![]() |
Cansel Işık Şiirleri
Zor Gelen İlhamlar
Sonunda başladı bir güneşin doğuşu, Battı batışlar... Çıktı çıkışlar... Nerde kaldı hani bu ilhamlar? Yazılar ah yazılar... Kafamı karıştıranlar... Aklımı alanlar... Nerde ilhamlar nerde kaldılar... Ölümler var gizemini koruyan, Daha onca hayat var yazılacak olan, Başımda sevda nöbetleri, Yüreğimde kavak yelleri, Yakıyor bu sevda ateşleri, Görmüyor gözüm ne maziyi... Nede yarına gebe geleceği... Söylemek zor... Zor işte tarifi... |
Yeşile Kattım Siyahı
Bak yeşil,yeşil derdin şarkılardaki gibi, Öyle severdin hem beni, Hem de gözlerimi... Geriye ne kaldı ki? Gözlerimi kapattım da... Yalnız senin için baktım da... Geriye ne kaldı ki... Şarkılarda anmak mı? Bu buğulu gözlerle ardından bakıp ağlamak mı? Beni anlayacak tek varlık diye gökyüzüne doğrulmak Ve ardından bir demet yeşile siyahı katmak mı? Yağmur altında geziyorum senin için, Gözlerimi kapatıp bakıyorum yalnız senin için, Direniyor gözlerim buğulansa da... Yağmursuz günlerde çıkmıyorum dışarı, Yağmurun damlaları saklıyor göz yaşlarımı, Fazla geliyor belki körpe yüreğime bu kadar acı, Geceleri iple çekiyorum, Çünkü her gecenin içinde kucaklıyorum... Kokunla dolu olan yastığımı. Verdiğin yedi renge kattım siyahımı, İyileşti sanır,herkes içimdeki yaramı, Bilmezler,düşmanım benim gündüzler, Bu yeşil gözler, sensiz sahte güler, Gerçek için yağmurlu günü bekler, Aşkını yağmurla besler, Yangınlarla gelen acı, yağmur damlasıyla söner. Beni bir tek sen anlarsın ya, Yağmurun sakladığı göz yaşlarımla... Bir tek sen ıslanırsın, Son damlama kadar içine alırsın, Gözlerimi.... O sevdiğin gözlerimi kapatırım, Senin için yalnız senin için bakarım. Hani...hani...geriye ne kaldı ki? İçinden çıkamadığım siyahlarım, Birde sarılmaktan vazgeçemediğim yazılarım Adını saatlere kazıdığım, Geceleri olan sırdaşımla... Birde seni sakladığım kokularım..... |
Yardan Ayrı Mayınlar
Anlatıldım, Bir sevda masalında, Kaldım, Uzak diyarlarda, Ağlatıldım, Yardan uzaklarda, Parçalandım, Acımasız mayınlarda. Gel derim ey sevgili yar! Ardından gözlerim ağlar. Tut derim elimi yar! Ellerim seni arar. Aldatıldım, Suskunluk mezarında. Bırakıldım, Umutsuzluk ovasında. Ağlatıldım, Aşk yuvasında. Parçalandım, Yardan ayrı mayınlarda. Gel derim ey sevgili yar! Bir kerecik yaramı sar! Tut derim elimi yar! Gözlerim bi çare seni arar. |
Ve İşte Saydım Ki
Yıkılan binaların enkazı, Seni onarsam ne kadar dayanırsın ki, Ne kadar ayakta kalırsın ki... Aldatılan insanlar gibi, Yüreğin yakar beni. Sorgular her gece beni, Dürüst insanların harcanışı gibi ağlatır, Aç insanların haykırışları gibi yakar beni. Bir seni anlayamaz mıyım ben! Bir seni mutlu edemez miyim ben! Bu kadar mı...bu kadar mı kötüyüm ben? Gittim...bakmadım arkama, Sustum... Mutluluğunun fedakarlığı benim vazifemmiş gibi... Yuttum... Benim değilmişsin gibi, Seni say ki hiç tanımamışım gibi... Çizdim bir kalemle, Olmadı! olmadı işte. Saydım ki hiç olmadın, Saydım ki başkası yaktı beni, Saydım ki ve saydım ki... Kahretsin ama sevdim, Sevdim işte ben! Şimdi verdiğin sensizlikle, Say ki sen beni öldüm... Ve say ki, işte kara toprağa gömüldüm. Ve sayıyorum ki işte o zaman seni mutlu gördüm. |
Unutma
Bir kere kutupların evlatlığından alıpta, Sıcaklıkların namusu yapsan. Bütün ayazların soğuk ağıtlarından kurtarsan... Bana sımsıcak baksan... Ama yoksun sen, Uzaklıklara dikilmiş kilometreler tabelası... Benim alnımın yazısı. Gaddarlıklarımı bir deniz kenarında bıraktım uğruna, Haydi gel! ! Sende beni bir dağ başında unutma... |
Umudun Kalbi İskeletin İçinde
Dalga geçerdim hani yazardım şiirleri, Gülerdiniz ya hani, Kafiyeli kafiyesiz umurum da olmadan... Yazılırdı... öylesine üç beş satır değildi yazılan, Emek var ya emek göz yaşlarına sıkıca sarılırdı hani... Korkardı inci tanesi akar süzülürdü... Tutardı sımsıkı emeğin elini, Hani nasıl yazıldığına bazen ben bile şaşardım. Vay be! derdim nelerde yazarmışım, Elma çalan çocuklar gibi kızarırdım, Bunu ben mi yazdım der inanamazdım... Ya...inanamazdım. Hep kanatlandı içimdekiler, Hani şimdi neredeler? Neredeler? Hep kanatlanmışlardı, Hani kanadı kırılmış, Muhabbet kuşlarına inat yaparlar gibi... 30 ağustos zafer bayramının süslü,püslü, Ve paraşütlü semalarda süzülüşü misali, Sesten hızlı uçaklara inat geldiler, Sevindirdiler... Sevdirdiler... Bir salyangoz misali süründürdüler, Hani bazen kaplumbağa misali, Kabuğuma gömdüler... Hani var ya hani, Bir aşk masalının tarlasında ki, Zombileri diriltip tetikçilere terfi ettiler, Her dirilen zombi tetikçi Sıktı iki mermi, Hayır bilemedin...bilemedin... Gecenin nöbet tutan umudunu öldürdüler, Umudun kalbini söküp içine... Hayır...hayır anlayamadın, Ne seni nede beni yerleştirdiler. Gecenin umudunu öldürdüler. Umudun kalbini söküp içine de... İskeletten bir şiir gömdüler. |
Toprağın Aşkı Elveda Mektubu
Artık dinlenmem lazım, Bedenime aşık toprağım, Davetiyesini hatırladım, Ona sadık değilim korkarım. Hatırladım.... Dinlenmem lazım... Sen başarılarımı çaldın, Şimdi artık rahatım, Başarılarımın sertifikasını çoğalttım, Çalsan da sigortasını yaptırdım. Sevdalara karlar yağdıracağım, Kardan adama sarılıp içimi soğutacağım. Gözlerimin rengini çaldın, Göz yaşlarımdan bir baraj yaptırdım, Seni boğmaları için çok ağladım, Artık rahatladım... Bekle senide sigortalayacağım, Ayrılığın yıkımından koruyacağım... Üzüntülerin girdabına neşemi attın, İmgelerimi hamile bıraktın, Bak sen bana bunları yazdırdın, Beni bile şaşırttın. Sonra yeniden severim bekle beni canım, Toprağın davetiyesi var kaçmam lazım. Yaptıklarının adı kalleşlik oldu, Bu yazdıklarımın adı ELVEDA oldu. Sonra yine yazarım canım adım şair oldu, Okudukların nasıl? Oturdumu? |
Tebessümü Yalancı Ahşap Çocuk
Damlaların suçu yok, Bir çocuk ağlıyor yüreğimde acıları gizli Gözlerindeki tebessüm sana bak yalan söyledi, O büyüyordu,gözleri hep yalanı öğrendi. Ve bir yalan sevdi, Doğru zannettiği tek sevgisiydi, Şimdi o sevgi gözlerinin katili... Siyah bayraklara beyaz yıldızlar çizdi. Sen kızma; o zaten mutlu iken susuyor, Adını bilmediği bu suskunluk ona sarılıyor, Doğrularıyla sana gelip sarılınca, Bak işte sende yeniden doğuyor, Küçük bir çocuk o sevgi istiyor. Yüreğimdeki çocuk...sevmeyi öğreniyor, Kızma; o ölümü **** sanıyor, Severken ölündüğünü bilmiyor, Çocuk ölümle sevgi arasında karar veriyor. Sen mutluluğun resmini yap ahşapça gülümsesin, Herkese gözleri yalan söylesin, Bu çocuk için kimse üzülmesin, Bırak herkes onu mutlu bilsin... TEBESSÜMÜ YALANCI BU AHŞAP ÇOCUĞA, AMA KİMSE YALANCI DEMESİN! ! |
Taburcu Oldun Geceden Gündüzlere
Gece diyorlar seni yatırdığım hastahaneye, Amansız bir hastalığın içinde, Terk etmişler seni çaresiz diye, Sanki yıllar olmuş seninle, Ben evde sen gecede, Doktoru gelmiş hemşiresiyle, Bize kahveye. Umutsuz...boyun bükercesine... Çok sevdiğin için ölecek, Sevme böyle delicesine, Alma onu içine, Boğuluyor o içinde, Olmamış sevginin aşısını önce, Bilmez o sevgi ne demek, Bırak sevmezsen dirilecek, Sensizlik demek... Onun için oksijen demek, Unutma! Sen bir kelebeksin...kelebek... O yürümesini bilmeyen bebek, Düşerek öğrenecek, Kanatlanırsa eğer seninle, Yürümesini bilmeyen bebek, Senli gecede ölecek... Onu bırak gündüzlere, Çaresi gündüzün zaliminde, Onu bırak engereklere, Panzehiri sürüngenlerin yüreğinde, Onu bırak...bırak ki, Her süründüğünde, Gelsin sana geri, Taburcu et geceden, Onu da sevgisini de... Sen öleceğine gündüzlerde, O aşısını olsun zalimin yüreğinde, O dirilsin bir engerekte, Sürünsün de... Uçmanın kıymetini bilsin seninle, Sonra uçarsınız cennete. |
Şirin İdim Ferhat Oldum
Ne hasretler çekildi sineye,buda çekilir, O silinesi gözyaşların yudum yudum içilir, Ne gidişler yazıldı tarihe, Bir gün olur buda silinir. Kara bulutlar bile ayrılıp yağar nice sevdalara, Kimsenin bilmediği yerde ağla sende bana, Sığındığın kucaklar avutmasa da yokluğumda, Bu kara bahtın inadına ah çekipte gizlice ağla.. Döneceğim demedim arkamda kalanlara, Yürekten gitmemişse,atılmamışsa bu karasevda Et tırnaktan,can bedenden nasıl ki ayrılmamışsa, Söyle döner mi senden gitmeyen hiç sana? Bu Ayrılığın ****ini ben yazmadım Senaryoyu değiştirmekse benim yazgım, Ferhat�ın çaresizliğe yenilgisini hazmetmekse bahtım, Şirinin dağları deldiğini izlemektir şansım. Göster ben sana hangi dağları deleyim, Delipde erkekliğin kitabını mı değiştireyim? Söyle gidişleri yazıldığı yerden yerine ben sileyim, Söyle sana hasret gözyaşı değil de sevdalar getireyim. Kardelenler henüz daha ölmemişken, Aşkın Zümrüdüanka dan daha gerçekken, Söyle efsanelerin hatırına ben şirinken, Allah aşkına ben sana ferhatça aşkı nasıl getireyim? |
Suskun Ağıtlı Babam
Bir babam vardı benim, Hayallerimin rüyalarımın babası, O beni çok severdi Bende onu. Öyle ki her anımda arardı gözlerim, Bakardım içli içli, Hani derlerdi ya; var olanlar vardır, Olmayanlarsa bir rüyadır. Evet bir babam var benim, Şehrin ayaz akşamları çöktüğü anda, Herkes çekilirdi ya yuvasına. Babamsa gömülürdü kendi dünyasına, Kim bilir Kim bilir savaşıyordu belkide iç dünyasıyla. Kafasındaki alacak verecek hesaplarıyla, Bense gizlice silerdim içimin gözyaşlarını, Susturmaya çalışırdım, büyümeye çalışan yanımla. İçimdeki annesiz kalan çocuk ağlardı Ağlardı işte Birde babasızlığı kaldıramazdı, Ama onu hep anlamaya çalışırdı. Acaba acaba babamda beni anlarmıydı? Ah babam Hayallerimin şefkatli babası, 23 nisanlarımın, 19 mayıslarımın, 30 ağustoslarımın, Senliyken sensiz bayramlarımın, Ve yaşanmamışlıkların Özlem kokan deniz derya babası. Bir kere sormaz mı hatırımı dilin, Bir kere okşamaz mı saçlarımı o elin, Bir kere sadece bir kere bakmaz mı gözlerin, Varlığım yeryüzünde oldu eserin, Bir kere de olsa açılmaz mı o koca yüreğin, Dile gelmez mi küçük kızına olan sevgin? Gülün olmak isterdim oysa, Dikenlerim olmasın isterdim, Batmasın, acıtmasın, kanatmasın isterdim, Ama hayat öyle değil baba, Acıtıyor! Kanatıyor, Ve birde küçüksen çaresizlikte canın yanıyor. Hiçbir büyük gelip de açtığı yarayı sarmıyor. Yüreğim küçük çok küçük baba! Büyük yaraları olsa da, Bu küçük yürekli kızın Seni çok büyük seviyor baba. Çok büyük Şimdi düşündüm de baba, Bu sözlerimden sonra için acıdıysa, Koca yüreğin sızladıysa, Sana olan sevgimdir bunlar, Yaşıyorum yokluğunu varlığında, Sana olan özlemimdir beni yanlış anlama, Suskun kalbini ağlattıysam, Ne olur affet beni baba Ama Ama lütfen artık susma. |
Sus Derim Sana Sus!
Yüreğim acılarla dolu, Acınmak değil acındırmak değil, Uçuyorum suskunluğa doğru, Gidiyorum belki bitişe.... Üstelik gelmemecesine... Sus! diyorum sus! Kişilik bozukluğu değil, Psikoz problemler değil işte, Beynimi kaybetmek istemiyorum, Verem olmuşum... Artık sus! diyorum sus! Onu anla! bunu dinle! Uyansana yolculuk nereye? Rakılara meze ağlıyorsunuz kimi yerde, Veriyorsunuz barlarda el ele, Sonra tak koluna sepeti de, Evli evine garibanlarda köyüne, Uyanın be! Uyanın! Sermayeler cepte, Karılar hazır beklesin döşekte, Sevgiler hep esir bir köşede, Satın alınıyor her şey çekle, Sus! derim artık sus! Verem olmuşum bu geniş yürekle... Yardım etmişim ona buna, Ve kimlere daha... Bakmadan karşılığına... Enayilik koydular, İnsanlığın adını, Pazara kadar yaptılar, Dostluğun kontratını... Ve ***** koydular benim adımı. Ve aynam,aynam Güzel aynam derim Beni her zehirlediğiniz, Veremli gecenin gündüzünde, Hala tutunmak isteğiyle, Bakarım aynalarda kan kusan çehreme, Aynam,aynam güzel aynam! Var mı benden *****ı? Var mı benden aşağılığı? Ayna güler kan kusan çehreme... 'Dön de bir bak şu milletine' *****lık kalsın cevher sende, Hani onlarda hayıflandığın nerede? ... Edep nerede...haya...nerede? *****lık kalsın baki sende, Aşağılama vurma sende kendini yerden yere, Yücelik divanı duygularını yendiğin yerde. |
Su Damlaları
Yürüyorum yokluğuna doğru... Çeyreklere az kalan tamlardan kopuyorum. Kırılmalardan toparlanmaya gidiyorum, Gururlardan inatlardan arta kalan yazıklara yürüyorum. Aklın katili çılgınlık damarından kopuyorum, Anla beni diyemiyorum...anlamlardan çıkıyorum, Bir anlamsız aşka gömülüyorum, Ellerin mi bu tuttuğum bir alev topumu bilmiyorum. Serseri yağmurlar yağar mı? Yıldızlar kayarda kuyruklarına takar mı? Saçlarımdan oluşan bir sevda uçurtmasını, Semalara salar mı? Göçmen kuşların kanatları dökülür de adını yazar mı? Bir güne inat! Nefrete inat! Geçmişe inat! ! Yeni bir gün doğar mı? Adın orda kaldı, Boşluklara doğru sarmaş dolaştı, Seçemiyorum bu kargaşanın içinde adını, Adın nerde hani nerde kaldı? Yokluğuna doğru açılan camlardan içeri hüzün daldı, Fırtınalar mıydı alıp ***üren rüzgarlar? Birbirine mi benzer kahrolası sevdalar? Uğruna söylenilen ağıtlardan kalan bir hüzün buharı vardı, Bak şimdi adını yazdı,bu su damlaları. |
Söylenecek Ne Kaldı Ki?
Söylenecek ne kaldı ki... Tüm şarkı sözleride benim gibi ağladılar. Zamana baktım da saniyeyle salise ağlaşırlar. Sonra fotoğraflar. Fotoğraflar ya, Fotoğraflar çok mutlular, Öyle ya onlar zamanı durduranlar Zamana baktım da saniyeyle salise, Sarmaş dolaş gülümseyerek bakmışlar. Ellerim... Ellerim ne kadar da yıpranmış, Gözlerim... Ne kadar da solgunlaşmış, Yaşadığım o günler tabi ya, Fotoğraflar susturulanlar. |
Son Besteyle Aşkımızı Dengele
Aşk diye çıkma sakın yollarıma! Sollama yapacaksan uçurumlarda, Ve aşk dediğin bir hüsran olacaksa, Tutma sakın ellerimden asla! İstemem bir kez daha, Yürüyemem hüsranlarla, Yaşayamam temelsiz inşaatta, Ve gözyaşlarıyla çökmek mi asla! İnsanlar hep farklı yaklaşıyor, Benimse içim sevgi diyor, Amansız tutulacağım an korkutuyor, İstemliyken isteksiz bırakıyor. Korkutma beni... Senin adın sevgi, Asırlardır duymadığın şarkı gibi, Tut ki dinliyorsun yaptığım besteyi. Fasıl diyerek işledim seni Kattım içine seni ve beni, Hadi durma bunun adı sevgi, Bu son besteyi dinleyelim mi? Ve sakın altı üste, Tersi düze, Sakın karıştırma dışını da içine, Hadi şimdi terazinin kefesiyle aşkımızı dengele. |
Sizler Cehaletin Aynası
Yıkana kadar uğraşacaksınız anladım, Sevinç çığlıklarını yüreğimden alacaksınız, Düşman edeceksiniz beni herkese, Sevgiye kan kusturacaksınız... Alın bakalım alın... Bedenim kalacak size anadan üryan, O zaman ne yapacaksınız? Parsellediğiniz parçalarımı mı alacaksınız? Kanser olsaydınız yenerdim sizi, Düşürdüğünüz yerde Tekrar ayağa kalkar bitirirdim her şeyi, Malum tedavisi olmayan bir hastalıksınız... Cehaletin aynası sizler olmalısınız. |
Sevgiliye Dönüş
Bir gün öyle bir günde kafanı duvarlara vurmak isteyeceksin ki... Müneccim mi oldun diyeceksin bu son haykırışlarıma belki... Her deryalarda aklını yitirmiş sazan balıklar gibi döneceksin... Sevenin yüreği oltadır sevilen için... İlk günden kancası batmıştır açıklara dalsa bile. Yaraları kabuk bağlasa bile İlk kancadır o unutamadığı işte. Kafanı duvarlara vurduğunda anlayacaksın, Seni öylesine incitmeden nasıl sevdiğimi... Acıyı duvara vurduğunda hissedecek Ve dönmek istediğin yer olacak huzur... Öğreneceksin sahte mutluluklar için Beni nasılda umarsızca terk ettiğini... Unutamayacaksın ya...unutamayacak... Geride bir tutam saçımı koklamak için aradığında, Sana avuçlanmış bir tutam saç getirecek kuşlar... 'Bu sevdiğinden sanadır, Bu saçları örerek ona ulaşacaksın' diyecekler... Her ördüğünde biraz daha kısalacak mesafe, Sen yaklaştığını varsayacak sevincik delisi olacaksın... Ama bakacaksın koca bir okyanus önünde Yunuslar sana; ' bu sevdiğinin gözyaşlarıdır,ona ulaşmak için bu deniz derya okyanusu aşacaksın' diyecekler... Her kulaçladığında azalıyor sanacaksın, Ve daha da hırslanacaksın... Karanlıklar bastığında Gökyüzünde bir ay ışığı eşlik edecek sana Ay ışığının vurduğu ışıltıları takip edeceksin... Ama anlayacaksın ki Beni sevmek okyanuslarda yüzmek gibi yürek istermiş. 'Gel' diyeceksin 'gel nefesim ol kurtar beni bu ızdıraptan' diyeceksin Sonra son nefesin gelecek Ve melakelerin sana diyecek ki 'sana o bir kere değil her gün her gece her saniye geldi' Anlayacaksın işte Allah birdir sevgisi de tektir... Seni seven kulunun kalbine kutsal sevgiyi Allah vermiştir. Bir zamanlar git dediğin sevgiyi yine Allah'tan sen isteyeceksin... Dünya bu döner döner durur... Birde bakarsın sevdiğin karşında durur... Şimdi imtihan zamanıdır işte... Hadi ne duruyorsun sımsıkı sarılıp ta bırakmasana! Seven hakkını her daim bulur... Kafanı duvarlara vurduğun andaki acıyla.. Seni seveni bırakıp gittiğinde ardında kalan acı aynımıydı acaba? Bir sorsana hadi durma... Hadi sarıl ve bırakma... |
Senden Kalanlara Mıydı?
İnsan kuyularımı kazıldı? Cennetin yollarına isimler mi yazıldı? Baharın adına ağıt mı yakıldı? Geceler sessiz ve karanlıktı... Dünlere mi hep böyle mi bakıldı? Geleceğe inat umutlar ağlatıldı, Toprağa mı sevdalar yazıldı? Gündüzlere suya inat kuraklık karıştı... Martılara doğrumu ekmekler mi atıldı? Vapur düdüğünün yerini bilesin sirenler aldı Sen güvercin ağzında ki barış dalı Bilesin yarasalara mirasın kaldı Yoksa senden kalan olmak mıydı... Var olmaya inat masal mıydı? Hayır senden bana kalan ay...mıydı vah...mıydı? Yoksa bu eylülden kalan bir dans parçasımıydı? |
Sen Yenile Kurşunları
Neden demeyeceğim...bunu öncede söylemiştim...susacağım... Sustukça anlatacağım,belki anlatamadıklarımı. Kan mı kusmalı her yeni doğan güneşe? Seni hatırlatıyor diye. Bütün keskin aletler kazandı ben mi kaybettim? Kesmek,bitirmek...bitmek? Bir nokta benden büyükte ben mi bittim? Sebebe şahit! kesmeye güç gerek! Bende bu sevda nöbetlerini bitirmeye, Bu yürekte seni öldürmeye, Bu kalpten seni sökmeye. Öyle bir cesaret ister ki! ! Sen git bıçakları bileyerek, Sen git kurşunları yenileyerek, Sen git yine her şeyi gömerek. Bunu da sineye çekecek bu yürek... |
Sen Uyu Bebeğim
Sen uyu bebeğim, Baş ucunda okşar saçlarını Senden ayrı sandığın ellerim. Her gece sabahlara dek nöbetteyim. Bir damla aksa alnından, Silerim seni uyandırmadan, Terledim sandığın işte o an, Göz pınarlarımdır sana boşalan. Sen uyu bebeğim, Sen uyurken gizlice gelirim, Sol göğsüne yatar seni severim, Sen bilmezsin sabahlara dek nöbetteyim Sen uyu bebeğim, Sen uyandığında gizlice giderim, Vakit dolduğunda nöbeti devrederim İşte seni uzaklardan seyrederim. Saçlarını okşarım senden korkarak, Ayrılığa biraz deli,biraz sinirli bakarak, Ama bil ki... Bu yürekten seni hiç kimse alamayacak. |
Sen Sus Küçük!
Küçüktüm,küçücük, İnsanların hesaba almadığı küçük, İçimde bir hevesti çok büyük, Neden konuşanların hepsi benden büyük? Ve neden diyorlardı ki 'sen sus küçük' O heves içimde büyüdü çok büyük, Oldum kör bir kütük, Büyüdüm bende diğerleri gibi çok büyük, Görmedim kötüleri ben kaldım hep küçük, Susturdular beni 'sen sus küçük' Demediler ki bana 'bak küçük' Kötülerin hepsi olmuştur bir büyük, Sen heveslenme sen büyüme küçük, Büyürsen eğer bir gün olursun kötü bir büyük, Sen en iyisi kal küçücük... |
Sen Bir Yüzük Vermiştin Hatırladın Mı?
Fırlatıp attım sonsuzluğa... Sen bir yüzük vermiştin, Bense kutsal sevgim adına takmıştım, Hatırladın mı? Onca bayramlar geldi geçti, Ben öksüz... Ben yetim. Herkes sevdiğiyle boy gösterdi, El ele,kol kola, Bense ortalık faresi gibi dolaştım sokaklarda. Almancı deselerdi sana, Zoruma gitmezdi asla! Asker deselerdi yine aynı keza, Beklerdim yolunu gelirdin mutlaka. Yoksun,yoksun ama... Biz neden kaldık yetimler gibi, Bu iki saatlik yolda? Bıraktın beni hep yokuşlarda, Yokuşlardan yuvarlandım aşağılara, Bir sana kavuşamadım...bir sana! Sabrım kalmadı bu kaçıncı yetimlik rol? Ben bu sahneyi artık oynayamadım... Sen bir yüzük vermiştin... Hatırlasana! Bense şimdi kutsal sevgim adına, Tertemiz bir sevda anlamında, Daha güçlü,daha mutlu olmak için, Ucunda yalnızlık denilen karabasanda olsa, Ağrısız uyanacağım günler için, Artık üç yataklı hastane odalarında yatmayacağım, Artık bayramlarda gözlerim yollarda, *****ı oynamak zorunda kalmayacağım, Ben o güçlü,ben o taş kalbimle... Yine nasır tutacağım, Bir daha da kutsal sevgi masalına kanmayacağım, Sen istersen dünyayı ver, Öpüp de başıma koymayacağım, Sen istersen öl geber! Kadavra raporunu bir mezar taşına yazacağım MERHUM FAZLA SEVGİDEN ÖLDÜ... VE BEN ASLA ARDINDAN AĞLAYIPTA, O SADIK KADIN OLMAYACAĞIM. |
Sen Beni Göm Topraklara
Sensizim demekten yoruldum her şiirimde sana, Kısır döngü bir sevgiyle yoğrulup her yeni güne, Yine sensiz başlamak gün diye sürgünlere, Uyandığım anda senin yüzün yerine Aynalara bakıp mest olmaya başladım, Çift kişilik kocaman yatağımızda... Tek kişilik paranteler atmaya başladım, Senden kalan yarım şiirlerle uyumaya başladım, İçimde senden bir şeyler kopuyor her yalnız uyandığımda, Neredesin derken utanmaya başladım. Güneş vedalaşıp iyi geceler dediğinde bana, Gelecek misin demekten korkar oldum, Ne yıldızlar kaydı gökyüzünde... Ben seni dilemekten yoruldum, Diyordum ölesiye seviyorum... Ben ölesiye sevsem ne olur sevmesem ne olur ki... Sen ölümün çığlıklarını duymadıktan sonra, Sen ben üşüyünce üstümü örtmedikten sonra, Sen kendini sorgulayıp ta gelmedikten sonra, Ben ne yapabilirim ki daha sana... Sen beni at sokaklara... Her tesadüf kanatlanıp ta uçmaya başlayınca Karşılaşıyoruz nasıl olsa... Sen beni at zindanlara... Gözlerim görmez olmuş aşk acısından... Işık olsa da olur olmasa da... Yokluğunla zindan olmuş zaten her yer bana... Sen at beni ayazlara... Soğuk kış günlerini aratmadın zaten bana, Çocuklar gibi yaptığım kağıttan gemimi, Bıraktım uçsuz bucaksız deryalara, Şiddetli fırtınalarda bekledim umutla... Bıraktığım gemimi deniz kenarlarında... Beklerken üşüttüm ciğerlerimi, Ayaz gecelerin acısı çıktı, Kan şeklinde...ciğerlerimden... Sen beni verem ettin. Sen beni at şimdi çöp tenekesine, Ve yak bir kibrit...öylesine, Ölmem lazım benim ebedi sevgimle, Ölümüm nasıl olursa olsun... Zaten ben olmuşum bir cenaze... Yeter ki içimde kal hep benle.... Hesap sorma bana... Sen beni göm topraklara... Ve mehtaplı bir gecede ay sana merhaba derse, Sende bekle soğuk ayaz gecelerde... Sevginin ne anlama geldiğini sorgula, Güven dağlara,taşlara,denizlere.... Güneş'e,Ay'a.... Duyursunlar sana ölümün diplerden gelen sesini, O gece mavisi karanlığında denizin içinden Bir el çıktığında.... Anla yaşamanın kıymetini... |
Saldırsın Aşk Tınıları
Ardına bırakır geçmişten kalan ayaz sabahları, Beynimdeki tüm hücresel sancıları, Rahat bırakmıyor mısraları, Can çekişen kadeh damlaları, İçmeyene içirten baskıları, Esir alıyor bak ilhamları, Yazamıyor bu garipte burada satırları, Söylemek zor işte bu can alıcı ayrılıkları, Bırakmadılar bir türlü yakamı. Silkeledim artık o ızdırapları, Umrunda değil yüreğimin ihtiyaçları, Benimde değil umrumda artık onun zırıltıları. Aşk melodileriyle coştu kalbimin damarları. Şimdi notalarla aşk yaşama zamanı, Bırakın! Dokunmayın saldırsın aşk tınıları. |
Ötüşen Vakur
Şimdi onsuz ve sonsuz bir korkulardayım, Sildim usumun derinliklerinden, uzaklara fırlattım. Kaldım yapayalnız ortalardayım, Canım dediklerim ve tutunacağım dallardayım. Ve lakin bir gün kırılası dallardayım. Aslında kahrolası benliğimle her şeyin farkındayım. Karşı koyamadım, her gün kahve saati şeytandayım, Biliyorum yine tadımlık mutlulukların karnında ağrıyım. Ve bir gün şeytandan doyumluk mutsuzluğa gebe kalacağım. Soğuk bir gecede ürpererek korkudan donacağım, Sonum olacak bu soğuk ayaz gece, ben moraracağım. Ve sevgisizliğin aklıma gelecek hatırlayacağım. Bir zamanlar ardında ağlattığın kadın olacağım, Uzaklara, çok uzaklara doğru kaçacağım. Ardında yine tutulası dallara muhtaç bakacağım, Sanacaksın yüzümdeki tebessümle mutlu olacağım. Oysa ki daha dün yalnızlığım ölümü vurmuştu. Ölümden öte ayrılıkla ben de seni vuracağım! ... Sevgi demetleriyle yaşayan bu kalbi ben durduracağım! ... Aşkın çılgın sabaha kavuşmadan, onu yosunla doyuracağım, Ve seni uçsuz bucaksız denizler deryasında Yapayalnız bir cankurtaranın kollarında boğacağım. Bir yaz günü girdin kapımı çalmadan, Ve bir kış günü seni o ayaz gecede vuracağım! Yan! Bu saatten sonra yapamadıklarına, Tutunamadıklarına... Çünkü sen de aşksız dolaşacaksın, deniz derya ortalarda, Ama ben denize koşacağım senin ardından ağlamayacağım! .. Seyredeceğim zevkle yosun kokulu kayalara vuruşunu! .. Ve dağılışını paramparça yüreğinin... Bu kez gülerek emanetimi almanın tadına bakacağım, Ardında hüzünlü değil tebessümlü olacağım, Senden kalan mirasımı da gömeceğim uzaklara... Acılarıma gülümseyeceğim, Sırtımı bu sefer sana değil, taşa dayayacağım. Yıkılmayacağım... Aşık olmayacağım... Gemi düdüğü gibi vakur öttüğünde usumun kenarındayım Ve haykıracağım dünyaya, 'BİR DAHA AŞIK OLMAYACAĞIM! ...' |
Ömer Hayyam Edası
Bir Ömer Hayyam edasıyla oturdum buraya, Ben bunu her zaman yaparım aslında, Gamsız...kedersiz bakarım ufuklara, Sanırlar içim sızlar, Sanırlar yüreğim kan ağlar, Oysa ben çok...mutluyumdur buralarda. İnadına toplarım gücümü, Derken huzur beni yakalar, Bir deniz mavisi kadar, Bir şarap şişesinde ki güzel tat kadar, Yaşamayı daha çok tadım sarım buralarda, Aşkı anlar,sevdiğime tapar, Gamı kederi bir kenara atar, Şarap şişelerinde ki mutluluğu ararım buralarda, Ve kaybetmemek için içerim aşk şarabını da... Sevdiğim yanımda olmasa da Benimle bütündür işte buralarda. Ben onu yaşar onu bulurum ufukta, İşte beni bu rahatlatır aslında, Aşkım anlam katar bu deniz kenarına. Hava sıcakmış,soğukmuş aldırmam asla, Yeter ki olsun aşkımın gözleri ufukta, Ben Ömer Hayyam'da olurum bir çılgında, Ama o varsa ben daha mutluyum buralarda... |
Olmaz Gülüm Olmaz
Bomboş ve yorgun bir beyinle, Ne yazılır ki gecenin saat üçünde, Bekler imgeler bir köşede, Bense süzgün,bezgin bir halde. Sen derim her şiirimde, Kusmak istiyorum artık böyle sevgiye, Şamar oğlanı oldu herkes sayende, Gözleri görmez bir kör oldum seni sevdim diye. Sen ki beni bilmez gibi gezinirsin, Sağda solda beni ayyaş eder söylenirsin, Ben ki seni tam sevmişken eksik dersin, Olmaz gülüm olmaz,beni sen bilmez verem edersin. Sürünerek geçmez oldu günüm, Şiirlerle bitmez benim dünüm, Bugün ha yarın derken uzağımı görürüm, Eğer ben senin olmazsam...ben ölürüm... GÜLÜM. |
Nisan Yağmuru
Bir yağmur yağıyor dışarıda, İncecik damlalarda, Üşüyor o incecik yüreğim, Bu nisan yağmurunda. Gecelerde insafsız sensiz bırakıyor, Hüzünlüde böyle yaşanmıyor, Bir ateş ki yakıp kavuruyor, Bir ateş ki küllerimi savuruyor. İçlenir dalar yeşil gözlerim, Bir garip hüzün içindeyim, Karşı ki garip dağlarda, Islanıyorum bu nisan yağmurunda. |
Neredesin?
Seni istiyor her yerim, Bilemezsin tüm hücrelerim, Sensiz yetmiyor aldığım nefesim, Umudum,neşem her şeyim, Neredesin seni çok özledim? Neredesin ömrü gülmezim? Uzansa da yetişmiyor sana ellerim, Hep yollarda kaldı gözlerim, Bir telefon,bir kapı sesi beklerim, Umudum neşem her şeyim, Neredesin seni çok özledim? Sesine hasret sesim, Ellerini arar ellerim, Gözlerine dalar gözlerim Tenini özler tenim, Neredesin seni çok özledim? Neredesin benim gerçeğim? |
Nerde Sevmelerim?
Yaşlandı duygularım, Uçsuz bucaksız umutlarım, Sabahın beşi yine kör kuyulardayım, Kaybettiklerimi sende bulduğum anlardayım. Sıcak iklimlere hasret eklemlerim, Sızlayan derin yerden kemiklerim, Ah beynimi sarsar çözülesi denklemlerim, Yine bu kışta kalbimde kemirgenlerim. Uzanası yollara meydan okur gözlerim, Tutulası dallar arar bomboş ellerim, Sabahın beşi bak yine sendeyim, Düşür beni yakandan bende rahat edeyim. Ne gel diyebilir gururundan bu dilim, Ne de git diyerek dans eder alfabelerim, Hani benim...hani benim... Nerde sevmelerim... |
Neden?
Aklıma geliyorsun her saniye, Çıkmıyorsun ki zaten, Yerleşmiş sabit bir düşünceyle, Eritiyorsun, bitiriyorsun neden? Ufkun doruklarına bakıp ta kalışın, Ötelerin ötesi düşüncelere dalışın, Arayışlarda mekik dokuyup ta, Balıklamasına çakılışın neden? |
Ne Derler Adına?
Sıkıldım sana yazdığım şiirlerin arasında Neler yapmak lazım bilemiyorum... Senden mi yoksa şiirlerden mi, Bilemiyorum yaşadığım şehirden mi... Hangisinden uzaklaşmak, Değişiklik çağrısı var, Kaçmak arzusu mu derler adına, Senden mi... Kısırlaşan döngüde şiirlerden mi... Yoksa sensizliğin kapladığı kara bulut misali, Bu zindanlar zindanı eksantrik şehirden mi... Çek sifonu diyor içimdeki kötü ruh, Çek ki kurtul! Bak; deniz koktu yine burnuma, İçinde gözlerini bulduğum o mavi dünya, Çağrılar var kulaklarımda, Ölüm mü derler adına, Yosun kokulu saçlarını ellerime alamadığımda, Kan çanağı olur gözlerim o mavi dünyada, Diplerin dipleri çağırıyor bak; Seni verecekler bana, Umut mu derler adına, Dalarım! Çıkarım! Diplerin acımasızlığında, Çırpınırım, Sana dokunacağım anda, Vurgunlarda kalır, Kan damlaları her bir damarımda Seninle yok olmak mı derler adına... Uğultular kan kokusu girdapta, Yaşamla ölüm arasında Daldım diplere senli diye, Sensiz şehirlerden kaçtım öf***le Daldım... Çıktım... Ben sıkıldım... |
Mendirekler
Uzun,uzun seyrettiğim mendirekler, Hani şu nereye baktığımı sorduğun yer, Seninde bazı,bazı soluk aldığın mendirekler... Bu gün beni davet ettiler. Bir sen anlarsın beni birde mendirekler... O kadar çaresiz ve perişanım ki, Nerede dünlü karşılıklı derin sohbetler? Nerede sığındığım o insan gülmeler? İşte bu gün senin kolların yerine, Kucakladı beni mendirekler. Belki de benim kadar anlaşılmaz denizler, Şefkatli kollarına almak isteyecekler, İçim titriyor seni düşünürken, Belki de beni ısıtmak isteyecekler, Senin sıcaklığını verecekler, Senin gözlerini yakamoz misali gösterecekler, Sonumu gösterecek gördüğüm gözler, Bu deniz! bu kahrolası mendirekler... Uçsuz bucaksız benden ne isterler? Ürkütürler... Üşütürler... Sıcaklığını alacağım yerde, Ebedi uykuya beni terk ederler... Hani mendirekler! hani...! Beni seven ve sevdiğim insanlar Hani soruyorum uçsuz bucaksız denizler! Hani bir avuç kalp dolusu insanlar neredeler? |
Maviler Altında
Artık senli düşünmüyorum, Tebrik etmelisin beni, Artık seni çılgınlar gibi sevmiyorum, Maviler altında seyretmelisin beni. Ve ayazlarda bile soğuğu hissetmiyorum, İçindeki soğukluk dondurdu beni, Artık hasta bile olmuyorum, Tebrik ediyorum seni, Dondurdun kanımı sevgisizliğinle, Maviler altında seyretmelisin beni, Sanat eseri olan buzdan heykelimi. |
Mavi Boncuklu Kaybolası Aşk
Bütün yıldızları çağırdım dün gece, Bir, bir anlattım yaptığın her şeyi de, Bulun onu getirin deyince, Bihabersiz gözlerime ışıldadı yıldızlar, Bir sessiz **** başladı öylece, Ve kafamda çözülesi bir bilmece, Senden kalan o güzel gece, Şimdi gözlerimin önünde bir işkence. Yıldızlar kaydılar birer,birer Onlarda işte söndüler, Senden bihaber, Gözlerime şimşekleri verdiler. Hani aşkımızın şarkılarıyla Hani ya aşkımızın kumsallarında, Avuçlanası mavi boncuklarla, Yazdığımız aşkımızın adı nerde ya? |
Mantarımsı Sevdalar
Yine mantarcasına bitti her yanımda aşk yaraları, Yine kaşındırıyor bu aşk insanları, Kaşımam bilesiniz mantarımsı sevdaları, Yaralarım kabuk bağladı ağlarım hala akşamları, Gitsin benden mesken tuttum uzakları, Yüzsün en derin deniz deryalarda, Ben boğuldum dar havuzlarda, Yüzmekten acizim aşk havuzlarında, Uçtu uçtu aşk böceğim, Aktı gitti bal peteğim, Yar ben seni nasıl sevdim, Ben şimdi nerelerdeyim? Yangın desem söndürenden uzakta, Aşk desem aşktan uzakta, Yar bunun adına ne desem, Yar ben tekrar nasıl dirilsem, Ölümmü dersin, Yoksa kör bir göze ikinci kardeş gözmü dersin? |
Küfrü Sevmeyene Küfrettiler
Küfrü sevmeyen adama küfrettiler, Niye dediler... Dediler ve üzüldüler... Seninle beni çarpıp böldüler, Çıkan sonuçta düşündüler... Düşündüler... Sadece küfrettiler. Sustum... Yutkundum... Söyleyemedim... Toplayıp eşitleseler de, Bulamadılar artık çare, Küfrettiler...sana sadece, Böyle güzel kadın bırakılır mı? ***** olması lazım dediler... Dediler...beni delirttiler... Ben söylemedim, Onlar dinleyemediler, Onlar bilemediler... Aldatıldım diyemedim, Fedakarlığıma riyakarlık kattı, Namusumu sokağa attı Bana her gece ihanetin bıçağını sapladı, Beni sattı diyemedim... Ben diyemedim...diyemedim, Bu güzel akıllı kadın bunu yaşadı, Diyemedim anlıyor musun... Yalanı sevmeyen adam, Beni yalanlarla parlattı, Yalandan daha yalan çıktı, Cennetin bahçesinden, Bana bir meyve kopardı, Onu da benim gibi ısırıp attı, Diyemedim...anlıyor musun... Ayıplarını sakladım..biliyor musun... Sustum... Akıl hocaları düşündü, Ahlak felsefesi sordu, Ben konuşsaydım ne olurdu? Dayak atmayı sevmeyen adam, Bana dayak attı bana kan kusturdu, Deseydim ne olurdu? Geceleri şehrin kesim hanelerine kaçtı, Denetlenmemiş etler aldı, Hastalığın mikrobunu mutluluğa bulaştırdı, Deseydim ne olurdu? Şehrin hırsız yunan kadınları, Onun bedeninde yatıya kaldı, Deseydim ne olurdu? Ahlak felsefesi gözlerime saplanıp Yutkundu, Tekrar sordu, Ahlakım durdu...ve korktu. Ama içim kudurdu... Ahlakım kaçtı...yoruldu, Rahatlığı denizde ağla***** buldu, Akıllı ve güzel kadın konuşsaydı, Gülerdi akıl hocaları, Ağlanacak halimin adını, Ahlak felsefesi -ne- koyardı? Ahlaklının ahlaklısının, Aklı ahlakını boşardı. Bu güzel kadın ağla***** yazdı, Senin gibi ahlaksızda oynadı. Yazılanlar doğrudan daha doğru yazıldı, Oynayan figüran bu hayatı çaldı, Başka kanallara sattı, Yalancı çıktı... O yalancı beni sattı... Beni ihanetin bıçağıyla yaraladı... Daha o yara kapanmadı... Ahlaksızın ahlaksızı... YALANCI! ! ! |
Küçük İnsan Parçası
Bilmeyen anlayamaz, Sensizlik hiçbir aşktaki acıyı anlatamaz,, Sevgin en yüce karşılıksız sevgi, Varlığın en kutsal varlık, Sen bedenimin parçası, Yaşadığım tadımlık mutlulukların Ardında kalan karın ağrısı... Dünyaya sen geldin küçük insan parçası. Yumuk gözlerle her şeyden habersiz, Geleceğin içler acısı... İster miydim seni soldurmak? İster miydim? Seni bu küçük kalbinle yarım bırakmak... Veremedim sana yemyeşil bir dünya, Ağlama ardımdan,gözlerin inci damlası, Suçlama beni küçük insan parçası. Bilsen ellerim kollarım nasıl bağlı, Ve gözlerim hep uzaklara çakılı, Yüreğim kahpe gecelerde vurulup kanlar içinde kaldı, Oldu en son insanlığın yedek parçası, Yüreğimi parçaladılar, Seni içinden alamadılar, Bir sevdaya sarıldım ayaz gecelerin korkusuyla, Sevdamın adını kazıdım damarlarımdaki kanla, Bir seni birde sevdamı benden alamadılar. Anladım ki sevdam ve sen olmadan yaşayamam aslında... Bilsen ne kadar üşüdüm yalnızlığımda, Deniz kenarlarında, Yakamoz ışıltılarında, Yaşamak için bilsen ne kadar çırpındım, Sevdam sevildiğinden habersiz attı dalgalara, Yorgunluk beni vurdu kıyılara, Ben kum tanelerini sıktım avuçlarımda, Bilsen ne kadar zor çaresizlik bir başına, Kızma bana ağlama.... Beni göz yaşlarınla sende vurma... Elbet vardır bu kahpe dünyanın ardında yeşil bir dünya... Bunlar olsa da bir rüya, Sen gözlerini kapat ağlama, Elma dersem aç,armut dersem açma, Cennetin meyvelerini alıp gelecek yanına, Gözlerini açtığın anda annen sarılacak boynuna, Ve insan bozmaları telef olacak dualarınla, Sen yeter ki ağlama ardımda, Göz yaşlarınla güçsüz yüreğimi kavurma, Yaşadığım tadımlık mutlulukların, Ardında kalan karın ağrısı, Şimdi oldu kalp yarası, Sakın olma sen bir isyan şarkısı, Sen hep küçük kal insan parçası. Sana besteleyeceğim mutluluk şarkısı, Ve sen hep küçük kal dünyadan habersiz.... Beynimin sancısı......... |
Kör, Sağır, Dilsizdi Ve Titrerdi
Yine sabahların kör sağır dilsiz kocasıyla uyandım, Ayyaş karın ağrıları bir sağdan bir soldan vurdu, Ben ağladım o bana dokunurken... Ama...ama...ben var ya; İfade özürlüsü gözlerimle... Hani kör bıçağın intikam sahnesiyle, Ve keskin bıçak hamlesiyle, Gözlerimi göremeyen kör adamdan kaçtım. Bir ağaç kovuğundaki geçmişime sarılarak ağladım. Kaçmalıydım, Beni duyamayan adamdan... Kaçmalıydım, Bedenim tıkalı bir megafondu anlatamayan, Kör ve sağır adam dokununca; Bedenim utangaçlığın sancısıyla embesilce titrerdi. Ben var ya ama... Ben var ya kaçtım! Ona yapay orkidelerin yapraklarını doğradım, Aşkı salata yaptım, Son kez masasına bir tabak bıraktım, Göz yaşlarım aktı ekşi niyetine... Ben üstüne serpecek tuz bulamadım. Yine her zaman ki gibi yarım bıraktım, Ben onu hiç doyuramadım. Dilsiz adamdı isteyemezdi, Hani bitkisel bakışlarıyla beni severdi, Hani duymayan kulaklarıyla beni dinlerdi, Hani bu kelepçelenmiş diliyle... Bana mahkum titrek elleriyle... Beni severdi... Severdi... Ve bana uzattı titrek ellerini... Sanki salatanın eksiğini bilir gibi... Tuz ister gibi... Titrek elleri... Gideceğimi anlar gibi, Öylece...bebekçe...dudaklarını titretti. Ama...ben var ya... Yerlere düşen geçmişimle... Kaçtım...kaçtım.. |
Koca Bir Yas
Sevda şarkıları kulaklarımda, Ve ne tarafa baksam her tarafta, Sevdalılar var karşımda, Yalnızlık senfonisi de revamı bana? Gittin ve çaresiz uzaklarda, Gözlerim kaldı hep yollarda, Bıraktın beni ortalarda, Bu koca yasta senden kaldı bana. Sevgi sözlerini özledim, Mutluluğu resimlerde seyrettim, Hasret tohumlarından çiçek yetiştirdim, Siyahlar açtı bahçemde ben izledim. Koca bir yasta, Ve bu kahrolası yalnızlıkta, Aklım gitse de sevdalılara, Korkma...sen buna aldırma. Yüreğim seninle hala, Anılar var hep karşımda, Yüreğim düşse de arada bir yangınlara, Ruhum sana koşuyor her yanmada. |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 16:15 . |
Powered by vBulletin® Version 3.8.11
Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.
Dizayn ve Kurulum : Makinist