05.08.11, 03:19 | #11 |
KESMIR Müslüman Kesmir Halki Yardim Bekliyor Asya kitasindaki pek çok Müslüman halk gibi Kesmir halki da 20. yüzyilin ikinci yarisini çatismalarla ve savaslarla geçirdi. Kesmir'in yaklasik 50 yildir barisi, huzuru ve istikrari yasayamamasinin baslica nedeni ise isgalci Hindistan yönetiminin baskilariydi. Kesmir altin, zümrüt ve yakut madenleri bakimindan dünyanin en önemli bölgelerinin basinda gelmektedir. Hindistan'in isgali altinda bulunan bölge, yüksek daglarin üstünde oldugu için tüm bölgeyi rahatlikla kontrolü altina alabilecek stratejik bir topraktir. Iste sahip oldugu bu stratejik önem ve yeralti zenginlikleri nedeniyle Kesmir, tarih boyunca pek çok ülkenin dikkatini çekmistir. Ancak Kesmir'in, bölge ülkelerinin bu kadar dikkatini çekmesinin en önemli nedeni Müslüman kimligidir. Bagimsiz bir Islam devleti olmayi ya da Islami bir kimlige sahip Pakistan ile birlesmeyi hedefleyen Kesmir'e, ne yillardir bölgedeki Islam düsmani politikalarin mimari olan Hindistan yönetiminin ne de Rusya'nin ve Komünist Çin'in izin vermeye niyetleri yok gibi görünmektedir. Kesmir halkina yapilan ekonomik ambargolarin, siddet eylemlerinin, sebepsiz tutuklamalarin, iskencelerin temel nedeni de Kesmir halkinin Müslüman kimligidir. Söz konusu güçler, böylece hem ekonomik hem de siyasi açidan güçlü bir Islam devletinin olusmasini engellemeyi hedeflemektedirler. Ayni sekilde Müslüman Pakistan yönetiminin de ambargolar ve uluslararasi baskilarla Kesmir halkina destek vermesi engellenmek istenmektedir. Kesmir Üzerinde Oynanan Oyunlar Hint Yarimadasi, II. Dünya Savasi'nin sonuna kadar Ingiliz egemenligi altindaydi. Ingiliz sömürgeciler alt kitayi terk ettiklerinde Hintli Müslümanlar Hindulardan ayri bir devlete sahip olmayi istediler ve Pakistan'i kurdular. Pakistan ve Hindistan arasinda nüfus mübadelesi yapildi; Hindistan sinirlari içinde yasayan çok sayida Müslüman Pakistan'a göç etti. Ancak nüfusunun ezici çogunlugu Müslümanlardan olusan Cammu/Kesmir eyaleti, Hint yönetiminin entrikalari ve Ingilizler'in de destegiyle Hindistan egemenliginde kaldi. O tarihten bu yana Kesmir halki Hint zulmü altinda yasadi. Kesmirli Müslümanlar Hint yönetimine direnmek ve bagimsizliklarini kazanmak istediler. Buna karsin Hint güçleri tarafindan, ülkede 1947, 1965 ve 1971 yillarinda üç büyük katliam gerçeklestirildi. On binlerce Kesmirli Müslüman öldürüldü, 4.000'den fazla kadin iskenceye ve tecavüze ugradi. Islami bilincin engellenmesi için din egitimi veren okullar kapatildi. (I) 1990 yilindan sonra ise Kesmir'deki soykirim ve asimilasyon hareketi en acimasiz seklini aldi. Insanlar sebepsiz yere gözaltina alinip, iskence altinda öldürüldüler. Evler kundaklandi, savunmasiz insanlara türlü baskilar uygulandi, gazete ve okullar kapatildi. Hint yönetimi sadece silahli saldirilara basvurmakla da yetinmedi. Tarim için kullanacagini açikladigi barajlari dahi Müslümanlara karsi iskence amaçli kullandi. Barajlari agzina kadar su doldurup, muson yagmurlari ile birlikte kapaklari birden açarak, bölgenin asagi kesimlerinde bulunan özgür Kesmir ve Pakistan'i sular altinda birakti. Bunlarin sonucunda binlerce insan hayatini yitirdi ve çok büyük maddi hasarlar oldu. 1993 yili Ekim ayinda Kesmir'in baskenti Sirinagar'da Hazratbal Camisi'ne karsi büyük bir saldiri gerçeklestirildi. Hindistan makamlarinin, Müslümanlarin askeri karargahi olarak nitelendirdikleri Hazratbal Camisi yaklasik bir ay süre ile kusatildi. Kusatma sirasinda 100'den fazla insan öldürüldü. 300 masum insan tutuklandi. Kentin elektrik ve suyu kesildi. Kesmir'de, Hint yönetiminin sürdürdügü vahsetin yanisira bir de mülteci sorunu yasanmaktadir. Asagida Kesmir'deki mülteci kamplarini ziyaret eden Kanal 7 muhabiri Sefer Turan'in aktardigi izlenimlere yer verilmistir. Yalnizca bu tasvirler dahi bir insanin vicdanini harekete geçirmek için yeterlidir. Söz konusu gazetecinin yazisinda, kamptaki hayat su sekilde tasvir edilmistir: Ambor mülteci kampi 1990 yilinda Cammu Kesmir'den kaçan Kesmirliler için kurulmus. Hayat standartlari normalin çok çok altinda. Küçük küçük toprak evlere insanlar adeta tikismis. Girdigimiz tek odali bir evde bir tek yatak var. Kaç kisi kaldigini sordugumuzda aldigimiz cevap "9 kisi". Kampta toplam 1.110 kisiden olusan 214 aile yasiyor. Hayat standartlarinin çok düsük oldugunu görmek için topraktan yapilmis evlerden bir tanesine girmeniz yeterli. Evler genelde iki odali. Odalarda birkaç tane kullanilamayacak çanak çömlek. Bir veya iki tane yatak. Yataklara yatak demek için bin sahit gerekli. Kösede oturmus bir anne, kucaginda bebegi. Kimi zaman içerisinde tutusturulmus üç bes dal parçasinin bulundugu toprak ocakta kaynayan bir kazan. Etrafta kuru veya yas yiyecek adina hiçbir sey yok! Ama utandigimdan hiçbir kazanin kapagini açma cesareti bulamadim. Hangi çadira girdiysek ortada ne yiyecek adina ne yatacak adina hiçbir sey görmedik! Çadirlarin birinde ortada yerde küçük eski bir bez parçasi seriliydi. Belli ki yatak olarak kullaniliyordu. "Bu çadirda kaç kisi kaliyor?" diye sordugumda aldigim cevap "11 kisi" idi... Ve disarida yine tek tük kaynayan bir saç kazan! (II) Yukarida verdigimiz örnek dünyanin dört bir yaninda yasanan mülteci dramlarindan sadece bir tanesidir. Filistin'deki milyonlarca mültecinin, Kosova Savasi sirasinda mülteci durumuna düsen bir milyona yakin Müslümanin, yine yüz binlerce Çeçen mültecinin yasam sartlari bundan çok daha kötüdür. Iste tüm bu olaylarda, Allah'a iman eden vicdanli insanlarin çikarmalari gereken hikmetler vardir. Yeryüzündeki her olay insanlarin denenmesi için bir hikmet ve hayirla yaratilmaktadir. Inananlarin, yukarida anlattigimiz denemelerden çikarmalari gereken hikmet ise, Allah'in varligini ve Kuran ahlakinin güzelliklerini tüm dünyaya anlatmanin ne kadar önemli oldugu gerçegidir. Bu gerçek karsisinda yapmalari gereken ise, insanlari kötülükten men etme, onlara iyiligi emretme ve Allah'i inkar eden her türlü akima karsi fikri bir mücadele yürütme görevlerini yerine getirmektir. Bunun neticesinde Allah'tan korkan, güçlü vicdana sahip insanlar ortaya çikacak ve tüm zalimlikler birer birer ortadan kalkacaktir. Insanlara zulmedenler ise yaptiklarinin karsiligini hem dünyada hem de ahirette eksiksiz olarak alacaklardir. Allah bu gerçegi bir ayette su sekilde bildirir: Gerçekten Allah'a ve Resûlü'ne karsi (onlarin koyduklari sinirlari tanimayip kendileri sinir koymaya kalkismakla) baskaldiranlar, kendilerinden öncekilerin alçaltilmasi gibi alçaltilmislardir. Oysa biz apaçik ayetler indirdik. Kafirler için küçültücü bir azap vardir. Allah, hepsini diriltecegi gün, onlara neler yaptiklarini haber verecektir. Allah, onlari (yaptiklariyla bir bir) saymistir; onlar ise onu unutmuslardir. Allah, herseye sahid olandir. (Mücadele Suresi, 5-6) Bu mücadelenin temeli ise her türlü zulmün, çatismanin, kaosun altindan çikan dinsiz felsefeler ile yapilacak olan fikri mücadeledir. Barisi, uzlasmayi, sevgiyi, sefkati temel alan bu mücadele, insanlarin vicdanlarini harekete geçirecek ve mazlum insanlarin zulüm görmelerini engelleyecektir. Böyle bir mücadelenin varacagi sonucu ise Allah, Enbiya Suresi'nde bizlere söyle müjdelemistir: "Hayir, biz hakki batilin üstüne firlatiriz, o da onun beynini darmadagin eder. Bir de bakarsin ki, o, yok olup gitmistir. (Allah'a karsi) Nitelendiregeldiklerinizden dolayi eyvahlar size." (Enbiya Suresi, 18) Dünyanin Görmezlikten Geldigi Bir Zulüm Hindistan'in Kesmir'de bu denli büyük bir baski politikasini elli yili askin bir süredir rahatlikla sürdürebilmesi, Bati'daki bazi çevrelerden aldigi açik ve kapali destegin bir sonucudur. Kesmir'deki Müslümanlar, Birlesmis Milletler'in hiçbir güvenilirligi olmayan kararlari sonucunda Hindularin baskici yönetimine terk edilmislerdir. Nüfusunun tamamina yakini Müslüman olan Kesmir'in, bagimsiz olma çabasi ve Pakistan'in buna verdigi hakli destek, Bati'nin haksiz politikasi ile baltalanmistir. Bati ve özellikle de Amerikan medyasi Hindistan'in yanindadir. Dikkat edilirse, büyük Amerikan gazeteleri Kesmir'deki vahsete hemen hiç deginmezler. Degindiklerinde ise, bu haberi "Hindistan'a ait bir bölgedeki iç isyanin bastirilmasi" havasinda sunarlar. Örnegin New York Times, 22 Ocak 1990 tarihli sayisinda Pakistan'i Kesmir'deki "ayrilikçi" Müslüman gruplari destekleyerek "ülkedeki istikrari bozmak"la suçlayan bir yorum yayinlamis ve Pakistanlilarin büyük tepkisini almisti. (III) Tüm Bati medyasinda bu tür yorumlara sik sik rastlamak mümkündür. Son yillarda ise bölgedeki Hint yönetimi baski ve asimilasyonu siddetlendirmistir. Bir de hükümetin kontrol edemedigini söyledigi, oysa aralarindaki anlasmazligin "danisikli dövüs" seklinde oldugu herkesçe bilinen "fanatik Hindu örgütleri" vardir. Bu örgütler, Babür Sah Camisi katliaminda oldugu gibi, Kesmirli Müslümanlarin tamamen yok edilmesini hedeflemektedir. Peki bu durumu nasil açiklayabiliriz? Acaba neden Amerika ve onun paralelindeki Birlesmis Milletler gibi Batili güçler Kesmir halkini Hindistan baskisi altinda birakmayi, Hint terörüne destek olmayi israrla sürdürmektedirler? Bu sorunun cevabi dünya üzerindeki pek çok ülkede ve uluslararasi örgütlerde mevcut olan Islam karsiti lobilerdir. Sonuç olarak, Kesmirli Müslümanlar yarim yüzyildir yalnizca Hindistan'la, ya da radikal Hindu örgütleriyle degil, ayni zamanda bunlari perde arkasindan destekleyen Batili güçlerle de savasmaktadir. Batili güçlerin olaya dahli, özellikle propaganda boyutunda ortaya çikmaktadir. Kesmirli Müslümanlara karsi uygulanan vahset feci boyutlardadir. Ancak tarih boyunca oldugu gibi, günümüzde de türlü propaganda yöntemleriyle Kesmir ve bölgesinde yasananlar, insanlara çok farkli sekilde aksettirilmektedir. Uygulanan zulümler, iskenceler, masum insanlara yapilan baskilar gizlenmekte, sonuçta tüm dünya olan bitenler karsisinda sessiz kalmaktadir. Insan haklari örgütlerinin hazirladiklari raporlar adeta yokmus gibi davranilmaktadir. Hint zulmüne karsi direnen, kendi topraklarinda baris içinde yasamak için mücadele veren Kesmirliler dünyaya radikal terörist gruplar olarak tanitilmaktadir. Basta da belirttigimiz gibi, Pakistan'in ise bu gruplari destekledigi, eger Pakistan'in telkin ve kiskirtmalari olmasa Kesmir ve Hindistan arasindaki sorunlarin kisa sürede asilacagi iddia edilmektedir. Bu nedenle de sorunlara neden olarak Müslüman Pakistan yönetimi gösterilmekte ve bu ülkelerin Batililar tarafindan güçlü bir sekilde baski altina alinmasinin sorunlari çözmede yardimci olacagi söylenmektedir. Aslinda bu, söz konusu Islam karsiti lobilerin Kesmir üzerindeki politikalarinin yeni çizgisidir. Pakistan'in, ambargo ve terörist ülkeler listesine dahil edilme tehditleriyle ya da Batili ülkelerin yüklü kredilerini kesme dayatmalariyla Kesmir davasindan uzaklastirilmasi, yalniz kalan Islam topragi Kesmir'in de bir hamlede düsürülmesi demek olacaktir. Oysa yarim asira yakin bir zamandir Hint zulmüyle karsi karsiya kalan Kesmir halkinin tek dilegi, dinlerini rahatça yasayabilecekleri, insanlarin sadece Müslüman olduklari için zulüm görmeyecekleri, çocuklarini baris ve güven içinde büyütebilecekleri bir topraga sahip olmaktir. Kesmirli Müslümanlarin bu en mesru haklarindan dahi yoksun birakilmalari, dahasi türlü iskencelere maruz kalmalari, dinsizlige karsi Islam'i güçlendirmenin ve vicdanli insanlari bilinçlendirmenin ne kadar acil ve önemli bir görev oldugunu bize bir kez daha göstermektedir. Kuskusuz bu olaylar karsisinda vicdan sahibi insanlarin duyarsiz kalmasi, bunlari görmezlikten gelmesi mümkün degildir. Yasanan haksizliklarin gündemde tutulmasi, yeryüzünde huzurun, barisin ve adaletin ancak Kuran ahlakinin yasanmasi ile mümkün olacaginin tüm insanlara anlatilmasi günümüzde en önemli sorumluluklardan biridir. Ayrica inananlarin Allah'in yardimi ile müjdelenmesi, zalimlerin ise tevbe etmedikleri sürece karsilasacaklari son ile korkutulmalari da Müslümanlar için bir ibadettir. Bir ayette zalimler ile iman edenlerin alacaklari farkli karsilik söyle haber verilmistir: Süphesiz biz elçilerimize ve iman edenlere, dünya hayatinda ve sahitlerin duracaklari gün elbette yardim edecegiz. Zalimlere kendi mazeretlerinin hiçbir yarar saglamayacagi gün; lanet de onlarindir, yurdun en kötüsü de. (Mümin Suresi, 51-52) Notlar: I- Hilal ed-Dawli, Mayis 1992 (Harun Yahya, Yeni Masonik Düzen, Vural Yayincilik, Subat 1996, s. 730) II- III- New York Times, 22 Ocak 1990 Kaynak: Harun Yahya, Zulmün tarihi ww.uydulife.tv
__________________
|
|
Bookmarks |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|