..:: BİLGİ VADİSİ ::..

..:: BİLGİ VADİSİ ::.. (http://www.bilgivadisi.biz/index.php)
-   Fıkralar (http://www.bilgivadisi.biz/forumdisplay.php?f=235)
-   -   Nasrettin Hoca Fıkraları (http://www.bilgivadisi.biz/showthread.php?t=2203)

akbay022 18.08.08 18:16

Nasrettin Hoca Fıkraları
 
Yarasaydı, sahibine yarardı
At nalının insanlara uğur getirdiğine inanan biri, Hoca’ya sormuş:
- “Hocam, at nalı insana uğur getirirmiş, evin kapısına assak günah olur mu?” Böyle hurafelerin dine aykırı olduğunu her zaman anlatan hoca, bu sefer farklı bir yöntemle cevap vermiş:
- “Eğer uğur getiriyorsa, asabilirsin. Ama bence getirmez. Çünkü atlarda bir değil, dört nal olmasına rağmen şimdiye kadar bir faydası olduğunu görmedim aksine akşama kadar yediği kamçının, taşıdığı yükün ve koşturulduğu yolun hesabı yoktur.”

akbay022 18.08.08 18:17

Doksan Dokuz

Bir devirde Nasreddin Hoca büyük bir para sıkıntısına düşmüş. Ne yapsın? Başlamış gece gündüz evinde yüksek sesle dua etmeye:
- “Yarabbim, bana yüz altın ver! Doksan dokuz olursa asla kabul etmem...” Onun durmadan böyle dua ettiğini duyan zengin bir komşusu merak etmiş. Yanına doksan dokuz altın alarak görünmeden Hoca’nın damına çıkmış. Tam Hoca aynı duayı sayıklarken başlamış bacasından teker tekerk altınları atmaya. Hoca, bacasından altın yağmaya başladığını görünce, Allah’ın nihayet duasını kabul ettiğine inanarak koşmuş. Başlamış altınları toplamağa... Bir taraftan da sayarmış. Altınların sayısı doksan dokuz olunca:
- “Buna da şükür Allah’ım! Varsın doksan dokuz olsun! Diyerek altınları cebine indirmiş.” Bacanın tepesinde bu işin sonunu bekleyen zengin komşu hemen telâşlanmış. Yukarıdan seslenmiş:
- “Hoca! Hoca! Hani altınlar doksan dokuz olursa kabul etmeyecektin! Oldu mu ya!” Hoca pişkin bir tavırla şöyle cevap verir:
- “Doksan dokuz altını veren Allah, elbette birini de verir.”

akbay022 18.08.08 18:18

Tok Olmak İçin

Bir köy imamı Nasreddin Hoca’yı misafir olarak kabul eder. Ev sahibi de ona şöyle söyler:
- “Beyim! Beyim! Siz yorgun musunuz, yoksa susuz musunuz? Karnı aç olan Hoca şöyle cevap verir:
- “Buraya gelmeden önce bir su kaynağının önünde uyumuştum da.”

akbay022 18.08.08 18:18

El Yazısı

Nasreddin Hoca iyi bir eğitim görmüştü. Bölgenin en iyi okullarına gitmişti. Bunu bilen ve okuma yazma bilmeyen bir komşusu bir gün Hoca’ya gelmiş:
- “Hoca” demiş. “Oğlum Konya’da. Ona bir mektup yazar mısın?” Hoca da:
- “Ben Konya’ya gidemem” demiş.
- “Sana, Konya’ya git demedim mektup yazmanı istedim.” Hoca:
- “Benim el yazımı benden başka kimse okuyamayacağında mektubu okumak için kendim gitmeliyim.”

akbay022 18.08.08 18:19

Aferin

Hoca kırda dolaşırken bir deli çobana rastlar. Çoban:
- “Sen Hoca mısın?” diye sorar. Hoca:
- “Evet,” der.
- “Sana bir şey sorsam bilir misin?”
- “Bilirim sor!...” der.
- “Bilmezsen sormayayım. Zira kime sorduysam cevap veremedi.”
- “Sor dedik ya...” der.
- “Her ay yeni ay çıkıyor, sonra incelip kayboluyor. Sonra yine yenisi çıkıyor. O eskilerini ne yapıyorlar?” - “Bu kadarcık şeyi bilemedin mi?... Bir kısmını kırpıp kırpıp yıldız yaparlar, gökyüzü onlarla dolu. Bir kısmını da uzatırlar şimşek yaparlar, yağmurlu ve fırtınalı günlerde kılıç gibi uzar, sen bunları hiç görmedin mi?” der.
Çoban biraz düşünür ve daha sonra:
- “Aferin be, der. Gerçekten tam bir Hocaymışsın. Ben de öyle düşünüyordum

akbay022 18.08.08 18:19

Ezan

Nasreddin Hoca bir gün hem ezan okuyor, hem de camiden koşarak çıkıyormuş.
- “Niçin hem ezan okuyor, hem de camiden koşarak çıkıyorsun? Diye birisi bağırmış.
Hoca şöyle inandırıcı bir cevap vermiş.
- “Bakalım sesim nerelere kadar varıyor diye dinlemeye gidiyorum.

akbay022 18.08.08 18:20

Kıyamet

- Kıyamet ne zaman kopar? Diye Hoca’ya sormuşlar, O'da:
- 2Hangi kıyamet?' demiş.
- 'Kıyamet kaç tanedir?' demişler.
- 'Aslında kıyamet iki tanedir. Kişinin kendi ölümü küçük kıyamet, dünyanın parçalanması ise büyük kıyamettir. Bizim ev için sorarsan karım ölürse küçük kıyamet. Ben ölürsem büyük kıyamet!' diye karşılık vermiş.

akbay022 18.08.08 18:21

Büyük Farklılık

Hoca, namaz kıldırıp vaaz vermek ve biraz para elde etmek için üç günlük uzaklıktaki bir köye gitmiş, bir ağanın evine konuk olmuş. Ağa, Hoca’ya bir şey okutmuş, sonra aynı şeyi kendisi okumuş. Hoca’ya bir satır yazı yazdırmış, altına aynı yazıyı kendi de yazmış. Sonra demiş ki:
- “Gördün ya, sen okudun, ben de okudum. Sen yazdın, ben de yazdım. Sana ne hacet, aramızda ne fark var?” Hoca:
- “Dur demiş, aramızda büyük bir fark var”: Ben üç günlük yolu, yarı aç ve yaya geldim, sense burada rahat huzur içinde yan gelip yatıyorsun.

akbay022 18.08.08 18:22

Lütfunda hoş, kahrında

Günün birinde uzun bir yolculuktan dönen Hoca, güneş altında koşmaktan yorulur ve dua etmeye başlar.
- 'Aman Allah’ım çok yoruldum, daha fazla yürüyemiyorum. Lütfen bana bir eşek gönder.'
Kısa bir zaman sonra Hoca yanında eşek de taşıyan bir atlı genç görür. Buna çok sevinir.
Atlı yaklaşınca Hoca’yı görür ve ona şöyle der:
- 'Sen tembel adam! Niçin burada oturuyorsun? Bak benim eşek yolculuktan ve sıcaktan bitkinleşti. Buraya gel ve onu bir sonraki şehre kadar taşı!'
Önce Hoca itiraz etmek ister, fakat genç adamın kendisini döveceğini hissedince korkar.
Böylece Hoca eşeği bir sonraki şehre kadar taşımaya razı olur. Yorucu birkaç saatten sonra şehre varırlar.
Genç adam Hoca’yı dışarıda bırakarak hana girer. Bunu gören Hoca yorgunluktan yere yığılır ve şöyle dua eder:
- 'Oh, aman Allah’ım, artık çok şey öğrendim. Bundan sonra dualarımda dikkatli

akbay022 18.08.08 18:23

Hoca, abdest alırken suyu bitmiş. Bunun için tek ayağını yıkayamamış.
Namaz esnasında tek ayağı üzerinde duruyormuş.
- Hoca, neden tek ayak üzerinde duruyorsun? Diye sormuşlar. Hoca şöyle cevap vermiş:
- Bu ayak abdestli değildir.


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 00:50 .

Powered by vBulletin® Version 3.8.11
Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.
Dizayn ve Kurulum : Makinist