10.12.11, 01:47 | #161 |
MULTIPLE SKLEROZ VE D-VITAMINI
ABD li bilim adamları, D vitamininin multiple sclerosis (MS) hastalarında pozitif etki yaptığını saptadı. Günde 1000 ünite D vitaminini 6 ay kullanan hastalarda, D vitamininin kandaki kimyasal etkiyi değiştirerek, hastalarda pozitif etki yarattığı gözlendi. Yapılan araştırmanın küçük boyutta olduğuna değinen araştırmacılar, 6 ay sonra hastaların kanlarında yapılan araştırmada, büyüme faktörü olan beta-1 in (TGF-Beta) değişiminin yükseldiğini belirledi. Beta-1 in vücudun bağışıklık sisteminin eksilme ve sindirilmesinde önemli rolü olduğu biliniyor. Araştırmada, vitamin D kullanan hastalarda, interleuken-2 oranının da düştüğü gözlendi. İnterleuken-2 nin hücrelerle ilişkili olarak, multiple skleroza neden olduğu biliniyor. Fareler üzerinde yapılan araştırmalarda ise, D vitamininin MS hastalığının oluşmasını önlediği belirlendi. D vitaminini vücudun cilt vasıtasıyla güneş ışınlarından aldığına değinen araştırmacılar, multiple skleroz hastalığının ekvator ülkelerinde sıfıra yakın oranda olduğunu açıkladı. Güneş ışınlarının yüksek bölgelerde cilde daha iyi etki yaptığına değinen bilim adamları, bu yüzden MS hastalığının rakımı düşük bölgelerde daha çok görüldüğüne işaret ediyor. D vitamininin, bağışıklık sisteminde olduğu gibi, kemik sağlığında da yararlı olduğu biliniyor. ww.uydulife.tv
__________________
TÜM KONULARIM ALINTIDIR YALNIZCA TANITIM VE BİLGİ AMAÇLIDIR... ---------------------------------- Sungate Titan Full HD İptv 42.0°E-39.0°E-46.0°E-19.2°E-16.0°E-13.0°E-9.0°E7.0°E4.9°0.8°W |
|
10.12.11, 01:47 | #162 | |||||||||
Üye Numarası: 9499
Üyelik tarihi: 07.02.2011
Nereden: Adana
Mesajlar: 9.420
Konular: 6809
Rep Gücü : 10
Rep Puanı : 570
Rep Seviyesi :
Level: 63 [] Paylaşım: 313 / 1569 |
MUSKULER DISTROFI
Müsküler distrofi ilerleyici bir hastalıktır. BU hastalıkta kas dokusu küçülür ve zayıflar. Bu ender görülen hastalığın en yaygın tipine Duchenne müsküler distrofisi denir. Bunun en duyulmuş eş anlamlısı alancı hipertrofik müsküler distrofıdir. Belirtiler - Belirgin bir koordinasyon yokluğu ile karakterize adale zayıflığı, yürüme bozukluğu ve kolları başın yukarısına kaldıramamak, ilerleyen rahatsızlık, sonuçta hareket yeteneğinin kaybına varır. Henüz anlaşılmamış olan nedenlerden bu hastalığa tutulan kişilerde adale fonksiyonu için şart olan temel bir protein yoktur. Bu proteinin yokluğunda adaleler gittikçe zayıflar yine de normalden büyük görülebilir çünkü kaybedilen adalenin yerini yağ dokusu alır. Bu ender görülen hastalığa yatkınlık kalıtımsaldır. Genellikle erken yaşta (çoğu zaman 5 yaşından önce) başlar ve yalnız erkeklerde görülür. Teşhis Küçük çocukta hareket güçlüğü -yürüme, tırmanma, merdiven çıkma, elleri başın üzerine kaldırma zorluğu- Duchenne musküler distrofisi bulunduğunu gösterebilir. Doktor büyük ihtimalle adale dokusunun biyopsisini isteyecektir. Müsküler Distrofi ilerleyici bir hastalıktır. Çoğu vakalarda kollar, bacaklar ve belkemiği gittikçe deforme olur. Çoğu hastaların yirmi yaşına gelmeden tekerlekli sandalyeye ihtiyaçları olur. Göğüs enfeksiyonuna yatkınlıkları nedeniyle birçok hastalar yetişkin çağa gelmeden ölür, bunun sebebi genellikle zatüre veya diğer bir göğüs enfeksiyonudur. Tedavi Tedavisi yoktur. Yapılacak en iyi tedavi fizik tedavi yoluyla şekil bozukluklarını en aza indirmeye çalışmaktır. Korunma Tedavisi hakkında pek bir şey bilinmemekle birlikte, vakaların yarısından fazlasında hastalığın kalıtımsal olduğu açıktır. Etkilenen genler bayanlar tarafından taşındığı için, ailesinde müsküler distrofi bulunan herhangi bir bayan. hamileliği düşünmeden önce doktora danışmalıdır. Taşıyıcının erkek çocuğunun bu hastalığa tutulma ihtimali % 50 dir. ww.uydulife.tv
__________________
TÜM KONULARIM ALINTIDIR YALNIZCA TANITIM VE BİLGİ AMAÇLIDIR... ---------------------------------- Sungate Titan Full HD İptv 42.0°E-39.0°E-46.0°E-19.2°E-16.0°E-13.0°E-9.0°E7.0°E4.9°0.8°W |
|||||||||
10.12.11, 01:47 | #163 | |||||||||
Üye Numarası: 9499
Üyelik tarihi: 07.02.2011
Nereden: Adana
Mesajlar: 9.420
Konular: 6809
Rep Gücü : 10
Rep Puanı : 570
Rep Seviyesi :
Level: 63 [] Paylaşım: 313 / 1569 |
MİDE YANMASI (EKŞİMESİ)
Mide yanması 20 ile 50 yaş arasında birçok insanda görülen çok yaygın bir rahatsızlık. Midede yanma hissi yemekten önce, yemek sırasında ya da yemekten 2-3 saat sonra hissediliyor. Besinler, sindirim işlevinin bir gereği olarak midede ilk değişikliklere uğrayarak bağırsaklara gönderilmek için hazırlanıyor. Mide bu işlevi yerine getirirken iç yüzeyini kaplayan zarın altındaki salgı hücrelerini, besinlerin gerekli değişimini sağlamak üzere uyarıyor. Bu sırada oluşan bir dengesizlik, aşırı asit ortamına ve midenin kendini koruyamamasına yol açarak yanma hissine neden oluyor. Büyüklerimiz midede yanma hissi duydukları zaman hemen bir lokma ekmek içi çiğnermiş. Ekmek içinin değil ama ağıza birşey atmanın doğru bir yöntem olduğunu belirten günümüz doktorları da az ama sık yemeyi öneriyorlar. Öğünleri küçülterek sık sık yemenin şikayetleri azaltacağını söylüyorlar. Yemeğe daha fazla zaman ayırın. Ayaküstü değil, sofrada oturarak yiyin. Acele yemek mide işlevine zarar veriyor. Kendinize daha fazla zaman ayırıp yemek yemeyi bir zorunluluk değil de bir keyif anına dönüştürün. Ağzınıza küçük lokmalar almak midenin sindirim için gerekli salgıları daha kolay üretmesine yardımcı olur. Lokmaları uzun uzun çiğneyin. Bu, midenizde şişkinlik ve ağırlık hissetmemenizi sağlar. Sofradan tıkabasa doymadan kalkın. Mide boş bir torba olduğu için yemek yerken çiğnediğimiz besinler buraya ulaştıkça mide sürekli genişler. Eğer kemerinizi çok sıkmışsanız yanma hissi duymanız çok doğal. İçi dolu bir plastik torbayı düşünün. Tam ortasından bir ipi kemer gibi sıkıca bağlayın. Torba sağa ya da sola çekecek ya da aşağıya doğru sarkacaktır. Mide de aynı böyle... Bu nedenle ölçülü miktarda yemek yiyin. Akşam öğününden hemen sonra damak kaçamakları yapmayın. Aksi takdirde mide gece boyunca çalışıp yorulur. Akşam yemeği ile uyku arası en az üç saat olmalı. Yani yemek yedikten en az 3 saat sonra yatın. Gece yatarken sağ yana dönerek yatmayın. Besinin mideye girişi sağ taraftan gerçekleştiği için yedikleriniz yeterince hazmedilemeyip mide borusunda yanma hissi oluşabilir. Yemek yedikten sonra yere eğilmeniz gerekiyorsa dizlerinizi bükerek eğilin. Aksi takdirde mide işlevini gerektiği gibi yapamaz. Yiyecek ve içeceklerin çok sıcak ya da soğuk olması mide sıvısına zarar verebilir. Bu nedenle yiyecek ve içeceklerin ılık olmasına özen gösterin. Sigaradan uzak durun. Yemekten sonra uzanmayın. Unutmayın, mide sıvısı yatay pozisyonu sevmez ve yanma hissi mide borusu yoluyla ağzınıza kadar gelebilir. Bunlardan Uzak Durun Hazmı kolay olmayan kızartmaları ve yağlı yiyecekleri sofranızdan uzaklaştırın. Ağır yağlı, fazla kremalı ya da soslu besinleri yemeyin. Çikolata, içerdiği yüksek dozdaki yağ ve kafein nedeniyle hassas mideye zarar vererek yanma hissine yol açıyor. Sütlü çikolata, daha az yağ içeren bitter çikolataya oranla daha tehlikeli olduğundan çikolata sevenler genelde sütsüz olanını tercih etmeli. Kafeinli içecekler mide için çok zararlı. Kahve, çay ve kola gibi içecekler hassas mideyi yorar. Eğer mide yanmasından şikayet ediyorsanız ve kahve içmeden duramıyorsanız kafeinsiz kahveyi tercih edin. Gazozlu içecekler ve asitli meyve sularını dikkatli için. Domates veya portakal suyu asitli olduğu için mide yanmasını şiddetlendirebilir. Bu nedenle sulandırarak ve balla tatlandırarak için. Et suyu ile hazırlanmış çorbalardan uzak durun. Diğer çorbaları ise çok sıcak içmeyin. Ilınmasını bekleyin. Alkol midedeki yanma hissini artırır. Hele mide boşken alkol kesinlikle almayın. Çiğ soğan ve çiğ meyve de mide asidini artıran etkenlerdendir. Şeker yemeyi seviyorsanız naneli olanları seçmeyin. Mide ağrılarınıza son verecek sağlıklı ve dost besinlerle yemek yemenin keyfini çıkartabilirsiniz... Karnabahar : Haşlanmış karnabahar, mideyi asit saldırılarından koruyarak tüm sorunları giderebilir. İçeriğinde bulunan gefarnato maddesi ülser ilacının hammadesi olarak kullanılıyor. Lahana : Lahanayı çiğ olarak yemeyi tercih edin. İnce şeritler halinde doğrayıp salata yapın. Meyve presinde lahananın suyunu sıkıp aynı miktarda elma suyu ile karıştırın ve için. Lahana, ülser ve gastrit ilacı olarak biliniyor. Dörtte bir lahanayı yıkayıp kalın şeritler halinde doğrayın. 1 kerevizi soyup doğrayın. 1 havucu temizleyip dilimleyin. Lahana, kereviz ve havucu katı meyve presinde sıkıp sabah akşam suyunu için. Patates : Çiğ patates suyu mide yanmasının doğal ilacıdır. Patatesi soyup katı meyve presinde suyunu sıkın. Su,havuç suyu ya da kereviz suyu ile karıştırıp için. Elma sirkesi : Salatalarda ya da mezelerde elma sirkesi kullanın. Maden suyu : Mide asidinin büyük bir bölümünü etkisiz hale getiriyor. Ispanak : Ispanağı buharda pişirin ya da haşlayarak tüketin. Taze yapraklarını salata olarak yiyin. Zeytinyağı : Çiğ olarak kullanıldığında besinlerin midede kalma süresini azaltıyor ve yağların sindirimi için safra salgısını artırıyor. Baklagil : Fasulye, bezelye ve mercimekte bulunan bioflavionid maddesi, midenin koruma faktörünü artırıyor. Muz : Mideyi seven meyvelerin başında geliyor. Ara öğünlerde birer muz yemek, midedeki yanma hissini ortadan kaldırabilir. Muz, mide enzimleri ve hücrelerinin üretimini de artırıyor. Kızarmış ekmek : Midenin salgıladığı aşırı asidi kurutarak yanma hissini gideriyor. Meyankökü : Güçlü bir mide koruyucusu.Yapılan son araştırmalara göre midedeki aşırı asitlenmeyi azaltıyor. ww.uydulife.tv
__________________
TÜM KONULARIM ALINTIDIR YALNIZCA TANITIM VE BİLGİ AMAÇLIDIR... ---------------------------------- Sungate Titan Full HD İptv 42.0°E-39.0°E-46.0°E-19.2°E-16.0°E-13.0°E-9.0°E7.0°E4.9°0.8°W |
|||||||||
10.12.11, 01:48 | #164 | |||||||||
Üye Numarası: 9499
Üyelik tarihi: 07.02.2011
Nereden: Adana
Mesajlar: 9.420
Konular: 6809
Rep Gücü : 10
Rep Puanı : 570
Rep Seviyesi :
Level: 63 [] Paylaşım: 313 / 1569 |
NASIR
Nasırlar cilt üzerine sürekli basınç veya tekrarlanan sürtünme sonucu oluşur. Sıklıkla, ayaktaki nasırların nedeni iyi uymayan ayakkabılardır. Ellerdeki nasırlar genellikle tekrarlanan işlerin yarattığı basınç ve sürtünmeden meydana gelir. Eğer her gün kürek veya diğer bir el aleti kullanıyorsanız zaman geçtikçe ellerinizin nasır kaplandığını farkedersiniz. Belirtiler : Sıklıkla ayak parmakları arasında görülen kalınlaşmış deri tabakası. Nasır yaygın olarak görülür ve nadir olarak hafif bir rahatsızlık duygusu yaratmanın ötesi-ne geçer. Bununla birlikte, şeker hastalarında enfeksiyon ve diğer komplikasyonlar gelişebilir, bu nedenle uygun bakımın yapılması gereklidir. Nasır ağrılı olmaya ya da üzeri ülserleşmeye başlarsa doktorunuza başvurun. Tedavi Çoğu kimselerde nasır tedavisi, nedeni ortadan kaldırmak meselesidir. Eğer nasırın nedeni uygun olmayan ayakkabı giymekse, yumuşak deriden, uygun biçimde ayakkabılar giyiniz. Birkaç haftada nasıl kaybolmalıdır. Eğer problem devam ederse doktorunuz sizi, dokuyu cerrahi olarak çıkartabilecek olan bir podiatriste gönderebilir. Banyodan sonra nasırınız yumuşadıktan sonra, üzerindeki kalınlaşmış deriyi bir havluyla ovalayarak aşama aşama inceltebilirsiniz. Suyla birlikte sabunun alkalen özelliği deriyi yumuşatacaktır, böylece üst tabakayı soyabilirsiniz. Banyo sırasında ya da sonrasında nasır dokusunun kalınlığını azaltmak için bir sünger taşı kullanın. Bununla birlikte, şeker hastalığı ya da dolaşım bozukluğunun olduğu durumlarda bu yöntem önerilmemektedir ww.uydulife.tv
__________________
TÜM KONULARIM ALINTIDIR YALNIZCA TANITIM VE BİLGİ AMAÇLIDIR... ---------------------------------- Sungate Titan Full HD İptv 42.0°E-39.0°E-46.0°E-19.2°E-16.0°E-13.0°E-9.0°E7.0°E4.9°0.8°W |
|||||||||
10.12.11, 01:48 | #165 | |||||||||
Üye Numarası: 9499
Üyelik tarihi: 07.02.2011
Nereden: Adana
Mesajlar: 9.420
Konular: 6809
Rep Gücü : 10
Rep Puanı : 570
Rep Seviyesi :
Level: 63 [] Paylaşım: 313 / 1569 |
NAZOLAKRIMAL KANALIN DOGUSTAN TIKANIKLIGI
Nazolakrimal kanalın (burun ve gözyaşı kanalı) doğuştan tıkalı olması, gözyaşı drenaj (boşaltım) sisteminin gelişiminin tamamlanmamış olmasından kaynaklanan bir durumdur. Normal olarak, gözyaşları ve göz sekresyonları gözyaşı kanalından drene olur (akar). Bu kanal, göz kapaklarının iç köşesindeki iki ufak delikten geçerek önce burna yönelmekte, sonra da daha aşağıya inerek burun boşluğu içine ulaşmaktadır. Bu drenaj sistemi kısmen ya da tamamen tıkalı ise gözyaşları gözlerden drene olamaz. Bu durumda genellikle doğumdan sonraki ilk birkaç gün içinde karşılaşılır. Soğukalma ya da cereyanda kalma veya çevre sıcaklığının düşmesi durumunda sorun genellikle ciddiyetini artırır. Ana babanın durumu tipik olarak farkettikleri ilk işaret bebeğin gözlerinde gözyaşlarının belirmesi olacaktır. Gözyaşı gözde havuzlanmış olarak görülebileceği gibi damlalar halinde akıyor da olabilir. Ayrıca göz kenarlarında beyaz ya da sarı renkte akıntılar ve bebek bir süre uyuduktan sonra göz kapaklarının yapışmasına neden olan bir çapaklanma da görülebilir. Nazolakrimal kanal tıkanması olan bebeklerde bazen kanal bölgesinde iltihap da gelişebilmektedir. Göz altına gelen alanın şiştiği, kızardığı ve hassaslaştığı görülebilir. Ayrıca bebeğin ateşi yükselebilir ve tahriş duyarlığı artabilir. Bu oldukça yaygın bir durumdur ve aylarca sürse bile göze nadiren zarar verir. Başlıca tedavi yolu, bebeğin gözkapaklarının günde iki ya da üç kez ılık su ile temizlenmesi ve etkilenen alana masaj yapılmasından oluşur. Enfeksiyonun önlenmesi için antibakteriyel damlalar da kullanılmaktadır. Çoğu vakada gereken tek tedavi budur ve sorun bebek bir yaşını doldurmadan çözülür. İnatçı vakalarda hekimin kanalı genişletmesi gerekli olabilir. Bazen tüp sokulması veya rekonstrüktif cerrahi gerekir ww.uydulife.tv
__________________
TÜM KONULARIM ALINTIDIR YALNIZCA TANITIM VE BİLGİ AMAÇLIDIR... ---------------------------------- Sungate Titan Full HD İptv 42.0°E-39.0°E-46.0°E-19.2°E-16.0°E-13.0°E-9.0°E7.0°E4.9°0.8°W |
|||||||||
10.12.11, 01:48 | #166 | |||||||||
Üye Numarası: 9499
Üyelik tarihi: 07.02.2011
Nereden: Adana
Mesajlar: 9.420
Konular: 6809
Rep Gücü : 10
Rep Puanı : 570
Rep Seviyesi :
Level: 63 [] Paylaşım: 313 / 1569 |
NEFES DARLIGI (DISPNE)
Nefes darlığı, hastanın güçlükle nefes alıp vermesi halidir. Nefes darlığı, sübjektif olarak duyulan rahatsız edici bir duyudur. Hasta soluma eforunun arttığını duyar. Nefes darlığına "zorlu solunum" demek de mümkündür. Normal bir insanın alışkın olduğundan fazla bir iş yaparken fazla solunum gereksinmesi (hiperpe) bir nefes darlığı değildir. Her kişinin bir iş kapasitesi vardır. Bunu aşınca normalden daha derin ve daha hızlı solumaya başlar. Özellikle hareketsiz bir hayat yaşayanlar, yaşlılar, şişmanlar ve kadınlar küçük bir eforla daha fazla solunum gereksinmesi ile karşılaşırlar. Bunları nefes darlıkları arasına katmamak gerekir. Kısacası dispne bir hastalık halidir. İstirahat halinde bir şahsın bir dakikada soluduğu hava (dakika solunum hacmi), zorlu şekilde bir dakikada soluduğu havanın (maksimum solunum kapasitesi) 1/3 ünden azdır. Bu oranın büyümesi, yani solunum yedeğinin azalması, dispneye neden olur. Dispneye neden olan başlıca hastalıklar ve nedenler şunlardır: 1-HİPERVANTILASYONA (SOLUNUM ARTIŞI) YOL AÇAN NEDENLERLE DİSPNE Anemi Karbonmonoksid zehirlenmesi Methemoglobinemi Sulfhemoglobinemi Oksijen basıncının düşmesi Ateşli hastalıklar Hipertiroidi Asidoz 2-HİPOVANTILASYONA (SOLUNUM AZALMASI) YOL AÇAN NEDENLERLE DİSPNE Aşırı şişmanlık Diyafragma inişinin engellenmesi Diyafragma hernileri Solunum kasları yetersizliği Solunum merkezi baskılanması Göğüs deformitelerl Ankllozan spondilit 3-HAVA YOLLARINDA TIKANMAYA BAĞLI DİSPNELER Farinks ve larinks hastalıkları Retrofarenjeal abse Farinks tümörü Yabancı cisim, yapışkan balgam Akut larenjit, difteri Kronik larenjit Larlnks spazmı, allerjik ödem Larinks tümörü Travma Ses telleri felci Larinks, trekea ve bronşların sıkıştırılması Guatr Aorta anevrizması, vasküler halka Mediasten tümörleri, adenomegalilerl Özofagus kanseri Bronş kanseri Bronş stenozu 4-AKCİĞER HASTALIKLARINA BAĞLI DİSPNELER Akut bronşit Bronkopnömoni Kronik bronşlt Aınfizem Bronşial astma Bronşektazl Atelektazi Absorpsiyon atelektazisi Dıştan baskı ile atelektazi Bronş kanseri Bronşioler kanser Akciğerlere kanser ****stazı Pnömoniler Pnömokok pnömonisi Stafiokok pnömonisi Streptokok pnömonisi Friedlaender pnömorıisi Pseudomonas pnömonisi Influenza pnömorıisi Diğer virus pnömonileıi Mikoplasma pnömonisi Psittacosis pnömoms: Q ateşi pnömorüsi Tüberküloz Prı~monisi Mikotik pnömoniler Allerjik alveolit Aspirasyon pnömonisi (Mendelshon sendromu) Löffler sendromu Akciğer emboli ve infarktüsü Multiple Akciğer Embolisi İnterstisyel akciğer hastalıkalrı ve yaygın fibroz Pnömokonvozlar Antrakoz Silikoz Berilloz Akciğer sarkoidozu Lymphangitis cartinomatosa ve alveoler karsinoma Milyer tüberküloz Akciğerlerin mantar infeksiyonları Histoplasmosis Coccidioidomycosis Blastomycosis Nocardlosis Cryptococcosis Torulosis Actinomycosis Aspergillosis Moniliasis Kollajen hastalıklar Polyarteritis nodosa Romatoid artrit Sistemik eritemli Lupus Skleroderma Diğer akciğer fibrozları Radiasyon fibrozu Idiopatik pulmoner fibroz Pülmoner alveoler proteinoz Pülmoner alveoler mikrolitiaz 5-PLEVRA HASTALIKLARINDA DİSPNE Pnömotoraks Plevra boşluğunda sıvı 6-KARDİAK DİSPNE Efor dispnesl Kardiak astma Akut akciğer ödemi Periyodik solunum 7-NON-KARDİYOJENİK AKCİĞER ÖDEMİ 8-PSİKOJENİK DİSPNE ww.uydulife.tv
__________________
TÜM KONULARIM ALINTIDIR YALNIZCA TANITIM VE BİLGİ AMAÇLIDIR... ---------------------------------- Sungate Titan Full HD İptv 42.0°E-39.0°E-46.0°E-19.2°E-16.0°E-13.0°E-9.0°E7.0°E4.9°0.8°W |
|||||||||
10.12.11, 01:48 | #167 | |||||||||
Üye Numarası: 9499
Üyelik tarihi: 07.02.2011
Nereden: Adana
Mesajlar: 9.420
Konular: 6809
Rep Gücü : 10
Rep Puanı : 570
Rep Seviyesi :
Level: 63 [] Paylaşım: 313 / 1569 |
NEVRALJI
Nevralji sinir yollarının biri boyunca duyulan şiddetli ağrı spazmlarından oluşur. Bu spazmlar sinirin zedelenmesi veya tahrişi sonucu ortaya çıkabilir. Ancak birçok vakaların olarak nedeni bilinmemektedir. Belirtiler : Son derece keskin, batıcı ağrı veya sürekli yanma duygusu ile birlikte gelen ağrı krizleri. Ağrılar genelde keskin ve batıcı niteliktedir. Saniyeler ya da dakikalar süren kesik krizler halinde gelen ağrılar günler, hatta haftalar sürebilir. Bu rahatsızlığın okut bir döneminde, hassasiyet o kadar artar ki bazen en ufak bir temas bile çok şiddetli acı duyulmasına neden olabilir. Bazı tür nevraljiler herpes enfeksiyonu (zona) sonucu ortaya çıkabilir. Aksırmak veya yemek yemek gibi hareketler spazm krizlerini teşvik edebilir ww.uydulife.tv
__________________
TÜM KONULARIM ALINTIDIR YALNIZCA TANITIM VE BİLGİ AMAÇLIDIR... ---------------------------------- Sungate Titan Full HD İptv 42.0°E-39.0°E-46.0°E-19.2°E-16.0°E-13.0°E-9.0°E7.0°E4.9°0.8°W |
|||||||||
10.12.11, 01:48 | #168 | |||||||||
Üye Numarası: 9499
Üyelik tarihi: 07.02.2011
Nereden: Adana
Mesajlar: 9.420
Konular: 6809
Rep Gücü : 10
Rep Puanı : 570
Rep Seviyesi :
Level: 63 [] Paylaşım: 313 / 1569 |
NÖROPATİK AĞRI
Beyin veya omurilikte bir hasar sonrası ortaya çıkan bu ağrı türü, kendini genellikle önce bacak ve ayaklarda hissettiriyor Nöropatik ağrı, merkezi ya da çevresel sinir sisteminin hasar görmesi sonucunda ortaya çıkan süreğen ağrıya verilen isimdir. Nöropatik ağrı, çevresel ve merkezi sinir sistemi arasındaki karmaşık etkileşimlerle ortaya çıkar. Nöropatik ağrı, hastalar tarafından çeşitli şekillerde tanımlanabilir. En sık kullanılan tanımlayıcı sözcükler batıcı, delici, saplanıcı, yakıcı, iğnelenme tarzında ağrıdır. Ağrı çok şiddetli olabilir, uzun sürelidir ve standart ağrı kesici ilaçlara yanıt vermez. Nöropatik ağrı, diğer birçok ağrının aksine genellikle geceleri artar. Nöropatik ağrıya neden olan durumlar arasında şeker hastalığı, böbrek yetersizliği, zona gibi enfeksiyon hastalıkları, çeşitli damar hastalıkları, alkolizm, bazı nörolojik hastalıklar ve kanser yer alır. Bu gibi hastalıkları olan kişilerde uzun süreli ağrı ortaya çıktığında nöropatik ağrı olabileceği düşünülmelidir. Nöropatik ağrı tanısında ağrının niteliği, zamanı, dağılımı, eşlik eden diğer belirtilerin dikkatle araştırılması önem taşır. Ağrının değerlendirilmesinde en güvenilir kanıt hastanın bildirimidir. Nöropatik ağrı, sinir dağılımına uygun şekilde özel bir yerleşim sergiler, örneğin şeker hastalarında çorap-eldiven tarzında ağrı oluşması tipiktir. Tanı konması için hastaların duysal yakınmalarının yanı sıra sinirlerde hasar oluştuğunun gösterilmesi yeterlidir. Nöropatik ağrıya neden olan hastalığın tedavi edilmesi gerekir, örneğin şeker hastalarında kan şekerinin sıkı kontrol altında tutulması önemlidir. Nöropatik ağrı tedavisinin temelini ağız yolundan alınan ilaçlar oluşturmaktadır. Nöropatik ağrı, standart ağrı kesici ilaçlara yeterince yanıt vermez, ancak günümüzde etkili ve güvenilir tedavi yöntemleri vardır. Bunların dışında çağın kabusu haline gelen stresi azaltmaya yönelik davranışsal terapilerin de ağrının azaltılmasında yararlı olduğu bilinmektedir ww.uydulife.tv
__________________
TÜM KONULARIM ALINTIDIR YALNIZCA TANITIM VE BİLGİ AMAÇLIDIR... ---------------------------------- Sungate Titan Full HD İptv 42.0°E-39.0°E-46.0°E-19.2°E-16.0°E-13.0°E-9.0°E7.0°E4.9°0.8°W |
|||||||||
10.12.11, 01:48 | #169 | |||||||||
Üye Numarası: 9499
Üyelik tarihi: 07.02.2011
Nereden: Adana
Mesajlar: 9.420
Konular: 6809
Rep Gücü : 10
Rep Puanı : 570
Rep Seviyesi :
Level: 63 [] Paylaşım: 313 / 1569 |
ORAK HUCRELI ANEMI
Orak hücreli anemi kalıtsal bir kan bozukluğudur. Hem annenizden hem de babanızdan orak hücreli gen geçerse orak hücreli anemili olarak doğarsınız. Annebabanızın birinden orak hücreli, diğerinden normal gen geçerse orak hücre özelliğinizin olduğu söylenir. Bu durum, orak hemoglobin taşıyıcısı olduğunuz ve orak hücre özelliğinizin çocuğunuza da geçebileceği anlamına gelir. Orak Hücreli Anemi Nedir? Anemiye ve belirli aralıklarla tekrarlanan ağrıya neden olan bir kan bozukluğudur. Orak hücreli anemili kişilerde hemoglobinin (alyuvarlarda [eritrosit] oksijeni akciğerlerden vücudun diğer bölümlerine taşıyan bir molekül) bir bölümü uygun biçimde iş göremez. Hemoglobinin bir bölümü alyuvarları sert ve orak şekline dönüştüren çubuk benzeri yapılar oluşturur. Bu hücreler küçük kan damarlarını tıkayarak bazı organların ya da dokuların yeterli oksijen almasını engeller. Bu durum, şiddetli ağrı ataklarına neden olabilir. Eşinizde orak hücre özelliği ya da orak hücreli anemi varsa, çocuğunuza orak hücreli anemi de geçirebilirsiniz. Orak hücreli anemi özellikle, ataları Güney ve Orta Amerika, Küba, Suudi Arabistan, Hindistan, Türkiye, Yunanistan ve Italya dan göç edenler arasında sık görülür. Bu hastalık iyileşmez. Orak Hücreli Anemiye İlişkin Bulgu Ve Belirtiler: - Kemiklerde, kaslarda ya da karında günlerce ya da haftalarca süren şiddetli ağrı (ağrılı krizler olarak adlandırılır). - Halsizlik, solgunluk ve nefes darlığı. Tüm bunlar anemi ya da alyuvar eksikliği belirtileridir. - Vücudun herhangi bir bölümünde ya da eklemde öngörülemeyen ağrı - Retina (gözün görüntüyü alan arka bölümü) dolaşımdaki alyuvarlardan yeterince beslenemediğinde görme sorunları ya da körlük. - Karaciğerde işlev bozukluğu (sarılık) nedeniyle derinin ve gözlerin sararması. - Çocuklarda büyümenin ve pubertenin gecikmesi ve eriçkinlerde ince yapı. - Enfeksiyonlara yüksek düzeyde yatkınlık. - Beyindeki küçük kan damarlarının beynin bazı bölümlerinde hasara neden olabilecek biçimde daralması ya da tıkanması (inme) - Enfeksiyonun ya da akciğerde sıkışıp kalan orak hücrelerin neden olduğu komplikasyonlar. Tanı: Birçok eyalette yeni doğan tüm bebeklere diğer tarama testleriyle aynı anda, orak hücreli hastalık ya da orak hücre özelliği açısından basit bir kan testi de yapılması da öneriliyor. Orak hücreli anemiye erken evrede tanı konması önemlidir çünkü, bu bozukluğun bulunduğu çocuklar için uygun bir tedavi şekli bulunabilir. Çocuklara ve erişkinlere basit bir kan testiyle tanı konulabilmektedir. Tedavi: - Antibiyotikler bebeklerde enfeksiyonları önlemeye yardımcı olur ve ağrı kesiciler (ağızdan ya da damar yoluyla), damar yoluyla alınan sıvılar ve oksijen solumak ağrı ataklarının tedavisinde yararlı olur. - Kan transfüzyonu, dolaşımdaki alyuvar sayısını artırarak aneminin düzeltilmesine yardımcı olur. - Diğer ilaçlar ve işlemler halen araştırılıyor. Hidroksiüre bazı erişkinlerde yararlı olabilir, ancak çocuklarda tedaviye ilişkin araştırmalar devam ediyor ww.uydulife.tv
__________________
TÜM KONULARIM ALINTIDIR YALNIZCA TANITIM VE BİLGİ AMAÇLIDIR... ---------------------------------- Sungate Titan Full HD İptv 42.0°E-39.0°E-46.0°E-19.2°E-16.0°E-13.0°E-9.0°E7.0°E4.9°0.8°W |
|||||||||
10.12.11, 01:48 | #170 | |||||||||
Üye Numarası: 9499
Üyelik tarihi: 07.02.2011
Nereden: Adana
Mesajlar: 9.420
Konular: 6809
Rep Gücü : 10
Rep Puanı : 570
Rep Seviyesi :
Level: 63 [] Paylaşım: 313 / 1569 |
OSTEOMIYELIT
Osteomiyelit kemik iliğinin iltihabıdır. Genellikle bir bakteri enfeksiyonunun sonucunda ortaya çıkar, sıklıkla yaralanma, kırık veya başka bir zedelenme sırasında giren bir bakteridir. Aynı zamanda, kemiğe kan yoluyla da taşınabilir. Belirtiler - Hassasiyet ve şişme, - Tutulan kemikte ağrı ve sıcaklık duygusu, - Ateş, - Halsizlik. Osteomiyelit büyüklere kıyasla çocuklarda daha yaygındır. Genellikle, antibiyotiklerde başarılı bir şekilde tedavi edilebilmektedir Fakat nüksedebilir. Teşhis Osteomyelitten kuşkulanıldığında, teşhis için kan tahlilleri, röntgen, radyoaktif izotoplarla kemik taraması ya da iğne biyopsisi kullanılabilir. Kemik biyopsisi de gerekebilir; bu yöntemde derindeki bir apseden kemik örneği, cerahat ya da başka dokular çıkarılarak laboratuvarda incelenir. Tedavi Tedavide 3 hafta ya da daha uzun bir süreyle penisilin veya diğer bir antibiyotik kullanılır. Yatak istirahati ve etkilenen kemiklerin sabitlenmesi de önerilmektedir. Bazı vakalarda, enfeksiyonun olduğu dokuların ameliyatla çıkarılması gerekebilir. ww.uydulife.tv
__________________
TÜM KONULARIM ALINTIDIR YALNIZCA TANITIM VE BİLGİ AMAÇLIDIR... ---------------------------------- Sungate Titan Full HD İptv 42.0°E-39.0°E-46.0°E-19.2°E-16.0°E-13.0°E-9.0°E7.0°E4.9°0.8°W |
|||||||||
Bookmarks |
Konuyu Toplam 15 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 15 Misafir) | |
|
|