27.07.09, 19:01 | #1 |
Üç Şeyi Anlamamış
Üç Şeyi Anlamamış
- Ya rabbim her şeyin doğrusunu bilirsin, ama üç şeye aklim ermiy. 1 Neden bu kadar çeşitli içki yarattın, bizi kararsız birakaysun 2 Neden kadını ay gibi yaratmadun. Gece gelecek gündüz kaybolacakti 3 En önemlisi bütün vucudumuzda 200 küsur kemik koydun da Neden en lüzümlü yere bir tane bile koymadin. Öğrendim İnsanlara kendimi zorla sevdiremeyeceğimi öğrendim. Yapabileceğin tek şey sevilebilecek biri olmak. Gerisi onlara kalmış... İnsanları ne kadar düşünürsen düşün, Onların seni o kadar düşünmediklerini öğrendim. Güven elde edebilmek için yılların gerektiğini, Ama yok etmek için saniyelerin bile yettiğini öğrendim. Önemli olanın hayatındaki eşyaların değil, Hayattaki kişilerin olduğunu öğrendim. İnsanın ancak 15 dakika çekici olabildiğini, Ondan sonra alışıldığını öğrendim. Kendimi karşılaştırmak için başkalarının en iyi yaptıklarını değil, Kendimin en iyi yaptıklarını kıstas almam gerektiğini öğrendim. İnsanlar için olayların değil, onların daha önemli olduklarını öğrendim. Her ne kadar ince kesersen kes Kestiğinin her zaman iki yüzü olacağını öğrendim. Sevdiğin kişilere sevgi dolu sözler söylemen gerektiğini, Belki bu son defa son görüşün olabileceğini öğrendim. Her ne kadar onu çok düşünsen de, Yine de gidebileceğini öğrendim Kahramanların, yapılması gerekenleri ne pahasına olursa olsun, Yapanlar olduğunu öğrendim. İnsanların seni hep hesapsız sevdiğini, Ama bunu nasıl göstereceklerini bilemediklerini öğrendim. Sinirlendiğimde gerçekten buna değse bile asla acımasız olmamam gerektiğini öğrendim. Gerçek dostluğun ve gerçek aşkın aramızda uzak mesafeler olsa bile büyüdüğünü öğrendim. Birisinin seni istediğin gibi sevmemesi, Onun seni tüm benliğiyle sevmediği anlamına gelmediğini öğrendim. Bir arkadaşın ne kadar iyi olursa olsun seni üzeceğini Ve senin yine de onu affetmen gerektiğini öğrendim. Bazen başkaları tarafından affedilmenin yetmediğini öğrendim. Kendini de affetmeyi öğrenmelisin. Kalbin ne kadar kırılmış olursa olsun, Dünyanın senin acılarından dolayı durmayacağını öğrendim. Geçmişimiz ve durumumuzun olduğumuz kişiliği etkilediğini, Ama olmamız gerekene karşı sorumlu olduğumuzu öğrendim. İki kişinin tartışmasının, birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmediğini öğrendim. Ve tartışmadıkları zaman da sevdikleri anlamına gelmediğini. Bazen kişiliğini eylemlerinin önüne koyman gerektiğini öğrendim. İki kişinin tamamen aynı olan bir şeye baktıklarında bile Farklı şeyler görebildiklerini öğrendim Hayatlarında her zaman dürüst bir şekilde daha ileriye gitmek isteyen kişilerin sonuçları önemsemediklerini öğrendim. Seni doğru dürüst tanımayan kişilerin, Hayatını birkaç saat içinde değiştirebileceklerini öğrendim. Verebileceğin bir şey kalmadığında bile bir arkadaşın ağladığında, Ona yardım edebilecek gücü bulabileceğini öğrendim. Yazmanın, konuşmak kadar duygusal gayret gerektirdiğini öğrendim. İnsanları üzmeden ve duyarlı olarak kendi fikirlerini söylemenin Çok zor olduğunu öğrendim. Sevmeyi ve sevilmeyi öğrendim... Zaman Günler... gençlere kısa, yaşlılara uzun gelir. Yıllar... yaşlılara kısa, gençlere uzun gelir. Canlılar Kaça Ayrılır - Gel oğlum kalk bakalım tahtaya, sana bir sorum var. - Buyurun, sorun tabii öğretmenim, - Canlılar kaça ayrılır? - Dörde ayrılır öğretmenim... - Bana yanlış gibi geldi ama, say bakalım... - Bitkiler, Hayvanlar, İnsanlar, Çocuklar... - Çocuklar da insan değil mi oğlum? - - Haklısınız, o zaman canlılar üçe ayrılır öğretmenim... - Peki, şimdi yeniden say bakalım.... - Bitkiler, Hayvanlar ve Çocuklar... - Oğlum peki, insanlara ne oldu? - Düşünebilenleri hep çocuk kaldılar, düşünemeyenleri de zamanla hayvanlaştılar öğretmenim. Aldım demiyorum ama... Mehmet ile Handan öğrenci olup, aynı evi paylaşmaktadırlar. Bir gün Handan ve Mehmet, Mehmetin annesini yemeğe davet ederler, Mehmetin annesi akşam yemeği süresince Handanı uzun uzun süzer ve aslında Handanın çok alımlı ve güzel bir kız olduğunu , acaba aralarında ev arkadaşlığından daha ileri bir boyutta bir ilişkinin mevcut olup, olmadığını merak eder. Aklını okumuşçasına Mehmet annesine der ki: Ne düşündüğünü biliyorum ama emin ol ki sadece ev arkadaşıyız, ötesi yok. Akşam yemeğinden sonra Mehmetin annesi evine döner. Geçen bir iki günden sonra Handan der ki: Mehmet, annen bize yemeğe geldiğinden beri gümüş çorba kasesini bulamıyorum. Mehmet: annesinin aldığını pek tahmin etmese de oturup annesine bir mektup yazar. "Anneciğim, gümüş çorba kasesini sen aldın demiyorum, ama almadın da diyemiyorum. Fakat konu şu ki: sen bize yemeğe geldiğinden beri gümüş çorba kasesi kayıp. sevgiler oğlun Mehmet. Bir hafta sonra Mehmetin annesinden mektup gelir: Sevgili oğlum: Handanla yatıyorsun demiyorum, ama yatmıyorsun da diyemiyorum. Fakat konu şu ki: Handan kendi yatağında yatıyor olsaydı, gümüş çorba kasesini çoktan bulmuş olurdu. Sevgiler annen. İçki - Kumar - Sigara Temel için kız istemeye giderler. Temel'in babası kızı istedikten sonra kız babası sorar: - Oğlunizun sigara , içki , kumari var midur? Temel'in babası cevap verir : - Hepsi var, bir tek karı eksik!? Tarlan varsa içinde ol Teknen varsa kıçında ol İşin varsa başında ol .... Üç çeşit insan vardır 1- Ekmek gibidir hergün aranır 2- İlaç gibidir lazım olunca aranır 3- Mikrop gibidir zayıf düşmeye görün o sizi bulur KENDİ İÇİNDE ARA ONU Kralın biri sabah gezintisinde bir dilenciye rastlar. - Dile benden ne dilersen der. Dilenci güler - Sanki dileğimi gerçekleştirebilecekmiş gibi soruyorsunuz, diye yanıtlar. Kral alınır ve söyleşi koyulaşır. - Pek tabii her dediğini yerine getirebilirim. Sen söyle hele, Ne istiyorsun? Dilenci sıradan bir dilenci değildir. - Söz vermeden önce iki kez düşünün kralım... diyince Kral hırslanır: - Ne istersen verebilirim. Ben güçlü bir kralım. Yerine getiremeyeceğim hiçbir şey olamaz. Bunun üzerine dilenci torbasından bir çanak çıkartır: - Şu çanağı herhangi bir şeyle doldurabilir misiniz? diye sorar. Kral kahkahayla vezirine çanağı altınla doldurmasını emreder. Çanak dolup taşmakta ama anında boşalmaktadır. Paralar buhar olup uçmaktadır sanki. Kralın onuru kırılır. Bir dilenci çanağını dolduramadığı kulaktan kulağa yayılır diye ürküp tırsar. Giderek pırlantalar, elmaslar, yakutlar akıtılır çanağa. Ne var ki çanağın dibi yoktur sanki. Çanak tüm verilenleri yer yutar ve boş kalır. Kral yenik düştüğünü anlar ve dilenciye yakarır: - Tamam, sen kazandın. Dileğini yerine getiremedim ama ne olur bana çanağın sırrını söyle . - Çok basit..... der dilenci. İnsan içbenliğinden yapılmıştır... İnsanın arzu ve isteklerinden... Doymak bilmez oluşu bundandır. Bu gerçeği bir kez kavrayanın yaşantısı değişir. İstek nedir ki! İstek ulaşılana kadar, belli bir süre heyecan veren bir duygudur. Örneğin; bir araba istersin… Bir yat… Ev… Eş! Tek tek her birini elde ettiğinde, tümü anlamını yitirir. Neden...? Çünkü beynin, aklın onları dışlar. Araba garajdadır ve artık istek uyandırmamaktadır. Heyecan, onu elde ettiğinde sönüp gitmiştir. Gene boşluğa düşer, yeni bir istek yaratmak zorunda kalırsın. Bir istekten bir diğerine çırpınıp durursun. Amacına ulaşır ulaşmaz bir yenisini yaratırsın. İstek doyumsuzluk uyandırır ve giderek dilenci olursun. KEKEMELİĞE DAİR... Lise çağındaki bir çocuk kayıt olurken müdürün dikkatini çeker: - Oğlum senin adın ne..? Çocuk-delikanlı: - Meme-mehmet ... Yaya-yakut ..... Müdür : - Oğlum sen kekeme misin ..? Aslanımız akıcı bir türkçe ile - Hayır hocam, babam kekemeydi, kaydımı yapan nüfus memuru da onun bunun çocuğu...... “Bir şeyin imkânsız olduğuna inanırsanız, aklınız bunun neden imkânsız olduğunu size ispatlamak üzere çalışmaya başlar. Ama bir şeyi yapabileceğinize inandığınızda, gerçekten inandığınızda, aklınız yapmak üzere çözümler bulma konusunda size yardım etmek için çalışmaya başlar” ww.uydulife.tv
__________________
La İlahe İllallah kalbimizi karartma. La İlahe İllallah rızkımızı daraltma. La İlahe İllallah bizi imansız bırakma. La İlahe İllallah kabirde bizi bunaltma. La İlahe İllallah kendi kapından başka kapı aratma. La İlahe İllallah kendine kul habibine ümmet olmaktan bizi biran bile ayırma. La İlahe İllallah hesapsız sabır ver. La İlahe İllallah azapsız kabir ver bizlere Allah'ım… AMİN AMİN AMİN ASALET BOYDA DEĞİL, SOYDA OLMALI İNCELİK BELDE DEĞİL, DİLDE OLMALI DOĞRULUK SÖZDE DEĞİL, ÖZDE OLMALI GÜZELLİK YÜZDE DEĞİL, YÜREKTE OLMALI.. |
|
28.07.09, 00:12 | #2 | |||||||||
Üye Numarası: 628
Üyelik tarihi: 09.02.2009
Yaşım: 52
Mesajlar: 957
Konular: 166
Rep Gücü : 21
Rep Puanı : 560
Rep Seviyesi :
Level: 27 [] Paylaşım: 0 / 662 |
emeğine sağlık teşekkür
ww.uydulife.tv
__________________
********************************************** TÜRKSAT / HOTBİRD / ASTRA SABİT ÇANAK 30W/8W/7W/5W /4W/1W/5E/7E/9E/16E/23E/26E/39E/53E dieseqc Motor |
|||||||||
Bookmarks |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|