28.03.2009
Yaşım: 61
Mesajlar: 2.555
Konular: 131
Rep Bilgisi
Rep Gücü : 21
Rep Puanı : 359
Rep Seviyesi : draculu45 is just really nicedraculu45 is just really nicedraculu45 is just really nicedraculu45 is just really nice
Aktivite
Level: 40 [♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥]
Paylaşım: 0 / 989
Güç: 851 / 44784
Tecrübe: 56%

İletişim
Standart

Mevlana’nın sandukasının üzerini örten stalâktitli kubbeye Post Kubbesi ismi verilmiştir. Mevlana’nın sandukasını Huzur’dan ayıran gümüş bir şebeke vardır. Gümüş Kafes adı verilen bu şebekeyi 1579 yılında Maraş Mirimiranı Mahmut Paşa 1579 yılında Kalemkâr İlyas isimli bir ustaya yaptırmıştır. Bu kafesin üzerindeki gümüş plakada Şair Mani’nin 32 beyitlik Türkçe bir şiiri yazılıdır.

Sultan II. Selim aynı yere iki minareli bir cami eklemiştir. Sonraki yıllarda Hüsrev Paşa Türbesi (1527), Mehmet Bey Türbesi (1534), Hasan Paşa Türbesi (1573) ve Sinan Paşa Türbesi (1574) aynı yere yapılmıştır. Bu arada Mevlana dergâhı da çeşitli ilavelerle genişletilmiş ve büyük bir külliye görünümünü almıştır. Osmanlı sultanlarının hemen hepsi de bu yapı topluluğuna yeni ilaveler yapmışlardır.

Hürrem Paşa Türbesi (Karatay)

Mevlana Külliyesi’nin avlusunda matbahın doğu yönünde bulunan Hürrem Paşa Türbesi, Kanuni Sultan Süleyman döneminde Vezir İbrahim Paşa tarafından 1527 yılında şehit düşen Hürrem Paşa için yaptırılmıştır.

Kesme taştan, sekiz köşeli planı olan türbenin üzeri kubbe ile örtülüdür. Kuzey yönündeki giriş kapısı üzerinde kubbeli bir kapı siperi bulunmaktadır. Türbe içerisinde Karaman Beylerbeyi Hürrem Paşa (1526) ve Şam vilayeti sancağında Mutasarrıflık yapmış olan Hacı Bey’in (1533) mezarları bulunmaktadır.


Hasan Paşa Türbesi (Karatay)

Mevlana Külliyesi’nin güney yönünde dergâha bitişik olan türbe, 1573 yılında ölen Karaman Beylerbeyi Hasan Paşa için yaptırılmıştır.

Kesme taştan sekiz köşeli planı olan türbenin üzeri kubbe ile örtülüdür. Klasik Osmanlı mimarisine göre yapılan türbenin giriş kapısı üzerindeki kitabesinde, Hasan Paşa için yaptırıldığı belirtilmektedir. Türbenin kuzeyindeki pencerelerden biri kapı şekline sokulmuş ve Mevlana Türbesi’ne açılmaktadır.


Sinan Paşa Türbesi (Karatay)

Mevlana Külliyesi’nin güney yönünde bulunan Sinan Paşa Türbesi kitabesinden öğrenildiğine göre, 1574 yılında yapılmıştır.

Türbe kesme taştan sekiz köşeli olup, üzeri kubbe ile örtülüdür. Klasik Osmanlı türbe mimarisi üslubunda olan türbenin kuzeydeki giriş kapısı üzerinde yapıldığı yılı gösteren kitabesi bulunmaktadır. Türbe içerisinde Karaman Beylerbeyi Sinan Paşa’nın sandukası bulunmaktadır.


Murat Paşa Kızı Türbesi (Karatay)

Mevlana Külliyesi’nin avlusunda, Sinan Paşa Türbesi’nin kuzeyinde bulunan bu türbe, Karaman Beylerbeyi Kuyucu Murat Paşa’nın kızı Fatma Hatun için 1585 yılında yapılmıştır.

Kesme taştan yapılmış olan türbe, sekiz köşeli plan düzeninde olup üzeri kubbe ile örtülüdür. Klasik Osmanlı türbe mimarisi üslubundaki türbenin giriş kapısı üzerinde 1585 yılında Fatma hatun için yapıldığını gösteren kitabesi bulunmaktadır. Türbe içerisinde Fatma Sultan’ın mermer mezar sandukası bulunmaktadır. Burası daha önce dergahın kütüphanesi olarak kullanılmıştır.

Mehmet Bey Türbesi (Karatay)

Mevlana Külliyesi’nin güney avlusunda bulunan Mehmet Bey Türbesi, sülüs celi kitabesine göre 1534 yılında ölen Mevlevi muhibbi Mustafa Paşa’nın oğlu Mehmet Bey için yapılmıştır. Türbe Hamuşa’nın (Mevlevi Mezarlığı) doğu yönündedir.

Türbe dört mermer sütunun taşıdığı küçük bir kubbeden meydana gelmiştir. Kubbenin altındaki taş döşeme üzerinde Mehmet Bey’in sanduka şeklindeki mezar taşı bulunmaktadır.


Gömeç Hatun Türbesi (Merkez)
Konya Musalla Mezarlığı Mevkii’nde bulunan Gömeç Hatun (Kız Kulesi) Türbesi XIII.yüzyılın sonlarında yapılmıştır. Türbenin Anadolu Selçuklu Sultanı Rükneddin Kılıç Aslan’ın karısı Gömeç Hatun’a ait olduğu söylenmektedir.

Türbe Selçuklu mimari üslubunda yapılmış olup, alt kısmında beşik tonozlu mumyalık, üst kısmında da merdivenlerle ulaşılan tek eyvandan oluşan zemin bölümü bulunmaktadır. Türbe duvarlarının altı kesme taştan, üzeri de tuğladan yapılmıştır. Giriş kapısı çini bezemelidir. Türbenin dış görünümü bir kaleyi andırmaktadır. Eyvan kemerlerinin içerisi mozaiklerle bezenmiştir.


Şeyh Aliman Türbesi

Konya Aliman Mahallesi’ndeki mezarlık içerisinde bulunan bu türbe Selçuklu dönemi şeyhlerinden Aliman için 1288 tarihinde yaptırılmıştır.

Moloz taştan yapılmış olan türbe, dikdörtgen planlı olup, üzeri kubbe ile örtülmüştür.


Kalender Baba (Şeyh Ebubekir) Türbesi

Konya Musalla Caddesi’nde, Musalla Mezarlığı yakınında bulunan bu türbe, vakfiyesinden öğrenildiğine göre Ebubekir Niksari isimli bir bilgin için 1428 tarihinde yapılmıştır.

Türbe Selçuklu mimari üslubunda Karamanoğlu yapısıdır. Sekiz köşeli bir plana sahip olup, üzeri piramidal bir çatı ile örtülüdür. Duvarları tuğladan örülmüştür.


Fakih Dede Türbesi (Karatay)

Konya Burhandede Mahallesi’nde bulunan bu türbe, mutasavvıf ve bilgin Burhaneddin Fakih Paşa için 2454 yılında yaptırılmıştır. Türbe Karamanoğlu dönemi ile Selçuklu dönemi mimarisinin bir araya getirilmiş örneğidir.

Türbe kare planlı olup, gövde sekiz köşelidir. Üzeri tuğladan piramidal bir külahla örtülmüştür. Türbenin üzeri kubbe ile örtülü olup, bunun üzerine silindirik külah oturtulmuştur. Giriş kapısı üzerinde 1454 tarihini içeren nesih yazılı çini mozaiklerle süslü kitabesi bulunmaktadır. Burası firuze, mor, mavi ve lacivert çinilerle bezenmiş olup, üzerlerine çiçek ve yaprak motifleri işlenmiştir. Kapı giriş kemerinin köşe dolguları da firuze ve mavi çinilerle kaplanmıştır.

Türbenin içerisinde Fakih Dede’nin basit bir sandukası bulunmaktadır.


Şeyh Şücaeddin Türbesi (Merkez)

Konya Musalla Mezarlığı’nda, Şeyh Halili Türbesi yanında bulunan Şeyh Şücaeddin Türbesi’nin yapımı ile ilgili yeterli bilgi bulunmamaktadır. Kitabesi bulunmadığından yapım tarihi tartışmalıdır.

Türbenin gövdesi kesme taştan, üzeri 16 dilimli tuğla kubbe ile örtülüdür. Giriş kapısı söveleri mermerdendir. Kubbe eteği mukarnas friz ile bezenmiştir. Türbe içerisindeki mermer lahit sülüs yazılar, geometrik motifler ve kabartma yaprak, çiçek motifleri ile bezelidir.


Şeyh Halili Türbesi (Merkez)

Konya Musalla Mezarlığı’nda bulunan bu türbe kitabesinden öğrenildiğine göre; 1597 yılında yaptırılmıştır.

Düzgün kesme taştan yapılmış olan sekiz köşeli türbe, on iki köşeli bir kasnağa oturan tuğla kubbe ile örtülüdür. Önde sivri kemerli iki sütuna oturan kubbeli bir girişi vardır.


Tac-Ül Vezir Türbesi (Selçuklu)

Konya Dede Bahçe’nin doğusunda Selçuklu Sultanı II.Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında Vezir Taceddin Mehmed’in 1239-1240 yılında yaptırmış olduğu medresenin yanında türbesi de bulunmaktadır. Günümüze yalnızca türbe gelebilmiştir. Türbe Tac-Ül Vezir ile torunları Celaleddin Kasım Bey ve Şeyh Sureti’ye aittir.

Türbe medreseden daha önce yapılmıştır. Taş temeller üzerine tuğla gövdeli, sekiz köşeli plandadır. Üzeri piramidal bir külah ile örtülmüştür. Piramidal külahın altındaki kubbe kasnağında yarım daire şeklinde, sekizgen nişler bulunmaktadır.


Ali Gav Türbesi (Selçuklu)

Konya Tarla Mahallesi’nde bulunan Ali Gav Medresesi ve Türbesi’nin kitabesi bulunmamakla beraber, yapı üslubundan XII.yüzyılın sonu ile XIII.yüzyılın ilk yarısında yapıldığı sanılmaktadır. Medrese ve türbenin mimarı ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir.

Türbede Hacı Bayram Veli’nin soyundan Ali Gav gömülüdür. Kesme taş temeller üzerine yapılmış olan türbe eyvanlı bir yapıdır.

Türbenin çevresinde ve içerisinde Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün 1966 yılında Y.Mimar Önge tarafından yapılan onarımı sırasında firuze renkli çini parçaları bulunmuştur. Bunlardan firuze sırlı bir kandillik bugün Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün Türk İnşaat ve Sanat Eserleri Müzesi’nde bulunmaktadır.


Sultanlar Türbesi (Karatay)

Konya Alaeddin Camisi içerisinde bulunan Sultanlar Türbesi’nde, Selçuklu sultanlarından Sultan I.Mesut, Sultan II.Kılıçaslan, Sultan II.Rüknettin Süleyman, Sultan I.Gıyaseddin Keyhüsrev, Sultan I.Alaeddin Keykubat, Sultan II.Gıyaseddin Keyhüsrev, Sultan IV.Kılıçaslan ve Sultan III.Gıyaseddin Keyhüsrev gömülüdür.

Türbe klasik Selçuklu türbe mimarisi üslubundadır. Türbenin on köşeli kesme taştan bir gövdesi vardır. Üzeri kubbe ile örtülü olup, dışarıdan bu kubbe piramit biçiminde on cepheli bir külah ile örtülmüştür. Tuğla külahın ilk yapıldığı dönemde çinilerle kaplı olduğu günümüze gelen izlerden anlaşılmaktadır. Külahın çevresinde lacivert üzerine beyaz harflerle yazılmış çini bir kitabe bulunmaktadır. Bu kitabede; “Bu imaretin yapılmasını Kılıçaslan’ın oğlu Mesud’un oğlu Kılıçaslan’ın emrettiği” yazılıdır. Buradan anlaşıldığına göre türbe Sultan II.Kılıçaslan zamanında yapılmıştır. Ayrıca türbenin doğusundaki bir pencere üzerinde de mimarının Abdulgaffar oğlu Yusuf olduğu yazılıdır.

Gövde içerisindeki duvarlarda nişler bulunmaktadır. Türbe içerisindeki sandukaların çinileri dağılmış, sökülmüş, bir kısmı da kaybolmuştur. Arta kalanlar gelişi güzel sandukaların üzerine yapıştırılmıştır. Lacivert zemin üzerine beyaz harflerle yazılı olan çini kaplamalarda burada gömülü olanların isimleri yazılıdır. İlk yapıldıklarında tamamen çini kaplı olan bu sandukalardan dört tanesinin üzeri harç ile sıvanmıştır.


Alaaddin Camisi Avlusundaki İkinci Türbe (Karatay)

Alaaddin Camisi avlusunda bulunan ikinci türbe, Sultanlar Türbesi’nin batısında olup, görkemli bir görünüşü vardır.

Sekizgen planlı türbenin gövdesinden sonraki bölümü yok olmuştur. Üzerinin kubbe veya külahla örtülü olup olmadığı bilinmemektedir. Prof.Dr.Semavi Eyice’ye göre yarıda kalmış olması da muhtemeldir. Türbe içerisinde mihrabının bulunmasına rağmen burasının bir mescit olarak yapıldığı da iddia edilmiş ancak, bu kesinleşmemiştir.

Kesme taştan yapılan türbenin köşeleri zencerek kabartmaları ile işlenmiştir. Kapısı çift renkli taşlardan yapılmış, iki yanına sütunçeler yerleştirilmiştir. Kapının üzerinde bulunan kitabe levhası boş bırakılmıştır. İçerisinde hiçbir sanduka bulunmamaktadır. Bu da türbenin tamamlanmadığını göstermektedir. Türbenin yan cephelerindeki pencereler kapısında olduğu gibi kemerler içerisine alınmış ve buraları kabartma frizler ve mukarnaslarla süslenmiştir.


Tavus Baba Türbesi (Meram)

Konya Meram ilçesi’nde bulunan Tavus Baba Türbesi, Sultan I.Alaeddin Keykubat döneminde (1220-1237), Konya’da ölmüş olan Şeyh Tavus Mehmet-el Hindi’ye aittir.

Türbe XIII.yüzyılda taş ve tuğladan yapılmıştır. Üzeri tonozla örtülü olup, dıştan kubbelidir. Kesme taş ve tuğladan yapılmış olan bu türbe oldukça sade bir görünümdedir.
ww.uydulife.tv
draculu45 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Eski 22.04.09, 19:25   #29
draculu45
V.İ.P. ÖZEL ÜYE
 
draculu45 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
 
Üye Numarası: 743
Üyelik tarihi: 28.03.2009
Yaşım: 61
Mesajlar: 2.555
Konular: 131
Rep Bilgisi
Rep Gücü : 21
Rep Puanı : 359
Rep Seviyesi : draculu45 is just really nicedraculu45 is just really nicedraculu45 is just really nicedraculu45 is just really nice
Aktivite
Level: 40 [♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥]
Paylaşım: 0 / 989
Güç: 851 / 44784
Tecrübe: 56%

İletişim
Standart

Ateş-Baz Veli Türbesi (Meram)

Konya Meram ilçesinde, eski Meram yolu üzerinde bulunan bu türbe 1285 yılında ölen Mevlevi dervişlerinden Ateş-Baz Yusuf’a aittir.

Türbe kesme taştan, sekiz köşeli bir plan göstermektedir. Üzeri sekizgen piramidal bir külah ile örtülmüştür. Türbenin altında mumyalık bölümü bulunmaktadır. Giriş kapısı taş söveli ve yuvarlak kemerlidir.


Kesikbaş Türbesi (Karatay)

Konya Kalenderhane Mahallesi’nde bulunan bu türbenin kitabesi bulunmadığından ve kaynaklarda da ismine rastlanmadığından kime ait olduğu bilinmemektedir.

Türbe XIII.yüzyıl Selçuklu türbe mimarisi üslubunda yapılmıştır. Türbenin sekizgen bir kaidesi ve sekizgen bir gövdesi bulunmaktadır. Üzeri sekizgen bir konik kubbe ile örtülmüştür.


Emir Nurettin Türbesi (Meram)

Konya Sephavan Mahallesi’nde bulunan bu türbe, Selçuklu Emiri Nurettin’e aittir.

Türbe XIII.yüzyıla tarihlenmekte olup, kesme taştan sekiz köşeli bir plana sahiptir. Üzeri sekizgen konik külahla örtülmüştür.


Tahir ile Zühre Türbesi (Selçuklu)

Konya Beyhekim Mahallesi’nde bulunan bu türbenin Türk folklorunda ismi geçen Tahir ile Zühre’ye ait olduğu söylenmektedir. Türbenin yanında küçük bir de mescit bulunmaktadır.

Türbe taş ve tuğladan yapılmış olup, içerisinde alçı rölyeflerle süslü bir de mihrabı bulunmaktadır. Türbenin üzeri tuğla bir kubbe ile örtülmüştür.

Hoca Fakih Türbesi (Meram)

Hoca Fakih Mescidi’nin yanında bulunan bu türbeyi, Ahmet Fakih Kudbüddin adına 1221’de Şeyh Aliman tarafından yaptırılmıştır. Batı yönünden türbe mescide bitişik olup, aralarında bir kapı bulunmaktadır. Bu kapı üzerindeki Selçuklu sülüsü ile yazılmış dokuz satırlık Arapça kitabesinin mezar sandukasına ait olduğu sanılmaktadır. Bu kitabe sonradan buraya konulmuştur.

Türbe kesme taştan kare planlı olup, üzerini tuğla ile örülmüş mukarnaslı bir kubbe örtmektedir. Yapının dış cephesinde üç sıra halinde altı pencere bulunmaktadır. İç mekânın ortasında ahşap sanduka bulunmakta olup, bu sanduka asıl sandukanın üzerine geçirilmiştir. Türbenin altında mumyalık kısmı vardır.


Nasreddin Hoca Türbesi (Akşehir)
Konya Akşehir ilçesi surlarının doğusunda kendi ismi ile tanınan mezarlıkta bulunan Nasreddin Hoca Türbesi’nin yapıldığı tarih kesinlik kazanamamıştır. Değişik zamanlarda yapılan onarımlarla özgünlüğünü yitiren bu yapıyı Akşehir Kaymakamı Şükrü Bey 1905 yılında yaptırmıştır. Eski yapıdan yalnızca ortadaki ana türbe bölümü günümüze gelebilmiştir. Bu ana türbe bölümünü altı sütunu birbirine bağlayan sivri kemerlerden oluşan bir revak çevrelemektedir. En dışta 12 köşeli mermer kaideye oturan 12 sütun sıralanmıştır. Türbenin üzerini 12 köşeli çinko külahlı bir çatı örtmektedir.

Mermer sandukanın başucunda Nasreddin Hoca’nın yaşamını simgelemek üzere ölüm tarihi olan h.683 (1284) ters olarak 386 şeklinde yazılmıştır. Bugünkü görünümüyle bu türbenin mimari bir özelliği bulunmamaktadır.


Şeyh Seydi Mahmut Hayrani Türbesi (Akşehir)

Konya Akşehir’deki Şeyh Seyit Mahmut Hayrani Türbesi, Şeyh Seyit Mahmut Hayrani’nin ölümünden sonra 1204 yılında yapılmıştır. Türbeyi Karamanoğlu II. Mehmet 1409’da Seydi Muhiddin’e yeniden yaptırmıştır.

Türbe taş kaide üzerinde, kare planlı tuğladan silindirik gövdelidir. Üzerini yine dilimli bir külah örtmektedir. Dilimlerin araları dikey tuğlalarla örülmüştür. Üç renkli sırlı tuğla süslemeler ve sonraki yıllarda buraya eklenen yıldız ve haç biçimi çinilerle görkemli bir görünüş elde edilmiştir. Türbenin giriş kemeri alınlığında rumi, palmet, altıgen ve yıldız motifleri ile bezeli kitabesinde türbenin mimarının Asli Bin Abdullah olduğu yazılıdır. Türbenin içerisi kubbe ile örtülüdür. Kubbenin içerisi firuze çinilerden altı köşeli yıldızlar ve kare şeklindeki altıgen motifleri ile bezenmiştir. Doğu yönündeki giriş kapısı ceviz ağacından tek kanatlı olup, devrinin en iyi ağaç işi örneklerindendir. Bugün bu kapı Akşehir Müzesi’nde korunmaktadır. Türbenin üzerindeki ağaç işçiliği ve yazı sanatı yönünden önemli olan sandukası İstanbul Türk ve İslam Eserleri Müzesi’ndedir.


Şeyh Hasan Türbesi (Akşehir)

Konya Akşehir ilçesine 3 km. uzaklıktaki Alanyurt Köyü’nde bulunan Şeyh Hasan Türbesi Hamidoğulları Beyliği döneminde yaptırılmıştır. Türbenin yapımı kitabesinden öğrenildiğine göre; 1370 yılında tamamlanmıştır.

Türbe Şeyh Hasanoğlu Hacı İbrahim Sultan isimli zaviyenin içerisinde bulunuyordu. Bu zaviyeden günümüze yalnızca türbe gelebilmiştir. Türbenin dış duvarları düzgün mermer bloklardan örülmüş olup, kare planlıdır. Üzeri konik bir kubbe ile örtülüdür. Türbenin üç cephesinde dikdörtgenler içerisine alınmış birer penceresi bulunmaktadır. Doğu cephesinin ortasında bulunan giriş kapısı türbe boyunca yükselmektedir. Kapı ve güney cephedeki pencerelerinde mermer bezemeler dikkati çekmektedir. Türbenin içerisinde bulunan ve ağaç işçiliği yönünden son derece değerli olan sandukalar XX.yüzyılın başlarında yurt dışına kaçırılmıştır.


Eşrefoğlu Kümbeti (Beyşehir)

Konya Beyşehir ilçesi Eşrefoğlu Camisi’nin doğu duvarına bitişik olan türbe, Emir Seyfettin Süleyman için 1301 tarihinde yapılmıştır.

Kümbet kesme taştan sekizgen gövdeli, klasik türbe mimarisi üslubunda olup, içten kubbe dıştan konik bir çatı ile örtülüdür. Türbeye iki yanlı dik basamaklı merdivenlerle çıkılmaktadır. Türbenin altında mumyalık kısmı bulunmaktadır. Türbenin dış cephesi son derece sade olmasına karşılık içerisi çini mozaiklerinin zengin örnekleri ile bezenmiştir. Ayrıca kubbenin tümü kıvrık dallar, palmetler, Rumiler ve yıldızlarla kaplanmıştır. Kubbe kasnağı kufi yazıyı andıran çinilerle bezelidir.

Üç Kızlar Türbesi (Akşehir)

Konya ili, Akşehir ilçesi merkezinde Taş Medrese yanında bulunan Üç Kızlar Türbesi’nde Sahibi Ata Ali’nin kızları gömülüdür.

Türbe medrese girişinin solunda bulunmaktadır. Kare planlı bir yapı olup, güney duvarı üzerinde revaklı avluya açılan basık kemerli bir kapısı vardır. Bu kapının üzerine de sivri kemerli bir pencere yerleştirilmiştir. Türbenin altında mumyalık kısmı bulunmakta olup buraya giriş yan taraftaki hücreden merdivenledir. Mumyalık kare planlıdır. Üzeri yıldız tonozlarla örtülmüştür. Zemini toprak olarak bırakılmıştır. Bazı yayınlarda burada üç sandukanın bulunduğu belirtilmektedir. Ancak bunlar günümüze gelememiştir.

Türbenin üzeri tromplu bir kubbe ile örtülmüştür. Trompların üçgen yüzlerinde firuze sırlı tuğlalarla baklava şeklinde bir bezeme meydana getirilmiştir. Kubbe içerisindeki incelemede firuze sırlı tuğlalar kullanıldığı anlaşılmaktadır. Kubbe eteğinde günümüze çok azı gelebilmiş kufi yazı taklidinde geçmeli, geometrik, çini mozaik tekniğinde yapılmış bir kuşak bulunmaktadır. Kubbe göbeğinde ise yine çini mozaik tekniğinde geometrik geçmeli bir bezeme bulunmaktadır.
ww.uydulife.tv
draculu45 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Eski 22.04.09, 19:25   #30
draculu45
V.İ.P. ÖZEL ÜYE
 
draculu45 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
 
Üye Numarası: 743
Üyelik tarihi: 28.03.2009
Yaşım: 61
Mesajlar: 2.555
Konular: 131
Rep Bilgisi
Rep Gücü : 21
Rep Puanı : 359
Rep Seviyesi : draculu45 is just really nicedraculu45 is just really nicedraculu45 is just really nicedraculu45 is just really nice
Aktivite
Level: 40 [♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥]
Paylaşım: 0 / 989
Güç: 851 / 44784
Tecrübe: 56%

İletişim
Standart

Ebu Derda Türbesi (Ereğli)

Click this bar to view the full image.Konya Ereğli ilçesi Ebu Derda Mezarlığı’nda bulunan bu türbenin kime ait olduğu ve hangi tarihte yapıldığı kesinlik kazanamamıştır.

Türbenin bugünkü yapısının mimari yönden bir özelliği bulunmamaktadır. Kare planlı olup, üzeri sekiz köşeli kasnağın taşıdığı bir kubbe ile örtülüdür. Türbe moloz taştan yapılmıştır. Giriş kapısı sivri kemerli olup, iki yan kenarda ikişer penceresi bulunmaktadır.




Ahi Zekeriya Türbesi (Ereğli)


Click this bar to view the full image.Konya Ereğli ilçesi Meydanbaşı Mezarlığı yanında bulunan bu türbe kitabesinden öğrenildiğine göre Sait Ahi Zekeriya’ya aittir. Mermer sanduka üzerinde Ayet’ül Kürsi ve Kelime-i Tevhit yazılıdır. Sandukanın diğer tarafında “Merhum Mağfur Şehit ve Sait Ahi Zekeriya Helva-i meftundur. Allah kabrini nurlandırsın” yazılıdır.

Türbe moloz taştan yapılmış olup, mimari yönden bir özellik taşımamaktadır.


Mustafa Bey Türbesi (Ereğli)

Konya Ereğli ilçesi, Alparslan Mahallesi’nde bulunan bu türbe Kaptan-ı Derya Aşçı İbrahim Paşa’nın dört yaşında ölen oğlu Mustafa Beyê aittir. Kitabesini Ahmet Dürri Efendi yazmış ve bir de şiir eklemiştir.

Türbe 1710 yılında yapılmış, 1778 yılında da Çelebizade İsmail Asım Efendi’nin eşi Ematullah Hanım buraya gömülmüştür. Bunu belirten bir kitabe de ayrıca eklenmiştir.

Türbe moloz taştan, kare planlı olup, üzeri kubbe ile örtülüdür. Mimari yönden bir özellik taşımamaktadır.


Seyit Harun Türbesi (Seydişehir)

Konya Seydişehir ilçesi Pazar Yeri’nde bulunan Seyit Harun Camisi ve Türbesi’nin, Seyit Harun’un ölümünden önce 1320’de yapıldığı sanılmaktadır.

Seyyid Harun Camisi’nin kuzey cephesine bitişik olan üç kümbetten sağdaki ilk kümbet Seyyid Harun-ı Veli’ye aittir. Vakıflar Genel Müdürlüğü yakın tarihlerde bu türbeyi onarmıştır. Türbe iki katlı ve 6.10x6.10 m. ölçüsünde kare planlıdır. Kaide ve gövdesi taştan, sekiz köşeli kasnak üzerine oturan kubbesi tuğladan yapılmıştır. İçeriden kemerler üzerine oturan kubbe, dışarıdan piramidal bir külahla örtülmüştür. Türbenin giriş kapısı sağda olup, basık kemerli kapı ile üzerindeki niş arasındaki bölüme mermer kabartma sülüs yazı ile bir kitabe yerleştirilmiştir. Bu kitabenin mealen anlamı şöyledir:

” Bu kutlu türbe, yoksulların efendisi, Allah’ın rahmetine kavuşmuş ve günahları bağışlanmış olan Seydi Harun'un yirmi üç rebi'ül-evvel yediyüz yirmi de ölmesi üzerine inşa edildi”.

Türbenin içerisinde bulunan sandukanın üzeri sıvanmıştır. Tuğla örgülü olan bu sandukanın baş ucundaki kemeri firuze renkte, altıgen, dörtgen ve üçgen çini levhalarla doldurulmuştur. Bunların ortasındaki çini pano üzerinde Allah sözcüğü yazılıdır.

Türbenin içerisindeki üç pencereden biri camiye açılmaktadır. Pencerelerin lentoları çevredeki antik kalıntılardan derlenmiştir. Bezemelerinden anlaşıldığına göre bunlar Bizans dönemine aittir. Ayrıca kıble duvarında da sivri kemerli bir mihrap bulunmaktadır. Türbenin çift kanatlı ahşap kapısı Beylikler dönemi üslubunu yansıtan oyma tekniğinde yapılmış bezemelerle süslüdür.

Türbe onarımlarla özgünlüğünü kısmen yitirmiştir.


Seyit Harun Ailesi Kümbeti (Seydişehir)

Konya Seydişehir ilçesi girişinde, Rüstem Bey Kümbeti’nin arkasında bulunan bu kümbetin de ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Büyük olasılıkla bu türbe XIII.yüzyılda Selçuklu döneminde yapılmıştır.

Kesme taştan kare planlı bir yapı olan türbenin üzeri kubbe ile örtülüdür. Basık kemerli kapısının üzerinde ve sağ tarafındaki duvarlarda antik yapılardan derlenmiş taş süslemeler görülmektedir. Giriş kapısı üzerinde Selçuklu sülüsü ile yazılmış bir kitabe varsa da okunamamıştır.


Halife Sultan Kümbeti (Seydişehir)

Konya Seydişehir ilçesi, Seyit Harun Camisi’nin kuzey cephesi önündeki kümbetlerden ikincisinin son onarım sırasında tek satırlık kitabesi yerine oturtulmuştur. Bu kitabenin bir kısmı eksiktir. Çok azı okunabilen kitabeden türbenin kime ait olduğu anlaşılamamıştır.

Kümbetin dış duvarları onarılmış ve gövde ile kubbesinin kesme taştan yapıldığı anlaşılmıştır. Kubbenin üzerinde konik bir külah bulunmaktadır. Kümbetin giriş kapısı basık ve küçük olup, kuzey yönündedir. Bu kapı bir Bizans yapısından derlenmiş bloklardan çerçeve içerisine alınmıştır. İç duvarları tamamen sıvalı ve badanalı olan kümbetin içerisinde üç sanduka bulunmaktadır. Bu sandukaların üzerleri sıvanmış ve üzerinde olduğu düşünülen yazılar tamamen kaybolmuştur.


Sultan Hatun Türbesi (Seydişehir)

Konya Seydişehir ilçesinde, Seyit Harun Camisi’nin ve Halife Sultan Kümbeti’nin kuzey duvarına bitişik olan bu kümbet, buradaki üç kümbetten en küçüğüdür.

Kare planlı 3.45x3.55 m. Ölçüsünde olup, kümbetin profilli gövdesi kesme taştan yapılmıştır. Bu gövde sivri kemerlerle çerçeve içerisine alınmıştır. Kemerlerin içerisinde ikişer pencere bulunmaktadır. Bu pencerelerden alttakiler dikdörtgen ve büyük, üsttekiler ise sivri kemerli ve küçüktür. Kümbetin giriş kapısı doğu yönündedir. Türbe mimari yönden diğerleri ile aynı üslupta yapılmıştır.

Kümbetin içerisinde beş mezar bulunmaktadır. Bunlardan en güneyde bulunanın baş ve ayak ucunda birer taş olup Sultan Hatun’a aittir. Diğer mezarlar Selçuklu üslubunda sanduka şeklinde olup, Emir Şah Bey ibn Turgut Bey, Rüstem Bey bin Halil Bey, Ali Bey ibn Rüstem Bey, Düürühant Hatun’a aittir. Bu mezar taşlarının üzerindeki ölüm tarihleri dikkate alındığında türbenin XV.yüzyılda yapıldığı anlaşılmaktadır.


Şeyh Emin Bey Türbesi (Seydişehir)

Konya Seydişehir ilçesi, Alaylar Mahallesi’nde Akyol Mezarlığının kuzeydoğusunda bulunan Şeyh Mehmet Emin Bey Türbesi, sandukasının üzerindeki mermer kitabesinden öğrenildiğine göre 1854 yılında yapılmıştır. Şeyh Emin Bey Nakşibendî tarikat şeyhlerindendir.
Sandukanın başucundaki mermer kitabe:

“Hu
El-Merhum el mağfur tarikat-i aliyye-i
ve saadattan olup terk-i
Ma'seva ile mürşid-i meşayih-i aliden
El hac Abdullah Kuddüs
Efendi Medresesinde ve rütbesinde
iken cezbe-i
Rahmani ile irtihal eden
Şeyh Muhammed Emin Efendi
Ruhuna Fatiha Sene 1271 (1854)”.

Türbe moloz taştan yapılmış olup, 4.35x4.35 m. Ölçüsünde kare planlıdır. Türbe 2 m. Yükseklikte ve üzeri açıktır
ww.uydulife.tv
draculu45 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Yeni Konu aç Cevapla

Bookmarks


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara Cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz Aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Powered by vBulletin® Version 3.8.11
Copyright ©2000 - 2024, vBulletin Solutions, Inc.
Dizayn ve Kurulum : Makinist
Forum SEO by Zoints

E-Marine Education | Vbulletin | Tosfed |
www.bilgivadisi.biz   www.bilgivadisi.biz