Sinema Meslek Birlikleri Güç Birliği, Anayasa Uzlaşma Komisyonu'ndan, yeni anayasada, devletin görevleri arasında, 'fikri mülkiyet, sanat vesanatçının korunması' na dair bir hükmün yer almasını istedi

Sinema alanında 8 meslek birliğinin bir araya gelerek oluşturduğu Sinema Meslek Birlikleri Güç Birliği, TBMM'ye yeni anayasa önerilerini sundu. Birlik, yeni anayasada, devletin görevleri arasında, ''fikri mülkiyetin, sanat ve sanatçının korunması'' na dair bir hükmün yer almasını istedi.

Birlik, Mecliste siyasi parti gruplarını ziyaret etmesinin ardından TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu bünyesinde oluşturulan alt komisyona önerilerini iletti.

Birlik, yeni anayasada, ''Fikri mülkiyetin, sanatın ve sanatçının korunması'' başlığı altında bir maddenin yer almasını önerdi. Bu madde, fikri ve sanatsal üretimin kısıtlanamayacağını öngörüyor. Ayrıca, devletin temel görevleri arasında, fikri ve sanatsal üretim ile bunun temeli olan fikri mülkiyet haklarını korumak, teşvik etmek ve desteklemenin yer almasını düzenliyor.

Birliğin komisyona sunduğu metinde, temel insan hakları, mülkiyet hakları, fikri mülkiyet haklarının, bireyin varoluşunun temeli olan, bireylerden soyutlanamaz haklar olduğu belirtildi. Fikri mülkiyet hakkının, diğer iki hak gibi, yeni sivil, demokratik anayasada yer alması gerektiği ifade edildi.

Fikri mülkiyet kavramının, sanayi toplumlarında ortaya çıksa da sanayi sonrası toplumlarda çok özel bir anlam kazandığının vurgulandığı metinde, şunlar kaydedildi:

''Başlangıçta bireyin sanatsal yaratıcılığına ilişkin bir hak durumundayken, günümüzde bireyin bu yaratıcılığını ana sermaye kabul eden endüstrilerin ortaya çıkması ve küresel ekonominin lokomotifi olma yolunda ilerlemesi, söz konusu kavrama çok başka bir önem kazandırıyor.

Medya, film, yayıncılık, müzik gibi endüstri niteliği kazanmış bütün küresel sektörler, ana sermaye olarak parayı ve makineyi değil, yaratıcı emeği, insanın hünerlerini temel alıyorlar. İnternetin her türden pazarlama ve tüketimin merkezine yerleştiği bir dünyada yaşıyoruz. Artık sesli ve hareketli görüntünün bütün türlerine içerik adı veriliyor. Bugüne kadar çektiğimiz, yazdığımız, yaptığımız bütün filmlerle; yazacağımız, çekeceğimiz ve yapacağımız filmlerin tamamı da bu içerik okyanusunun parçası haline geliyor. Bu içerik okyanusunda tek tek ürünler aynı zamanda kalıcı bir film arşivinin de parçası oluyor. Bu, yeniden iletimin katlanarak büyüyen ve inanılmaz katma değer yaratan bir faaliyete dönüşeceğini de gösteriyor. Bu gerçek gösteriyor ki kültür endüstrilerinin hayal edilemez bir gelişmeye gebe olduğu bu çağda, sahibi olduğumuz içeriğin küresel tapu kadastrosu kadar, yaşama hakkı kadar, sosyal güvenlik kadar, menkul ve gayrimenkul kadar, anayasal bir öneme haizdir. Bu nedenle fikri mülkiyet hakları ilk ortaya çıktığında ticaretin ve tacirin çıkarları bakımından tanımlandı ve korunmaya çalışıldı. Günümüzde ise anlaşıldı ki yaratıcının, hüner sahibinin çıkarları korunmaksızın, hüner ticaretinin çıkarları korunamaz.''

-''Tarih, değerli bir fırsat sunuyor''-

Fikri mülkiyet haklarını anayasal devlet güvencesine kavuşturmanın, medeniyet sahibi olmanın temel bir özelliğine sahip çıkmak anlamına geldiği, küresel ekonominin lokomotifi olan sektörleri desteklemenin, aynı zamanda bu sektörlerin mali çıkarları karşısında, yaratıcıların ezilmemesini sağlamak anlamını taşıdığı kaydedildi.

Metinde, ''Tarih, TBMM'nin, yani hepimizin önüne çok değerli bir fırsat sunuyor. 21. yüzyılın öncü her konuda olduğu gibi fikri mülkiyet alanında da öncü bir anayasa yapma imkanı'' denildi.

AA

__________________