![]() |
Kısık Sesli Bir Rahibeydim
Gözlerim yutkundu, Tek bir damlaya söz geçirememenin savaşında kavruldu. Kısık sesli rahibeler gibiydim, Uçmuş rengimle perdelerini kapatmıştım yüreğimin, Küçülmüş güneşti içimde sevgi, İki üzgün yeşil gözle seyrederdim uzaktan sevgiyi, Kim bilirdi ki km'lerde özlenen senmişsin, Kim bilirdi ki; Ellerimin içindeki özlemle sızlayan yürek senin. Ve Kim bilirdi ki; Kısa ömürlü yakamozlar gibi seyrine doyamayacaktım senin |
Kemirgenli Şikayetler
Değmezsin der şarkılar aldatan yüreklere, Delisin der ağlayıpta sevenlere, At gitsin der eskidiyse, Göster ama verme der yaralı bezmişlere, Doğru olan sevmek mi? Yoksa sevmeden sevilmek mi? *****sın der şarkılar sevenlere, Bencilsin der işte egoistlere, Boşver işte salla... Sallayamıyorsan oturda ağla, Der şarkılar tüm delilere, Her akşam içimde pireler ninelerle? Ben konuşurum içimi gıcıklayan pirelerle, Nineler ise ağlar Pakizelerle, Hecelerim yem oldu dilsiz gecelerde, Doğrularımı yiyen kemirgenlere, Aşkımı kaptırdım ben farelere, Şimdi kahpe dünyanın vitrininde, Gelinliğim sergileniyor şerefsizlerce, Durdursalar dünyayı ineceğim, Gördüğüm tüm kabusları gömeceğim, Kahpe dünya dursana! ! Ben adam gibi sevilip öyle öleceğim! ! |
Karşılıksız Çek
Ömür bana karşılıksız çek vermiş, Sürüklemiş hep beni peşinden, Bugün ödeyeceğim, Ha yarın vereceğim gel demiş, Ömrümden ömür gitmiş, Bana hala borcunu ödememiş. Yek ekmeğe muhtaç düşmüşüm, Gelip de halime acıyıp parayı vermemiş, İnsanlar parasız beni kahpe etmiş, Faizcilere düşmüşüm iki yüzümü kesmiş, Borçlandıkça borçlanmışım, Uykular haram olmuş, Yediğim ekmek boğazıma durmuş, Ömür benim ekmeğime taş koymuş, Göz yaşlarım ömür e havuz sefası olmuş, Her geçen günse bana mezar olmuş, O zevkini sefasını bulmuş, Ben borçlandıkça o karşılıksız çek sunmuş, Bu memleket ne kadar riyakar olmuş, Ne kadar kahpe olmuş, Ömür bozulmuş,ömür dönek olmuş, Öğrendiklerini önüme lokma diye koymuş, İnsanlar benle bu lokmaları yutmuş, Sonra insanlar teker,teker bozulmuş, Sahtekarlık moda olmuş, Defilelerde rengarenk koltuklara oturmuş, Bunun sonu nemi olmuş? ...........muş.........muş.........muş...........m uş. Muşlu geçmiş zaman şimdiki zamanı kahpece vurmuş. |
Kalemin Beyazı Kirlettiği
İçimde bir güç var, Derler ya inadına yaşamak kadar, Asiyim ben deli bir isyankar, Kimse anlayamaz beni yüreğim sızlar. Bir sen varsın bir sen ki, Ufukların arkasında ki, Hem çok yakın öylesine de uzak ki, Uçsam uçamam,koşsam koşamam ki... Beklerim seni deli bir martı gibi, Oysa martı güçlüdür içimde ki ben gibi, Çözemiyorum ya bende bendekini, Öylesine kalıyorum işte ürkek martı gibi. Bu da şiir mi oldu ki, Kalemin beyazı kirlettiği, Öylesine geldi... Dökülüverdi işte aşk taneleri.... |
İstememli Arzuhaller
Yağıyordu yağmurlar Gözlerinin etrafında yaşlar... Dolunayla güneş bile dargındılar, Yakamozlar oturup ağladılar. Yalancıydı bu sefer şahikalar, Yol boyu boynu bükük ağaçlar, Hoyrat bakışlıydı yıldızlar, Kızdılar aşka haykırdılar. Kızanlar,inananlar,ağlayanlar, Küskündü dolunaydaki sevdalılar Mehtapsızdı artık yalancılar, Bir sıcaklığa hasret kaldı yaralılar. Ağla istemem yazdıklarıma, Sarıl istemem mezartaşıma, Dillere düşen sevdanı anımsayıp ta, Kahrından şişelere de sarılma. Şişeler anlamaz seni, Benim zehirimden derindir zehiri, İstemem yaksın ciğerini, Bir ben anlarım alkolden öte seni. Yakma sevdamı bir tutam ateşle, Koy kalbinin bir köşesine, Bir kardelen yetişiyor içinde, Sarıl isterim tüm hücrelerinle sevgime, Sarıl ki kardelen toprağında yeşersin, Sevgin gönlümde ömürlensin, Beni sensiz bırakma ki gözlerim mühürlensin, Uzaklarda...uzaklarda...işte bir sevdiğim var dersin. |
İnsan Bahçesi
İnsan denilen bahçeden geçerek geldim... Yorgunum...bir o kadar açlık çektim. Susadım...da sana geldim Hastalandım...da senden vazgeçmedim. Şimdi otur; Artık dinle ve dinlendir. Şimdi otur; Artık izle ve gözlerine seyrettir. Bak sana bir sepetin içinde, Tatlısıyla,ekşisiyle... Sepet dolusu meyve... Satmadım ama bak kimseye. Al seç beğen ye işte... Bir o kadar susuzluktan kuruduysam da, Ben yemedim, Suyunu sıkıp senden ayrı içmedim, Sana doğru umudumu yüklendim, Şimdi zamanıdır deyip de yanına geldim. Elmalarla armutların nikahını izletecektim Dans ederlerken ayrılığın resmini çizecektim, Sen elmaların gelinliğini soyup atacaktın, Armutları ayılara ben bal yapıp satacaktım, Sen bu sepettekileri ayıramadın, Mirasyedi bir besteyle, Melodileri istek yaptın, Bir konçerto başladı, Sen armutları dansa kaldırdın. Elmaları ısırıp boşadın, Topladın,çeyizlerinle toplandın, Sen bu işlemi karıştırdın. Şaşkınlığınla...istek şarkılarla... Sepeti koluna taktın, Herkes yoluna diyen gözlerime Bir el salladın... Ardına korkak egolarınla baktın, Kısır bir hayvan kalan egoların, Armutların oldu oral yollu haramların, Elmalarsa günahların... Ama bak; Ben yine bu yorgunluğumla, Ne haramlar getirdim sana, Helaller intiharın kollarında, İntihar helalin saçlarını okşuyor da... Irzına geçiyor... Geçip, geçip de sevgiyi sokağa atıyorsa, Bak helaller yine sadık intihara. Edepsizliğin adını bunalım koyuyorsa, Bu benim suçum değil ki... Hayvan egoların; Kısırlığına inat yaktı bir ateş Ve insan bahçesi kaldı yangınlarda, Haramlığınla doğan hırsızlığımla, Hem bana...hem sana. Kurtardım mı yangınlardan? Çaldım mı mutluluğun güllerini? Koklasana! korkmasana hadi... Batırdım mı sana hiç dikenleri, Bakma öyle ürkeğe ürkek, Haram seni seçti... Unutma insan bahçesinden geçti. |
İmgelerimi Çalan Kayalar
İmgelerim kayboldu... Dünkü fırtına aldı savurdu, Bulamıyorum... Bu karabasan şehir imgelerimi yuttu. Gören oldu mu soramadım, Çünkü ben kendimi bulamadım, Fırtınada aradım, Denize doğru baktım. Deniz bana daldı, Gözlerimden sanki intikam aldı. Tam gözlerim denize dalacaktı, Birden bulutlar ağladı. Dalgalar hırçınlaştı kayalara, Her kayaya vuran dalga, Sanki benim hırsımdı sana, Bir ben vuramadım nedendir sana... Ah imgelerim vah imgelerim, Ben sizi ararken kendimi kaybettim, Dalgaların hırçınlığını sevdim, Dalgamı olsam, kayamı olsam, bilemedim. Sevdamın yüreği kaya, Hep acı çektirdi bana, İmgelerim bile aldanmış ona, Atmış imgelerimi dalgalara. İmgelerim yorulmuş sırtını kayalara dayamış, Dalgalarsa kayalara vurup parçalamış, İmgelerimi ararken benim gözlerim ağlamış, Benim intikam ateşim sanki doğaya yansımış Dalgalar hırçın dalgalar, Benim yüreğim gibi kabarırlar, Boğmak için seni ararlar, Nedendir bunu başaramazlar. Ah imgelerim vah imgelerim, Ben sizi bana ait bilirdim, Şimdi ben siz olmadan nerelere giderim, Siz olmazsanız zayıf kalır benliğim. |
Her Gece Değil Bu Gece Öleceğim
Sen başkasının kollarında iken diner mi yaram sence? Kızma bana kızmadan söyle... Ürkütme...ürkütmeden bak gözlerime... Sen uzaklarda seviyorum derken... Bu hasretle yaşaya bilir miyim ben? Seni ben her seferinde affederken, Sen aflarımla vurdun beni. Böyle uzaklıkları avukat mı tuttun, Artık rahat ol, telefonların kabloları da yok, Diyemiyorum aradığımda evde yoktun. Cebindeydi sevdanın sesi... maalesef oda kesildi, Kimi zaman korkudan titreşime geçti, Kimi zaman yalancı sekreterin devreye girdi, Sayın abonemiz meşgul dedi... Diyemedi yalancı sekreterin diyemedi.... Korktu...seni sevmekten korktu diyemedi, Bir yaz yağmuruyla ıslanmaktan korktu diyemedi... Bu yüzdendir işte kızgınlığım,bu hiddetim, Seninle konuşmak istemiyor diyemedi... Bende onun yalancısıyım diyemedi.... Sen böyle iken sevse de acizane gönlüm Asmaya hakkı var mı herkesin... Ayrılığın resmini meydanların direğine... Gülmeye hakkı var mı herkesin... Aldatıldım,boynuzlandım diye... Laf dinlemiyor bilirim gönlün, Dinletemedim bende...bilirim. Ve her günün katilliği senden bana hediye, Bir bıçak elimde yalan sözlerinden kalan, Ve bir silah sahte sevginden.... HADİ SEÇ! ! HADİ... HANGİSİ OLSUN SENİ VURAN? GERİYE KALAN BEN OLMAYACAĞIM... SENDEN YİNE KALANLARLA BEN BU KEZ...BEN BU KEZ! ! HER GECE DEĞİL BİR GECEDE VURULACAĞIM. |
Haydi Gel
Kırıldı bu dağları gezen ayaklar, Sen gelmeyince bahar kendini saklar, Bu yürek kubbede ince bir mozaik arar, Sen olmayınca yeşil çini açmaz oldu duvar, Haydi gel artık akmaz oldu ırmaklar, Kurudu bütün çiçekli saksılar, Söylenmez oldu sensiz şarkılar, Seni anlatıyor her gece bu rüyalar, Haydi gel...artık bu gözler seni arar, Haydi durma tutuştukça bu yürek yanar. |
Hadi Hapset
Göz yaşlarımı da hapset, Akmasınlar özgürce, Onların özgürlüğü bir felaket, Balıkçılar bile korktu gözlerimi görünce. Ha yağmurluydu hava, Ha fırtınalıydı savurdu bir anda, Ha ben ağladım deniz kenarında, Ha deniz kudurdu köpürdü aynı anda. Günlerin getirdiği güzellikler diyemem, Gördüğüm hep son savaşta yalnız ölenler, Hadi göz yaşlarımı da hapset, Beni hapsettiğin gibi...ben artık sana sevgi veremem... |
Güllerde,Bende,Toprakta Susamıştık
Siyah güller ile beyaz güller toplantıdaydı bugün, Susamışlardı, Yanıyordu içleri onlarında, Ben sana susamıştım, Düşündüm ki sende bana susamışsın... Oturdum, Ağladım yaban ellerin becerikli sanatına, Ağladım...ağladım... Toprağını suladım. Bedenim sensizliğin hesabını her ağıtta soruyor, Gözlerimde bugün mutluyum demek istiyor, Ama ağlıyor işte. Nasıl gülsün ki bu gözler? Nasıl söylesin ki bu diller? Bugün gözlerini dünyaya açtığın ilk günün... Gözlerim ağlasa bir türlü... Gülse bir türlü... Dışarıda bekler oysa ölüm yıldönümün. Kaldım işte ateşle buzulun arasında, Beyaz güller gülümser bir tarafta, Siyah güller ise ağlar karşısında, Her şey seninle benim aramda, Kimselerin henüz haberi yok daha, Bense kanser oldum bu yaşta, İşte buda benle benin arasında, Güllerde ağlıyor bak şimdi duyunca, Sus! konuşma... Bedenim susuyor çünkü sensizliğin hesabında... Çok yakında geleceğim bu matemle yanına, Biliyorum her şey gibi son yolculukta senin uğruna, Bak doymamış toprak yine susadı işte cana... Oysa doyurmuştum her gün ağlaya ağlaya... Doyururken erimişim ben aslında, Olsun be gülüm... Nasıl olsa her şey senin uğruna... |
Güç Gebeliğin Ben Bir Cenin
Şiirlerim diyete girdi, Sensizlik spora gitti, Bak onlarda beni terk etti, Beklesem gelirler mi? Kolaysa sende gelsene, Sana ağır gelenlerle, Sıkıyorsa beni cılız bir aşkla sevsene, Kolaysa benimle dansetsene. Hadi beni giydirsene, Hadi beni defilelere ***ürsene, Hadi bedenim idealinde, Ama sakın tecavüz etme. Şiirlerim kilo verdi, Ölüm orucuna girdi, Bak ölmeden geri geldi, Beni senden daha çok sevdi. Şarkılar kilo aldı, Dünyam ağırlığını kaldıramadı, Gözyaşım oldu tost arası, Lanet olası seni benden kimler aldı? Sıkıysa söylesene, Adalete hırsızı teslim etsene, Gücü bana evlat olarak versene, Benim sadakatimle bir ağaç diksene. Hadi gözlerimle sevişsene, Hadi bıraksana bedenimi gebe, Dudaklarını sana benzetsene, Ama yalanı sakın koyma içine. Bedenimde yatıp dinlensene, Gebeliğimin verdiği bebeğe, Sende adımı güç olarak versene, Hadi sıkıysa sende bu aşkla üretsene. |
Gurursuz Kişiliğin,Gurursuz Aşkının Gururlu Şiiri
Eğer bir gün yazdıklarım yakılırsa, Aşkıma kıyıldı demektir, Ve yazdıklarıma saygısızlık edilirse, Sevdama saygısızlık edilmiştir. Yazdıklarım çalınırsa, Beynim çalınmış demektir, Orijinali yerine yedek kullanılırsa aldatıldım anlamına gelir. Eğer bir gün yazamıyorsam; Bilki bu artık seni sevmiyorum demektir. Gözlerim uzaklarda anlamsız bulduğun yerdeyse; Bu seni duyamadığım anlamına gelir. Ve yine her şeye rağmen yazamıyorsam, Beni bana vermen gerekir. Her yazamadığımın arkasındaki saniyelerde çıktığın an, Son kullanma tarihin geldi demektir. Çık hayatımdan demeden önce kayboluyorsam, Oksijen arıyorum,nefesim olamıyorsun, Beni daraltıyorsun demektir. Geri döndüğüm anı bekliyorsan eğer, Her şeye rağmen sen bittin demektir. Ve hala bana beni sevdiğini söylüyorsan, Gurursuz kişiliğin, gurursuz aşkının... Gururlu şiiri son kez yazılacak demektir. Yazılan bu son şiir, Son şarkımızın bestesi olacaktır, |
Gidişin Olsun Bitişim
Gidişinle erimesin yüreğim, Gidişin olsun bitişim, Ve görmesin o gözlerini, Benim ağlayan gözlerim... Yoksa bırakamaz ellerim, Unutamaz seni kahrolası beynim, Öldür beni ruhumla beraber, Bitsin sana olan o yüce sevgim... Şimdi; ağlayan bu çocuğu sustur! Senin için atan bu kalbi durdur! Aşkın için açan bu gülü soldur! Tanrıya bu düzeni bozdur da git! Yanan bu yüreğimi, Seni düşünen şu beynimi, Nefretle doldur; Tut da bir kurşunla vur da git! Ve gitmek çözümse sana, Gidişin olsun bitişim, Ve git...derken ama, Gitme ne olur derdim... |
Gamsızlığın Bunalttı Beni
Liman mıyım yoksa konteynır mıyım? Kimlik bunalımında boğulmaktayım, Sıkılırım... Aranırım... Liman olmaktan bıktım, Bu gamsızlık sıktı artık beni. Haksız mıyım? Bitirmelisin bu hasreti, Bunaldım. Fırtınalarda sığınanım, Demir atmayıp ta ağlatanım, Doğaya düşman edeceksin beni, Sana ben nasıl kavuşayım? Çalıp ta hırsız mı olayım deniz fenerini? Yollarına ışık tutup kayaya mı vurdurayım? Fırtına olup ta alabora mı edeyim seni? Bak; İçi dolu bir konteynırım, Al ***ür uzaklara kendinle beni, İçimi boşaltmalıyım, Bu yük fazla yordu beni, Hiçbir limanda durmayalım, Bu havasızlık çürüttü içimdekileri, Denize servis açalım, Balıklar yesin çürüyenleri, Biz seninle dünya turuna çıkalım, Bekletme artık beni... Haksız mıyım? Beklemekten seni, Çok sıkıldım... Çabuk tut elini... Başka denize boşaltacağım, Ben yoksa içimi. |
Ebedi Uyku
Kırgın olmak istemezsiniz acıyan yürektir o kırgın değilim sana demek istediğiniz... Sevdiğinizdir o, kıymet bilmeyenlerdendir dersiniz benim sevdiğim... Unutmayı unutturmuştur unutamadım, unutamıyorum dediğiniz... Sende beni unutma demek istediğiniz... Devirdiğiniz kısır mevsimler aklınıza gelir,yapraklarınız sararmıştır. Birlikte yürüdüğünüz yollarda bir başına kalmışsınızdır artık. Sulanmadıkça kuraklaşan topraklar gibi sevdiğinizden ayrı can çekiştiğiniz,her sonbaharın gelişinde kaybedilen baharları düşünerek sonbahardan nefret ettiğinizdir o ayrılık nakaratları gibi açan güz mevsimlerinin güz gülleri. Halbuki kısır mevsimlere gebedir tuketilmis her mevsim! Yillar kenarda beklerken beklediğinizdir o gelmesi gereken. Gittiği gündür o ömrünüzün bittiği an diye kahrolup ardından eridiğiniz. Gitme bile diyemeyipte gururun gurursuzluğunda bittiğinizdir işte o sizin sevdiğiniz. Unutmadım der her yeni gün aynaya bakar ve ona bir ömür daha adarsınız,gelecek dersiniz,beyninizle çektiğiniz fotoğraflarıdır avunduğunuz. Nasıldır şimdi değişmişmidir acaba,şefkatle değişime uğrayan bebekler gibi aylık gelişimler çizersiniz beyin hücrelerinizde. Mevsimler gelip geçerken siz hala geçip gidememişlikle kurumaya yüz tutmuş köklerinizle bi care onun seraplarında yaşarsınız. Bir dehşet sevdadır bu işte kutsallaşıpta sizle büyüyen,sizle yaşlanıp gidendir o yüreğinizin baştacıdır her zaman. Aklınıza gelir her canınızı acıtan ve dersiniz ki o olsaydı yapmazdı,o olsaydı bana yalan söyleyipte içimi acıtmazdı dersiniz sevdiğinizdir o işte lekeleyemediğiniz,başkalarıyla aynı ölçüye koyamadığınız. Şimdi onsuzsunuzdur ama geceniz gündüzünüz onunla başlayıp onunla devam etmektedir ve onunla bitsin deyip onlu düşüncelerle rüyalara daldığınızdır, uyanmak istemezsiniz,içinizdeki sevgi onu düşlerken mutludur çünkü. Kimsenin uyandırmasını istemediğinizdir işte o sevdiğiniz uğruna tercih edilen uykular da sevdanın cennetidir ki sevilenle yaşanıldığında en büyük mutluluktur. Çünkü kimseler sizi ayıramayacaktır artık en güçlünün gücünün yetmediği andır o ebedi uyku. Sonra korkarsınız birden bu ebedi uykudan,ya sevdiğiniz kardelen misali karı delerde gelirse, umulmadık yerde umulmadık zamanda bir kar soğukluğunda açarda siz aşkın çölünde, ölümün gurbet elinde onun gelişini göremeden gitmişseniz... O anda düşünür ve uykulardanda nefret edersiniz. Işte şimdi sağınıza baktınız o,solunuza baktınız sevdanızın aşağılanıp ezildiği günler... Işte şimdi korkuyordur sevmekle sevilmemenin arasında kalan yürekler. Aslında acı bir gerçektir bu, ne onunlasınızdır nede onsuzsunuzdur. Sadece ebedi bir aşkla ebedi uykuya doğru girdaplar başlamıştır, Artık korkuların kucağında bomboş şefkatsiz kalan bir çocuksunuzdur... YETMEZMİ... |
Depremler
Dün depremler geçirdim toprağımdaki çiçek! Sende bu sarsıntıyı hissetmiş olman gerek. Silindi beynimin derinlikleri adeta, Sana dair her gece yazdığım mısraları bana geri vermen gerek... Ağladım... Belki seni göz yaşlarımla suladım... Ama ağladım toprağımdaki çiçek... Bana emeklerimi geri vermen gerek... Geceleri sen uyurken belki de gezerken... Hummalı sara nöbetlerinden geçerek, Sana doğru gelirdim, Derin bir iç çekip süzülerek, Bana sana dair yazdıklarımı geri vermen gerek... Beni bir ölümsüz gibi mutlu etmen gerek. Bak depremler sallıyor beynimi... Senin bunu hissetmen gerek... Ey toprağımdaki çiçek... Ben soyu tükenmiş kelebek, Kahrolası bu ilkbahar ne zaman gelecek? |
Çıplak İbadet
Çiçekler sıcak suyla sulanmaz, Sevdalara ütü yapılmaz, Kullanıp ta yerine yenisi alınmaz, Ziyaretler amaçsız olmaz, Bir yangın uğruna mumlar yakılmaz, Fırtınalarda midye toplanmaz, Midyeler sarı yumurtlamaz, O inciler kolay avlanmaz. Ezanlar okunurken oynanmaz, Çarşaflar içinde çıplak ibadet olmaz, Ölünün adımları canlanmaz, Bir ölüm olmadan kıymet anlaşılmaz. Yalanların adı doğru olmaz, Bir erkek bıyıklarına ağda yapmaz, Can çıkartırcasına can katılmaz, Yar sanadır bu yazdıklarımın adı aşk olmaz. Yazılanlar vardır yalan yazılmaz, Yardan ayrı bu kalp yaşayamaz, Gözler soldu cemreye bakamaz, Bu eller unutma artık boş kalamaz... |
Çıkıyorum Hayat Diye Attığın Zindandan
Seni çıkartıyorum hayatımdan, Ve şiirlerimle çıkıyorum aşağılardan, Dışarıda o kadar hayat var ki, Bana ihtiyaç duyan. Aldığım derslerim var Onur Akın'dan, Sana veremediklerimle, Sıyrılacağım arzularımdan. Kanatlanacağım yapay sevdalardan, Bakacağım yeşil cennet diyarlardan. Kendi çerçevemdeki aşklardan, Kurtulacağım yalanlardan. Yaşayacağım öyle güzel kareler var ki, Senin gibi beni sevgisizlikle çarpmayan. Sevgili değil aranılan, Sevgi var açlık duyulan, Öyle derin öyle anlamla bakan, İşte bu saygıyı başlatan, Sevgi denileni yaratan, Ve yine aynı karelerden başlayan... |
Canözüm
Ne isterim bilir misin... Hani...canıma can katsın bu aşk... Yalancı aşklardan olmasın, Hani o ürkek... Hani o korkak aşklardan olmasın... Hani o zamanın eline bırakılan aşklardan olmasın, Hatta yaşadığımızın adı aşk olmasın. Bir gün gözlerimle.... Hani aylarda geçse... Dans etmek isteyip de.... Öylesine çıkıp geldiğinde, Ellerinde bir buket gül yerine... Sevgimle titreyen bir kalbin olsun bedeninde, Ve içinde sadece... Ama sadece bana ait bir sevgi olsun. Ve giderken...CANÖZÜM... Gözlerimin içinde gözlerini bırak, Ellerimin içinde ellerini bırak... Bırak ki bu güçsüz kalbim seninle nefes alsın. Ve hatta yaşadığımızın adı... Sakın bir aşk masalı olmasın. |
Cana Dair
Bir adım ötede hissettiğim oyunlar, Beni çocukluğuma çağırırlar. Kulağıma okunan masallar, Canla ilgili cana dair nakaratlar. Bir gün gelir, Kulağıma okunur ismim kadar, Cana dair canla ilgili taze anılar. Bir gece rüyamda bir söz verdi martılar, Bir gün beni de kucaklayacakmış şefkatli kollar. Saçlarımı okşayacakmış sakin kumsallar. Artık savurmayacakmış oradan oraya Ürkütücü fırtınalar. Çağırmayacakmış gözlerimin incisini damlalar. Geceleri rüyama gelmeyecekmiş kabuslar, Uyandığımda korkma diycekmiş şefkatli kollar. Bir gün ama bir gün dedi martılar. |
Bugün Sesini Duymak İstemedim
Yalnızlığı taşıyamıyorum artık, Savaşıyorum uykularda. Küçük bir kızı okşar gibi, Ne var alsan beni kollarına... Biraz sevgin kaldıysa eğer bana, Yalnızlığın buhranları Ruhumu ele geçirdiği anda, Ne var...ne var... Yaslanayım o güçlü omuzlarına... Sende kaldı bir tarafım, Biliyorum kumdan kaleler gibiydi, Sende kalan tarafım, En ufak dalgada talan olacaktı, Bir kez görüşte ve tekrar çekip gidişte Buna yüreğim dayanmaz ağlayacaktı Kan akacaktı gözlerimden yaş diye Nasılda sevmişim bunu bir kez daha anladım, Ne var benim kadar anlasaydın, Bugün sesini duymak istemedim, Duyduğum her saniye, Kara bir yas gibi kapladı yüreğimi, Oysa bu sende kalan zavallı yüreğimdi.... Herkes bilmek zorunda değildi! Duymak zorunda hiç değildi! Bir ben bilirdim bunu... Bir ben severdim seni... Bir sen bilmezdin seni nasıl sevdiğimi... Söyledim de bak seni bana yar ettiler mi? Saldırdılar dünyama beni sensiz bıraktılar... Neredesin dedim kaç gece neredesin? Sensiz olmadığını her gece bir kez daha anla*****, Haykırdım sesimi duyuramadım... Şimdi sen ordasın ben burada, Başkasını sev diyorsun bana, Olmuyor senden başkası yar bana, Acılarda yaşadık tatlı anlarda, Elimden tutacağın yerde atıyorsun beni ortalıklara, Söylesene kimler mutlu oldu ortada? Her ikimizde mutluluk oynadık gururla... Söylesene kimler perişan ortada? Bugün sesini duymamak için kaçıyordum... Bende kalan kanın zorladı buna... Bak senden bana kalan kara yaslarla... Beynimdeki sallantılarla, Şimdi kimler mutlu biz ayrıldıkta? Sende kalan tarafım kıvranıyor acılarla, Sana olan özleminden alevler içinde yanıyor, Sevda nöbetleri geçiriyor, Sende kalan tarafım bak aşkını ilan ediyor, Bu kadın seni ilk günkü gibi seviyor, Erkeğim dediği yüce kalbi geri istiyor... Bugün sesini duymak istemedim. ÇÜNKÜ YOKLUĞUNLA ERİDİM... Ve ben sensizliğe kafa tutmuştum bak yenildim... Çünkü seni ölesiye sevdim... |
Bol Hıyarlı Cacıklı Aşklar
Dur durak bilmez aşklar, Toprağıma düşen ham meyvalar, Yıkana kadar uğraşacaklar anladım, Yürekten gidecek sevinç çığlıkları, Düşman edecekler herkese, Elekli sevdalar, ah kevgirli sevdalar, Sevgiye kan kusturacaklar anladım. Bol hıyarlı cacık olmuş aşklar. Yoruldum bahçemdeki ham meyvalardan, Titreyen bedenim düştü düşecek dallardan, Süzüldüm hummalı aşk yarışlarından, Sıkıldım birleşmeyen elma yarısından. Kalmadı elimde aşkın nanemollasından Köşe kapmacalı saklambaçlı oyunlar, İnsaflının insafsıza çizdiği yollar, Yedikuleye meydan okur körebeli aşklar. Ey aşk! gözün kör ise, Hadi durma el sende, Koştur koşturabildiğince, Oynat oynatabildiğince… Ey aşk! hadi sıra sende |
Bir Su Salında Aşk
Umursama deprem sarsıntılarını, Aldırma... Bakarsın bir toprak kaymasıdır aşk, Aldırma,kayan her toprakta yeşerir bir can tohumu, Yüreğindeki fırtınalar savurur aşk tohumlarını. Bak uzaklara, Bir göl ortasında sakin bir su salında, Yaşar sevdan ortalık yerde aşka susamışcasına, Dalıp gitmiştir o ucsuz bucaksızlıklara... Habersizdir gelmeyenin, Umarsızdır dönmeyenin, Sen seviyorum de ona, Martılar denizlerden alsınlar sevdanın harflerini, Haykırsınlar senin olan sevgini, Düşünme kuşlar var, Martılardan alıp bir göl ortasına yazacaklar adını,gelmeyenin. Sen seviyorum de ona, Kuşlar öğrenip ***ürsünler tek tek gagalarında. S E N İ S E V İ Y O R U M... Kuşlar alfabeyi öğrenecek belki, Aynı benim seni sevmeyi öğrendiğim gibi. |
Bir Sen Bedenimde Yatıya Kalmazsın
Herkes sevdaya tutkun sanır şu aciz gönlümü, Ve bir o kadarda cinselliğe aç... Anlatamam ki hırlaşarak ta olsa, İlla ki koklaşmak ister şu zalim insanlar. Anlatmanın ötesinde bakarsın, Kollarını değil derinliklerini açarsın, Ve anlatırsın ayakta kalmanın zorluğunu. Köprüleri gösterirsin, Sonra yorgun titrek ayaklarını... Onlar senden ayrı... Onlar kendi savaşlarında, Koklaşmak arzularında, Bilmezler kaybolurlar. Ve ben Vietnam savaşçıları kadar yorgun, Onlar kadar yaşama sevinciyle... Gecenin zulmünden sıyrılır, Soyutlanmış bir tablo gibi Veririm kargoya tüm renklerimi, Çiçeğini bulan kelebekler gibi, Şaşırmadan bulurlar seni... Bir sen anlarsın beni, Bir sen okşarsın saçlarımın telini... Şehir griliğinde kırılan kanatlarımla, Gelir uzanırım yanına, Bir sen yatıya kalmazsın bedenimde, Bir sen dokunmadan seversin yüreğinle, Sana sığınırım gözlerim kapalıda olsa, Ellerine bırakırım tüm renklerimi, Bir sen özenle kullanırsın tuvallerde, İşlersin sevgiyi beynimin tüm hücrelerine, Öyle yerleştirirsin ki... Hissederim seni, Uzak,uzak yerlerde bile... |
Bir Melek Ağlarken Ölüyor
Bir melek ağlıyor karşımda ellerim kollarım bağlı... Kanatları kırılıyor... Bir ben görüyorum... İçim gidiyor o süklüm püklüm duruşuna... Yerlere düşmesinden korkuyor yüreğine sımsıkı sarılıyor, Herkes onu güçlü biliyor, Oysa bir Allah görüyor,bir o yaşıyor,birde ben görüyorum. İnsana sevmek için kalbi veren Allah, Bir meleği sevdi diye böylesine cezalandırırmı? Şimdi yerlere düşmekten korkarken bedeni yüreğini taşıyamıyor, Titriyor elleri bir eliyle yüreğine destek verirken gözleri içlenip dalıyor, Nispet edercesine öpüşen bir çift beyaz güvercin görüyor, Titriyor dudakları büzülmüş dönüp öylece bakıyor yaralarına... Yokluğunla anlıyorki artık kimsesiz, Artık kanatsız ve güçsüz... Herkesin inciler döktüğü o melek şimdi ağlıyor, Hani melekler ağlamazdı ya, Bak o melek şimdi senden yana tüm kayıplarına inciler döküyor, O ağlarken yapraklar dökülüyor başından aşağıya, Bir yaprağın ölüşünü görüyor, Kurumuş çatır çatır ufalanan yapraklar gibi, Ellerinde ufalanmak üzere yüreği bedenine yalvarıyor, 'Ne olur biraz daha dayan ben ölmek istemiyorum'diyor Saklambaç oynayan inci damlaları isyan ediyor, İsyanlardan oluşan sellerde soluk alamıyor, Hani melekler ölmezdi ya! Hani melekler ağlamazdı ya! Bak o melek şimdi ağlarken öldü yerde yatıyor... |
Bir Gülümse Bu Da Yeter
Kabahatler özürden büyükse, Yüzülen bir sevgi nehriyse, Kulaçla aşkın yüce gücüyle, Kabahatler küçülür sen yüzdükçe. Kader düşman etti dese de arabeskler, Yıkıldım bitti dese de besteler, Duraksız ilerleyen trendir kader, Yolcularını hep kendi belirler. Derin duygular derin devlete benzer, En gizli en uzak mesafeden işler, Kan revanda olsa yürekler, Aşk büyükse ayıramaz karamelekler. Aşıkları vurup düşüremez dertler, Kenetlenmişse kelepçe misali eller, Bir deniz kenarında içilen kahveler, Kırk yıl gözlerdedir unutulur kavgalı günler. Sancısı tutmuş bir aşığın mekanı denizler, Her vuslatta çıkan davetiyeler, Hasrete isyandan gelmesin ölümler, Canından can alır gelemeyişler. Bitti ve gitti mi ölürcesine sevdiğini söyleyenler, Bitmesin sendeki yürekte sevinçler, Bir gülümse sen,buda yeter, Doğacak gün neler getirir bak neler… |
Bir Bilsen
Denizlerde çırpınan kuş gibi, Sahilde ağlayan ben; Kimsesizlikten ölenler gibi, Yapayalnız soğukta üşüyen ben. Isıtacak aşkım derken, Sarılacak şimdi derken, Ne zor bilemezsin sen; Ateşlerle buzullar arasında kaybolup giden ben... Bilemezsin sen... Sahillerde ben... Ne zor... ne zor, Ah bir bilsen... |
Bir Bende Var
Yalnızlık senfonisi derken şarkılar, Sürüklüyor beni acılar, Gökyüzü parlak,ışıldıyor yıldızlar, Böyle de yalnız yaşanmaz ki anılar, Nasıl geçiyor zamanlar, Bildiğim mi var ki... Dalgın ve baygın bakışlar, Kime baktığımı bilir miyim ki... Kafam karışık düşüncelerle, Kiminin hayatı ay gibi, Görüyorum gerçeği gözlerimle, Neden benim ki si küp gibi? Sanki bir eşek misali, Yüklenmişim semeri, Eyer yarası sarmış tenimi, Hak ediyor muyum bu kadar ağır yükleri, Bakıyorum ellere yok derdi, Ne yuları var boyun çevresinde, Nede o acı inlemesi, Bir bende var böyle dert sanki... |
Bakmayın Yaralarıma
Bakmayın yüzümdeki yaralara, Sevda yorgunluğu öldürmüş annemi, Görmedim ben ne annemi...nede babamı, Her gece uykularımda bir el okşar başımı. Kim olduğunu bilmediğim bir insan eli işte, Anne kokusunu bilmediğim için, Bir baba nedir duygusunu yaşamadığım için, Geceleri saçımı okşayan o el kimindir bilmem işte. Bildiğim sadece yaşlı bir adam bulmuş beni, O kimsesiz...ben kimsesizmişiz işte. Şimdi o hasta ve yaşlı... Bense küçük ve yaralı... Bayramlar gelir geçer kimsesizliğimiz aklıma gelir, Ne kapımızı çalan olur ne yüzümüze bakan. Yorgunluğumla kenarlara çekilip ağlasamda, Boğazımızdan geçecek bir lokma ekmek için çabalamaktayım işte. Kör bıçaklardan farkı yok bu çocuk kalbimin. Yüzümdeki yaralar için ilaç almakmı dediniz... Unuttum...öylece dalmışım... Nereyemi bakıyorum. Karşı ki parkta iyi giyimli çocuklar var, Kaydıraktan kayıyorlar,salıncakta sallanıyorlar. Kiminin elinde simit,kiminde dondurma, Bense gördüğünüz gibi içlenirim burda... Nedenmi? Çünkü beni bu yaralarımla parkta oynatmıyorlar. Ayaklarımda bir terlik parçası elimde bir boyacı sandığı... Bir elimde sabırdan kalan akşama sakladığım ekmek parçası. Haydi şimdi kör bıçak misali kalbim sırası değil hayal kurmanın, Akşam oldu artık, Köhne bir barakada seni sokaklarda bulan yaşlı bir adam ekmek bekler. Sizde bakmayın yüzümdeki yaralara, Bu çocuk kalbimdeki yaralar yüzümdekilerden daha fazla. |
Bakma Bana
Yüreğim paramparça... Bakma. Bulduğunu sanma Nilüfer çiçeklerini yüzdüren nil nehrini andıran gözlerimi. Bana sorma. Kızıltepedeki bir güneşin doğuşunu seyrederken kaybettim ben gözlerimi... Konuş deme bana... Konuşursam; Bağdatın yangınlarını söndürcek kadar dört mevsim yağmurları başlar. Sustum ben ama... Sustum! ! Adını tsunami koydum... Çünkü ben tüm felaketleri üzerinde toplayan kirpi yavrusuyum... Bana pamuğum de hadi... Durma. Çünkü ben içi lavlarla dolu bir yanardağ kadar doluyum... Ama ne zaman patlayacağım bilmiyorum, Bir bilinmez denklemde çarpım tablosuyum Sen yinede bakma bana... |
Aynalı Odaların Prensesi
Hani çok seversinizde...Hani sevildim dersiniz... Hani bilemezsiniz ya alınyazınıza yazılmıştır bile, Ölüm tadında ayrılıklar... Tertemizdir duygular,körpeciktir o atan kalp. Seviyorum dersiniz,her gelebilecek zararlardan korumaya çalışırsınız. Hani kuluçkadan yeni kalkmış tavukların en değerli varlıklarını esirgediği gibi. Sevdiğinizin bir sesine tüm dünyayı yakacak kadar cesur olursunuz ya. Her yer bahar,her yer yedi renkli çiçek, Ve deniz deryadır her taraf... Çünkü seviyor ve seviliyorsunuzdur. Hani dersiniz yinede vazgeçmem, Hani dersiniz senin ellerinden gelsin ölüm. Ve bir şeyler düzgün giderse hayatınızda korkun dememişlerdir size. Çaylakça,körpece,tazece sevdanızın çiçeğini koklar ve onu sularsınız. Ve depremler başladığında anlıktır,savunmasız... Her yer talan olur. Aklınıza gelen en değerli varlığınızı kaybetmemek için, Bir can taşıdığınızı unutur sevdanızın çiçeğine sarılırsınız. Depremler anlıktır, İlk görüşteki gönül tutulması, İlk görüşteki yıldırım aşkı gibi. Bir afet bölgesi olur anında hayatınız, Ne devletin yardımı uzanır artık size, Ne bir insan eli. Hiçbir insan evladına anlatamazsınız nereniz ağrıyor, Hiç bir insan evladına anlatamazsınız nelerinizi kaybettiğinizi. Bir sevda masalı başlar, Savunmasızca, En güzelinden. Hani insan koca bir evde yapayalnızken, Aynalarla konuşur,sohbet edermiş. Uykusunda düş yerine aynalı kabuslar görür yalnızlığın verdiği acıları yaşarmış. Anıların,durumların,duyguların yerinede, Ağzından kuru sözcükler çıkarmış. Söylendikçe kuru sözcükler, Bir masal olur büyülermiş uyuyan güzel prensesi. Kabuslar içerisinde büyüyen güzel prenses; İçindeki kin,nefret duygularıyla bir gün gelmiş aniden cadıların cadısı asi bir prenses oluvermiş. Kötülerin kötüsü asi prenses gerçek dünyanın insanlarından yaşadığı tüm acıların adına intikamını almış, Gün olmuş kötü prensesi hiç kimse anlayamamış. Kötü prenses yani asilerin asisi tebessümsüz yüzünden fırlattığı taş parçalarıyla insanları ürkütür olmuş. O kadar asi olsa da dürüst olan bir yanı varmış ki tebessümlerini yalancı yapmadan yaşarmış. Ta ki gerçek tebessüm yüzünde belirene kadar hep doğrularına taparmış. Onun doğrularında aşkın adı yalan,sevmenin adı acıymış. Ve anlamış ki her doğruyu öğreten bir yalancıymış. |
Aşk Değil Huzur Soldu
Bak; deli oldu huzur, sen çağırmadın, Buruk bir acıdan fırsat bulup onu hatırlamadın Ruhunu okşayıp ta derinden kucaklamadın, Kendini sevmeni bekledi umutla, Sen onu hesaba almadın. Senlik olmayan dallardan tuttun, Hataları görmeyip *****ca yuttun, Sen aklını kullanmayıp kendini uyuttun, Yazık oldu sana da,huzura da, Sen şerefini yolda mı buldun? Sevgi gözünü kapattığın da senin olmaz, Yıldızları saymadan hiç kimse o koltuğa oturamaz. Sen huzurunu hatırla onsuz olmaz, Sen şerefini kucakla, Şerefsiz yaşayanlarla şerefsiz yaşanmaz. Bu aşk emeksiz olmaz, Susuz olmaz, Bu kahrolası hayat sek yaşanmaz, Aşkın kırmızı gülü hiç solmaz, Ve lakin aşk; onursuz yaşayamaz. |
Amcaya Kin
Kaç bayram geçti, Elini öpmeyeli,kaç bayram... İçimdeki kin, İçimdeki nefret, O iğrenç duygu bitmedikçe, Daha nice bayramlar geçer... Sen gerçeği bilmedikçe, Kaç gece kaç gün geçti, Ben gülmeyeli... Kaç hafta,kaç ay geçti? Kaç yıl geçti selam vermeyeli... Geçer....buda geçer.... Bir kin, bir nefret kalır, İftiralarda biter, Ve bir deli ben kalırım... |
Alkol Emretti Seni Boşayacağım
İki kol düğmesi demişti barış amcamız, Şimdi kapanmadı maalesef iki yakamız. Sözler vermiştik sevişmelerimizde... Şimdi düşmüyor elimizden hem sigaramız, Kahrolası unutamıyoruz...birde viagramız. Akıllara düşman alkolle dansımız, İki kadeh gibi çarpışan dudaklarımız, Lanet olsun hani bizim yaşam savaşımız? Hani bizim onurlu olması gereken aşkımız? İnançtı,güçtü derken bak şimdi şaşkınız... Hatırla aynanın önünde iki mermi vardı, Biri sanaydı,biri banaydı... Şimdi sensizliğin anası alkol komasıyla, Aşkların en güzeline rus ruleti oynattı. Bütün cesur aşkların yuvası,sadist yüreklerle patladı... Bir alkol şişesi gibi içimiz bomboş kaldı. Bak şimdi başı boş kaldırımlardayız... Güçlü bir elin sıkıp ta buruşturup attığı, Teneke bira kutusu bile değiliz... Birer cam kırıklarıyız... Hem de iki ayrı kaldırımda paramparçayız... Yapayalnız... Üstelik birde güçlü darbelere maruz kalacak kadar savunmasız... Kim bilir daha hangi güçler tarafından fırlatılıp kırılacağız... Daha hangi güçler tarafından ufalanacağız... Sonra kırık cam parçalarının mucurları olacağız... Çoğalan yaralarımız gibi çoğalacak parçalarımız, Ve çoğalan kalabalıkta kaybolacağız... Birbirimizi istesek de artık bulamayacağız. Unutma! alkolün üstüne diktiğin kuma ağacıyım, Alkol emretti...ARTIK SENİ BOŞAYACAĞIM. Senin sadık kadının... Hani beni sevdiğin halde bırakamadığın... Hani şu üstüne kuma getirdiğin ama ayrılamadığın... İŞTE...ALKOL SENİN GÜÇLÜ KADININ... BENSE ACİZ ZAVALLI BİR KUMA PARÇASI... AĞLATTIĞIN... |
Adına İsyan De
Dualarımsın şu sabahın beşinde, Sen değil sana değil, Bilemiyorum dualarım artık kendime. Senden kalan enkazım şimdilerde. İster bencil de... Hatta ne dersen de... Söyle istersen bu bir isyan de! Gülen yüzlerin gerisinde, İstifra ediyorum bu sabahın beşinde. İster dayanıksız tüketim malı de, İstersen daha vurmak için tekme, Sen yeni bir diriliş bekle... Enkazların içinden, Beynimin hücre depreminden, Söyle istersen bu bir isyan de! Çalınan her melodiye, Benim kalp ağrılarımı da ekle! Bunun adına kaybolmuş sevgi de, Kaybolan her değerde, Etrafına haykır birde... Söyle istersen adına CANSEL de! |
Kalbin Taştan Duvar
Aşklarda bitermiş demek, Terk etme demeye yokmuş gerek, Atmasan da satmasan da çaresizliğe, Kalbin aşkın yalancısıymış demek. Ucuzundan bir gidişle giden gitti işte Aşk değilmiş yaşatan, Duygular değilmiş avutan, Kalbin aşkın yalancısıymış kandıran. Özlediğin kokumken, Dayanamadığın yokluğumken, Ölümlere seni atmamışken, Kalbindeki bu yalancı aşk neden? Ayrılsın artık kimsenin ayıramadığı bu yollar, Bırak serilsin önümüze kan kırmızı halılar, Nasılsa kırmızısından bir gidiş başlar, Yalancı aşkına gerçek aşkım elbet kıyar. Bırak kopsun artık bağlar, Nasılsa geliyor bak ilkbahar, Bırak gözlerimi ağlasınlar, Nasılsa kalbin artık taştan duvar. |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 18:58 . |
Powered by vBulletin® Version 3.8.11
Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.
Dizayn ve Kurulum : Makinist