..:: BİLGİ VADİSİ ::.. BİLGİ VADİSİ RSS   TWİTTER   BİLGİ VADİSİ FORUM FACE GRUBU  

Anasayfa Kimler Çevrimiçi Bugünkü Mesajlar Forumları Okundu Kabul Et
Geri git   ..:: BİLGİ VADİSİ ::.. > GENEL KONULAR > TARİH KÖŞESİ > Osmanlı Tarihi
Google

   

 
Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Osmanlı Padişahlarının Tuğraları ve Okunuşları
Konudaki Cevap Sayısı
0
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
634

Yeni Konu aç Cevapla
 
Seçenekler Stil
Eski 01.06.09, 17:17   #1
Alp Er Tunga
AKTİF ÜYE
 
Alp Er Tunga - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
 
Üye Numarası: 625
Üyelik tarihi: 08.02.2009
Nereden: ist
Mesajlar: 64
Konular: 55
Rep Bilgisi
Rep Gücü : 0
Rep Puanı : 0
Rep Seviyesi : Alp Er Tunga is an unknown quantity at this point
Aktivite
Level: 6 [♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥]
Paylaşım: 0 / 147
Güç: 21 / 6790
Tecrübe: 89%

İletişim
Arrow Osmanlı Padişahlarının Tuğraları ve Okunuşları



Tuğra dört bölümden ibarettir. Bunlara çeşitli isimler verilmiştir.

1-Tuğranın Sere’si (Kürsüsü): Tuğranın alt tarafında bulunan ve asılmetnin yazılı olduğu kısmın adıdır. Buraya kürsü adı da verilir Serepadişah III. Mehmet’in tuğralarında belirlenmeye başlamıştır.

2-Tuğranın Beyzeleri : Tuğranın sol tarafında bulunan ve genellikle Hanve Bin kelimelerindeki nün harflerinin bazen de başka bir kelimedekidal harfinin teşkil ettikleri kavislere verilen isimdir. Bazıtuğralarda beyzeler tuğra şeklini tamamlayan işaretlerdir.

3-Tuğranın Tuğlan : Tuğranın üst tarafındaki elif harfi .şeklindekiçizgilerin adıdır. Bunlar, bir tuğra dışında her tuğradan üç adetolarak görülmektedir. Tuğlar bazı tuğralarda hiçbir harf- ifade etmeyenve sadece şekli tamamlayan işaretlerde olabilir. ”OSMANLI DEVLETDÜZENİNE ÜÇ TUÐ HÜKÜMRANLIK alametidir. Tuğralarda bulunan,üçtuğ geleneği de bu alametin Tuğralarda yansıması olarak dadüşünülebilir.

4- Tuğranın Kollan : Beyzelerin devamı olan ve“muzaffer” kelimesinin üzerinden geçerek sağa doğru paralel uzanankısımlara verilen isimdir. Bunlara hançere adı da verilir.

Tuğradametin ile ilgisi olmayan bazı işaretler de bulunmaktadır. Bu işaretler,tuğranın şeklini tamamlamak için ilave edilmişlerdir. Hiçbir kelimeveya harf değillerdir. Bir mana taşımazlar.

Tuğranın gelişmesiincelendiğinde, her tuğranın bir evvelki padişah tuğrasına mümkünolduğu kadar benzetilmek için gayret sarf edildiği görülür. Tuğrayagiren yenilikler bile çok’ defa bu benzetmeyi sağlamak için yapılmıştır.

Tuğralargenellikle iki beyzeli ve üç tuğludur. Her yeni tuğrada bu unsurlarında bulunması gerekir. Eğer metindeki harfler bir tuğ, bir beyze veyaher ikisi birden tuğraya ilave edilir. Tuğrası haricinde bütün padişahtuğralarında yer almıştır.

EL MUZAFFER DAİMA TABİRİ : Daima Muzaffer olan, galip gelen anlamında

Arapça bir tamlamadır. Murat II den sonra bütün tuğra metinlerinde görülmektedir.

TUĞRALARDA NOKTALAMA ve İŞARETLER:

Tuğralardaharfler noktasız yazılır. İlk tuğralarda bazı harflerin noktalanbelirli biz düzen olmadan konulmuştur. Hatta bazı harfler noktasız,bazı harfler noktalı yazılmıştır, îç ve dış beyzeleri meydana getiren”N” nün harfi İçin ilk tuğra örneklerinde bazen tek bazen çift noktakonmuştur. Ortadaki tek nokta zamanla süs halini almış ve Fatih’intuğralarında metne ”daima” kelimesinin girmesi ile nokta kalkmıştır.

Tuğra Metni:

1- Padişah ve Babaların İsimleri :

Tuğra,padişahın yazılı alameti, bir çeşit imzası olduğuna göre metindeki enönemli kelimeler, padişahın kendi adıyla babasının adıdır. Bu ikisininokunması çok defa tuğranın hangi padişaha ait olduğunun anlaşılmasınayetmektedir. İlk tuğralarda metin sadece bu iki isim ile oğlu manasınagelen ”bin” kelimesinden ibaret idi (Orhan bin Osman gibi.). İsimlertuğranın seresinde yer alır. Tuğra metni genellikle aşağıdan yukarıyadoğru okunacak şekilde istif edilir. Tuğra sahibinin adı altta,babasının ki üstte bulunur. Bazı tuğralarda bu isimler iç içe girmiş,bazılarında ise bir satır halinde yazılmıştır.

2- Bin Kelimesi :

Arapçaoğul manasına gelen bir kelimedir. Tuğralarda padişahın babasınınisminin önüne gelir (Orhan bin Osman ”Osman oğlu Orhan” gibi-).

3- Han Kelimesi:

Han,eski Türklerde hükümdara verilen bir unvandır. Osmanlı padişahları dabunu kullanmışlardır. Han unvanı ilk defa Bayezit I. nin tuğrasındagörülmektedir. (BAYEZİD BİN MURAD HAN gibi)

4- Şah Kelimesi :

Şahkelimesi bir unvan olmakla birlikte tuğralarda ilk defa bir isim ekiolarak görülür. Şehzade Selim’in kendi tuğrasına koyduğu şah kelimesi,isminin Selim Şah olduğundandır. (Kardeşleri Şehin Şah ve Alem Şahgibi). Kanunî Sultan Süleyman da asıl ismi Süleyman Şah’tır.

SelimFin isminde Şah yoktur. Şehzadeliğinden çektirdiği tuğralarda Şahunvanım kullanmıştır. Padişah olduktan sonra tuğra metnine Şah unvanıgirmiş, ”Şah” kelimesi iki defa tekrar edilmiştir. (Selim Şah BinSüleyman Şah Han El Muzaffer Daima gibi)

Selim I den itibaren (1512 - 1520)

Nişancılık: Osmanlı Devlet teşkilatındaki ”Kalemiye” sınıfının en yüksek altınmakamlarından biri nişancılık idi. Bu memuriyette bulunanlara Nişancı,Tevki, Muvakki veya Tuğra denilirdi.

18. asrın başına kadarnişancılar, devletin eski ve yeni kanunlarım ve merasimlerini en iyibilen, şeriat ve hukuk kanunlarım telif edebilen ve Divan’da bu konudafikir ve görüşlerinden faydalanılan kimselerden seçilirlerdi.

Diğerdevletlere ve hükümdarlara Name-i Hümayunların yazılması da nişancılaraait bir görevdi. Nişancılar bir tür resmi evrakları kontrol ederek,padişahın imzası olan tuğrayı çekerlerdi. Bu onlara bir çeşit teftişhakkı da kazandırıyordu.

İlk devirlerde padişahların kendituğralarını kendilerinin de çektikleri biliniyor. Sonradan devletinbüyümesi ve işlerin çoğalması bu vazifenin nişancılara verilmesinigerektirmişti.

Padişahlar birine sevgi ve iltifat olsun diyetuğrasını meşketmeyi (tuğra çekme alıştırmaları) emrederlerdi. Bu birteveccüh idi. Vezir tayin edilenlerin tuğra çekmeyi mest etmeleriusuldendi ve buna ”Meşk-i Tuğra” denirdi.

Sahte tuğra çekmenin cezası çok ağırdı. Bu suçu işleyenlere elini kesme ve ömür boyu hapis cezası verilirdi.

Sadrazam, vezirler ve kazaskerler gibi nişancılar da Divan-ı Hümayun üyesi idiler.

Sınıreyaletlerindeki vezirlere aradaki mesafenin uzunluğu ve çabuk kararverme gereği düşünülerek, tuğra çekme izni verilmiş, bu usul 17.yüzyılda kaldırılmıştır.

Serdar-ı Ekrem yani padişah adına ordubaşkumandanı olarak sefere giden sadrazamlarada mecburen Tuğra çekilmişkağıtlar verilir, gerektiğinde bunları doldurmalarına müsaade edilirdi.Bu uygulama diğerlerinden farklı olup, ferman yine padişah adınaçıkardı. Bununla birlikte daha sonra bu usul de terk edilmiş, Serdar-ıEkrem’lere padişah adına olmak şartıyla tuğra çekme izni verilmiştir.

Mahlas :

Tuğralarınsağ üst köşesine buradaki boşluğu değerlendirmek ve güzel görünmesinisağlamak maksadı ile estetik bir kaygı ve denge için yaprak veya çiçekresmi konurdu. Bilhassa 2. Süleyman ve 3. Ahmet’ten sonra bu birgelenek halini aldı. Bu resimler süs olarak konduğu için evraküzerindeki tuğralara çiçek veya yaprak konmazdı. Bu tür süslü tuğralarparalar üzerinde daha çok görülür.

İlk defa 2. Mahmudtuğralarında çiçek ve yaprak konan boşluğa Adlî mahlasın konduğugörülmektedir. 2. Mahmud Adlî mahlasını tahta çıktığı ilk gündenitibaren kullanmıştır.

Osmanlıların ilk sultanları harbe giderve dönüşlerinde Gazi unvanı alırlardı. Şeyh-ül İslâm fetvası ileverilen gazilik unvanı son dönemlerde sultanlara kazanılan bir harbinşerefine verilmiştir.

2. Abdülhamid, 3. Plevne savaşından sonrabu unvanı almış ve 1877 (1294) de çıkartılan ”Rusya Muharebesi”madalyaları üzerindeki tuğraların sağ ve üst köşelerine ”El Gazi”mahlası konmuştur.

2. Abdülhamid, El Gazi mahlasını resmi evraklarda tuğra ile birlikte daima kullanmıştır.

Sultan5. Mahmad mahlas kullanan üçüncü sultandır. Tahta çıkışının ilk günükendisine sunulan tuğrada sağ üst köşede Reşadmahlası bulunmaktadır. Bumahlasını resmi evraklarda, binalarda, paralarda ve tuğranınkullanıldığı her yerde tuğrası ile birlikte kullanmıştır.

ÇanakkaleZaferinden sonra, paralarda ve resmi evraklardaki tuğralarında reşadyerine ”el gazi” mahlasını kullanmaya başlamıştır.

Şehzade Tuğraları:

Osmanlıpadişahlarının erkek çocuklarına kimden doğmuş olursa olsun. ÇelebiMehmet zamanına kadar Çelebi, bundan sonra da Şehzade denmiştir.

İlkOsmanlı Şehzadeleri küçük yaştan itibaren önemi olan Sancak vevilayetlerde valilik ederlerdi. Bu suretle idari işlerde yetişmelerisağlanırdı.

Şehzade sancaklarından hemen hepsi AnadoluBeyliklerinden alınan yerlerdi. Şehzadeler bu birliklerinbaşşehirlerini kendilerine merkez yapmıştı.

Şehzadeler, isimleriile tuğra çektirirler, emirler yazdırırlar ve bu suretle kendiidareleri altındaki bölgelerde bir padişah gibi hüküm sürerlerdi.Yalnız kendi adlarına para bastıramaz ve namlarına hutbe okutamazlardı.Bu iki imtiyaz yalnız padişahlara aittir.

Şehzade tuğraları da,aynı usullerle tertip edildiğine göre şekil, istif ve metin bakımındandiğer tuğralardan farklı değillerdir. Şehzade, şayet tahta çıkarsatuğrası değişmez, şehzadenin saltanatı süresince Şehzadeliğindekullandığı tuğrayı kullanırdı.



Kaynakça:
İsmet Keten (Tuğra Hat Sanatı)
Ahmet EFE, “Osmanlı Padişahları” 1996, KONYA
ww.uydulife.tv
Alp Er Tunga isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Yeni Konu aç Cevapla

Bookmarks

Etiketler
osmanlı, tuğra


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara Cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz Aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Powered by vBulletin® Version 3.8.11
Copyright ©2000 - 2024, vBulletin Solutions, Inc.
Dizayn ve Kurulum : Makinist
Forum SEO by Zoints

E-Marine Education | Vbulletin | Tosfed |
www.bilgivadisi.biz   www.bilgivadisi.biz