![]() |
Temel Fıkraları
Temel ve Kraliçe Elizabeth
Temel Istanbul a gelmis, yürüyormus.Bu arada 5 dakikada bir top atislari duyul- maktaymis. Merak edip sormus. "Hemserim bu top atislari neyin nesi?" diye. Kraliçe Elizabeth in gelmesi sebebiyle top atisi yapildigi anlatilmis. Aradan yarim saatgeçmis ve top atislari halen sürmekteymis. Temel yine sormus bir baskasina "Bu top atislari neden?" diye. Ayni cevabi alinca söylenmis: "Ulan, yarim saattir bir kariyi vuramadilar, be!" Alıntıdır |
Temel ve Sevgilileri
Temel in 3 tane sevgilisi vardir.Biri ögretmen, biri doktor, biri de santralcidir. Fakat ögretmenle evlenmeye karar verir. Bunu bilen arkadasi sorar "Niye ögretmen de digerleri degil?" diye. Temel de ona döner: -Ula der, bilmez misin doktorlar "bugün git yarin gel" der, santralci de "su an mesgul daha sonra tekrar deneyin" der. Ama ögretmen ne der? Hadi bir daha tekrarliyalim... Alıntıdır |
Parasitçü Temel
Temel Nato da havaci olarak askerligini yapiyormus. Komutan askerlere parasütle nasil atlanacagini ögretmis. - "Uçaktan atlayinca birinci ipi çekeceksiniz. Parasüt açilmaz ise ikinci ipi çekeceksiniz. Yine açilmadi, o zaman Meryem Ana ya dua edeceksiniz." Temel uçaktan atlar. Birinci ipi çeker parasüt açilmaz, ikinci ipi çeker yine açilmaz. O sırada yere yavas yavas süzülen komutaninin yanindan geçerken sorar: - "Komutanim, komutanim.. O karinin adi neydi ?" Alıntıdır |
Kız İsteme
Temel için kız istemeye giderler.
Temel'in babası kızı istedikten sonra kızın babası sorar: - Oğlunizun sigara , içki , kumari var midur? Temel'in babası cevap verir : - Hepsi var , bir tek kari eksik? |
paylaşım için teşekkürler
|
Temel, sigara içmenin yasak olduğu kapalı bir alanda tüttürüyormuş...
Görevli hemen uyarmış; “-Burada sigara içmenin yasak olduğunu bilmiyor musun?...” Temel duvardaki “Sigara içilmez” levhasındaki yarıdan kesik sigara işaretini göstermiş; “-Tamam... Yarıya gelsin atacağım onu...” |
Temel ava çıkmış. 3-5 saat gezinmiş av bulamamış... Dönmeye karar vermiş...
Yol üzerinde küçük bir delik görmüş deliğe tüfeği sokmuş ateş edip elini deliğe atmış. İçinden çıkan fareyi çuvala atmış... Yola devam ederken daha büyük bir delik, tüfeği sokmuş; ateş edip elini deliğe atmış. İçinden çıkan tavşanı çuvala atmış... Yola devam... Daha büyük bir delik. Tüfeği dayamış baam... Bir tilki hemen çuvala... Ertesi gün Trabzon gazetelerinde bir haber... “-Dün feci bir tren kazası sonucu bir vatandaşımız tren altında parçalanarak can vermiştir. Merhumun trenin altında kalmadan trene bir el ateş ettiği sanılıyor...” |
Temel bir arabanın peşinden koşuyormuş...
Polis garip bir durum olduğunu anlayıp durdurmuş... -Sen deli misin be adam, niye arabanın peşinden koşuyorsun?... “-Memur Bey, şu kaçan arabanın ruhsatı yok...” -Sen nerden biliyorsun?... “-Kaçırılan araba benim...” |
Hostes, ilk kez uçağa binen Temel ve Dursun’a tavsiyelerde bulunuyor;
“-Sakız kulaklarınızdaki uğuldamayı önler...” Yolculuk bittikten sonra Temel, Dursun’u uyarmış; “-Dursun uçak indi, kulaklarımızdan sakızları çıkaralım artık...” |
Doktor Temel; muayene olmak için gelen hastaya talimat vermiş;
“-Hemen şu paravanın arkasına geçin, soyunun beyefendi...” -Ama ben bademcik için... “-Ne diyorsam onu yapın lütfen... Soyunun...” Adam paravanın arkasına geçmiş... Orada başka bir adam daha soyunuyormuş... Ona dert yanmış; -Ne biçim doktor bu?... Sadece bademciklerim için geldim, soyunmamda ısrar etti... “Seninki yine iyi” demiş diğeri; “-Ben kaloriferi tamire gelmiştim...” |
Temel hastalanmış ve doktora gitmiş... Tahliller, filmler derken hastalık çıkmış... Perhiz yapması gerekiyormuş... Üzgün üzgün eve gelince Fadime sormuş;
“-Anlat bakalım Temel, doktor ne dedi?...” -Ne diyecek, hiçbir şeyin tadı kalmadı. Bana perhizlisin, günde iki köfte ancak yiyebilirsin dedi. Ben iki köfte ile doyar mıyım?... “-Temel dediğin şeye bak... Ben sana köfteleri büyük büyük yaparım...” |
Temel, arkadaşıyla yolda giderken elindeki çakısıyla parmağını kesmiş...
Biraz ötede sağlık ocağı varmış... Temel, “Ben şurada pansuman yaptırayım” demiş... İçeri girince karşısına iki kapı çıkmış... Birinde “Hastalıklar”, ötekinde “Yaralar” yazılıymış... “Yaralar” kapısından girmiş... Yine önünde iki kapı çıkmış... Birinde “Et”, ötekinde “Kemik” yazıyormuş... “Et” kapısından girmiş... Yine iki kapı çıkmış karşısına... Birinde “Önemli”, ötekinde “Önemsiz” yazıları varmış... “Önemsiz” kapısından girince kendini sokakta bulmuş... Dursun sormuş: “-Nasıl iyi baktılar mı?...” Temel cevap vermiş; “-Hayır... Ama organizasyon müthiş...” |
Temel’in adı bir cinayete karışmış... Tüm deliller aleyhineymiş ve tutuklanmış...
Ancak yargıç hemşehrisi çıkmış ve Temel’in cezasını hafifletmeye çalışıyor; -Şiddetli tahrik vardı değil mi?... “-Yooo... Durup dururken vurdum onu...” -Yoluna çıktı öyle ateş ettin değil mi?... “-Hayır... Planladım, tasarladım, pusu kurdum ve vurdum... Haketmişti”... -Ama o sana silah çekti değil mi?... “-Daha neler?... Hiç kımıldayamadı bile...” |
Temel’le Dursun tam sigaranın zararlarından konuşurken, yanlarından bir cenaze geçiyormuş... Sormuşlar:
-Niye öldü?... “-Ya bu herif çok sigara içerdi... Sabahtan akşama kadar elinden sigara eksik olmazdı...” Aralarında “Vay be, işe bak” filan derlerken 5 dakika sonra yanlarından bir cenaze daha geçiyormuş... Yine sormuşlar: -Niye öldü, çok mu sigara içiyordu?... “-Yok ağzına sigara sürmedi rahmetli...” Temel, Dursun’a dönmüş; “-Ula içenle içmeyen arasında 5 dakika fark var... Yak bi tane daha Dursun...” |
Babam öldü, demis Temel.
ilyas sormus: - Neden öldü? - Apartmanin sekizinci katinin balkonundan düstü. - Eyvah parçalandi mi? - Yok, giristeki bakkalin tentesine düsünce oradan havalanip karsi apartmana yöneldi. - Apartmana mi çarpti, nasil oldu? - Yok, karsi apartmanin balkonunda çamasirlar asili idi.Çamasir ipine vurup fabrikanin bahçesine düstü. - Orada mi öldü? - Yok, fabrika çelik yay fabrikasi, bahçedeki yaylarin üzerine düsüp havalandi yeniden... - Peki sonra? - Sonrasi ne? Baktik ki yere inmiyor, biz de vurduk onu |
Temel, bir haftaligina gittigi memleketten, haber vermeden erken dönünce
karisini evde baska bir erkekle yatakta bulur. Derhal belinde tasidigi tabancasina davranan Temel, yatakta yakaladigi adami alninin ortasindan vurur. Tabancayi tam kendi kafasina dogrultmusken, karisi haykirarak üzerine atlar: - Dur Temel im, kiyma kendine!.. Temel, sinirden titreyerek haykirir: - Sus kaltak, sira sana da gelecek!.. |
Temel uzak doguya gider. 250$ verip bakinca insanlari çiplak gösteren
gözlüklerden alir. Takar bakar çiplak, çikarir bakar giyinik. Çok hosuna gider. Ikide bir takip, çikarir. Eve gözünde gözlük gider, bakar Fadime ve sütçü çiplak. Gözlügüçikarir bakar çiplak. Takar bakar yine çiplak. Müthis cani sikilir ve Fadimeye der ki : - Ula Fadime 250$ verdim gözlük aldim ama hemen bozuldu!.. |
Çok zengin bir işadamı ölmüş...
Cenazede herkes üzüntülüymüş ama Temel’in hüngür hüngür ağlaması dikkat çekiyormuş... Cemaatten biri meraklanıp Temel’in yanına gidip sormuş: “-Vefat eden insan, çok yakınınız mıydı?...” Temel ağlamayı sürdürerek, hıçkırıklar içinde “Hayır” demiş: “-Onun akrabası olmadığım için ağlıyorum...” |
Bir cinayet işlenmiş bir yerde...
Bu cinayette hiçbir iz bulunamamış... Yalnız olay mahallinde bir şapka bulunmuş... Şüpheler Temel’in üzerinde yoğunlaşmış... Onu da sanık sandalyesine oturtmuşlar... Ancak birkaç celseden sonra Temel beraat etmiş... Tam beraat kararı açıklandıktan sonra Temel hakime sormuş: “-Artık beraat ettiğime göre, şapkamı alabilir miyim?...” |
Kızını evlendirecek olan kahveci, bir meslektaşından yerine bir gecelik bakmasını istemiş...
Arkadaşı, “Ama ben müşterilerini tanımam ki” deyince kahveci, “Merak etme, hiç sorun değil” demiş; “-Özel iki müşterim var: Temel’le Dursun... Onlar gelip başparmaklarını yukarı tutarlarsa çay verirsin, aşağı tutarlarsa kahve... Herhangi bir sorun olursa, al şu telefon numarasını...” Gecenin bir vakti telefon çalmış... Kahveci açınca arkadaşı panik içinde; “-Başım dertte... Seninkiler geldi, başparmaklarını yukarı çevirdiler çay verdim, aşağı çevirdiler kahve... Ancak şimdi ikisinin de ağzı bir karış açık, masada öylece duruyorlar...” Kahveci gülerek, “Kusura bakma, söylemeyi unutmuşum” demiş; “-Onlar sağır ve dilsiz... Keyifleri yerine gelince şarkı söylemeye başlarlar...” |
ASKERLİK
Temel'in onikinci oğlunu askere çağırmışlar. Ondan önceki onbir oğlu da askerde olduğu için temel itiraz etmiş: "söyleyin padişahunuza penum şeyime güvenip sağa sola savaş açmasın". |
HANGİ NEFES
Temele sormuşlar. En çok hangi nefesleri seversin. Temelde cevap vermiş. Sigaramın ilk nefesi ile, kaynanamın son nefesi... |
YURUYEN MERDİVEN
Temel birgün yürüyen merdivene binmis. Tam o sirada elektrikler kesilmis ve Temel 2 saat boyunca yürüyen merdivende mahsur kalmis. |
SENET
Temel yolda yürürken bir senet bulmus.Bakmiş senedin son günü.Ne yapacağım diye kara kara dü-şünmeye başlamış.Sonra gitmiş borç toplayıp senedi yatırmış, rahat bir nefes almış.Aynı şekilde bir gün yürürken yine yerde bir senet görmus, almış bakmış.Yine senedin son günü.Ama bu ödenecek gi-bi değil, çok fazla miktarda.Temel hemen sahte pasaport çıkartıp yurt dışına kaçmış. |
PARAŞÜT
Temelin bi parasütçü dükkani varmis. Adamin biri bir parasüt almis biraz pazarlik yapip parasini vermis ve parasütün özelliklerini sormus. Temel de teker teker anlatmis. Adam en son çikarken "peki bu açilmazsa ne yapmak gerekir" der. Temel de -Açilmazsa hemen keri keturun oni..der |
HANGİSİ AÇIK?
Temel işhanında çay ocağı işletmektedir. Üst kattaki işyerlerinden biri seslenir: -Temel efendi, dört çay yap. Biri açık olsun. Çaycı Temel cevap verir: -Abi, hangisi açık olsun?! |
İNGİLİZCE
Temel İngiltere'ye gitmişti. Arkadaşları Temel'e -İngilizce bilmezdin İngiltere'de çok sıkıntı çektin mi demişler. Temel: -Hayır, sıkıntıyı asıl İncıluzlar çekti. |
HASRET
Temel bir gün İstanbul'da gezerken 61 plakalı bir araba görür. Ve arabanın lastiğini bıcakla patladır. Sonra da karşısına geçip oturur. Yoldan geçen biri: -Kardeşim lastiği niye patlattın? Diye sorunca, Temel: -Dur ula, memleket havasi aliyrum |
Beyefendi, Temel’e nasihat ediyormuş;
“-Bak oğlum, kapıyı vurmadan içeri girmen hiç doğru değil... Pekala uygunsuz bir halde olabilirdim...” “Merak etmeyin efendim” demiş Temel; “-Uygunsuz durumda olmayasınız diye önce anahtar deliğinden bakıyorum...” |
Temel, kahveden çıkınca kapının önünde bir saatlik bir gecikme için park cezası yazan trafik polisiyle burun buruna gelmiş...
“Yazma şu cezayı memur bey” demiş... Polis onu hiç umursamadan cezayı yazmaya devam edince onun bir “İşgüzar” olduğunu söylemiş... Polis Temel’e şöyle bir bakıp, “Aşınmış lastikler” için ikinci bir ceza makbuzunu yazmaya başlamış... Temel, ne kadar ceza yazarsa yazsın, ona vız geleceğini söyleyince polis ilk iki ceza makbuzunu arabanın sileceği altına sıkıştırıp üçüncü makbuza başlamış... Bu sürtüşme 20 dakika kadar sürmüş, polis ceza üzerine ceza yazmış... Temel hiç oralı olmamış... Yürümüş, karşı kaldırımda park ettiği arabasına binip, sürmüş gitmiş... |
Temel doktorunun muayenehanesine kocaman bir fıçı ile gitmiş... Niçin?...
-Doktoru altı ay sonra idrarınla birlikte gel demiş... |
Temel, yeni aldığı ayakkabısını bir hafta giymemiş... Neden?...
-Satıcı bir hafta kadar ayağınızı sıkabilir dediği için... |
Orta direk Temel, devamlı askılı pantolon giyiyormuş... Neden?...
-Kemer sıkma politikası kendisini etkilemesin diye... |
Temel koşarak kahveye gelmiş... Telaşla bağırmış:
“-Dursun öldü...” Kahvedekiler bu haber üzerine birer yorum yapmaya başlar: -Dursun sapasağlam adamdı, nasıl öldü ki?... “-Uşağım hiçbir laz acından ölmez... Söylemedi, biz yardım ederdik...” -Belki utanmıştır istemeğe... “-Gördün mü uşağım... Dursun acından değil, inadından öldü da.. |
Fadime ve Temel’in çocuğu olmuş...
Bütün akrabalar doğumevine doluşmuş... Çiçekler, tebrikler gelmiş... Dedeler, nineler, halalar, teyzeler, amcalar, dayılar bebekten ayrılmak bilmiyormuş... Hepsi birden karar vermiş: “-Ah yavrum... Tıpkı babası...” Fadime mırıldanmış: “-Zararı yok... Sağlığı yerinde olsun da...” |
Düğünden sonra kayınpederi Temel’e nasihat ediyormuş:
“-Biliyorum şimdiye kadar bir sürü *****lıklar yaptın... Umarım artık akıllanmışsındır...” Temel başını sallamış; “-Söz veriyorum babacığım... Bu son *****lığımdır...” |
Temel onuncu çocuğunun doğumunda doktora söz vermiş;
“-Bir daha çocuğum olursa kendimi asacağım...” Bir yıl sonra bir çocuğu daha olunca, doktor sözünü hatırlatmış -Eee, ne oldu Temel?... “-Sözümü tutuyordum... İpi boynuma geçirdum, birden sözümü tuttuğumu sana kim söyleyecek diye içime bir şüphe düştü doktor...” |
Fadime iş bulmak için hiçbir çaba harcamayan Temel’e bağırıp çağırıyormuş...
Ama Temel’in umurunda bile değilmiş... Fadime bir gün nihayet patlamış; “-Daha fazla dayanamayacağım... Utanç içindeyim... Kiramızı babam, mutfak masraflarımızı annem karşılıyor... Bizi kızkardeşim giydiriyor... Arabamızın masraflarını da halam karşılıyor...” Temel yattığı yerden, “Bence de utanmakta haklısın hayatım” diye söylenmiş; “-İki erkek kardeşinden yıllardır hiçbir şey göremedik...” |
Trafik kazası sonrası olay yerine gelen polis her iki otomobilin konumunu tespit ettikten sonra sürücüler Temel ve Dursun’un ifadesi için yanlarına gitmiş...
Temel’in sürekli “Yolun yarısını bana bırakıp geçmeme izin verseydi bu kaza olmayacaktı” diye tekrar edip duruyormuş... Polis arabasının etrafında dönerek hasar tespiti yapmaya çalışan diğer sürücü Dursun’un yanına gitmiş ve Temel’in beyanını iletmiş... “Memur bey, yolun yarısını beyefendiye vermeye mutlulukla hazırdım” demiş Dursun; “Ancak hangi yarısından geçmek istediğini bir türlü anlayamadım...” |
Dükkan açılışı yapan adam; gelen çiçeğin üzerindeki, “Üzüntünüzü paylaşıyorum” notuna anlam vermeye çalışırken, tam o sırada çiçeği getiren Temel aramış...
“-Çok özür dilerim efendim... Size gönderilen çiçeğinize yanlış kart takmışız...” “Önemli değil” demiş adam, “Bu tip yanlışlıklar hep olabilir iş hayatında...” “Ama efendim” demiş çiçekçi Temel, “-Sizin kart da bir cenazeye gitmiş, ‘Yeni yeriniz hayırlı olsun’ diye...” |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 02:11 . |
Powered by vBulletin® Version 3.8.11
Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.
Dizayn ve Kurulum : Makinist