..:: BİLGİ VADİSİ ::.. BİLGİ VADİSİ RSS   TWİTTER   BİLGİ VADİSİ FORUM FACE GRUBU  

Anasayfa Kimler Çevrimiçi Bugünkü Mesajlar Forumları Okundu Kabul Et
Geri git   ..:: BİLGİ VADİSİ ::.. > GENEL KONULAR > İL İL TÜRKİYEMİZ > Marmara Bölgesi
Google

   

 
Konu Bilgileri
Konu Başlığı
EDİRNE tanıtım videosu ve tarihi
Konudaki Cevap Sayısı
95
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
5732

Yeni Konu aç Cevapla
 
Seçenekler Stil
Eski 08.04.09, 01:51   #61
draculu45
V.İ.P. ÖZEL ÜYE
 
draculu45 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
 
Üye Numarası: 743
Üyelik tarihi: 28.03.2009
Yaşım: 60
Mesajlar: 2.555
Konular: 131
Rep Bilgisi
Rep Gücü : 21
Rep Puanı : 359
Rep Seviyesi : draculu45 is just really nicedraculu45 is just really nicedraculu45 is just really nicedraculu45 is just really nice
Aktivite
Level: 40 [♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥]
Paylaşım: 0 / 989
Güç: 851 / 44118
Tecrübe: 56%

İletişim
Standart

Edirne Anıt ve Şehitlikleri


Şükrü Paşa Anıtı (Merkez)

Balkan Savaşı’nda Edirne’yi 5,5 ay savunan Şükrü Paşa Edirne’nin düşmesinden sonra Bulgaristan’a esir olarak ***ürülmüş, 6 ay sonra da özgürlüğüne kavuşmuştur. Şükrü Paşa İstanbul’da 1916 yılında ölmüş ve Merkez Efendi mezarlığına gömülmüştür. Ancak Edirneliler ve o zamanın tümen komutanı Kayhan Onur ailesinden Şükrü Paşa’nın mezarının Edirne’ye nakledilmesini istemiştir. Ailesinin olumlu yaklaşımı üzerine Şükrü Paşa’nın naşı Edirne’ye getirilerek Buçuktepe Tabyasının güney yamacına gömülmüştür. Mezarın bulunduğu yerde bir anıt mezar yapılmış ve bir de heykeli dikilmiştir.

Anıt mezarın projesini Trakya Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dekanı Hulusi Güngör yapmıştır.

Buçuktepe Tabyası 2000 yılında Genel Kurmay Başkanlığı tarafından müze olarak düzenlenerek ziyarete açılmıştır.


Sabuncu Bağları Şehitliği (Merkez)

Edirne Sabuncu Bağları Yıldız ve Kestanelik tabyalarının 1-5-2 km. doğusunda Sabuncu Bağları Şehitliği bulunmaktadır. Balkan Savaşı’nda Edirne savunmasında şehit düşen askerler 25 Mart 1913’te Sabuncu Bağlarına gömülmüşlerdir. Buradaki tabyalarda şehit düşenler için Cevizlik, Sabuncu ve Kestanelik şehitlikleri yapılmıştır. Bu şehitlikte 20.taburun şehit düşen askerleri gömülüdür.


Mezartepe Şehitliği (Merkez)

Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin bulunduğu yerdeki Mezartepe Şehitliğinin yeri bugün kaybolmuştur. Balkan Savaşı sırasında 24 Mart 1913 günü Bulgar saldırılarına karşı şehit olan askerler buraya gömülmüşlerdir.


Beş Şehitler (Merkez)

Edirne’ye 25 Temmuz 1920’de Yunan hücumu sırasında gerilla savaşını başlatan Türk köylülerinden yakalananlardan, Saraçhane Köprüsü başında kurşuna dizilmişlerdir. Bunlardan beşinin mezarı Yeni İmaret Mezarlığındadır.

Edirne halkı bu şehitlerin anısına bir de ağıt yakmışlardır:

Kırat kırat nazlı kırat
Ahır Köyüne ***ür kırat
Kıratımın beli ince
Gitmem Ahır Köyüne gitmeyince

Kıratıma binebilsem
Ahır Köyüme gidebilsem
Kıratımın beli ince
Öldürmeyin tel gelmeyince

Bu beş kişi kurşuna dizildikten sonra Atina’dan gelen bir telgraf, bunların kurşuna dizilmemelerini emrediyordu. Ancak bu telgraftan önce beş kişi Maslahat Deresi’nde kurşuna dizilmişti.


Arnavutköy Şehitliği (Merkez)

Edirne Ayvaz Baba Tabyası yakınında Hasanağa Köyü’nün batısında Arnavutköy Şehitliği bulunmaktadır. Burada Babadan oğla Anıtı ismi ile küçük bir anıt dikilmiştir.

Balkan Savaşı’nda Edirne savunmasını yapanlar arasında bir de Miralay (Albay) bulunuyordu. Bu albay Kuştepe çevresinde yapılan savaşlarda şehit olmuştur. Savaştan sonra albayın oğlu tarafından anıt yaptırılmıştır.

Beyaz mermerden bir kaide üzerinde yuvarlak, kurşunu andıran bir sütun bulunmaktadır. Üzerinde şu yazı bulunmaktadır:

Topçu Miralay
Mehmet İzzet (1315-4)
1912-1913 Balkan Harbinde
5 inci Bl.K. olarak
Savaşan babasına
Aynı yerde görev alan oğlu tarafından yaptırılmıştır.
30 temmuz 1967
Topçu Yarbay Muin Demirus.


Geçkinli Şehit Anıtı (Süleoğlu)

Edirne Süleoğlu yolunun çıkışında Yağlı Köyü yakınında Geçkinler Şehit Anıtı bulunmaktadır. Bir höyük üzerinde bulunan bu anıt bir duvarla çevrilmiştir. Giriş kapısının iki yanında sütunlar üzerinde top mermileri bulunmaktadır. Ayrıca yan ve arka duvarların köşe ve ortalarına da birbirlerine zincirlerle bağlı sütunlar yerleştirilmiştir. Anıt dikdörtgen mermer bir kaide üzerine, aşağıdan yukarıya doğru incelen düz bir sütun şeklindedir. Şehitliğin ön cephesine bir kitabe yerleştirilmiştir:

“Sırbistan. Yunanistan. Bulgaristan ve Karadağ hükümetlerinin Devlet’i Osmaniye aleyhine müttefikan taaruzlarile vuku bulan harpte nizamiye 9. Alay, Sahra Topçu 3. Alayın 2. ve 3. Bataryaları 9 Teşrinievvel 1328 (22 Ekim 1912) tarihinde bu noktada Bulgarlara taaruz ettiler. Bu müsademe-i hunin yerinde şehid olan zabitan ve efrarın ecsad-ı paki burada meftundur. Din ve vatanın müdafileri olan bu Osmanlı efradının ruhları için
Lillah-il Fatiha”.

Anıtın diğer yüzlerinde de iki kitabe daha bulunmaktadır.

Bu şehitlik Balkan Savaşı sırasında Bulgarlarla savaşan askerler için şehit bir subayın oğulları tarafından dikilmiştir. Anıt Balkan Savaşı’nın hemen bitiminde yapılmış 1935 yılında restore edilmiştir. Ardından Edirne Şehitleri ve Mezarlıkları Koruma Derneği bu anıtı bir kez daha onarmıştır.


Süvari Yüzbaşısı Reşit Bey Şehitliği (Merkez)

Edirne Kapıkule yolu üzerinde bulunan bu anıt, Süvari Yüzbaşısı Reşit Bey’e ait olup halk arasında İntikam Taşı olarak tanınmaktadır.

Balkan Savaşları sırasında geri çekilen Bulgarları kovalayan öncü birliğin başında bulunan Süvari Yüzbaşısı Reşit Bey burada şehit düşmüştür. Reşit Bey’in cesedi Selimiye Camisi Hünkar Mezarlığına gömülmüş ve oraya bir lahit yapılmıştır.

Süvari Yüzbaşısı Reşit Bey’in anıtı I.Dünya Savaşı’nda Bulgarlar tarafından yıkılmış, Cumhuriyet döneminde de, Şehitlikler-Mezarlıklar İmar ve Eski Eserleri Koruma Derneği tarafından aynı yere eskisinden biraz daha alçak olmak üzere yeni bir anıt yaptırılmıştır.


Yassı Tepe Şehitliği (Merkez)

Edirne Avaruz Köyü’nün 1-5 km. güneybatısında bulunan bu şehitliğin olduğu yerde iki mezar bulunmaktadır. Balkan Savaşı’nda Meriç ile Tunca arasındaki Sırp tümeni ile Bulgar alayına karşı Edirne Redif tümeni 5 ay süren bir savunma yapmıştır.Bu savaşta şehit olan askerler Yassı Tepe Şehitliğine gömülmüştür.


İbrahim Akıncı Anıtı (Merkez)

Edirne karaağaç yolundan sonra Pazarkule yolu üzerinde Arda Tabyasının olduğu yerdedir. Atatürk’ün Samsun’a çıkışından sonra kurulan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti hem Anadolu’da hem Trakya’da Yunanlılara karşı bir örgüt kurmuşlardır. Yunan kuvvetlerinin Edirne’yi almak üzere Karaağaç’a yürümeleri sırasında Türk kuvvetleri epey şehit vermiş, bunlardan biri de Edirne İslâm Cemaati Kâtibi Hakkı Efendi’nin oğlu Teğmen Reşit Bey’dir.

Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Kolordu Komutanı İbrahim Akıncı tarafından bu savaşın anısına anıt dikilmiştir. Dikdörtgen kaideli, aşağıdan yukarıya doğru daralan mermer bir anıttır.
ww.uydulife.tv
draculu45 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Eski 08.04.09, 01:52   #62
draculu45
V.İ.P. ÖZEL ÜYE
 
draculu45 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
 
Üye Numarası: 743
Üyelik tarihi: 28.03.2009
Yaşım: 60
Mesajlar: 2.555
Konular: 131
Rep Bilgisi
Rep Gücü : 21
Rep Puanı : 359
Rep Seviyesi : draculu45 is just really nicedraculu45 is just really nicedraculu45 is just really nicedraculu45 is just really nice
Aktivite
Level: 40 [♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥]
Paylaşım: 0 / 989
Güç: 851 / 44118
Tecrübe: 56%

İletişim
Standart

Hasköy Şehitliği Anıtı (Havsa)

Edirne Kırklareli yolunda bu anıtı Trakya Genel Müfettişi Kâzım Dirik 1935 yılında yaptırmıştır. Balkan Savaşı sırasında Hasköy’de, Habiller bölgesinde yapılan savaşta şehit düşen askerler Hasköy Köyü’ne gömülmüşlerdir.

Anıt üst üste oturtulmuş üç dikdörtgen kaide ve mermer bir sütundan ibarettir.


Cevizler Şehitliği (Üç Şehitler Anıtı) (Merkez)

Edirne-Lalapaşa yolunun güneyinde Cevizlik Tabyası’nın karşısında üç mezar ve bir de anıt bulunmaktadır. Bu yüzden de buraya Üç Şehitler Anıtı veya Cevizlik Şehitliği ismi verilmiştir.

Dikdörtgen kaideli anıtın üzerinde dört mermer küre bulunmaktadır. Etrafı parmaklıklarla çevrilmiştir. Bu anıtın altında gömülü olan üç şehit, Bursa Çekirge Taburundan Küçük Döllük Köyü’ndeki camide tedavi edilirken taburun geri çekilmesi üzerine ancak buraya kadar gelebilmiş ve Bulgarlar tarafından anıtın bulunduğu yerde şehit edilmişlerdir.


Küçük Döllük Şehitler Anıtı (Merkez)

Edirne Lalapaşa yolunun solundaki Küçük Döllük Köyü’nde cami bitişiğindeki bir kuyu üzerine 1965 yılında Edirne Şehitlikleri ve Mezarlıklarını Koruma Derneği tarafından yaptırılmıştır.

Anıt Balkan Savaşı sırasında Kayapa-Küçük Döllük yöresinde Bulgarlarla yapılan savaşta yaralanan ve camide tedavi edilen askerler, birliğin yaralılarını alamadan geri çekilmesi nedeni ile orada kalmışlardır. Köye giren Bulgarlar camide tedavi edilmekte olan 19 Türk askerini caminin yanındaki kuyuya atarak şehit etmişlerdir. Küçük Döllük Şehitler Anıtı bu şehitlerin anısına kuyunun üzerinde yapılmıştır.

Anıtın ön yüzünde kitabesi bulunmaktadır:

“1912-1328 yılı Teşrinievvel (Ekim) ayında Kayapa’da düşmanla çarpışırken ağır yaralı olup Küçük Döllük Camiine yatırılan ilk gazi ve şehit 19 er bu anıt altındaki kuyuya diri diri Bulgarlar tarafından atılarak şehit edildiler”.


Kayapa Şehitliği (Merkez)

Edirne Kayapa Köyü’nde köy mezarlığına giden yolun kenarında bulunmaktadır. Balkan Savaşı’nda buraya gömülmüş olan şehitlerin isimleri yazılı mezar taşları bulunuyorken, günümüzde bu mezar taşları kayıptır.


Maraş Şehitliği (Merkez)

Edirne Karaağaç’ta, Arda Kule’nin 150-200 m. kuzeydoğusunda tarlalar arasındadır. Balkan Savaşı’nda Edirne savunmasının batı cephesinde sol kanadı oluşturan Maraş Cephesi Meriç ile Arda nehirleri arasında bulunuyordu. Bu bölgeyi Bulgar ve Sırplara karşı Yarbay Celal Bey’in nişancı alayı ile Bursa ve Çekirge Redif taburları savunmuştur. Burada şehit düşen askerlerin anısına bir şehitlik yapılmış, ancak burada kaç şehit olduğu bilinmemektedir.


Söğütlük Şehitliği (Merkez)

Edirne Karaağaç yolu üzerinde Söğütlük Mevkiinde bulunan bu anıtın projesini Mimar Talat Bey ile bir Fransız mühendis 1915 yılında Evkaf-ı Hümayun Nezareti adına yapmışlardır.

Anıt alçak bir duvarla çevrelenmiş olup, önünde bir bahçesi ve bir de çeşmesi bulunmaktadır. Burada Edirne’de ölen Vali Emin Akıncı, Türk-Bulgar hududunda görev yaparken Bulgarların sınıra yerleştirdikleri mayınların patlaması ile şehit düşen sivil ve askerlerin anısına yapılmıştır.

Anıtın pembe mozaikten piramidal kare bir taban üzerine 1-5 m. yüksekliğinde kale burçlarını andıracak şekilde kesme taştan yapılmıştır. Burçların üzerinde beyaz mermer bir sütun, üzerinde de dört tarafında ay yıldız, en üstüne de dört küre yerleştirilmiştir. Anıt üzerinde şu kitabe bulunmaktadır:

“Fatiha, Balkan Harbi müdafaasında şehit olan jandarmaların ruhuna 1913.”
ww.uydulife.tv
draculu45 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Eski 08.04.09, 01:52   #63
draculu45
V.İ.P. ÖZEL ÜYE
 
draculu45 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
 
Üye Numarası: 743
Üyelik tarihi: 28.03.2009
Yaşım: 60
Mesajlar: 2.555
Konular: 131
Rep Bilgisi
Rep Gücü : 21
Rep Puanı : 359
Rep Seviyesi : draculu45 is just really nicedraculu45 is just really nicedraculu45 is just really nicedraculu45 is just really nice
Aktivite
Level: 40 [♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥]
Paylaşım: 0 / 989
Güç: 851 / 44118
Tecrübe: 56%

İletişim
Standart

Sarayiçi Balkan Savaşı Şehitliği (Meçhul Asker Anıtı) (Merkez)

Edirne Sarayiçi’nde Tunca Nehri’nin kıyısındadır. Bir tür Meçhul Asker Anıtı niteliğinde olan bu anıt, Balkan Savaşı sırasında Edirne savunmasında şehit düşenlerin anısına dikilmiştir. Edirne’nin 26 Mart 1913’te teslim oluşundan sonra Sarayiçi bir tutsak kampı durumuna getirilmiş ve burada 10.000 civarında asker soğuk, hastalık ve açlıktan ölmüştür. Bu anıtın dikilme amacı da bu olayla bağlantılıdır. Şehitlikte 12 blok üzerine 100 subay ve 400 erin ismi yazılıdır. Bunlar Genel Kurmay Başkanlığı'ndan sağlanan isimlerdir. Ancak diğer şehitlerin isimleri tam olarak tespit edilememiştir.

Balkan Şehitliği 858 m2 genişliğinde bir alanı kaplamaktadır. Şehitlik 14 Ocak 1994'te törenle ziyarete açılmıştır. Şehitliğin projesi Y.Mimar Nejat Dinçel tarafından çizilmiş, Heykeltraş Prof.Tankut Öktem de Mehmetçik Heykeli'ni, Heykeltraş Metin Yurdanur da Balkan Savaşı rölyeflerini yapmıştır.

Keşan Taburu Şehitliği (Merkez)

Edirne Sabuncu Bağları sırtında Musabeyli Köyü yakınındadır. Burada 9-10 Şubat 1913 gecesi Türk askeri bir yarma harekatına girişmiş ve Bulgar siperlerine süngü hücumunda bulunmuştur. Bu hücum sırasında Musabeyli Köyü’nün güneyindeki tepeler Türk kuvvetlerinin eline geçmiştir. Bulgar komutanı İvanov Sırp tümeninden yardım istemiş, bunun üzerine gelen üstün güçlere karşı direnemeyen Türkler geri çekilmiş ve Keşan Taburunun bütün er ve subayları burada şehit olmuşlar, köyün yakınına da gömülmüşlerdir. Günümüzde bu şehitlikteki mezarların çoğu kayıptır.


Hızırlık Tabya Şehitliği (Merkez)

Edirne Yıldırım Mahallesi’nin batısındaki Hızır Tekke yakınındaki mezarlık Hızır Tabya Şehitliği olarak tanınmaktadır. Balkan Savaşı sırasında 26 Mart 1913’te bu tabyada şehit olan subay ve erler, köyün Hıdır Cami Mezarlığına gömülmüşlerdir.


Asker Hastanesi Şehitliği (Merkez)

Edirne’nin kuzeyinde Sarayakpınar yolunun sağında terk edilmiş bulunan asker hastanesinin 2-3 km. batısındadır. Hastane mezarlığının bir bölümü şehitlik olarak ayrılmıştır. Balkan ve Çanakkale savaşlarında bu hastaneye yatırılan yaralılardan ölenlerin gömüldüğü şehitliktir. Aynı yerin yanına Edirne’de askerlik görevini yaparken hastalanıp ölen askerler de gömülmüştür. Belediye tarafından satın alınan ve kiraya verilen şehitlik ve mezarlık ortadan kaldırılmıştır. Bu konuda yapılan şikayetler üzerine Edirne Vilayeti 1973-1974 yıllarında bu işlemi durdurmuştur. Ancak şehitlik ve mezarlıktan herhangi bir iz günümüze gelememiştir.
ww.uydulife.tv
draculu45 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Eski 08.04.09, 01:52   #64
draculu45
V.İ.P. ÖZEL ÜYE
 
draculu45 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
 
Üye Numarası: 743
Üyelik tarihi: 28.03.2009
Yaşım: 60
Mesajlar: 2.555
Konular: 131
Rep Bilgisi
Rep Gücü : 21
Rep Puanı : 359
Rep Seviyesi : draculu45 is just really nicedraculu45 is just really nicedraculu45 is just really nicedraculu45 is just really nice
Aktivite
Level: 40 [♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥]
Paylaşım: 0 / 989
Güç: 851 / 44118
Tecrübe: 56%

İletişim
Standart

Sırpsındığı Savaş Anıtı (Merkez)

Edirne Sarayakpınar Köyü’nde 1363 yılında Hacı İlbeg komutasındaki Türk ordusunun kazandığı Sırpsındığı Savaşı’nın anısına 1990 yılında Edirne Valisi Ünal Erkan tarafından yaptırılmıştır.

Anıt mermerden olup, yine mermerden sütunlardan oluşan parmaklıklarla çevrilmiştir. Kare mermer kaidenin üzerine düz ve kademeli beyaz mermerden bir taş oturtulmuş ve bunun üzerine de Sırpsındığı Savaşı’nın tarihi yazılmıştır.
Anıtın yapımına Türkiye Şehitlikleri İmar Vakfı'nın yardımı ile 1990 yılında başlanmıştır. Sarayakpınar Köyü muhtarı köy arazisinden 560 m2.lik yeri bunun için ayırmıştır. Anıt üzerinde yabancı tarihçilerin, Mithat Cemal Kuntay'ın, Edirneli Ruhi'nin, Ali Yazıcıoğlu'nun yazılarından örnekler bulunmaktadır. Atatürk'ün "Türk evladı ecdadını tanıdıkça büyük işler yapabilmek için kendinde kuvvet bulacaktır" sözü de buraya eklenmiştir.


Havsa Şehitliği (Havsa)

Edirne Havsa ilçesinde Yunan askerleri tarafından şehit edilen üç kişinin mezarı Sokollu Mehmet Paşa Camisi’nin bahçesindedir.
Bu mezarlık 1960-1966 yıllarında Havsa Kaymakamlığınca onarılmıştır.
ww.uydulife.tv
draculu45 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Eski 08.04.09, 01:53   #65
draculu45
V.İ.P. ÖZEL ÜYE
 
draculu45 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
 
Üye Numarası: 743
Üyelik tarihi: 28.03.2009
Yaşım: 60
Mesajlar: 2.555
Konular: 131
Rep Bilgisi
Rep Gücü : 21
Rep Puanı : 359
Rep Seviyesi : draculu45 is just really nicedraculu45 is just really nicedraculu45 is just really nicedraculu45 is just really nice
Aktivite
Level: 40 [♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥]
Paylaşım: 0 / 989
Güç: 851 / 44118
Tecrübe: 56%

İletişim
Standart

Edirne Tabyaları



Edirne tabyaları Osmanlı-Rus ve Balkan Savaşları sırasında Edirne’nin savunulması amacıyla yapılmıştır. Edirne’nin 4-5 km. uzağında bulunan ve bugün büyük çoğunluğu tarlalar içerisinde kalmış olan bu tabyaların büyük çoğunluğu moloz ve kaba taştan, top mermilerine dayanacak şekilde yaklaşık bir metre kalınlığında yapılmıştır.
Sultan II.Mahmud zamanında 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı'nda Edirne'nin savunması için alınan önlemlerin başında tabyaların yapılması gelmiştir. Bunun için de şehrin çevresindeki tepelerde tabyalar yapılmıştır. Edirne savunmasında göreve getirilen Halil Paşa, Vecihi Paşa ve İbrahim Paşa, Rus ordusunu durdurmak üzere bu tabyaların yapımını başlatmışlardır. Genelde bazıları topraktan, bazıları kâgir ve üzerleri dal veya kalaslarla örtülü bu tabyalar tamamlanamadan savaş başlamıştı. Savaşın sona ermesinden sonra tabyaların yapımına hız verilmiştir.

İlk kez 1828’de yapılan bu tabyalar daha sonra Tahir Paşa yönetimindeki bir komisyon yeniden yaptırmış ve bazılarını da onarmıştır. 1903 yılında 30’dan fazla tabya bulunuyordu ve bunların Balkan Savaşı’nda büyük yararı olmuş, şehir 155 gün boyunca bu tabyalar yardımı ile korunmuştur. Bu tabyalardan Hıdırlık tabyasını Şükrü Paşa karargâh olarak kullanmış, Kıyık Tabyasını da Edirne kale komutanı İsmail Paşa karargâh olarak kullanmıştır. Bu tabyalar içerisinde en görkemlisi Hıdırlık Tabyasıdır.
Kıyık Tabyası üzerine ordu kumandanı Muhtar Paşa bir de kitabe yerleştirmiştir:
Bârek-Allah işbu istihkâm nev tarz-ı rasîn
Kahr ve tedmîr adüvvü dânedir hassa hasîn
Bâni-i fidyesidir sarh-ı muhkemin
Mazhar-ı teyyid hak Abdülhamid Hân güzin
İşbu şehrin sû-be-sû tahkimini azmeyledi
Azm-i pâk cümlesinden de bu tesis metin
Cilve-gâh olsun bu bir yâ-rabb şuâi nusrete
Düşman kalsın top altında siyah rûz mühîn
Lâ-cerem eyler bu istihkâma düşman serfürû
Söyledi Muhtar tarihini zafergâh-ı mübin
1304 (1886).

Bu tabyaların belli başlıları; Ayvazbaba, Kestanelik, Cevizlik, Yıldız Tabya, Muhitintepe Tabyası, Aynalı Tabya, Karagöz Tabya, Kartaltepe, Maraş, Karaağaç, Kazanova, Ayvazoğlu, Arnavutköy, Büyük Taş Tabya, Küçük Taş Tabya, Kemer, Aynalı, Toprak, Başhöyük, Doğancı, Eski, Topyolu, Kavkas, Yassı Tepe, Bağlarbaşı, Abdurrahman Ağa, Arda, Kıyık, Bosnaköy Tabyalarıdır.

Şükrü Paşa’nın Balkan Savaşı sırasında beş ay açlık ve yoksulluk içerisinde savunduğu Hıdırlık Tabyası günümüzde Genel Kurmay Başkanlığı tarafından Balkan Savaşı Müzesi’ne dönüştürülmüştür. Burada bütün tabyalar onarılmış, Balkan Savaşı konu mankenleri, fotoğraflar, tabelalar, ses ve ışık düzeni ile ziyarete açılmıştır. Müzede savaş canlı şekilde ziyaretçilere yaşatılmaktadır.
ww.uydulife.tv
draculu45 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Eski 08.04.09, 01:53   #66
draculu45
V.İ.P. ÖZEL ÜYE
 
draculu45 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
 
Üye Numarası: 743
Üyelik tarihi: 28.03.2009
Yaşım: 60
Mesajlar: 2.555
Konular: 131
Rep Bilgisi
Rep Gücü : 21
Rep Puanı : 359
Rep Seviyesi : draculu45 is just really nicedraculu45 is just really nicedraculu45 is just really nicedraculu45 is just really nice
Aktivite
Level: 40 [♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥]
Paylaşım: 0 / 989
Güç: 851 / 44118
Tecrübe: 56%

İletişim
Standart

Edirne'de Kırkpınar


Edirne’de Kırkpınar Güreşlerinin yapıldığı yer hakkında çeşitli görüşler ortaya atılmıştır. Edirne Vilayeti Salnamesine göre (1901) Kırkpınar’ın asıl yeri olarak Simavna ile Sarıhızır bölgeleri arasında çayırlık alan gösterilmektedir. Bir başka görüşe göre de Kırkpınar Edirne il merkezine 16 km. uzaklıktaki Görmutlu ile Seymenli köyleri arasındadır. Kırkpınar’ın Ahırköy yakınında olduğu da iddia edilmektedir. Bütün bunlar gösteriyor ki tarihi Kırkpınar Çayırı Balkan Savaşı’ndan sonra Türkiye sınırları dışında kalmıştır.

Sultan I.Murad Edirne’yi aldığı zaman güreş sporuna önem vermiş ve bir pehlivanlar tekkesi kurdurmuştur. Bu tekkeden de güçlü Türk pehlivanları yetişmiştir. Kırkpınar ile ilgili olarak bir de efsane vardır. Buna göre; iki pehlivan güreşirler ve yenişemezler. Gece de güreşlerini sürdürürler ve her ikisi de yorgunluktan orada ölürler. Güreştikleri yere bu pehlivanlar gömülür. Daha sonra bu yerden kırk tane pınar fışkırır ve bu yere de bundan ötürü Kırkpınar ismi verilmiştir. Bir başka söylentiye göre de, Türklerin Anadolu’dan Rumeli’ye geçişleri sırasında kırk Türk akıncısı Balkanlar’da bir mola sırasında aralarında güreş tutmuşlar ve aralarından ikisi güreşirken yorgunluktan ölmüştür. Arkadaşları tarafından buradaki ağaçlık bir yere gömülmüşlerdir. Akıncılar geriye döndüklerinde, aynı yerden geçerlerken arkadaşlarını gömdükleri ağaçların altından buz gibi bir pınarın kaynadığını görmüşlerdir. Halk arasında Kırkların Pınarı diye isimlendirilen bu pınarlı çayır daha sonra Kırkpınar’a dönüşmüştür.

Edirne Çocuk esirgeme Kurumu’ndan Rasim, Kavaf Recep, Terzi Şevket, Bedestenli Mehmet, Çubukçu Rasim, Kıyıkçı Rıza Efendiler Kırkpınar’ı Sarayiçi’nde canlandırmış ve bugünlere ulaşmasını sağlamışlardır. Cumhuriyetin ilanından sonra da Kırkpınar Güreşleri Edirne’nin Sarayiçi bölgesinde her yıl yapılmaya başlanmıştır.

Edirne’nin en önemli iç turizmi olan Kırkpınar’ı Edirne Belediyesi yönetmektedir. Her yıl Edirne’de bir Kırkpınar Komitesi kurulur, komite önce Kırkpınar Güreşlerinin başlayacağı günü çeşitli yayın organlarında ilan eder ve katılacakları davet eder. Kırkpınar Güreşlerinde deste, küçük orta, büyük orta, baş altı ve baş pehlivanlara verilecek ödüller belirlenir ve bunlar ilan edilir.

Kırkpınar’ın kendine göre bir takım gelenekleri vardır. Öncelikle güreşlerin başlayacağı Cuma günü sabahı Atatürk heykeline çelenk konur, saygı duruşunda bulunulur. Pehlivanlar mezarlığı ziyaret edilir oraya da çelenk konularak dua edilir. Cuma namazından sonra Selimiye Camisi’nde Mevlüt okunur ve öğleden sonra güreşler başlar. Güreşler Cuma-Cumartesi_Pazar günleri devam eder. Güreşlerin son günü bir kuzu açık arttırmaya çıkarılır ve en çok arttıran da Kırkpınar’ın Ağası olur. Güreşlerde hakem heyetine itiraz olmaz.

Kırkpınar’da ünlü Türk pehlivanları yetişmiştir. Bunların başında; 26 yıl aralıksız baş pehlivanlığı kazanan Kel Aliço, 16 yıl baş pehlivanlığını sürdüren Adalı Halil ile Koca Yusuf, Kurtdereli Mehmet, Hergeleci İbrahim, Çolak Molla Mümin, Kara Ahmet, Filiz Nurullah, Katrancı Mehmet, Kara İbo, Makarnacı Halil, Mardalı Ahmet, Küçük Yusuf, Edirneli Kara Emin, Manisalı Rıfat, Bandırmalı Kara Ali, Gostivarlı Mülayim, Tekirdağlı Hüseyin, Tekirdağlı Hüseyin Aklaya, Babaeskili İbrahim, Hayrabolulu Süleyman, Sındırgılı Şerif, İrfan Atan, İbrahim Karabacak, Adil Atan, Mehmet Ali Yağcı gelmektedir.
ww.uydulife.tv
draculu45 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Eski 08.04.09, 01:54   #67
draculu45
V.İ.P. ÖZEL ÜYE
 
draculu45 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
 
Üye Numarası: 743
Üyelik tarihi: 28.03.2009
Yaşım: 60
Mesajlar: 2.555
Konular: 131
Rep Bilgisi
Rep Gücü : 21
Rep Puanı : 359
Rep Seviyesi : draculu45 is just really nicedraculu45 is just really nicedraculu45 is just really nicedraculu45 is just really nice
Aktivite
Level: 40 [♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥]
Paylaşım: 0 / 989
Güç: 851 / 44118
Tecrübe: 56%

İletişim
Standart

Edirne Mezarlıkları


Edirne’nin eski mezarlıkları XX.yüzyılın başlarında bir çok şehirde olduğu gibi parsellenerek satılmış ve yerlerinde yeni yapılar yükselmiştir. Bu nedenle de Edirne’deki tarihi bir çok mezar taşı da yok olmuştur. Edirne’de mezarlar Türk sanat ve tarihini en güzel biçimi ile anlatan örneklerdendir.

Edirne mezarlıklarının belli başlıları; İstanbul Yolu Mezarlığı, Uzun Kaldırım Mezarlığı, Tatarlar Mezarlığı (Zindan Mezarlığı), Buçuktepe Mezarlığı, Bademlik Mezarlığı, Tepe Mezarlığı, Seyit Celali Mezarlığı, Acıçeşme Mezarlığı’dır. Bunların dışında cami ve derg3ahların avlularında da önemli her biri ayrı birer tarihi belge niteliğinde olan mezar taşları bulunmaktadır. Bu tür mezarlıkların başında Sezai Dergâhı Mezarlığı, Saruca Paşa Camisi Haziresi, Gazi Mihal Camisi Mezarlığı, Kasımpaşa Camisi Haziresindeki Mezarlık gelmektedir.

Bu mezarlıkların en önemlileri de İstanbul Yolu Mezarlığı, Uzun Kaldırım Mezarlığı, Saruca Paşa Mezarlığı, Gazi Mihal Mezarlığı, Sezai Dergâhı Mezarlığı ve Kasımpaşa Mezarlığı’dır. Çeşitli nedenlerle büyük bir kısmı ortadan kalkan Edirne mezarlıklarına ait tarihi değerdeki mezar taşlarından bazıları Edirne Müzesi’nin avlusunda bulunmaktadır. Bunların başında da Yeniçeri mezar taşları gelmektedir.

Bu mezarlıklardaki mezar taşları tarihi şahsiyetler yönünden ve mezar taşlarının sanat tarihi yönünden iki ayrı gurupta toplanmaktadır.

İstanbul Yolu Mezarlığı Edirne’nin en büyük mezarlığı idi. Edirne’yi İstanbul’a bağlayan yolun her iki yanında geniş bir alanı kaplıyordu. Ne yazık ki bugün bu mezarlığın büyük bir kısmı yapılanma nedeni ile yok olmuştur. Buradaki mezarlar XVI.-XIX.yüzyıl arasındaki tarihi kişilerine aitti. Bunların başında Ispartalı Kınalızâde Ali Efendi’nin mezarı (1572), Pertev Paşa’nın mezarı (1837), İbrail Muhafızı Yeğen Mahmut Paşa’nın mezarı (1796), Selanik Valisi Selim paşa’nın mezarı (1790), Muhzirzâde Muhammed Zihni Efendi’nin mezarıdır. İstanbul Yolu Mezarlığında bulunan ve bugün Edirne Müzesi’nde bulunan Yeniçeri mezar taşlarının benzerlerine İstanbul Türk ve İslam Eserleri Müzesi’ndeki birkaç örnekten başka yerde rastlanmamaktadır. Yeniçeri 18.bölüğün çorbacısı Süleyman Ağa’nın mezarı (1755), Gazi Mihal Bey’in oğlu Hızır Bey’in mezarı, Mahmut Bey’in oğlu Mehmet Bey’in mezarı (1608), Edirne Kadısı Kalyonizâde Mehmet Emin Efendi’nin oğlu Seyit Ahmet Dai Efendi’nin mezarı bunların başında gelmektedir.

Edirne Kaleiçi’nde Saruca Paşa Mezarlığında Ahmet Zihni Efendi’nin, Budin Valisi İsmail Paşa’nın mezarı; Sezai Dergâhı Mezarlığında Kadri Paşa’nın mezarı bulunmaktadır. Edirne Uzun Kaldırım Mezarlığında da eski ve tarihi mezarlar bulunmaktadır. Viyana bozgunundan sonra Belgrat’ta idam edilen Merzifonlu Kara Mustafa paşa’nın kesik başı Saruca Paşa Camisi haziresinde gömülüdür. Budin kalesini savunan ancak bazı kişilerin hışmına uğrayan Melek İbrahim Paşa da 1685-1686 yılında idam edilmiş ve kesik başı Kara Mustafa Paşa’nın yanına gömülmüştür. Sadrazam Sürmeli Ali Paşa’nın 1694-1695 yılları arasında idam edilmesinden sonra Kasımpaşa Camisi haziresine gömülmüştür. Daha sonra bu mezar taşı Edirne Müzesi’ne ***ürülmüştür. Üç Şerefeli Cami’nin haziresinde de pek çok tarihi kişinin mezarı bulunmaktadır. Bunların başında Cizyedar Abdullah Paşa (1693-1694), Osman Paşa (1698-1699), Bozoklu Mustafa Paşa (1783-1784) ve Atıf Paşa’nın (1783-1784) mezarları bulunmaktadır.

Enez’de Has Yunus Paşa’nın türbesinin çevresinde de Osmanlı dönemine ait mezar taşlarının bulunduğu bir mezarlık vardır. Enez çalışmaları sırasında İstanbul Üniversitesi bu mezarlığı düzenlemiştir
ww.uydulife.tv
draculu45 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Eski 08.04.09, 01:54   #68
draculu45
V.İ.P. ÖZEL ÜYE
 
draculu45 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
 
Üye Numarası: 743
Üyelik tarihi: 28.03.2009
Yaşım: 60
Mesajlar: 2.555
Konular: 131
Rep Bilgisi
Rep Gücü : 21
Rep Puanı : 359
Rep Seviyesi : draculu45 is just really nicedraculu45 is just really nicedraculu45 is just really nicedraculu45 is just really nice
Aktivite
Level: 40 [♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥]
Paylaşım: 0 / 989
Güç: 851 / 44118
Tecrübe: 56%

İletişim
Standart

Edirne Dolmen ve Menhirleri


Dolmenler (Lalapaşa)

Edirne Lalapaşa ilçe merkezinin hemen yanında bulunan, bir çoğu da köy yollarının kenarında dizili olan dolmenler 1960 yıllarında Ş.A.Kansu tarafından yeniden bulunmuştur. Ş:A.Kansu daha çok Lalapaşa ilçe sınırları içerisindeki dolmenleri tespit etmiş, çeşitli raporlar ile 19 dolmenin fotoğraf ve tanımlarını yayınlamıştır. Daha sonra Edirne Müzesince 5 tane daha dolmen tespit edilmiştir.

Dolmenler, tarih öncesinde mezar olarak kullanılan iki tanesi dikili, üçüncüsü de bunların üzerine kapak gibi yatırılmış üç büyük taştan meydana gelmiş yapılardır.

Trakya dolmenleri genelde ortak özelliklere sahiptirler. Dolmenler esas mezar ve giriş odaları ile bunları çevreleyen küçük bir tepeden oluşmuştur. Mezar odaları ile ön odaların yapımında boyutları 2-3 m.ye kadar olan iri taş bloklar kullanılmıştır. Esas mezar odasının dört yanı iri blokların dik olarak yerleştirilip, üzerinin de yine iri bir blok taş ile örtülmesi ile biçimlendirilmiştir. Yan taşlar, arkada küçük bir antre oluşturacak şekilde çıkıntı yapar. Odanın ön kısmındaki kenar taşına “Ruh deliği” olarak adlandırılan küçük bir delik açılmıştır. Genellikle iki tane olan giriş odaları da aynı yöntemle şekillendirilmiştir. Bazen bir ruh deliği ikinci odanın girişinde de bulunmaktadır. En öndeki giriş odası daha çok önü açık bir koridor niteliğindedir. Mezarı genellikle küçük ve alçak bir tepe çevreler. Doplmenlerden bazıları ikili, bazıları da dörtlü gruplar halindedir.

Dolmenlerin yönleri kuzeybatıya doğrudur. 1990 yılında Prof.Dr.Mehmet Özdoğan başkanlığında bir ekip daha önceden bilinen 50 dolmenin dışında 24 tane daha dolmeni tespit ederek belgelemiştir.

Trakya dolmenleri genel olarak Son Tunç Çağı-İlk Demir Çağı geçiş dönemine, MÖ.1400-900 yılları arasına tarihlendirilmektedir. Bazı görüşlere göre dolmenlerin üstünü kaplayan büyük taş üzerinde tören yapılmaktadır.

Edirne Müzesi tarafından 1994 yılında Lalapaşa’da yapılan kazıda bir dolmenin içerisinde insan kemiklerine rastlanmıştır. Birden fazla kişiye ait kemikler, burasının bir aile mezarı olduğuna işaret etmektedir. Kemiklere iki odalı ve bir girişi olan dolmenin ortasındaki odada rastlanmıştır.

Trakya dolmenlerinin bir devamı niteliğinde olan Yunanistan’da Batı Trakya’daki ve özellikle Bulgaristan’da Istranca, Sakar ve Rodop olmak üzere üç dolmen bölgesi olup, bu bölgede bilinen 750 kadar dolmen bulunmaktadır.


Menhirler (Lalapaşa)

Tarih öncesi dönemlerde 2-3 m. boyunda kabaca yontulmuş olarak toprağa gömülerek dikilen taşlardır. Bu taşların işlevi hala tam olarak bilinmemektedir. Büyük olasılıkla mezarların yerini belirtmek için kullanılmıştır. Bazılarının ise sınır taşı olarak kullanıldığı sanılmaktadır.

Trakya bölgesi menhirler bakımından zengin bir bölgedir. Trakya’nın Türkiye sınırları içerisinde kalan bölümünde bu megalitik anıtlar hakkında yeterli sayılabilecek çalışmalar yapılmamıştır. Bölgede Kırıkköy, Lalapaşa ve Çömlekpınar Köyü çevresinde toplu olarak bulunurlar. Bölgenin genelinde tek tek dağılmış bir çok menhir bulunmaktadır.
ww.uydulife.tv
draculu45 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Eski 08.04.09, 01:55   #69
draculu45
V.İ.P. ÖZEL ÜYE
 
draculu45 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
 
Üye Numarası: 743
Üyelik tarihi: 28.03.2009
Yaşım: 60
Mesajlar: 2.555
Konular: 131
Rep Bilgisi
Rep Gücü : 21
Rep Puanı : 359
Rep Seviyesi : draculu45 is just really nicedraculu45 is just really nicedraculu45 is just really nicedraculu45 is just really nice
Aktivite
Level: 40 [♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥]
Paylaşım: 0 / 989
Güç: 851 / 44118
Tecrübe: 56%

İletişim
Standart

Edirne Kütüphaneleri

Selimiye Cami Kütüphanesi (Merkez)

Edirne Selimiye cami Kütüphanesi yavuz Sultan Selim tarafından 1574’te kurulmuştur. Caminin yapımı bittikten sonra, Yavuz Sultan selim’in buraya vakfettiği kitaplarla açılmıştır. Başlangıçta 257 kitabı vardır. Daha sonra bağışlanan ve vakfedilen kitaplarla, kütüphanenin kitap sayısı 5.757’yi bulmuştur. Kısa zamanda yazma ve basma kitaplarla Türkiye’nin en zengin kütüphanelerinden biri durumuna gelmiştir.

Cumhuriyetin ilanından sonra tekke ve zaviyelerin kapatılmasından sonra oradaki kitaplar da Selimiye Yazmalar kütüphanesine devredilmiştir.

Edirne İl Halk Kütüphanesi 1968 yılında açılınca da yazma kitaplar Selimiye Kütüphanesinde kalmış, diğer kitaplar da buraya taşınmıştır.



Sultan II.Murad’ın Edirne’de Kurduğu Kütüphaneler (Merkez)

Sultan II.Murad Edirne’de Üç Şerefeli Cami’nin medresesinde, Saatli Medresede ve Muradiye Medresesinde kütüphaneler kurmuştur. Sonraki yıllarda bu üç kütüphane birleştirilmiştir. Bu medrese ve kütüphaneler döneminin ilim yuvası olmuş, İstanbul’un ilk kadısı Hızır Bey, Müftü Ahmet Paşa gibi ünlü alimler de buradan yetişmiştir.

Sultan II.Murad’dan sonra Fatih Sultan Mehmet bu kitapları Edirne’de yaptırmış olduğu Cihannüma Kasrı’ndaki Kasr-ı Padişah-ı Kütüphanesine taşıtmıştır.


Sultan II.Beyazıt Kütüphanesi (Merkez)

Sultan II.Beyazıt Edirne’de yaptırmış olduğu Sultan II.Beyazıt Külliyesinin Tıp Medresesinde bir vakıf kütüphanesi kurdurmuştur. Bu kitaplar Sultan II.Beyazıt’ın vakfiyesinde de kitapların isimleri ve sayfa sayıları ile aynen yazılmıştır.
ww.uydulife.tv
draculu45 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Eski 08.04.09, 01:55   #70
draculu45
V.İ.P. ÖZEL ÜYE
 
draculu45 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
 
Üye Numarası: 743
Üyelik tarihi: 28.03.2009
Yaşım: 60
Mesajlar: 2.555
Konular: 131
Rep Bilgisi
Rep Gücü : 21
Rep Puanı : 359
Rep Seviyesi : draculu45 is just really nicedraculu45 is just really nicedraculu45 is just really nicedraculu45 is just really nice
Aktivite
Level: 40 [♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥]
Paylaşım: 0 / 989
Güç: 851 / 44118
Tecrübe: 56%

İletişim
Standart

Edirne Dergâhları



Edirne Osmanlı devletinin başkenti olmasından sonra şehirde bazı dergahlar yapılmış, sonradan bazıları işlevini yitirerek camiye dönüştürülmüştür. Bunların başında da Mevlevi dergahı olarak kurulan sonra da Muradiye Camisi’ne dönüşen yapı gelmektedir. Bu arada caminin yanına bir Mevlevihane yapılmış ancak, bu yapı da günümüze gelmemiştir.
Evliye Çelebi, Edirne dergahları konusunda bazı bilgiler vermiştir. Ardından Rıfkı Melül Meriç Edirne’de kurulan ve zamanla yıkılarak ortadan kalkan dergahların listesini vermiştir. Oral Onur da günümüze gelemeyen dergahların kitabelerini yayınlamıştır.

Edirne dergâhlarının başında Hünkar Dede Dergâhı gelmektedir. Bu dergâh, Hıdırlık Tepesi’nde Bektaşi tekkesi olarak kurulmuştu. Ancak burada bazı uygunsuz kişilerin toplandığı ve devlet itibarını sarsacak işlerin yapıldığı saraya ihbar edilmiş ve Sultan İbrahim zamanında Kara Mustafa Paşa tarafından 1051’de yıktırılmıştır.

Edirne’de bir de güreşçiler dergâhı bulunuyordu. Derviş hücreleri ve matbahtan oluşan bu yapı ahşap idi. İçerisinde pehlivanlarla ilgili çeşitli eşyalar, güreş malzemeleri bir araya getirilmişti. Bu dergâhın Ali Paşa Çarşısı yakınında bulunduğunu Evliye Çelebi belirtmiştir.

XVII. yüzyılda Zindan Kapısı dışında küçük bir dergâh bulunuyordu. Şeyh Zindani Tekkesi isimli bu dergah İstanbul’un fethine katılmış bir velinin türbesi çevresinde kurulmuştu.

Edirne’de Kurtbayırı denilen yerde geniş bir arazi içerisinde bir Kadiri dergâhı vardı.Bu dergâh da Şeyh Sezai-i Gülşeni tarafından kurulmuştu.

Bunların yanı sıra Ağaçpazarı yakınında Hacı Ömer Ağa’nın kurduğu dergâh, Beylerbeyi Camisi yakınında Şeyh Mestçizade İbrahim Efendi dergâhı da halveti tarikatına bağlı olarak işlev yapıyordu.

Üç Şerefeli Cami’nin yanında Müezzin Sultan ve İshakilerin Ebu İshak Kazeruni dergâhları da vardı.

XVII.yüzyılda Eski Cami yakınında Taşkent Baba Dergâhı, Ağaçpazarı yakınında Tütünsüz Baba Tekkesi de devrinin önemli dergâhları arasında idi.

Gülşeni Tarikatından Hasan Sezai Efendi’nin kurduğu Hasan Sezai Dergâhı 1428’de kurulmuş ve sonra camiye dönüşmüştü.

Kadirhane semtinde, Selçuk Hatun Camisi’nin karşısında bir Kadiri Dergâhı bulunuyordu. Bu dergâhı Kadiriliği Edirne’de yaygınlaştıran Şeyh İsmail Rumi Efendi kurmuştur. Bu dergâh 1746 yılında yanmış, Vezir-i azam Muhsinzade Mehmet Paşa tarafından 1773 yılında tamir edilmişti. Dergah sonraki yıllarda birkaç kez yanmış ve Edirne valilerinden Hacı İzzet Paşa tarafından onarılmış, l885 yılında törenle açılmıştır.

Edirne Müzesi’nde bulunan bir kitabeden Edirne’de Celvetiye Dergâhı olduğu öğrenilmektedir. Müzedeki kitabesinde l639 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır.

Edirne Halk eğitim binasına giden yolun üzerinde Kargı Baba Dergâhı bulunuyordu. Evliya Çelebi Kargı Baba’nın Bektaşi olduğunu ve orduya kargı yaptığını belirtmiştir. Bu dergâha ait 1865 tarihli onarım kitabesi Edirne Müzesi’ndedir.

Lari Camisi’nin arkasında Rami Efendi’nin 1625 yılında kurduğu Gülşeni Dergâhı bulunuyordu. Bu dergah 1625,1636 yıllarında yenilenmiş ve semahanesi yeniden yapılmıştır. Bu onarımları gösteren kitabe yakın tarihlere kadar dergâhın kapısı üzerinde bulunuyordu.

Edirne’de Şıh İbrahim Efendi’nin kurmuş olduğu Rıfai Dergâhının 1780 tarihli kitabesi Edirne Müzesi’nde bulunmaktadır.

Evliya Çelebi Edirne’de bunların dışında Üçler-Yediler, Şütüraplar, Karacaahmet Sultan dergâhlarının isimlerini vermektedir. Ayrıca Edirne Müzesi’nde bazı dergâh kitabeleri bulunuyorsa da bunların hangi dergâha ait oldukları ve bu dergâhların yerleri bilinmemektedir.
Sokollu Külliyesinin cami avlusunun kuzeydoğusunda bulunan dergâhtan yalnızca mihrap duvarı ve mihrabın çıkıntısı günümüze ulaşabilmiştir. Dergâhın hangi tarikata ait olduğu anlaşılamamaktadır. Prof.Dr.Ara Altun ve Tülay Reyhanlı bu bölümün bir süre mescit olarak kullanıldığını belirtmişlerdir. Onlardan öğrenildiğine göre, dergâhın batıdan bir girişi ve girişin iki yanında da biri mihraplı olmak üzere iki ayrı bölümden meydana gelmiştir
ww.uydulife.tv
draculu45 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Yeni Konu aç Cevapla

Bookmarks


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara Cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz Aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Powered by vBulletin® Version 3.8.11
Copyright ©2000 - 2024, vBulletin Solutions, Inc.
Dizayn ve Kurulum : Makinist
Forum SEO by Zoints

E-Marine Education | Vbulletin | Tosfed |
www.bilgivadisi.biz   www.bilgivadisi.biz