![]() |
ÇOCUKTUM
Çocuktum Hep kardan adamlar süslerdi düşlerimi Büyüdüm Hep kandan adamlar oydular yüreğimi Çocuktum Hep ölümsüz aşkları okurdum masallarda Büyüdüm Ne aşklar satıldı o körkütük masalarda Çocuktum Şerefti itibardı bütün kapıları açan anahtar Büyüdüm Hiçbir güç tanımadım para kadar Çocuktum Saçlarından yakalardım ümitleri Büyüdüm Ezberledim bütün ihanetleri Çocuktum Yaşam bir yağmur gibi düşerdi avuçlarıma Büyüdüm Şimdi hep çocukluğum geliyor aklıma Sakın Sen büyüme çocuk! Ahmet Selçuk İlkan |
Dedikodu
O ağlamazdı Ağlattılar! Önce gözlerini çivilediler boşluğa Ve kulaklarını çaldılar Ne varsa ne yoksa Bir bir anlattılar. 'sevmiyordu' dediler Aldattılar Ümitlerini, hayallerini Özlemlerini, rüyalarını Parça parça Kopardılar! .. Sonra unutulduğuna, terkedildiğine İnandırdılar. Dudaklarını ısırdı zavallı Yumrukladı masayı olanca hıncıyla Ve kalktı yerinen gitti o gidiş Sevdiğinden Ayırdılar... Ahmet Selçuk İlkan |
Doğrudur
''Kendilerini hep ''çok'' bizi hep ''yok'' saydılar. Ve sonra kuyruklu bir yıldız gibi kaydılar, kayboldular...'' Doğrudur Bu hayattan Bu dünyadan Ezginliğim Bezginliğim Doğrudur! Doğrudur Bu üç günlük sevdalara Sözüm ona yılın aşklarına Böylesine yalanlara dolanlara Önümüzde olanlara Arkamızdan çalanlara Bizi böyle yakanlara O kör gözle bakanlara Melek yüzlü yılanlara Nefretim Doğrudur! Doğrudur Vur patlasın çal oynasın gecelere Gözyaşımıza gülenlere Kalbini cebinde unutup gezenlere Bu vurdum duymazlara Bu şiirsiz şarkılara Bu asrın hatası bestelere güftelere Kendisinden başkasına yar olmayan şairlere Böylesine yazanlara çizenlere Cümle uyur gezerlere Hayretim Doğrudur! Bu nasıl bir tiyatro Bu nasıl bir komedi Kim dedi? Ne dedi? Nasıl dedi? Kim kimi havuza itti Kim kimi bir çıtır için terketti Tutturmuş gidiyor Bir ele vole - güle vole - tele vole Oysa kalemizde hep çile vole Bu ne hazin bir gerçek Bu nasıl bir ateşten gömlek Baştan başa acı Baştan başa yabancı Kendi yurdumda gurbetim Doğrudur! Ah benim dolar yeşili gözlüm Ah benim gece kuşum Ah benim rüzgar gülüm Seni de şiirlerim gibi Parça parça kopardılar benden Ne sana Ne bana Ne de uykusuz gecelerime acımadılar İşte bu yüzden Bu yüz karası günlere Bu kendi ellerimizle yazdığımız kadere Cinnetim Doğrudur! işte o gün-bugündür Kadın gibi kadına Adam gibi adama Hasretim Doğrudur! Ahmet Selçuk İlkan |
Doğum Gününde
Kimbilir ne kadar güzelsin bugün Benden uzaklarda doğum gününde Hatırla ne kadar mutluyduk canım Seninle geçen yıl doğum gününde Kim derdi sonu bu öyle bir aşkın Belki kurumuştur çoktan gözyaşın Kutlu olsun sana bu yeni yaşın Bana da sensizlik doğum gününde Benim için bir mum yaktın mı bilmem Camlardan yollara baktın mı bilmem Ah burada olsa dedin mi bilmem Yoksa unuttun mu doğum gününde Kimbilir kiminle kesildi pasta Bir dilim düşmez mi bu eski dosta Sen sevinç içinde ben ise yasta Senden uzaklarda doğum gününde Elbette kuş olup gelmek isterdim Ben de yanağından öpmek isterdim Seni bir kez daha görmek isterdim Alkışlar içinde doğum gününde Ahmet Selçuk İlkan |
ELDE VAR İNSAN
Ne varsa gördüğün hayattan yana Bulan da insan ahh- yıkan da insan Bu dünyada başka suçlu arama Yapanda insan ahh bozan da insan Bir düşün yıllarca taptıklarını Uğrunda hesapsız yaptıklarını Bir topla bir çıkar aldıklarını Verende insan ahh- çalan da insan Sen bensin -ben senim yabancımız yok Kendimizden başka yalancımız yok Ne acı kimseye inancımız yok Seven de insan ahh söven de insan Ahmet Selçuk İlkan |
Elfidam
Sarı yaprakları saçlarında beliren hüzünlü bir sonbahar Yaşıyor istanbul gönülde... Dışarda kopuk bir kalabalık hırıltısı duyulur. Kimisi batık hayattan, kimisi asparagadan dem vuruyor... Ve sen aklımdasın yine ansız amansız... Bir zaman seçiyorum gelmiyorsun beklemek boş. Sen gelmesende artık yalnız değilim yalnızlık zor geliyor... Çünkü içimde yalnızlığa doymuş bir şehir büyüyor.elfida... Ahmet Selçuk İlkan |
Elimde Bir Sigara
Elimde bir sigara Bir o yanar bir de ben Düşmüşüm dört duvara Bir o susar bir de ben Aylar var görmeyeli Değmez elime eli Uzakta bir sevgili Bir o ağlar bir de ben Çatlamış sabır taşım Bir alev her gözyaşım Ah benim dertli başım Bir o döner bir de ben Bu aşkın tek gerçeği Asla yok geleceği Yüreğim kan çiçeği Bir o kanar bir de ben. Ahmet Selçuk İlkan |
ERKEKLER HEP YALNIZ AĞLAR
Günlerdir sınırında yaşıyoruz aşkın Günlerdir uçurumunda Bu kaçıncı atışım kendimi Kollarından yalnızlığa Bu kaçıncı dargınlık Bu kaçıncı barışma Belli ki Sensizliğe sürgün artık bu gözler Sensizliğe sürgün bu dudaklar bu eller Şimdi yorgun bir çınar gibi kalbim Artık sana değil Sensizliğe yaslanacağım Hoşçakal güz çiçeğim hoşçakal Seni artık Göz yaşlarınla ıslanmış Yastıklara bırakacağım Oysa yıllarca Yemyeşil bir orman köyünde sakladım gözlerini Dağ başlarında çoban ateşleri yaktım üşümeyesin diye Ellerine kör gecelerin karanlığında sarıldım Ve haykırdım En dipsiz kuyulara adını Ezberlettim seni kurtlara-kuşlara Sense beni sokaklara vurdun Ve en zehir şarkılara Bilirsin Rüzğara bıçak Yağmura ateş Buluta kurşun işlemez Sende öylesine vurdun ki beni Artık bana Hiçbir acı kar etmez Neylersin Önce melekler terk etti bizi Sonra masmavi düşler Öpüşler- gülüşler-çiçekler Büyüsü kalmadı artık kavuşmaların Bundan böyle Bizi her köşede Bambaşka bir cehennem bekler Sen de bundan böyle İçi boş şarkılarla avut kendini En ucuz aşklarla yıka kirli ruhunu Açılırsın Taşlar yosuna sarılır bilirsin Sarmaşıklar duvarlara Geceler karanlığa Sende yalnızlığa sarılırsın Ve kadınsın Ağlayabilirsin gönlünce Göz yaşların pınarlar misali çağlar Unutma ki erkeğim ben Ve erkekler hep yalnız ağlar. Ahmet Selçuk İLKAN |
EY ACILARIMIN BAŞKENTİ
Ey acılarımın başkenti Ey gecelerimin cinneti Öyle kolay olmayacak gidişin Daha ilk adımında sendeleyeceksin Bir yangın yayılacak parmak uçlarından Bu şehrin buz tutmuş taş duvarlarına Göreceksin Gezdiğin bütün sokaklarda Düşlerim takılacak ayaklarına Titreyeceksin Ey hayallerimin kaçağı Ey gönlümün sustalı bıcağı İlk darbeyi hatıralar saplayacak sırtına Bütün şarkılara küseceksin Sahipsiz mezarlarda bulacaksın ikimizden kalanı Ve bir duvar gibi çarpacak kimsesizliğin yüzüne İrkileceksin Ey yalnızlığımın miladı! Ey uykularımın celladı! Önce kendi yalanların hançerleyecek seni Sonra 'keşke'lerin Bir kar yangınında buzlar misali çözüleceksin Gözlerinden kara yağmurlar gibi dökülecek pişmanlığın Tükeneceksin... Ey çığlıklarımın sireni! Ey ömrümün kara treni! Köhne bir istasyonda Tek kanatlı bir kuş konacak omuzlarına Kırdığın bir kalbi bırakacak avuçlarına Şaşıracaksın İşte bu son durağı olacak kaprislerinin Delik deşik bir hasretle düşeceksin kaldırımlara Ellerin bile el vermeyecek sana Ayakların çoktan çekip gitmiş olacak Gözlerin en uzak yıldızlara takılacak Yıkılacaksın Bir sen bir de o taş kalbin Kalacak sokak ortasında Kaderinse yaşlı bir çöpçünün yorgun ellerinde Ağlayacaksın Belki biraz geç olacak ama İşte o gün.... Kimi kaybettiğini anlayacaksın.... Ahmet Selçuk İlkan |
Eylül Bakışlım
Baharda gelmedin yazda gelseydin Ah benim hazanım eylül bakışlım Nasıl sevdiğimi sen de bilseydin Ah benim hazanım eylül bakışlım Kaderimi baştan çizemez miydin Bu kördüğümü sen çözemez miydin Daha önceleri gelemez miydin Ah benim hazanım eylül bakışlım Kaç gece terk ettim kaç sabah koştum Seninle doluydum sensiz bomboştum Geç olsa da aşkı sende bulmuştum Ah benim hazanım eylül bakışlım Kalbim sarıl diyor aklımsa bırak Gönlüm hep seninle ellerim uzak Sen yolun başında ben de son durak Ah benim hazanım eylül bakışlım. Ahmet Selçuk İlkan |
EZBERLEMİŞİM
Hayatta ne varsa acıdan yana Su gibi içmişim ezberlemişim Ne dersler almışım hasretten yana Kendimden geçmişim ezberlemişim Ezbere bilirim ayrılıkları Ezbere bilirim yalnızlıkları Söyletmeyin bana o şarkıları Dağlara yazmışım ezberlemişim Kanımla yazmışım ezberlemişim Yolcusu olmuşum ne gurbetlerin Şairi olmuşum ne hasretlerin Sırtıma vurulan ihanetlerin Resmini kalbime mühürlemişim Tepeden tırnağa ezberlemişim. Ahmet Selçuk İlkan |
Fenerli Sokak
Fenerli Sokak'ta gün altıda batar Bir başka renge bürünür Fenerli Sokak Fenerli Sokak'ta bütün adamlar Konuşurlar benim gibi hep susarak Seni Fenerli Sokak'ta bekliyorum. Yağmurlar yağmaya görsün Meyhanelerde cümbüş Sen orada kimleri görürsün Ben gibi sevdaya tutulmuş, düşmüş Seni Fenerli Sokak'ta bekliyorum. Kesilir çocuk sesi, kadın sesi Fenerli Sokak'ta yanınca ışıklar Benim gönlümde bir sarhoş neşesi Bana ümitler taşır bu sakin akşamlar Seni Fenerli Sokak'ta bekliyorum. Dönemem bir adım geriye Biraz ötede belki sen varsın Boşver aldırma sen hiç kimseye Yolun düşerse beni meyhanede ararsın Seni Fenerli Sokak'ta bekliyorum Biraz da seninle dolaşalım bu sokağı Aşkımı kaldırımlardan, parke taşlarından sor Tanımaz gözlerim senden daha uzağı Sensiz olmak senle olmaktan da zor Seni Fenerli Sokak'ta bekliyorum. Seni Fenerli Sokak'ta bekliyorum Gönlüm Ümit pınarı, yüreğim sabır taşı Bugün olmazsa yarın geleceksin biliyorum Seneler silemeyecek asla bu aşkı Seni Fenerli Sokak'tan daha çok seviyorum... Ahmet Selçuk İlkan |
Gacikmiş Borç
Adana'ya bir gün yolun düşerse Beni bitpazarında ara Bil ki anıları bir sandığa koyup Haraç-mezat satıyorumdur Sana yazdığım şiirleri Bir kadeh şaraba değişiyorumdur Berlin'e yolun düşerse bir gün Metrolarda beni ara Kayıp çocuklar gibi ağlıyorumdur Adını duvarlardan siliyorumdur İstanbul'a yolun düşerse bir gün Kadıköy'de beni ara Ben de seni arıyorumdur Sevdiğimi söyleyecektim sana Seni bekliyorumdur Ahmet Selçuk İlkan |
GEL
'Gelmezsen yeminli gülmez talihim Senin ellerinde ölüm tarihim' Geçmiş zamanları sildim takvimden Sana ayarladım bütün saatleri Sana hazırladım bütün yarınları Gel! Bütün papatyalı sokakları sereceğim ayaklarına Bütün gecelere bembeyaz elbiseler giydireceğim Bir yastık gibi hazır kollarım ipek uykularına Gel! Gözlerim tetikte dönüşünü bekliyor Ellerim sana yaşanmamış mutluluklar örüyor Bir kuş gibi bırakacağım kalbimi avuçlarına Gel! Dudaklarında dudaklarımın tuzu Bakışlarında yüreğimin buzu Ayak sesinde mutluluğun dizi çözülsün artık Gel! Çoktan tutuşmaya hazır seninle Bu can bu beden bu yürek yangını kül Kapıda zil masamda mum vazomda gül Seni bekliyor Gel! İçimde bir telaş bir heyecan bir düğün Sevinçten ölmezsem eğer döndüğün gün Seninle yepyeni bir tarih yazacağım Gel! Ahmet Selçuk İlkan |
Gidebilirsin
Madem ki içinde o ateş söndü Bir daha yakmadan gidebilirsin Aklımda kalmasın bu son bakışlar Yüzüme bakmadan gidebilirsin Yıllardır verdiğin kederi görme Üstüme yıktığın kaderi görme Ömrümden çaldığın günleri görme Beni de görmeden gidebilirsin Sen düşün yaranı kimler saracak Sen düşün gönlünü kim avutacak Bir an önce kaybol oldu olacak Bir veda etmeden gidebilirsin Demek ben suçluyum bir tek sen haklı Ben zalim bir düşman sense zavallı En güzeli alıp beni asmalı Beni affetmeden gidebilirsin Zorlama kendini veda etmeye Zorlama gözünden yaşlar dökmeye Mecbur da değilsin birşey demeye Hiç bir şey demeden gidebilirsin.... Ah met Selçuk İlkan |
Gidenlerden Kalanlara
Ne şarkılar yazdık- biz ne şiirler Hiç kimse sevmeden ölmesin diye Ne ağıtlar yaktık ne çok türküler İçimizde umut bitmesin diye Kağıt yürek oldu kalem sevgili Yaşadık sevdaya barışa deli Uzattık düşmana-dosta bu eli Çocuklar savaşı görmesin diye Taş mıdır- kaya mı gönül kapınız Gün gelir yıkılır saltanatınız Biz ne canlar verdik-siz ne yaptınız Analar gözyaşı dökmesin diye Çocuklar boynunu bükmesin diye... Ahmet Selçuk İlkan |
Göçebe Ruhlum
Aramıza Toros dağlarını koydun da ne oldu? Değdi mi inadına bu hasret kaçağım Yılları bir kör duvar gibi önüme Yolları prangalar gibi ömrüme Ve sensizliği nikahlar gibi kalbime Gidişinin üstünden Kaç mevsimi gelin ettim Gel gör ki Yine de susturamadım hıçkırıklarını umutlarımın Dönüp dönüp bıraktığın bir beyaz mendile Sarılışım ondan Ve ardından serseri yıldızlar gibi Seni şehir şehir arayışım ondan Duydum ki Gözlerini yağmurlu bir gecede Malatya'da bırakmışsın Ellerini Konya'da Mevlana Türbesinde bulmuşlar Saçlarını bir deli rüzgar almış Akdeniz'in tuzlu sularında ***ürmüş Ayak izlerin hala Assos'un kumlarında Ve dudakların hala ağlamaklı Ankara'nın o en soğuk taş duvarlarında Bursa'nın yeşilinde güneşin Erzurum'un karlarında ateşin İzmir'in imbatlarında en ıslak bakışın kalmış Görüyorsun işte Bana yine seni toplamak düşüyor Beni de sokaklardan sokaklara çarpmak Oysa yüreğim bu ağustos sıcağında Sensizlikten buz kesmiş Yuvasız kuşlar gibi üşüyor Hani derler ya 'Diyarbakır, Diyarbakır olalı Böylesine zulüm görmedi İnan ki göçebe ruhlum inan ki Bu şairinde Anasından doğdu doğalı Böylesine acı çekmedi Şimdi soruyorum sana Bir sabah Gebe bırakıp gitmeseydin umutlarımı Ben böylesine hayaller doğurur muydum? İstanbul'un bu en köhne sokaklarından Ardahan'ın en ıssız dağ köylerine Böylesine acı Böylesine zehir Böylesine asi Şarkılar haykırır mıydım? Biliyorum Yetmedi sana bu sevda Yetmedi sana bu aşk Sana gelen tüm trenleri kaçırdım Sana giden bütün otobüsleri Acılar istasyonunda biletsizim şimdi Çıkışım yok, dönüşüm yasak İstesem de gelemem artık Uzakların en uzağında Sonsuzluğun sonundasın Sen de bekleme beni Hadi durma Yeni ülkeler bul kendine,yepyeni adresler Mesela Katmandu Mesela Hindistan Mesela Tibet Orda da yeni aşıklar bul kendine Onlarda benim gibi Önce şair Sonrada doğduğuna pişman et Oysa yıllardır Kutsal bir emanet gibi sakladım aşkını Ve seni bekledim Her sabah terkedilmiş istasyonlarda Hiçbir sevgili Böylesine kanatmadı gözlerimi Hiçbir sevgili Böylesine sökmedi yüreğimi Rüzğar bile dokunsa ağlarım şimdi Bak hala parmak izin duruyor avuçlarımda Ve her gün aynı soru dudaklarımda Sana böyle yanmaktan Seni böyle sevmektense Dağ başlarında taş mı olaydım söyle? Ah benim göçebe ruhlum Ah benim kaçağım Ah benim bağrıma saplanmış esmer bıçağım. Ahmet Selçuk İlkan |
Gönlüm Kralıki
gönlüm kiralık üç oda bir hol herkese yeter hemde bol bol şehrin en güzel yeridir güzelliği eşsiz yalnız bir şartım var o da onlara haktır şimdiden söyleyeyim kızlzr çıkış yasaktır Ahmet Selçuk İlkan |
Gör
Seninde gözlerin ıslanır bir gün Hele bir ümidin kırılsın da gör Ne yaşama arzun ne aşkın kalır Kurduğun hayaller yıkılsın da gör Dumansız bir yangın başlar o anda Amansız bir deprem kopar o anda Yıkılır kalırsın bir dağ olsan da Hele bir sevdiğin terketsin de gör Bu koca dünyayı yakasın gelir Eski resimleri yırtasın gelir Bütün aynaları kırasın gelir Sırtına bir hançer vurulsun da gör Ahmet Selçuk İlkan |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 20:39 . |
Powered by vBulletin® Version 3.8.11
Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.
Dizayn ve Kurulum : Makinist