08.04.09, 02:00 | #81 |
ww.uydulife.tv
|
|
08.04.09, 02:00 | #82 | |||||||||
V.İ.P. ÖZEL ÜYE
Üye Numarası: 743
Üyelik tarihi: 28.03.2009
Yaşım: 61
Mesajlar: 2.555
Konular: 131
Rep Gücü : 21
Rep Puanı : 359
Rep Seviyesi :
Level: 40 [] Paylaşım: 0 / 989 |
ww.uydulife.tv
|
|||||||||
08.04.09, 02:01 | #83 | |||||||||
V.İ.P. ÖZEL ÜYE
Üye Numarası: 743
Üyelik tarihi: 28.03.2009
Yaşım: 61
Mesajlar: 2.555
Konular: 131
Rep Gücü : 21
Rep Puanı : 359
Rep Seviyesi :
Level: 40 [] Paylaşım: 0 / 989 |
ww.uydulife.tv
|
|||||||||
08.04.09, 02:03 | #84 | |||||||||
V.İ.P. ÖZEL ÜYE
Üye Numarası: 743
Üyelik tarihi: 28.03.2009
Yaşım: 61
Mesajlar: 2.555
Konular: 131
Rep Gücü : 21
Rep Puanı : 359
Rep Seviyesi :
Level: 40 [] Paylaşım: 0 / 989 |
Edirne'nin İlçeleri
Edirne’nin biri merkez olmak üzere 8 ilçesi vardır. Merkez: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 124.361 olup 102.345’i ilçe merkezinde 22.016’sı köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 22, Karakasım bucağına bağlı 6, Sırpsındığı bucağına bağlı 7 köyü vardır.İlçe toprakları dalgalı düzlüklerden meydana gelir.Tunca ve Meriç ırmakları topraklarını sular. Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, üzüm, şekerpancarı, susamdır. Sebze ve meyvecilik yaygın olarak yapılır. Hayvancılık gelişmiştir.Süpürge otu üretimi ve süpürgecilik başlıca gelir kaynağıdır. Dokuma, un, çeltik, yağ, süt ürünleri, tuğla ve kiremit, yem, salça, karton-mukavva fabrikaları başlıca sanâyi kuruluşlarıdır. İlçe merkezi, Tunca, Meriç ve Arda nehirlerinin birleştiği verimli toprakların yamaçlarında kurulmuştur.Türkiye-Bulgaristan arasındaki sınır kapısı olan Kapıkule ilçenin batısındadır. Trakya’nın en büyük şehri olup Türkiye’nin Avrupa’ya açılan kapısıdır.Osmanlı Devletine başkentlik yapan Edirne,İstanbul’dan sonra târihî eser bakımından yakın zamanın en zengin şehriydi. Geçirdiği iki büyük yangın, bir deprem ve dört istilâ ile târihî eserler oldukça imhâ olmuştur. Yalnız Fâtih devrinde Edirne’de 28 câmi ve 7 medrese (Üniversite) açılmıştır.Günümüzde târihî eser bakımından İstanbul ve Bursa’dan sonra, kütüphâne (kitap) bakımından ise İstanbul,Ankara ve Bursa’dan sonra gelir.Merkez ilçe (Edirne), 1850 senesine kadar Osmanlı Devletinin İstanbul ve Kâhire’den sonra üçüncü büyük şehriydi. 1850’de dördüncü, 1875’te onuncu, 1900’de onuncu, 1915’te sekizinci şehri oldu. Günümüzde ise Türkiye’nin 36. şehridir. Dünyânın hiçbir şehri bu derece hızla gerilememiştir. Enez: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 12.700 olup, 3509’u ilçe merkezinde, 9191’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağa bağlı 19 köyü vardır.Yüzölçümü 458 km2 olup, nüfus yoğunluğu 28’dir. İlçe toprakları alçak tepelerle çevrili geniş tabanlı vâdilerden meydana gelir. Doğusunda Işıklar ve Koru dağları yer alır. İlçe topraklarını Meriç Irmağı sular. İpsala Ovasının bir bölümü ilçe sınırları içinde kalır. Akarsu vâdilerinde küçük ovalar vardır. Meriç bağlantılı Gala Gölü 8 km2 yüzölçüme sâhiptir. Ayrıca irili ufaklı küçük göller vardır. Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, ayçiçeği, arpa ve susam olup, ayrıca az miktarda pirinç, fasulye, nohut ve şekerpancarı yetiştirilir.Hayvancılık gelişmiştir. Kaşarpeyniri olan kaşkaval ve Edirne türü beyaz peynir üretilir. Meriç ağzında balıkçılık yapılır. İlçe merkezi Meriç Irmağının güneyi ile Dalyan arasında kurulmuştur.Gelişmemiş küçük bir yerleşim merkezidir. Ege kıyılarında yazlık evler ve tâtil siteleri vardır. Has Yunus Bey tarafından 1456’da Osmanlı topraklarına katılan ilçe önemli bir liman kentiydi. Meriç’in ağzının çamurla tıkanıp ulaşıma kapanması yüzünden bu önemi kaybetmiştir. Enez 1953’te ilçe merkezi oldu ve aynı sene belediyesi kuruldu. Havsa: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 27.900 olup, 9237’si ilçe merkezinde, 18.663’ü köylerde yaşamaktadır.Merkez bucağına bağlı 17, Hasköy bucağına bağlı 4 köyü vardır.Yüzölçümü 545 km2 olup, nüfus yoğunluğu 51’dir. İlçe toprakları Ergene Irmağının kenarlarındaki geniş düzlüklerden ve bunların etrafındaki hafif engebeli arâziden meydana gelir. Ergene Irmağı ve kolları ilçe topraklarını sular. Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, ayçiçeği, şekerpancarı, üzüm, pirinç, arpa, kozla, kavun ve karpuzdur. Hayvancılık gelişmiş olup, en çok koyun beslenir. Yağ, un, dokuma ve süt fabrikaları başlıca sanâyi kuruluşlarıdır. İlçe merkezi, Edirne-İstanbul karayolunun güneyinde kurulmuştur. İl merkezine 27 km mesâfededir. İlçe, Fâtih SultanMehmed Hanın vezirlerinden Mahmud Paşaya verildiğinden, ilk zamanlar Havass-ı Mahmud Paşa adıyla anıldı. Daha sonraları bu isim Havsa olarak değişime uğradı. 1954’te ilçe merkezi olan Havsa’nın belediyesi 1941’de kurulmuştur. İpsala: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 36.122 olup, 9212’si ilçe merkezinde 26.910’u köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 15, İbrik Tepe bucağına bağlı 6 köyü vardır.Yüzölçümü 753 km2 olup, nüfus yoğunluğu 48’dir. İlçe toprakları alçak tepelerle engebelenmiş dalgalı düzlüklerden meydana gelir. Batısında İpsala Ovası yer alır. Ovayı Meriç Irmağı sular. Başmaklar Deresi üzerinde sulama amacıyla kurulan Altınyazı Baraj Gölünün bir kısmı ilçe sınırları içinde kalır. Ekonomisi tarım ve sanâyiye dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, ayçiçeği, pirinç ve şekerpancarı, fasulye, üzüm, arpa, kavun ve karpuz olup, ayrıca az miktarda elma, armut ve susam yetiştirilir. Hayvancılık yaygındır. En çok kıvırcık koyunu, sığır ve manda beslenir. Mandıralarda beyaz peynir, kaşkaval tipi kaşar peyniri ve ova kaşarı üretilmektedir.Yağ, çeltik ve un fabrikaları vardır. İlçe merkezi, İpsala ovasının kuzeydoğusunda bir tepenin eteklerinde kurulmuştur.İl merkezine 108 km mesâfededir.Osmanlı Devleti zamânında İstanbul’u Selânik’e bağlayan yol üzerinde önemli bir konaklama yeriydi. Daha sonra bu önemini kaybetti.Osmanlı Devletine asırlarca at yetiştiren bir merkez olup, 1928’de ilçe olmuştur. İlçe belediyesi 1923’te kurulmuştur. Keşan: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 71.133 olup, 40.656’sı ilçe merkezinde 30.477’si köylerde yaşamaktadır. Yüzölçümü 1087 km2 olup, nüfus yoğunluğu 65’tir. Merkez bucağına bağlı 20, Mecidiye bucağına bağlı 5 ve Yerlisu bucağına bağlı 12 köyü vardır. İlçe toprakları dalgalı düzlüklerden meydana gelir.Güneydoğusunda Koru Dağı yer alır.İlçe topraklarını Keşan Deresi ile Büyükdoğanca Deresi sular.Saroz Körfezi kıyısındaki Tuzla Gölü ve sulama amaçlı Kadıköy Baraj Gölü ilçe sınırları içinde kalır. Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri, buğday, ayçiçeği, şekerpancarı, arpa, kavun, karpuz olup, ayrıca az miktarda pirinç, mısır, üzüm, elma, armut, susam ve baklagiller yetiştirilir. Hayvancılık ekonomik açıdan önemli gelir kaynağıdır. Mandıralarda kaşkaval türü kaşar peyniri üretilir. İlçe topraklarında linyit yatakları vardır.Çeltik, yağ, tuğla ve kiremit fabrikaları başlıca sanâyi kuruluşlarıdır. İlçe merkezi Gelibolu-İstanbul ve İstanbul-İpsala karayollarının kesiştiği noktada yer alır.İşlek yolların kavşak noktasında yer alması ve askerî birliklerin olması ilçenin gelişmesine sebeb olmuştur. İl merkezine 102 km mesafededir. İlçe belediyesi 1866’da kurulmuştur Lalapaşa: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 11.297 olup, 1248’i ilçe merkezinde, 10.049’u köylerde yaşamaktadır.Merkez bucağına bağlı 27 köyü vardır. Yüzölçümü 554 km2 olup, nüfus yoğunluğu 20’dir. İlçe topraklarını İstranca Dağları engebelendirir. Alçak olan dağlar, akarsular tarafından parçalanmıştır. Dağlardan kaynaklanan sularıTunca Irmağı, Sinanpaşa Deresi ve Süloğlu Deresi toplar. Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, ayçiçeği ve arpa olup, ayrıca az miktarda üzüm, elma, armut ve şekerpancarı yetiştirilir.Hayvancılık gelişmiş olup, kıl keçisi ve koyun beslenir. Gelişmemiş ve küçük olan kasaba, ilin en az nüfuslu ilçesidir.İl merkezine 26 km mesâfededir.İlçe belediyesi 1945’te kurulmuştur. 1361’de Lala Şâhin Paşa tarafından Osmanlı topraklarına katıldıktan sonra Lalapaşa ismiyle anılmaya başlandı. Meriç: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 25.896 olup 5021’i ilçe merkezinde ve 20.875’i köylerde yaşamaktadır.Yüzölçümü 448 km2 olup, nüfus yoğunluğu 58’dir. Merkez bucağına bağlı 18, Küplü bucağına bağlı 4 köyü vardır. İlçe toprakları dalgalı düzlüklerden ve ovalardan meydana gelir. Ergene Irmağı ve Meriç Nehri ilçe topraklarını sular. Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri pirinç, buğday, ayçiçeği, şekerpancarı ve baklagiller olup, ayrıca az miktarda elma, üzüm, armut, susam yetiştirilir.Hayvancılık gelişmiştir.Çeltik atölyeleri ile peynir îmâlâthâneleri başlıca küçük sanâyi kuruluşlarıdır. El sanatlarından sepetçilik yaygın olarak yapılır.Gelişmemiş bir yerleşim merkezi olan Meriç, il merkezine 89 km mesâfededir.İlçe belediyesi 1930’da kurulmuştur. Süloğlu: 1990 sayımına göre toplam nüfusu 11.634 olup, 4452’si ilçe merkezinde 7182’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 11 köyü vardır. Merkez ilçeye bağlı bir bucak iken 9 Mayıs 1990’da 3644 sayılı kânunla ilçe oldu. İlçe toprakları dalgalı düzlüklerden meydana gelir. Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, ayçiçeği, üzüm, şekerpancarıdır. Sebze ve meyvecilik yaygın olarak yapılır. Hayvancılık gelişmiştir. Uzunköprü: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 83.556 olup, 34.741’i ilçe merkezinde, 48.815’i köylerde yaşamaktadır.Merkez bucağına bağlı 17, Çöpköy bucağına bağlı 14, Hamidiye bucağına bağlı 18, Kırcasalih bucağına bağlı 4 köyü vardır. Yüzölçümü 1226 km2 olup nüfus yoğunluğu 68’dir.İlçe toprakları Ergene Havzasında yer alır ve alçak dalgalı düzlüklerden meydana gelir.Topraklarından kaynaklanan suları Ergene ve Meriç ırmakları toplar. Basamaklar Deresi üzerinde kurulan sulama gâyeli Altınyazı Baraj Gölünün bir bölümü ilçe sınırları içinde kalır. Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, şekerpancarı, ayçiçeği, üzüm, pirinç ve arpadır. Hayvancılık gelişmiş olup en çok büyükbaş hayvan beslenir. Mandıralarda peynir üretilir. Un, yağ, yem fabrikaları ve çeltik atölyeleri başlıca sanâyi kuruluşlarıdır. İlçe merkezi, Ergene Irmağı üzerinde Sultan İkinci Murad Han tarafından yaptırılan köprünün kenarında kurulmuştur. 1392 m uzunluğunda ve 174 gözlü olan bu köprü aynı zamanda ilçeye ismini de vermiştir. Eskiden ilçenin, demiryolu ulaşımı yönünden önemli bir yeri vardı. Edirne-Kapıkule hattı açılınca bu önemini kaybetti. Edirne’nin en büyük ilçesidir. Keşan-Edirne karayolu ilçe merkezinden geçer. İl merkezine 64 km mesâfededir. Eski ismi Cisr-i Ergene’dir. ww.uydulife.tv
|
|||||||||
08.04.09, 02:04 | #85 | |||||||||
V.İ.P. ÖZEL ÜYE
Üye Numarası: 743
Üyelik tarihi: 28.03.2009
Yaşım: 61
Mesajlar: 2.555
Konular: 131
Rep Gücü : 21
Rep Puanı : 359
Rep Seviyesi :
Level: 40 [] Paylaşım: 0 / 989 |
Edirne Ekonomisi
Edirne’nin ekonomisinde ağırlık tarıma dayanır. Faal nüfûsun % 73’ü tarım, balıkçılık, avcılık ve ormancılıkla uğraşır. Gayri sâfi hâsılasının % 42’si tarımdan elde edilir. Sanâyi hızla gelişmektedir. Avrupa’yı Ortadoğu’ya, Anadolu ve İstanbul’a bağlayan transit yol buradan geçer. Tarım: Edirne’de çeşitli tarım ürünleri yetişir. Ovaları çok bereketlidir.Tarla tarımı çok gelişmiştir. Tahılda buğday, sanâyi ürünlerinde şekerpancarı ve ayçiçeği ön sırayı alır. Meyvecilikte, kavun, karpuz yetiştiriciliği ve bağcılık ileridir. Son 10 senede tarım ürünleri bir kat artmıştır. Buğday, pirinç, ayçiçeği, şekerpancarı, fasulye, susam, kolza, domates, patlıcan, pırasa ve lahana ilde yetiştirilen başlıca tarım ürünleridir.Meyve olarak kavun, üzüm, karpuz, elma, armut, erik, kızılcık ve bâdem önemli yer tutar. Sulama, gübreleme ve modern tarım araçları kullanma husûsunda önde gelen iller arasındadır. Hayvancılık: Çayır ve mer’aların gittikçe azalmasına rağmen hayvan potansiyeli yüksektir. Koyun, kıl keçisi, sığır ve manda beslenir. Koyunların çoğu kıvırcıktır. Eti yağsız, sütü bol ve yapağısı kalitelidir.Kışın Balkanlardan gelen yaban ördek sürüleri boldur. Beyaz peyniri meşhurdur. Ormancılık: Yüzölçümünün % 25’i orman ve fundalıklarla kaplı ise de Edirne orman bakımından zengin sayılmaz. 160 bin hektara yakın orman sahasının 20 bin hektarı koruluktur. Her sene bu ormanlardan 25 bin m3 sanâyi odunu ile 20 bin m3 yakacak odun elde edilir. Mâdenleri: Edirne’de çıkarılan başlıca mâden linyittir.Keşan, Demirhanlı, Küçük Doğanca, Enez ve Meriç linyit ocaklarından senede yaklaşık 50 bin ton linyit çıkarılır. Türkiye ihtiyâcının yarısını karşılayacak tabiî gaz rezervleri Trakya’da bulunmaktadır. Edirne’de tabiî gaz ve petrol aramalarına devâm edilmektedir. Sanâyi: Yakın zamâna kadar Edirne’nin sanâyii tarıma dayalı, yağ, un, beyaz peynir ve kaşar peyniri fabrika ve mandıralarından ibâretti. Son 10 senede sanâyi hızla büyümüştür. Mühim kısmı imâlat, gıdâ, tarım, sıhhi tesisat malzemeleri, dokuma ve deri sanâyiine âittir. Ulaşım: Edirne Türkiye’nin Avrupa’daki sınır kapısıdır.Anadolu’yu, İstanbul’u, Ortadoğu’yu Avrupa’ya bağlayan kara ve demiryolları Edirne’den geçer. Avrupa’dan Türkiye’ye giren 4 sınır kapısından 3’ü Yunanistan ve biri Bulgaristan sınırındadır. Kapıkule sınır kapısından başlayan E-5 Karayolu, Edirne-Havsa-Babaeski-Çorlu-Silivri-İstanbul güzergâhını tâkip eder. İpsala sınır kapısından başlayan yol, İpsala-Keşan-Malkara-Tekirdağ-Silivri güzergâhını tâkip eder ve E-5 Karayolu ile birleşip İstanbul istikâmetine devâm eder. Edirne ile ilçeleri birbirine asfalt yollarla bağlanmıştır. Köy yolları düzgündür. Motorlu araç sayısı hızla artmıştır. Demiryolu bakımından da Edirne işlek bir yerdedir. Hergün İstanbul- Sofya-Venedik-Paris, İstanbul-Sofya-Belgrad-Zagreb-Viyana, İstanbul-Sofya-Bükreş- Moskova seferleri karşılıklı olarak Kapıkule’den yapılır.Ayrıca İstanbul-Selanik-Atinatren seferleri Uzunköprü ve Eskiköy üzerinden yapılır. 230 km’lik düzgün bir yolla İstanbul’a bağlıdır. ww.uydulife.tv
|
|||||||||
08.04.09, 02:04 | #86 | |||||||||
V.İ.P. ÖZEL ÜYE
Üye Numarası: 743
Üyelik tarihi: 28.03.2009
Yaşım: 61
Mesajlar: 2.555
Konular: 131
Rep Gücü : 21
Rep Puanı : 359
Rep Seviyesi :
Level: 40 [] Paylaşım: 0 / 989 |
Coğrafi Bilgiler
Fizikî Yapı Trakya’nın batısını teşkil eden Edirne toprakları, geniş düzlükler ve basık tepelerden meydana gelir. Arâzinin % 78’i platolar, % 5’i dağ ve yaylalar ve % 17’si ovalardan ibârettir.Akarsu ve göl bakımından da zengin sayılır. % 25’i orman ve fundalıklarla kaplıdır. Dağları: Bellibaşlı dört dağ silsilesi vardır. Istıranca Dağları, Uzunköprü Dağları, Koru Dağları, ve Çandır Dağları. En yüksek yer Korudağ (Yerli Su Tepesi) 720 metredir. Diğer dağların yüksekliği azdır. Bakacak Kuletepesi (590 m), Çandır Tepe (385 m), Süleymâniye Tepesi (378 m), Hasır Tepesi (385 m) ve Hızır İlyas Tepesi (378 m)dir. Dağlar orman ve fundalıklarla kaplıdır. Ovaları: Edirne ilinin mühim kısmı 0-250 m yüksekliktedir. Topraklarının % 78’i plato ise de bunlar ova görünümündedir. Ovalar ise % 17’dir. Ergene, Tunca, Kazanova ve İpsala ovaları başlıca geniş ovalarıdır. Düzlükler doğudan batıya doğru gittikçe alçalır. Meriç Ovasına kavuşur. Meriç ile Ergene arasında kalan arâzi hafif dalgalı ve yarımada şeklindedir. Keşan ve Enez arası 250-500 m arasındadır. Ergene Ovası; Ergene Vâdisi ile Uzunköprü ve Meriç ilçelerinin mühim kısmını ihtiva eder. Ergene Irmağı sık sık taşarak mil bıraktığı için arâzi çok verimlidir.Tunca Irmağı vâdisinde bulunan ovalara, Tunca Ovası denir. Meriç Vâdisinde Kapıkule-Edirne arasında kalan ovaya Kazanova denir. İpsala Ovası en büyük ovadır. Sulu ve kuru tarım yapılır. İpsala ve Enez topraklarını ihtivâ eder. Edirne’de yaylalar çok azdır.Yerli Su Tepesi (Keşan)-Çandır (Enez)-Hisarlı (Lalapaşa), Yazın (Lalapaşa) ve Ömeroba çok güzel manzaralı ve su kaynakları zengin yaylalardır. Akarsuları: Edirne, akarsu bakımından zengin, fakat su rejimleri düzensiz ve kontrolsüzdür. İlkbahar ve sonbaharda taşmalar olur. Başlıca akarsuları şunlardır: Meriç: Edirne’ye Bulgaristan’dan girer. Türk-Yunan sınırını çizer. Edirne yakınında Arda ve Tunca nehirlerini alır. Dimetoka yakınında, Yunanistan’dan gelen Kopkino Çayını alır. Balabancık yakınında Ergene Çayı ile birleşir. Enez yakınlarında Ege Denizine dökülür. Taşmaları önlemek için Uzunköprü-Altınyazı Barajı yapılmıştır. Arda ile birlikte debisi 193 m3tür. Nehir balık bakımından zengindir. Arâzinin sulanmasında kullanılır. Derinliği 60-520 cm arasındadır. Edirne il sınırları içindeki uzunluğu 185 km’dir. Arda Nehri: Pazarkule sınır kapısından giren Arda, 1 km sonra Meriç ile birleşir. Tunca Nehri: Bulgaristan’dan Uzunbayır civârında Türk topraklarına girer. 32 km yol alarak, Bülbül Adasında Meriç’le birleşir. Ergene Nehri: Kırklareli’nin Istıranca Dağlarından çıkar. Pehlivanköy ilçesinde, Edirne sınırlarına girer. İpsala-Sarıcaali köyünde Meriç’le birleşir. Bütün uzunluğu 230 km ise de Edirne’deki kısmı 72 km’dir. Süleoğlu Deresi: Süleoğlu köyü civârından çıkar. Hıdırca yakınında Ergene Nehrine karışır. 79 km’dir. Ayrıca, Başamaklar Deresi (27 km) Pravadi Deresi (42 km) Keşan Deresi (32 km) ve Büyükdoğan Deresi (33 km) vardır. Göller: Edirne tabiî ve baraj gölleri ile göletler bakımından en zengin illerden biridir. Gala Gölü: Enez ilçesinde 8 km2lik bir göldür. Etrâfı bataklıktır. Meriç taşınca gölle birleşir.Tuzludur.Sulamada kullanılmaz. Balığı boldur. Derinliği 70 santimdir. Dalyan Gölü: Enez ilçesi güneyindedir. Çok tuzlu ve sodyumludur. Derinliği 1-1,5 metredir. Çevresi kumluktur. Sulamada kullanılmaz.Yüzölçümü 3,5 km2dir. Taşaltı Gölü: Dalyan Gölünün doğusundadır. Sığ bir göldür. Derinliği 80 cm’dir. Yüzölçümü 70 hektardır. Suyu tuzludur. Kıyılarının bir kısmı bataklıktır. Bir kısmında ise çeltik ekimi yapılır. Pamuklu Gölü: Gala ile Sığırcık Gölü arasındadır. Yüzölçümü 2,5 km2dir. Derinliği 70 cm’dir. Etrâfı bataklık ve sazlıktır. Sığırcık Gölü: Yüzölçümü 2 km2, derinliği az, suyu tuzludur. Kıyılarının bir kısmı bataklık ve sazlıktır. Altınyazı Barajı: Uzunköprü-Altınyazı köyündedir. 2300 hektarlık arâzi sulanır ve 1490 hektar aâazi su taşkınlarından korunur. Kadıköy Barajı: Büyükdoğanca Deresi üzerindedir. 42 milyon m3 su toplanır. 4 bin hektar arâzi sulanır. Başamak Deresi: Üzerinde 9 m yükseklikte ve 900 m uzunlukta bir set ile toplanan sular taşkınları önler. Bu su 12 km’lik bir kanalla Altınyazı Barajına aktarılır. İklim ve Bitki Örtüsü Edirne ilinde çeşitli iklim tipleri görülür.Toprakları fazla engebeli olmadığı ve denize kıyısı olduğu halde Balkanların şiddetli kara iklimi hüküm sürer. Ayrıca Akdeniz’in ılık ve yağışlı iklimi ile bâzan Karadeniz iklimi görülür. Balkan yarımadası, Orta Avrupa, Akdeniz, Ege, Karadeniz ve Marmara denizinin tesiri altındadır. Ergene havzasında kara iklimi hüküm sürer. Kışlar sert ve kar yağışlı, yazlar sıcak geçer.Senelik ortalama yağış miktarı 597 milimetredir. Topraklarının % 57’sinde tarım yapılır. % 14’ü çayır ve mer’alıktır. Orman ve fundalıklar %25’tir. Ekime müsâit olmayan arâzi % 4’tür. Trakya’nın en verimli topraklarıdır. Ergene Havzası, bozkır görünümündedir. Ormanlarında meşe, kızılçam ve karaçam ağaçları çoğunluktadır. Koru Dağları ile Saros Körfezi arasında kalan kısım makiliktir. Edirne nemli ve rüzgârlıdır. Rüzgârlar buharlaşmayı önler. Bu ise bitki örtüsünün çeşitli olmasını temin eder. ww.uydulife.tv
|
|||||||||
08.04.09, 02:04 | #87 | |||||||||
V.İ.P. ÖZEL ÜYE
Üye Numarası: 743
Üyelik tarihi: 28.03.2009
Yaşım: 61
Mesajlar: 2.555
Konular: 131
Rep Gücü : 21
Rep Puanı : 359
Rep Seviyesi :
Level: 40 [] Paylaşım: 0 / 989 |
İsminin kökeni
Edirne, Roma İmparatoru Hadrianus tarafından M.S. 120'de yeniden imar edildiği için, buna izafeten, Hadrianapolis ismi verilmiştir. Doğu Roma (Bizans) zamanında Adrinople olarak anılmış, Türkler Edirne'yi fethedince, ilk önce Edrine demişler, sonradan bu kelime halk arasında Edirne olmuştur ww.uydulife.tv
|
|||||||||
08.04.09, 02:05 | #88 | |||||||||
V.İ.P. ÖZEL ÜYE
Üye Numarası: 743
Üyelik tarihi: 28.03.2009
Yaşım: 61
Mesajlar: 2.555
Konular: 131
Rep Gücü : 21
Rep Puanı : 359
Rep Seviyesi :
Level: 40 [] Paylaşım: 0 / 989 |
EDİRNE bir tarih beşiğı
EDİRNE Türk-Osmanlı tarihinde büyük bir yeri olan serhat şehri Edirne’ye, ilkçağda Trak kabilelerinden Betlegerriler ve ardından Odrysler yerleşmişlerdir. M.Ö. 4. asırda Makedonyalılara, sonra Roma İmparatorluğuna ve M.S. 395’te Roma’nın parçalanması ile Doğu Roma (Bizans)ya geçmiştir. M.S. 586’da Avar Türkleri kuşatmış, fakat alamamıştır. Bulgar Türkleri, 914’te Edirne’yi almışsa da, kısa bir müddet sonra Bizanslılar geri almışlardır. 1050 ve 1078’de Peçenek Türkleri kuşatmıştır. Osmanlı Türklerinin Rumeli’ye geçmesinden kısa bir müddet sonra, 1361 Temmuzunda Hacı İl Bey ve Evranos Bey emrindeki Türk ordusu tarafından Bizanslılardan alınarak fethedilmiştir. Edirne tekfuru kuşatma esnasında Enez’e kaçmıştır. Tekfursuz kalan şehir halkı, dini liderlerine “Ne yapalım?” diye sorar. Papazlar güzel kızları su almak için sur dışına gönderirler.Türk askerleri bu kızlara bakmaz bile. Ayrıca üzüm bağlarından yenilen üzüm kütüklerine paralarının bir mendil içinde bağlanmış olması üzerine, bu ordunun yenilmeyeceğini anlayan papazların tavsiyesi üzerine şehir halkı, Osmanlı komutanı Lala Şahin Paşaya teslim olurlar. Edirne 1361-1453 arasında Osmanlı Devletinin başşehri olmuş ve 91 sene başşehirlik yapmıştır. Birinci Murat Han,Avrupa fütûhatını buradan başlatmıştır. Fetret devrinde (1402-1413) Emir Süleyman ve kardeşi Mûsa Çelebi’nin başşehri olmuştur. 1413’te padişah olan Çelebi Sultan Mehmet, uzun müddet Edirne’de kalmıştır. İkinci Murat Han zamanında,Edirne’nin ve çevresinin Türk-Osmanlı mimarisi ile yeniden inşa edilmeye başlandığı görülür.Trakya ulaşımı bir ağ gibi örülmeye başlanmış, tarihi Uzunköprü köprüsü yapılmış, Ergene nehri üzerinde iç kısımlara doğru ulaşım sağlanmıştır. İstanbul fethinde kullanılan toplar “Tophane Bayırı’nda” dökülmüştür.Türk akıncılarının üssü haline gelen Edirne Kalesi,İstanbul’un fethine zemin hazırlayan müstahkem mevki haline gelmiştir.Üs olan Edirne Osmanlı Türk hükümdarlarının İstanbul’dan sonra en hoşlandıkları bir şehir olmuştur. Hatta bazıları Edirne’yi İstanbul’a tercih etmişlerdi. Dördüncü Mehmet (1648-1687) ile kardeşleri İkinci Süleyman (1687-1691) ve İkinci Ahmet’in oğlu İkinci Mustafa (1695-1703) uzun süre Edirne’de oturmuşlardır. Bu devirde İstanbul bir kaymakam (Başbakan vekili) tarafından yönetiliyor, devlet Edirne’den idare ediliyordu. Bu durum bazılarının menfaatlerine dokunduğu için huzursuzluğa sebep oldu. “Edirne Vak’ası” denilen hadise ile İkinci Mustafa tahttan indirildi.Yerine kardeşi Üçüncü Ahmet padişah oldu. Dördüncü Mehmet ile kardeşi İkinci Süleyman ve İkinci Ahmet Edirne’de vefat ettiler. Edirne, Osmanlı devrinde merkezi Sofya’da bulunan Rumeli Beylerbeyliğine (Eyaletine) bağlı bir vilayetti. Edirne kadısı, Osmanlı Devletinin İstanbul kadısından sonra en yüksek rütbeli kadısı sayılırdı. Edirne bir ilim merkezi, medreseler (üniversiteler) şehriydi. Tanzimattan sonra Edirne vilayeti (eyaleti) kuruldu. Doğu ve Batı Trakya Edirne’ye bağlandı. Balkan Harbinden sonra Batı Trakya (2 vilayet)Bulgaristan’a bırakıldı. 1700 senesinde, Edirne 350 bin nüfûsu ile dünyanın en büyük birkaç şehrinden biriydi. Bunlar; İstanbul, Paris, Londra ve Edirne idi. On sekizinci asırdan itibaren gerilemeye başladı. 1745 senesinde çıkan büyük bir yangınla 60 mahalle kül oldu. 1751 yangını da 1745’teki yangın şiddetindeydi. Edirne 4 defa istilaya uğramış ve çok zarar görmüştür. 1829’da Ruslar Edirne’ye girmiş bir kaç ay kalmıştır. İkinci Sultan Mahmut, Edirne’de 10 gün kalarak halkın moralini takviye etmiş, istilanın tahribatının yeniden imarı için emir vermiştir. 20Ocak 1878’de Edirne’ye giren Ruslar 13 ay kalmışlar ve şehri tahrip etmişlerdir. Balkan Harbinde Şükrü Paşanın kahramanca savunmasına rağmen, açlık sebebiyle, Bulgarlara 26 Mart 1913’te teslim oldu. 4 ay sonra Türk ordusu 22 Temmuz 1913’de Edirne’yi geri aldı. Birinci Dünya Harbinden sonra 1920 Temmuzundan 25 Kasım 1922’ye kadar Yunan ordusunun işgalinde kalan Edirne, çok geriledi ve dünyada Edirne derecesinde gerileyen başka bir şehir görülmedi. Lozan Antlaşması ile Edirne Türkiye sınırları içine alındı. Cumhuriyetten sonra Edirne kendi adını taşıyan ilim merkezi oldu. İkinci Dünya Harbinde Edirne boşaldı ve çok sıkıntılı günler yaşadı. ww.uydulife.tv
|
|||||||||
08.04.09, 02:06 | #89 | |||||||||
V.İ.P. ÖZEL ÜYE
Üye Numarası: 743
Üyelik tarihi: 28.03.2009
Yaşım: 61
Mesajlar: 2.555
Konular: 131
Rep Gücü : 21
Rep Puanı : 359
Rep Seviyesi :
Level: 40 [] Paylaşım: 0 / 989 |
GEZİLECEK YERLER
Edirne Evleri Taş duvar ve sıvayla örülmüş ahşap iskelet sistemleri ile yapılırdı. Bu evler genellikle yanındaki daha yüksek saçaklara çift eğri öğe ile bağlanan bir çatıyla örtülü, az derinde kalan locanın içine yerleştirilmiş merkezi girişi ile kusursuz bir simetriye sahipti. Balkan Yarımadası’nın hemen her tarafında en küçüğünden en gösterişlisine kadar bütün evlerde “hayat” denilen bölümler vardır. Oda kapılarının açıldığı yer olan bu bölüm, doğrudan evin bahçesine bakan yönde 1,5-2 metrelik direkler üzerine dayandırılmıştır. Hayatların sonunda bir basamak yükseklikte dört köşe bir kısım ayrılarak, tahta sedirlerle çevrilirdi. Evin harem ve selamlıklarında büyük kapıların açıldığı bahçe kısımları olan avluların uygun bir yerinde mermer bir çeşme bulunurdu. Bazı evlerde avluların ortasında küçük havuzlar, üzerine asma sardırılmış çardaklar vardı. Harem ve selamlık avlularından birbirine geçilecek küçük kapı bulunurdu. Müzeler Edirne Müzesi Adres: Selimiye Camii Yanı – Edirne Tel: (284) 225 11 20 Edirne Arkeoloji ve Etnografya Müzesi Edirne Türk İslam Eserleri Müzesi Örenyerleri Enez Antik Kenti: Enez ( Ainos ) tarihi dönemlerde çok önemli bir liman iken bugün kıyıdan 3.5 km içeridedir. Tarih boyunca birçok kereler restore edilmiş olan Enez Kalesi görülmeye değer. Aynı zamanda M.Ö. 6 ıncı yüzyıla dayanan bir kilise, bazı oyma mezarlar ve suları berrak bir de plajı bulunmaktadır. Dolmenler (Menhir, Taş Mezarlar): Lalapaşa ilçesinde İ.Ö.2000 sonları ile İ.Ö. 1000 başlarından kalma ‘Dolmenler’ (menhir, taş mezarlar) bulunmaktadır. Yapılan kazılarda mezar içlerinde bazı araçlar (Göz yaşı şişesi, madeni takılar) bulunmuş ve bunlar Edirne Arkeoloji ve Etnografya Müzesi’nde sergilenmektedir. ww.uydulife.tv
|
|||||||||
08.04.09, 02:06 | #90 | |||||||||
V.İ.P. ÖZEL ÜYE
Üye Numarası: 743
Üyelik tarihi: 28.03.2009
Yaşım: 61
Mesajlar: 2.555
Konular: 131
Rep Gücü : 21
Rep Puanı : 359
Rep Seviyesi :
Level: 40 [] Paylaşım: 0 / 989 |
Saraylar
Edirne Sarayı: Sultan I. Murad tarafından yaptırılan ilk saraydan sonra, Sultan II. Murad döneminde Tunca’nın batısında, çok büyük bir alan üzerine 1450’de Edirne Sarayı’nın inşaatına başlandı. Sultan’ın 1451’de ölümünden sonra oğlu Fatih Sultan Mehmed tarafından yapı tamamlatıldı. Kalıntılar arasında, Cihannüma Kasrı, Kum Kasrı Hamamı, Babusseade, Matbahi Amire ve Adalet Kasrı’dır. Camiler ve Kiliseler Selimiye Camii: Edirnen’nin en önemli eseri olan Mimar Sinan’ın ustalık dönemi eseri Selimiye Cami Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerinden biridir. 1569 – 1575 yılları arasında II. Selim tarafından yaptırılmıştır. Taş işçiliği, çinileri ve kalem işleri bakımından eşsiz bir eserdir. Kentin diğer önemli cami ve kiliseleri Üç Şerefeli Cami, Muradiye Cami, II. Bayezid Cami Ve Külliyesi, Eski Cami , Yıldırım Camii, Fatih Cami (Enez Ayasofyası), _urile Külliyesi (Kasım Paşa Külliyesi), Sweti George Kilisesi, Yahudi Havrasıdır. Selimiye Cami (Merkez): Mimar Sinan’ın 80 yaşında yarattığı ve “Ustalık eserim” dediği anıtsal yapı Osmanlı Türk sanatının ve Dünya Mimarlık Tarihinin baş eserlerindendir. Edirne’nin ve Osmanlı İmparatorluğunun simgesi olan cami, kentin merkezinde yer almaktadır. Çok uzaklardan dört minaresi ile göze çarpan yapı, kurulduğu yerin seçimiyle, Mimar Sinan’ın aynı zamanda usta bir şehircilik uzmanı olduğunu da göstermektedir. Kesme taştan yapılan cami, 2475 m2’lik bir alanı kaplar. Mimarlık tarihinde en geniş mekana kurulmuş yapı olarak nitelenen Selimiye Camisi, yerden yüksekliği 43,28 m olan, 31,30 m çapındaki kubbesiyle ilgi çeker. Ayasofya’nın kubbesinden daha büyük olan kubbe 6 m genişliğindeki kemerlerle birbirine bağlanan sekiz büyük payeye oturur. Cami, mimari özelliklerinin erişilmezliği yanında taş, mermer, çini, ahşap, sedef gibi süsleme özellikleriyle de son derece önemlidir. Mihrap ve minberi mermer işçiliğinin baş yapıtlarındandır. Yapının çini süslemelerinin, Osmanlı ve Dünya sanatında ayrı bir yeri vardır. XVI. Yy. çiniciliğinin en güzel örnekleri olan bu çiniler, ‘sıraltı’ tekniğinde olup, İznik’te yapılmıştır. Selimiye camisinin 3,80 m çapında 70,89 m yüksekliğinde, üçer şerefeli dört zarif minaresi vardır. Cümle kapısının iki yanındakiler üçer yollu olup, her şerefeye ayrı merdivenlerden çıkılır. Diğer iki minare ise birer yolludur. Bir külliye olarak inşa edilen yapının, geniş dış avlusunda Darüssıbyan, Darülkur’a ve Darülhadis yapıları bulunmaktadır. Üç Şerefeli Cami (Merkez): 1443-1447 yılları arasında, II. Murat tarafından yaptırılmıştır. Cami Osmanlı sanatında, erken ve klasik dönemler üslubu arasında yer alır. Burada ilk kez uygulanan bir planla karşılaşılmaktadır. 24 m çapındaki büyük merkezi kubbe, ikisi paye, dördü duvar payesi olmak üzere altı dayanağa oturur. Yanlarda daha küçük ikişer kubbe ile örtülü kare bölümler vardır. Yapı, bir yenilik olarak enine dikdörtgen planlıdır. Bu planı Mimar Sinan, İstanbul camilerinde daha gelişmiş biçimi ile uygulamıştır. Ayrıca Osmanlı mimarisinde revaklı avlu ilk kez bu camide kullanılmıştır. Avlunun dört köşesine minareler yerleştirilmiştir. Üç şerefeli cami, bu özellikleriyle sonraki camilere öncü olan anıtsal bir yapıdır. Camiye adını veren üç şerefeli abidevi minare, 67,62 m yüksekliğindedir. Her şerefeye ayrı yollardan çıkılmaktadır. Caminin süslemeleri de ilginçtir. Revak kubbelerindeki özgün kalem işleri, Osmanlı camilerindeki en eski örneklerdendir. Muradiye Cami (Merkez): Muradiye mahallesinde, Sarayiçi’ne egemen bir tepeye II. Murat tarafından yaptırılmıştır. Yazıtında tarih yoktur. Yan mekanlı (zaviyeli) camilerin en güzel örneğidir. Cami, dış görünüşünün yalınlığına karşın,iç süslemesi yönünden XV. Yüzyıl Osmanlı sanatının dikkat çeken yapıtlarındandır. Mihrap ve duvarları kaplayan çiniler, Türk çini sanatının en güzel örneklerindendir. II. Bayezit Cami ve Külliyesi (Merkez): Tunca Nehri kıyısında, şehir merkezine 2 km uzaklıkta bulunan külliye, Edirne’nin en önemli yapıtlarındandır. Cami, tıp medresesi, imaret, darüşşifa, hamam, mutfak, erzak depoları ve diğer bölümleriyle geniş bir alana yayılmıştır. II. Bayezıt’ın 1484-1488’de yaptırdığı külliyenin mimarı Hayreddin’dir. Çok etkileyici bir görünümü olan külliye, küçüklü büyüklü yüze yakın kubbeyle örtülüdür. Yapıların en ilginci 20,55 m çaplı, tek kubbeli, iki minareli anıtsal camidir. Ana kubbeli mekanın yanlarında dokuzar kubbeli Tabhane (kitap basım yeri) bölümleri vardır. Bu bölümler doğrudan dışarı açılmaktadır. Mermer mihrap ve minber yalın görünüşlüdür. Somaki mermerden, son derece zarif hünkar mahfili, Edirne’deki ilk örnektir. ww.uydulife.tv
|
|||||||||
Bookmarks |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|