..:: BİLGİ VADİSİ ::.. BİLGİ VADİSİ RSS   TWİTTER   BİLGİ VADİSİ FORUM FACE GRUBU  

Anasayfa Kimler Çevrimiçi Bugünkü Mesajlar Forumları Okundu Kabul Et
Geri git   ..:: BİLGİ VADİSİ ::.. > GENEL KONULAR > İSLAM DÜNYASI > İslam Alimleri
Google

   

 
Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Hacı Bektaş Veli'nin Hayatı
Konudaki Cevap Sayısı
0
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
414

Yeni Konu aç Cevapla
 
Seçenekler Stil
Eski 10.04.10, 14:46   #1
sansar
 
sansar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
 
Üye Numarası: 2752
Üyelik tarihi: 27.12.2009
Yaşım: 55
Mesajlar: 3.980
Konular: 2849
Rep Bilgisi
Rep Gücü : 25
Rep Puanı : 764
Rep Seviyesi : sansar is a splendid one to beholdsansar is a splendid one to beholdsansar is a splendid one to beholdsansar is a splendid one to beholdsansar is a splendid one to beholdsansar is a splendid one to beholdsansar is a splendid one to behold
Aktivite
Level: 47 [♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥]
Paylaşım: 116 / 1166
Güç: 1326 / 50661
Tecrübe: 65%

İletişim
Standart Hacı Bektaş Veli'nin Hayatı

Hacı Bektaş Veli, 13. Yüzyıl'da yaşamış bir mutasavvıf ve düşünürdür. O, Anadolu'yu Türkleştiren Türkmen gücünün hayatına şekil veren bir halk lideridir. Hacı Bektaş Veli'ye bağlı Türkmenler'e, Bektaşi denilmiştir. Bugün Hacı Bektaş Veli, Anadolu gibi Bulgaristan, Yunanistan, Makedonya, Bosna, Arnavutluk, Macaristan, Romanya gibi ülkelerde bile Türkler arasında bilinen, saygıyla anılan bir önderdir.

16. yüzyıl'a ilişkin Osmanlı belgelerini incelediğimizde kırsal kesimdeki nüfusun çoğunluğunun Alevi-Bektaşi nitelikli olduğu ortaya çıkıyor. Hacı Bektaş Veli, genelde kırsal kesime hitap eden bir düşünür/önder olarak sivrildi. Zamanla onun düşüncesi kentlere de girdi. Kentlerde Bektaşilik adı altında şekillenen bu düşünce, esnaf arasında oldukça yayıldı.


Öte yandan, Osmanlı Devleti'nin kuruluşunda da Hacı Bektaş Veli'nin düşünceleri etkili oldu. Osmanlı Devleti, Türkmen göçebelerine dayanan bir özellik taşıyordu. Bu beyliğin kurucusu Osman Bey, eşitlikçi bir dünya görüşünü temsil ediyordu.


Osmanlı Devleti Balkanlar'a geçince Bektaşi düşüncesinin eşitlikçi, insancıl özünden de yararlandı. Bugün bile Balkan ülkelerindeki Bektaşi dergahlarına Hıristiyan halkın saygı duyması, işte bu düşünce genişliğinden kaynaklanmaktadır.


Hacı Bektaş Veli'nin mekanı ve makamı olarak bilinen Hacıbektaş İlçesi, bugün Nevşehir'e bağlı bulunuyor. Kırşehir ile Nevşehir arasındaki bu ilçe, ünlü Kapadokya havzasında yer alır. Bölge, Orta Anadolu'nun ilginç alanlarından birisidir. Buralar Roma ve Bizans uygarlığının çok kuvvetli eserlerini de barındırmaktadır. Ünlü peribacalarının, kaya kiliselerinin, yeraltı şehirlerinin bulunduğu bir bölgede yer alır Hacıbektaş.




Hacı Bektaş Veli Karacahöyük'te hayata gözlerini yummuş ve burada toprağa verilmiştir. Onun mezarı çevresinde derhal bir türbe oluşturulmuş ve burası kısa sürede dergaha çevrilerek (halk üniversitesi haline getirilerek) merkez nokta yapılmıştır. Karacahöyük'te, Hacı Bektaş Veli'nin makamına onun soyundan gelen ve Çelebiler denilen çocukları oturmuşlardır. Karacahöyük adı, daha sonra Hacı Bektaş Veli'ye saygı ile Hacıbektaş'a çevrilmiştir. Bugün Hacıbektaş İlçesi, Nevşehir'e bağlıdır ve turizmin hızla geliştiği noktalardan birisidir.


Yeniçerilerin Piri


Osmanlı Devleti, devşirme denilen Hıristiyan çocuklarından oluşturduğu orduyu Hacı Bektaş Veli'nin düşüncelerinden yararlanarak eğitti ve şekillendirdi. Yeniçeri Ordusu denilen bu ordunun başında bulunan ağa da Bektaşi idi. Bu ordu, 1826 yılına kadar Osmanlı Devleti'nin birinci gücü olmuştur.


Yeniçeri ordusu, törenlerde gülbank çeker (dua okur) ve bu gülbankta da Hacı Bektaş Veli'nin adı anılırdı. Duanın sonu şöyleydi: Pirimiz hünkarımız Hacı Bektaş-ı Veli'nin demine devranına hu diyelim hu!


Kısacası, Hacı Bektaş Veli sadece bir düşünür ve din adamı değil, devlete şekil veren siyasal bir kimlik olarak da son derece önemlidir.


Yaşamı hakkında açık bilgiler yoktur. Buna karşı Hacı Bektaş Veli etkileri ve yaptıklarından dolayı tarihi ve ebedi eserlere konu olmuştur



Hacı Bektaş Veli, 13. Yüzyıl'da yaşamıştır. Bu tarih, eski bir Vilayetname'ye eklenen notta 1209-1271 olarak saptanmıştır. Bu tarihlerin doğruluğunu şu kanıtlar onaylar.


· Hacı Bektaş Veli, 1273 tarihinde öldüğü kesin olan Mevlana Celalettin-i Rumi ile çağdaştır. Bu çağdaşlığı, Mevlevi kaynakları ortaya koymaktadır.


Bu iki ulu kişinin arasında güçlü bir bağlantı olduğunu, tarih göstermektedir.


· Hacı Bektaş Veli, 1263-1264 tarihlerinde Anadolu'dan Kırım'a geçen Alevi Türkmenler'in başında bulunan Sarı Saltuk'un da mürşididir (Öğretmenidir). Hacı Bektaş'ın, 1282'den sonra ölen Saru Saltuk'dan daha büyük veya onunla yaşdaş olması normal sayılmalıdır.


· Hacı Bektaş; Taptuk Emre'nin; Taptuk Emre de Yunus Emre'nin mürşididir. Bugün, Yunus Emre'nin 1320 civarında Hakka yürüdüğünü (öldüğünü) biliyoruz. Yunus Emre'nin manevi gıdasını veren de Hacı Bektaş'tır. Öyleyse, Büyük Pir'in, Yunus Emre'den önce Hakka yürüdüğünü söylemek yanlış olmaz.


· Vilayetname'de, Hacı Bektaş'a karşı çıkan ve onun duvarı yürüttüğünü görünce teslim olan Seyyit Mahmud-ı Hayrani de 1267-1268 tarihlerinde ölmüştür. Cacaoğlu Nureddin de yine bu yüzyılda yaşamış olup Hacı Bektaş Veli'nin manevi büyüklüğünü anlatan Vilayetnamede adı geçen önemli kişilerden birisidir.


· 1275 ile 1343 yılları arasında yaşayan Ebülfarac Vasıti'nin Tiryakül Muhabbin adlı eserinde de adı geçen Hacı Bektaş'ın, 1343'ten önce ölmüş ve oldukça şöhret kazanmış olduğu anlaşılıyor.


· En önemli kanıtlardan birisi de; Kırşehir'de bir Mevlevi tekkesi kurmuş olan Şeyh Süleyman bin Hüseyin'in vakfiyyesinde geçen 'fi nahiyetil-Hacı Bektaş kuddise sırruhu...' ibaresidir. 1297 tarihli bu ibareden, Hacı Bektaş'ın bu tarihte artık ölmüş olduğu anlaşılmaktadır. Kuddıse sırruhu ibaresinin, o tarihlerde sağ insanlar için de kullanıldığı görüşü, belli bir kanıta dayanmamaktadır... (Bu bilgi için bak: John Kingsley Birge, Bektaşilik Tarihi, s. 45. Birge'nin naklettiği bir başka bilgi de 1295 tarihli bir vakfiyede yer alıyor. Orada da Hacı Bektaş Veli'den merhum diye söz edilmektedir.).


Karacahöyük'e yerleşti


Gerek Aşıkpaşazade'nin tarihinde, gerekse 14. Yüzyılın ortalarında yazılan 'Menakıbül Kudsiyye'de; Hacı Bektaş'ın Baba İlyas-ı Horasani'nin yolunda, onun ardası olduğu vurgulanır. 1240 yılında öldürülen Baba İlyas'ın ardası olacak birisinin o dönemlerde 25-30 yaşlarında olması gerekir.


Hacı Bektaş Veli hakkında, onun yaşadığı dönemi çok iyi bilen Elvan Çelebi tarafından yazılmış bulunan Menakıbül Kudsiye'de geçen beyitlerden anlaşılıyor ki Hacı Bektaş Veli ve yanındaki yoldaşları 1240 yılında çıkan Baba İlyas isyanına katılmamışlardır.


Bu kayıtlardan şunu da anlıyoruz ki Osmanlı Devleti'ni kuran Osman Gazi'nin kayınpederi Şeyh Edebali de Baba İlyas'ın öğrencilerindendir ve Hacı Bektaş Veli ile akran bilgelerden birisidir. Bu bilgiler gösteriyor ki Hacı Bektaş veli isyan edenlere katılmamıştır. Fakat o, isyana katılmış güçlerden bir bölümünü alıp devletin ulaşıp katledemeyeceği bir noktaya taşımış ve oraya yerleştirmiştir. İşte o nokta da Karacahöyük olmuştur.



Ziyaret kılavuzu

(Bu bölümdeki bilgiler Çelebi Celaleddin Ulusoy'un Hacı Bektaş Veli Külliyesi ve Diğer Ziyaret Yerleri adlı kitapçığından alınmıştır.)


Hacı Bektaş Veli'yi ziyaret edenlerin, külliye içersinde bulunan kutsal yerleri ve makamları iyi tanıması gerekir. Bu noktaların en önemlileri şunlardır:


Hacı Bektaş Veli Külliyesi (Dergah)


Hacıbektaş ilçesinin orta yerinde, büyük bir bahçenin çevirdiği, batıdan doğuya doğru uzanan, üç avlu içerisindeki türbeler ve diğer hizmet yapıları, Hacı Bektaş Veli Külliyesi'ni oluşturmaktadır. İlk yapı olan 'Çile Damı' Hacı Bektaş Veli'nin sağlığında inşa edilmiş, çeşitli zamanlarda yapılan eklentiler ve yenilemelerle Külliye bugünkü şeklini almıştır. Hacı Bektaş Veli'nin türbesi, Orhan Gazi zamanında, 1338 yıllarında, nisbeten basit bir yapı olarak Çile Damı'na eklenmiştir. Türbe bugünkü şekliyle, sekizgen bir zemin üzerinde, Murat (Hüdavendigar) hayatta bulunduğu sırada, Hacı-Bektaş Veli'nin oğlu Seyyid Ali Sultan tarafından, 1385 yılında yeniden yaptırılmıştır. 1485-86 yıllarında 2. Beyazıt tarafından türbenin çevresi tanzim edilmiş ve kubbesi kurşunla kaplanmıştır. Osmanlı Sultanı 2. Mahmut 1827 yılında, türbeler dışında kalan tüm külliye binalarını yıktırmış, Dergah Avlusu'nun doğu köşesindeki camiyi yaptırmıştır. Külliye, 1869-70 yıllarında Osmanlı hükümdarı Abdülaziz'in gönderdiği mimarlar tarafından, Hacı Bektaş Veli Dergahı postnişini Ali Celalettin Çelebi'nin nezaretinde yeni baştan yapılmış ve türbeler onarılmıştır. Vakıflar Genel Müdürlüğü 1958-59 yıllarında tamire muhtaç yerleri onartmış ve 16 Ağustos 1964 yılında Külliye, müze olarak açılmıştır.


1. Avlu: Nadar Avlusu


Külliye'nin birinci avlusuna, son restorasyondan sonra yeniden yapılmış cümle kapısından girilir. Eskiden bu kapıya 'Taç Kapı'da deniliyordu. Tamirden önce kapının dış yüzüne 'Burası aşıkların kabesidir. Eksik gelen tamam olur' anlamında kitabe vardı. Birinci avlu, eskiden beri 'altın avlu' anlamına gelen 'Nadar Avlusu' adı ile anılmıştır. Avlu'nun girişe göre sağ tarafında, Fatma Fikriye Hanım tarafından yaptırılan, motiflerle süslü Üçler Çeşmesi yer alır.


2. Avlu: Dergah Avlusu


Meydan Avlusu da denilen Dergah Avlusu'na piramit üstlüklü Üçler kapısından girilir. Konuklarca Arslanlı Avlu olarak bilinen Dergah Avlusu'nun girişe göre sağ tarafında Arslanlı Çeşme, Aş Evi, Cami, Sol tarafında Mihman Evi, Meydan Evi, Kiler Evi vardır. Avlunun iki, tarafı Selçuki revaklarla çevrilmiştir. Arslanlı Çeşme'nin ilk yapılışı oldukça eskidir. Yusuf Bali Çelebi'nin oğlu Bektaş Çelebi'ye konuk olan Ali Bey oğlu Malkoç Bali Bey, dergaha bergüzar olarak bu çeşmeyi yaptırmıştır.


Üç kapı ve iki koridordan geçildikten sonra Aş Evi'ne girilmektedir. Aş Evi'nde ortadaki ocakta bulunan büyük kazan, Kara Kazan diye anılmaktadır. Aş Evi geçildikten sonra Dergah Camisi'ne varılır. Kısa minaresi ve özel yapısı ile çevredeki binalara uyan sağlam cami, 1827 yılında, Nakşibendi usulü ibadet yapılmak üzere Osmanlı Padişahı 2. Mahmut tarafından yaptırılmıştır. Dergah Avlusu'na girişe göre soldan ilk kapı Mihman Evi'nindir. Aynı sıradaki ikinci kapı Meydan Evi'ne açılmaktadır. Burası yedi kat gökyüzünü temsil eden tavanı ile dikkat çekicidir. Hacı Bektaş Veli'nin arslanla geyiği kucaklayan minyatürünün orijinali ve diğer bazı müze eşyası burada sergilenmektedir. Meydan Evi geçildikten sonra, avlunun sol köşesindeki Kiler Evi'ne gelinir.


Yeniçerilerin gür sesi


1826 yılına kadar Osmanlı Ordusu savaşa gitmeden önce, Yeniçeri ocağından bir müfreze Hacıbektaş'a geliyor, Dergah Avlusu'nda saf tutarak, Hacı Bektaş Veli Evladı'ndan postnişin olan zatın da katılması ile: 'Mü'miniz kalu-beli'den beri... Hakkın Birliğine eyledik ikrar... Bu yolda vermişiz seri... Nebimiz vardır Ahmed-i Muhtar... La Yezal mestaneleriz... Nur-ı ilahide pervaneleriz... Sayılmayız parmak ile tükenmeyiz kırmak ile... On iki imam Pir-i tarikat cümlesine dedik beli... Üçler, beşler, yediler... Nur-ı Nebi Kerem-i Ali, Pirimiz üstadımız Hünkar Hacı Bektaş Veli... Demine devranına Hu diyelim Hu!' diye gülbang çekiyorlar (dua ediyorlar) ve Pir'den himmet istiyorlardı. O tarihlerde yaşayan kişilerden aktarılan bilgilere göre Yeniçeriler'in gür sesi Hacıbektaş'ın her tarafından duyuluyordu.


Çicek bahçesi Hazret Avlusu


Hacı Bektaş Veli dergahında, üst tarafı kubbe ile örtülmüş Altılar Kapısı'ndan girilen Hazret Avlusu bir çiçek bahçesi görünümündedir. Tam karşıda Hacı Bektaş Veli Türbesi ve Kırklar Meydanı girişi, Avlu'nun sağ köşesinde de bal peteği rengindeki yontma taşlarla yapılmış Balım Sultan türbesi vardır. Kırklar meydanına üç kemerli bir eyvandan girilmektedir. Sağ tarafta, tek pencerinden pek az ışık alan Çile Damı (Kızılca Halvet) vardır. Hacı Bektaş Veli'nin sağlığında mevcut olan tek yapı burasıdır. Tonos kubbeli koridorun sonundaki kapıdan Mürüvvet penceresinin aydınlattığı Kırklar Meydanı'na girilir. Güneş motifli ahşap tavanla örtülmüş Kırklar Meydanı'nda ünlü Kırk Budak, Hz. Ali'nin el yazması olduğu söylenen Kur'an yaprağı, tarihi değeri olan eserler sergilenmektedir. Kırklar Meydanı'nın doğu kısmındaki terasta on Hacı Bektaş evladından iki zatın mezarı bulunmaktadır.


Hacı Bektaş Veli türbesi


Kırklar Meydanı'nda girişe göre sağ tarafta, etrafı mermer kaplama küçük bir kapıdan Hacı Bektaş Veli (1209-1271) türbesine girilmektedir. Mermer kaplamaların işlemeleri arasında üç balık dört güvercin motifi vardır. Gök Eşik diye adlandırılan kapının altında, türbeyi yapan mimar Derviş Sadık'ın mezarının bulunduğu söylenir. Kesin olmayan bazı söylentilere göre de bu mezar Kadıncık Ana'ya aittir. Ortasında yüksekçe bir sanduka bulunan Hacı Bektaş Veli Türbesi, Külli'yenin en önemli yeridir. Türbenin duvar ve pencereleri işlemeli puşidelerle süslenmiştir. Çiçek motifli kubbe aşab piramid şeklindedir.


Hacı Bektaş Veli Külliyesi dışında kalan ziyaret yerleri


Bektaş Çelebi Türbesi


Hacıbektaş Bala mahallesinde klasik kümbet şeklinde yapılmış türbede Hacı Feyzullah Çelebi'nin oğlu Bektaş Çelebi'nin mezarı vardır. (1710-1761) Şiirler'inde Şiri mahlasını kullanan Bektaş Çelebi'nin türbesi 18.yüzyıl sonlarında yapılmıştır. Türbe 1906 yılında Cemalettin Çelebi tarafından restore edilmiştir.


Atkaya


Hacıbektaş Bala mahallesindedir. Menkıbedeki anlatıma göre, Seyyid Mahmut Hayrani'nin arslana binip yılanı kamçı ederek geldiğinin haber verilmesi üzerine, Hacı Bektaş Veli'nin 'O canlıya binmiş, bizse cansıza binelim' diyerek yürüttüğü kaya, Atkaya olarak anılmaktadır.


Çilehane


Hacıbektaş'a yaklaşık 2 Km. uzaklıktadır. Kulunç kayası, ünlü alıç ağacı, Delikli Taş, Zemzem Çeşmesi, Veliyettin Çelebi türbesi buradadır. Hacı Bektaş Veli'nin çile doldurduğu menkıbelerde anlatılan taşdan oyulmuş küçük bir mağaradan adını alan Çilehane, Hacıbektaş'a gelen herkesin görmek istediği bir yerdir.


Balımevi


Hacıbektaş Zir mahallesinde, ünlü Ak Pınar çeşmesinin biraz yukarısında, Kadıncık Ana'nın babası İdris Hoca'ya ait olduğu sanılan üç odalı bir evdir. Elbisesiz kalan Kadıncık Ana'nın sığındığı tandır, bahçe ile çevrili bulunan bu evin içindedir.


Karahöyük


Ankara yönünden gelirken Hacıbektaş'ın girişinde bulunan yığma bir hüyüktür. Menkıbelerde, Hacı Bektaş Veli'nin güvercin donunda buraya konduğu anlatılır. Höyüğün içinde milattan öncesine ait tarihi kalıntılar bulunmaktadır. Ak Pınar ve Hamur Kaya da buradadır.


Han Bağı


Hacıbektaş'ın güney yönünde 2 Km. uzaklıktadır. Dergaha vakfedilen Han Bağı'nda, bir babanın yönetiminde çalışan dervişler dergahın sebze, üzüm, bal ihtiyacını karşılaşıyorlardı.
ww.uydulife.tv
__________________






sansar isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Yeni Konu aç Cevapla

Bookmarks


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara Cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz Aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Powered by vBulletin® Version 3.8.11
Copyright ©2000 - 2024, vBulletin Solutions, Inc.
Dizayn ve Kurulum : Makinist
Forum SEO by Zoints

E-Marine Education | Vbulletin | Tosfed |
www.bilgivadisi.biz   www.bilgivadisi.biz