08.06.11, 22:37 | #1 |
Kazan Bey Oğlu Uruz Bey'in Esir Olduğu Destan
Kazan Bey Oğlu Uruz Beyin Esir Olduğu Destan
Bir gün Ulaş oğlu Kazan Bey yerinden kalkmıştı. Kara yerin üzerine otağlarını diktirmişti. Bin yerde ipek halıcığı döşenmişti. Alaca gölgeliği gökyüzüne yükselmişti. Altın kadehler, sürahiler dizilmişti. Dokuz kara gözlü, örme saçlı, elleri bileğinden kınalı, parmakları süslü, boyunları birer karış kafir kızları al şarabı altın kadeh ile kudretli Oğuz beylerine gezdiriyorlardı. Her birinden Ulaş oğlu Salur Kazan içmişti. Elbise, kaftan, çadır, otağ bağışlıyordu, katar katar develer bağışlıyordu. Oğlu Uruz karşısında yaya dayanıp duruyordu. Sağ yanında kardeşi Kara Göne oturmuştu. Sol yanında dayısı Aruz oturmuştu. Kazan sağına baktı kah kah güldü. Soluna baktı çok sevindi. Karşısına baktı oğlancığını, Uruz'u gördü, elini eline çaldı ağladı. Oğlu Uruz'a bu iş hoş gelmedi. İleri geldi, diz çöktü, babasına çağırıp söyler, görelim hanım ne söyler: Der: Ünümü anla benim sözümü dinle ağam Kazan Sağına baktın kah kah güldün Soluna baktın çok sevindin Karşına baktın beni gördün ağladın Sebep nedir söyle bana Kara başım kurban olsun babam sana dedi. Söylemez olursan Kalkarak yerimden ben doğrulurum Kara gözlü yiğitlerimi beraberime ben alırım Kan Akbaza iline ben giderim Altın haça elimi ben basarım Papaz cübbesi giyen keşişin elini ben öperim Kara gözlü kafir kızını ben alırım Daha senin yüzüne ben gelmem Ağladığına sebep ne söyle bana Kara başım kurban olsun ağam sana dedi. Kazan Bey kızardı, oğlanın yüzüne baktı, çağırıp söyler, görelim hanım ne söyler: Kazan der: Beri gel tayım oğul Sağıma doğru baktığımda kardeşim Kara Göneyi gördüm Baş kesmiştir kan dökmüştür ganimet almıştır ad kazanmıştır Soluma doğru baktığımda dayım Aruzu gördüm Baş kesmiştir kan dökmüştür ganimet almıştır ad kazanmıştır Karşıma doğru baktığımda seni gördüm On altı yaşına geldin Bir gün ola düşeyim Öleyim sen kalasın Yay çekmedin ok atmadın baş kesmedin kan dökmedin Kanlı Oğuz içinde ganimet almadın yarınki gün zaman dönüp ben ölüp sen kalınca tacımı tahtımı sana vermezler diye sonumu andım ağladım oğul dedi. Uruz burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş: Der: A bey baba Deve kadar büyümüşsün yavrusu kadar aklın yok Tepe kadar büyümüşsün darı kadar beynin yok hüneri oğul babadan mı görür öğrenir, yoksa babalar oğuldan mı öğrenir, ne zaman sen beni alıp kafir hudut boyuna çıkardın, kılıç çalıp baş kestin, ben senden ne gördüm ne öğreneyin dedi. Kazan Bey elini eline çaldı kah kah güldü, der: A beyler Uruz güzel söyledi, şeker yedi. beyler, siz yiyiniz içiniz, sohbetinizi dağıtmayınız, ben bu oğlanı alayım ava gideyim, yedi günlük azık ile çıkayım, ok attığım yerleri, kılıç çalıp baş kestiğim yerleri göstereyim, kafir hudut boyuna, Cızığlara, Ağlağana, Gökçe Dağa alıp çıkalım, sonra oğlana lazım olur a beyler dedi. Yağız al atını çektirdi, sıçradı bindi. Üç yüz süslü, işlemeli giyimli yiğit söyledi, beraberine aldı. Kırk ela gözlü yiğidim Uruz beraberine aldı. Kazan oğlunu alıp kara dağlar üzerine ava çıktı. Av avladı, kuş kuşladı, yabani geyik yıktı. Yeşil düzlüğe, güzel çimene çadır dikti. Bir kaç gün beyler, ile yedi içti. Meğer Başı Açık Tatyan Kalesi�nden, Ak Saka Kalesi'nden kafirin casusu var idi. Bunları görüp teküre geldi, der: Hay ne oturuyorsun, köpeğini havlatmayan, kedini miyavlatmayan alplar başı Kazan oğlancığı ile sarhoş olup yatıyorlar dedi. On altı bin kara elbiseli kafir ata bindi. Kazanan üzerine dört nala yetişti. Baktılar gördüler altı bölük toz indi. Kimi der: geyik tozudur, kimi der: düşman tozudur. Kazan der: Geyik olsa bir veya iki bölük olurdu, bu gelen bilmiş olun düşmandır dedi. Toz yarıldı, güneş gibi ışıldadı, deniz gibi çalkandı, orman gibi karardı. on altı bin ip üzengili, keçe börklü, azgın dinli, kızgın dilli kafir çıka geldi. Kazan yağız al atını çektirdi, sıçrayıp bindi. Oğlu Uruz gemini çektirdi, büyük cins atını oynattı, karşı geldi. der: Beri gel ağam Kazan Deniz gibi kararıp gelen nedir Ateş gibi ışıldayıp yıldız gibi parlayıp gelen nedir Ağız dilden beş kelime haber bana Kara başım kurban olsun babam sana dedi. Kazan der: Beri gel arslanım oğul Kara deniz gibi çalkanıp gelen Kafirin askeridir Güneş gibi ışıldayıp gelen Kafirin başında miğferidir Yıldız gibi parlayıp gelen Kafirin mızrağıdır Azgın dinli düşman kafirdir oğul dedi. Oğlan der: Düşman diye neye derler? Kazan der: Oğul onun için düşman derler ki biz onlara yetişsek öldürürüz, onlar bize yetişse öldürür dedi. Uruz der: Baba içinde bey yiğitleri öldürseler kan sorarlar mı, davalarlar mı? Kazan der: Oğul bin kafir öldürsen kimse senden kan davalamaz. amma azgın dinli kafirdir, güzel yerde rast geldi, fakat bana sen kötü yerde ayak bağı oldun oğul dedi. Uruz burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş: Uruz der: Beri gel ağam Kazan Kalkıp da yerimden Büyük cins atımı saklardım bugün için Günü geldi Akmeydanda koşturayım senin için Alaca ejder sivrisi mızrağımı saklardım bugün için Günü geldi Kaba karın geniş göğüste oynatayım senin için Kara çelik öz kılıcımı saklardım bugün için Günü geldi Pis dinli kafir başını kestireyim senin için Yapısı pek demir elbisemi saklardım bugün için Günü geldi Yen yakalar diktireyim senin için Başımdan sağlam miğferler saklardım bugün için Günü geldi Kaba topuz altında deldireyim senin için Kırk yiğidimi saklardım bugün için Günü geldi Kafir başını kestireyim senin için Aslan adımı saklardım bugün için Günü geldi Yaka tutup kafir ile uğraşayım senin için Ağız dilden bir kaç kelime haber bana Kara başım kurban olsun ağam sana dedi. Kazan burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş: Kazan der: Oğul oğul ay oğul Benim ünümü anla sözümü dinle O kafirin üçünü alıp birini aşırmaz okçusu olur Hay demeden başlar kesen celladı olur İnsan etini yahni kılan aşçısı olur Sen varacak kafir değil Kalkarak yerimden ben doğrulayım Yağız al atın beline ben bineyim Gelen kafir benimdir ben varayım Kara çelik öz kılıcımı çalayım Azgın dinli kafirdir başlarını keseyim Döne döne savaşayım döne döne çekişeyim Kılıç çalıp baş kestiğimi gör de öğren Kara başına düşünce lazım olur dedi. Uruz burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş : Der: A bey baba işitiyorum Amma Arafatta erkek kuzu kurban için Baba oğul kazanır ad için Oğul da kılıç kuşanır baba gayreti için Benim de başım kurban olsun senin için dedi. Kazan burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş: Kazan der: Oğul oğul ay oğul Düşmana girip baş kesmedin Adam öldürüp kan dökmedin Ela gözlü kırk yiğidi beraberine al Göğsü güzel koca dağlar başına çık Benim savaştığımı benim dövüştüğümü Benim çekiştiğimi benim kılıçlaştığımı Gör de öğren ve hem bizim için pusuya yat oğul dedi. Uruz babasının sözünü kırmadı, çekilip geri döndü. Yerden yüce dağlar başına arkadaşlarını alıp çıktı. O zamanda oğul baba sözünü iki eylemezdi, iki eylese o oğlanı kabul eylemezlerdi. Uruz geniş yakadan mızrağını sapladı durdu. Kazan Bey gördü ki kafir çok yaklaştı. Atından indi, arı sudan abdest aldı, ak alnını yere koydu, iki rekat namaz kıldı. Adı güzel Muhammed�i yada getirdi, kara dinli kafire göz karattı, haykırdı, at sürdü karşı vardı, kılıç vurdu. Gümbür gümbür davullar dövüldü, burması altın tunç borular çalındı. O gün kahraman bey yiğitler döne döne savaştı. O gün kara çelik öz kılıçlar çalındı. O gün kargı dili kayın oklar atıldı, alaca ejder sivri mızraklar batırıldı. O gün namertler kalleşler sapa yer gözetti. O gün baka baka Kazan oğlu Uruz aşka geldi, der: Beri gelin kırk arkadaşım Size kurban olsun benim başım Görüyor musunuz babam Kazan baş kesti, kan döktü, oğlan çocuk yalnız yemek yemeğe gelmez dedi. Babam bu kafirleri esirgemiş gibi. Beni seven yiğit terim ne duruyorsunuz, kafirin bir ucuna ot tepelim dedi. Kara koç atım oynattı Uruz, kafirin sağma ot tepti. Sağlı sollu kafiri bir güzel dağıttı. Sanki dar yolda dolu düştü veya kara kazın içine şahin girdi. Kafirin kanadım bastı dağıttı. Azgın dinli kafir bunaldı. Oka girdi kovalanan kimse. Oğlanın büyük cins atım kovaladılar. At yıkıldı. Kafirler Uruz'un üzerine üşüştü. Uruz'un kırk yiğidi attan indi, alaca kafkan bağım kısarak düğümlediler, kılıç sıyırdılar, Uruz'un üzerine çok savaştılar. Kalabalık korkutur, derin olsa batırır. Yayanın ümidi olmaz. Sağını solunu Uruz'un çevirdiler. Kırk yiğidini şehit ettiler. Oğlanın üzerine düştüler tuttular. Pazusundan ak ellerini bağladılar. Kır urganı ak boynuna taktılar. Yüzü üzerine atarak sürüklediler. Ak etinden kan çıkıncaya kadar dövdüler. Baba diye ağlattılar, ana diye bağırttılar. Eli bağlı boynu bağlı, yüzü üzerine atıp yürüyü verdiler. Uruz esir oldu. Kazan'ın haberi yok. Öyle sandı ki düşman yenildi. Atın gemini çevirdi geri döndü. Geldi, oğlunu bıraktığı yerde bulamadı. A beyler oğlan nereye gitmiş olabilir dedi. Beyler der: Oğlan kuş yürekli olur, kaçıp anasına gitmiştir dediler. Kazan karardı, döndü der: Beyler Tanrı bize bir hayırsız oğul vermiş, varayım onu anasının yanından alayım, kılıç ile paralayayım, altı bölük edeyim altı yolun ayrımında bırakayım, bir daha kimse yaban yerde arkadaş koyup kaçmasın dedi. Ve yağız ol atını ökçeledi yola girdi. Evine geldi. Han kızı boyu uzun Burio Hatun Kazan'ın geldiğin! işitti, attan aygır, deveden erkek deve, koyundan koç kestirdi. Oğlancığımın ilk avıdır, kanlı Oğuz beylerini davet edeyim dedi. Han kızı gördü ki Kazan geliyor, toparlanıp yerinden kalktı. Samur cübbesini üzerine aldı. Kazan'a karşı geldi. Göz kapağını kaldırdı Kazan�ın yüzüne doğru baktı, sağ ile soluna göz gezdirdi, oğlancığını, Uruz'u görmedi. Kora bağrı sarsıldı, bütün yüreği oynadı, kara süzme gözleri kan yaş doldu. Kazan'a söylemiş, görelim hanım ne söylemiş: Der: Beri gel Salur beyi Solur güzelliği Basımın bahtı evimin tahtı Han babamın güveyisi Kadın anamın sevgisi Babamın anamın verdiği Göz açıp da gördüğüm Gönül verip sevdiğim Bey yiğidim Kazan Kalkarak yerinden doğruldun Oğlun ile yelesi kara cins atına sıçrayıp bindin Göğsü güzel koca dağlar önüne ava çıktın Boynu uzun büyük geyiğin! tutup yıktın Semiz etini yüklettin geri döndün İki vardır bir gelirsin yavrum hani Karanlık gecede bulduğum oğlum hani Bir beyim görünmez bağrım yanar Asılan kayalardan Kazan oğlan uçurdun mu. Tali Sazın aslanına yedirdin mi Yoksa kara dinli kafire uğrattın mı Ak ellerim kollarından bağlattın mı Kafirin önünce yürüttün mü Dili damağı kuruyup dört yanına baktırdın mı Kara gözden acı yaşım döktürdün mü Kadın ana bey baba diye bağırttın mı dedi. Gene söylemiş: Der: Oğul oğul ay oğul Mürüvvetim oğul Karşı yatan kara dağımın yükseği oğul Karanlıklı gözlerimin aydını oğul Sam yelleri esmeden Kazan kulağım çınlıyor Sarımsak otunu yemeden Kazan içim yanıyor Sarı yılan sokmadan akça tenim kalkıp şişiyor Kurumuşça göğsümde sütüm oynuyor Yalnızca oğul görünmüyor bağrım yanıyor Yalnız oğul haberini Kazan söyle bana Söylemez olursan yana yakıla beddua ederim Kazan sana dedi. Anası bir deyiş daha söyledi, der: Kargı mızrak oynatanlar vardı Altın mızrak oynatana yarap noldu Kara koç ata binenler vardı geldi Büyük cins atlı bir oğula yarap noldu Hizmetkar geldi naip geldi Yalnız bir oğula yarap noldu Yalnız oğul haberini Kazan söyle bana Söylemez olursan yana yana beddua ederim a Kazan sana dedi. Bir daha söylemiş: Kuru kuru çaylara su akıttım Kara elbiseli devrişlere adak verdim Yanıma doğru baktığımda komşuma iyi baktım Umanına bekleyenine yemek yedirdim Aç görsem doyurdum çıplak görsem donattım Dilek ile bir oğulu zorla buldum Yalnız oğul haberini a Kazan söyle bana Söylemez olursan yana yakıla beddua ederim Kazan sana dedi. Bir daha söylemiş: Karşı yatan kara dağdan Bir oğul uçurdunsa söyle bana Kazma ile yıktırayım Taşkın akan koşan sudan Bir oğul uçurdunsa söyle bana Damarlarım ukalayım Azgın dinli kafirlere Bir oğul tutturdunsa söyle bana Han babamın yanına ben varayım Ağır asker bol hazine alayım Paralanıp cins atımdan inmeyince Yenim ile alaca kanımı silmeyince Kol but olup yer yüzüne düşmeyince Yalnız oğul haberini almayınca Kafir yollarından dönmeyeyim dedi. Yoksa a Kazan ayağımdan çizmeyi atayım mı Kara tırnak ak yüzüme çalayım mı Güz elması gibi al yanaklarımı yırtayım mı Çemberime alca kanımı döaaaim mi Ağır feryat senin yurduna salayım mı Oğul oğul diyerek bağırayım mı Develerden kızıl deve burdan geçti Yavruları burdan bağırıp beraber geçti Deve yavrucuğumu aldırmışım bağırayım mı Kara koç atlardan cins at burdan geçti Taycığı kişneyip beraber geçti Taycığımı aldırmışım kişneyeyim mi Ağıllardan akça koyun burdan geçti Kuzucağı meleşip beraber geçti Kuzucağımı aldırmışım meleyeyim mi Oğul oğul diye bağırayım mı dedi. Bir daha söylemiş: Kalkıp yerimden doğrulayım diyordum Yelesi kara cins atıma bineyim diyordum Kudretli Oğuz içine gireyim diyordum Ela gözlü gelin alayım diyordum Kara yerde ak otağlar diaaaim diyordum Yürüyüp oğulu ulu gelin odasına geçireyim diyordum Murat ile maksuda erdireyim diyordum Murada erdirmedin beni Kara başımın bedduası tutsun Kazan seni Bir beyim görünmüyor bağrım yanıyor Neyledin söyle bana Söylemez olursan yana yakıla beddua ederim Kazan sana dedi. Anası oğlanın böyle diyince Kazan'ın aklı başından gitti, kara bağrı sarsıldı, bütün yüreği oynadı, karanlıklı gözleri kan yaş doldu. Der: Güzelim, oğul gelse senden mi sorardım. korkma kaygılanma, avdadır, avda kalan oğul için kaygılanma, yedi gün ben Kazan'a mühlet ver, yerde ise oğulu çıkarayım, gökte ise indireyim, bulursam buldum, bulmaz isem Tanrı verdi Tanrı aldı neyleyeyim, gelip kara feryadı seninle beraber eyleyeyim dedi. Han kızı der: Kazan oğlanın avda olduğunu şundan bileyim ki yorgun atınla, körelmiş mızrağınla ardına düşesin dedi. Kazan geri döndü, geldiği yolu takip edip koşturdu, geceyi gündüze kattı. Anası duymadan el altından buyurdu: Doksan tümen genç Oğuz ardımca gelsin, oğlan esirdir beyler bilsin dedi. O yere geldi ki düşman yenilmişti. Gördü oğlunun ela gözlü kırk yiğidi öldürülmüş, büyük cins atı oğlanın aklanmış yatıyor. Ceset arasında oğlancığının cesedini bulmadı, altınlıca kamçısını buldu. İyice bildi ki oğlu kafire esirdir. Ağladı, Kara dağımın yükseği oğul Kanlı suyumun taşkını oğul İhtiyarlık vaktimde aldırdığım yalnız oğul dedi bağırdı : Kafirin izini izledi. Kanlı Kara Derbentte kafir de konmuştu. Oğlana kara çoban keçesi giydirmişlerdî, kapı eşiği üzerinde çaprazlama bırakmışlardı. Giren basıyor, çıkan basıyordu. Eski düşman tatar oğlu elimize girmişken ceza ile öldürelim diyerek kapı eşiği üzerinde çaprazlama koymuşlardı. Bu sırada Han Kazan yetişti. Yağız al atım oynattı. Kafir, Kazan'ın geldiğini gördü, ürktü. Kimi atına biniyor, kimi zırh giyiyor. Oğlan başını kaldırdı, der: Bre kafir ne haldir? Kafir der: Baban geldi, tutalım diyoruz. Oğlan der: Aman bre kafir aman Tanrının birliğine yoktur güman Kafirler oğlana aman verdiler, elini çözdüler, gözünü açtılar. Babasına oğlan karşı geldi. Söyler, görelim hanım ne söylemiş: Uruz der; Beri gel a bey baba Nereden bildin benim esir olduğumu Ak ellerimin ardına bağlandığını Kıl sicimin ak boynuma takıldığını Kara gözlü yiğitlerimin öldürüldüğünü Sen gelmeden baba, kafirler konuştular Yağız al atlı Kazanı tutun Pazusundan ak ellerini bağlayın Birdenbire güzel basını kesin Alca kanım yer yüzüne dökün Oğlu ile ikisini bir yerde öldürün Ocağını söndürün diye söyleştiler Hanım baba korkarım Koştururken yağız al atını kaydırasın Savaştığın vakit kendini tutturasın Birdenbire güzel başını kestirenin Ak bürçekli anam oğul derken Başımın bahtı Kazan diye ağlatasın Çekilerek baba geri dön Altın otağına sürüp var İhtiyarcık olmuş anama ümit ol Kara gözlü kız kardeşimi ağlatma İhtiyarcık olmuş anamı sızlatma Oğul için baba ölmek ayıp olur Yaradan hakkı için baba Geriye dön eve var İhtiyarcık anam karşı gelse Benî sana sorsa Baba doğru haber ver Gördüm senin oğlun esir de Pazusundan ak elleri bağlı de Kara kıldan sicim boynuna takılı de Kara domuz damında yatıyor de Kıl çoban keçesi boyuncuğunu sürtüyor de Ağır ayak bağı topukçuğunu vuruyor de Yanmış arpa ekmeği acı soğan övünü de Benim anam benim için kaygılanmasın Bir ay baksın Bir ayda varmazsam iki ay baksın iki ayda varmazsam üç ay baksın Üç ayda varmazsam öldüğümü o vakit bilsin Aygır atımı boğazlayıp aşımı versin El kızı helallime izin versin Bana sakladığı gelin odasına başkası girsin Anam benim için mavi giyip kara sarınsın Kudretli Oğuz ilinde yasımı tutsun Benim başım senin yoluna kurban olsun Geri dön baba dedi. Oğlan bir daha söylemiş, görelim hanım ne söylemiş: Karşı yatan kara dağlar esen olsa el yaylar Kanlı kanlı sular esen olsa coşup taşar Kara koç atlar esen olsa tay doğurur Develerde kızıl deve esen olsa yavru verir Ağıllarda akça koyun esen olsa kuzu verir Bey erenler esen olsa oğlu doğar Sen esen ol anam esen olsun Benden daha iyi Kadir size oğul versin Ak sütünü anam bana helal eylesin Savaşma çekilip dön baba geri dedi. Han Kazan burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş: Der: Oğul oğul ay oğul Karşı yatan kara dağımın yükseği oğul Güçlü belimin kuvveti canım oğul Karanlıklı gözlerimin aydını oğul Şafak vakti yerimden kalktığım senin için Yağız al atımı yormuşum senin için Ak giyimime kir eklendi senin için Benim başım kurban olsun canım oğul senin için Sen gideli ağlamam gökte iken yere indi Gümbür gümbür davullar dövülmedi Ağır ulu divanım toplanmadı Seni bilen bey oğulları ak çıkardı kara giydi İhtiyarcık anan kan yaş döktü Ak sakallı baban dertli oldu Dönerek buradan oğul eve varsam Akça yüzlü anan karşı gelip oğul dese Ak elleri ardına bağlı diyeyim mi Ak boynunda kıl urgan takılı diyeyim mi Benim namusum nereye varır oğul Kıl çoban keçesi boyuncuğunu sürtüyor diyeyim mi Ağır ayak bağı topukçuğunu vuruyor diyeyim Arpa ekmeği acı soğan övüncüğü diyeyim mi Kazan gene der: Karşı yatan kara dağlar ihtiyarlasa Otu bitmez el yaylamaz Akıntılı güzel sular ihtiyarlasa coşup taşmaz Develer ihtiyarlasa yavru vermez Kara koç atlar ihtiyarlasa tay vermez Er yiğitler ihtiyarlasa oğlu doğmaz Baban yaşlı anan yaşlı Senden daha iyi Kadir bize oğul vermez Verse dahi senin yerini tutamaz Asumanlı gökte kara bulut olup Kafirin üzerine gürleyeyim Ak yıldırım olup şakıyayım Kafiri kamış gibi ateş olup yandırayım Dokuzunu bir yerine saydırayım Vuruşmayla dövüşmeyle alemi doldurayım Yaradan Allahtan medet dedi. Yağız al atından indi. Akıp giden arı sudan abdest aldı. Ak alnım yere kodu, namaz kıldı. Ağladı. kadir Tanrı'dan dilek diledi, yüzünü yere sürdü. Muhammed'e salavat getirdi, deve gibi bağırdı, arslan gibi kükredi, nara atıp haykırdı, yapayalnız kafire at tepti, kılıç vurdu. Döne döne bir zaman güzel savaş eyledi. Kafiri bastırayım dedi, bastıramadı. Bir saatte kafire üç kerre at tepti. Birden göz kapağına kılıç dokundu. Kara kanı şırıldadı gözüne indi. Kendisini sarp yerlere attı. Görelim şimdi Yaradan neyledi? Meğer hanım boyu uzun Burla Hatun oğlancığını andı, kararı kalmadı. Kırk ince belli kız çocuğu ile kara aygırını çektirdi, sıçrayıp bindi, kara kılıcını kuşandı. Başımın tacı Kazan gelmedi diye izini izledi gitti. Gele gele Kazan�a yakın geldi. Kazan helallisini tanımadı. Han kızının üzerine geldi, der: Kara aygırın gemini bana çek yiğit Dikkat edip yüzüme bak yiğit Altındaki kara aygın bana ver yiğit Elindeki sivri mızrağını Yanındaki mavi çeliğini bana ver yiğit Bu günümde ümit ol bana Kale ülke vereyim sana dedi. Hatun der: Karşıma geçip yiğit benim ne bağırıyorsun Geçmiş benim günümü ne hatırlatıyorsun Kalkarak yerinden doğrulan Kazan Kara gözlü atın beline binen Kazan Hücum edip kara dağımı yıkan Kazan Gölgeli koca ağacımı kesen Kazan Bıçak alıp kanatlarımı kıran Kazan Yalnızca oğlum Uruza kıyan Kazan At üstünde beklemeyip koşturan Kazan Senin belin ölmüş Üzengiyi toplamayan dizin ölmüş Han kızı helallini tanımayan gözün ölmüş Bunalmışsın sana nolmuş Çal kılıcını yetiştim Kazan dedi. Bu sırada Oğuz yiğitleri bir bir yetişti. Görelim hanım kimler yetişti: Kara dere ağzında Kadir veren, kora boğa derisinden beşiğinin örtüşü olan, hiddeti tutunca kara taşı kül eyleyen, kara bıyığını yedi yerde ensesinde düğümleyen, Kazan'ın kardeşi Kara Göne dört nala yetişti. Çal kılıcını kardeş Kazan, yetiştim dedi. Onun ardınca görelim hanım kimler yetişti: Demirkapı Derbendindeki demir kapıyı kapıp alan, altmış tutam alaca mızrağının ucunda er böğürten, Kazan gibi pehlivanı bir savaşta üç kerre alından yıkan, Kıyan Selçuk oğlu Deli Dündar dört nala yetişti. Çöl kılıcım ağam Kazan, yetiştim dedi. Onun ardınca görelim kimler yetişti: Varıp destursuzca Bayındır Han'ın düşmanını bastıran, altmış bin kafire kan kusturan, Gaflet Koca oğlu Şir Şemseddin dört nala yetişti. Çal kılıcını ağam Kazan, yetiştim dedi. Onun ardınca görelim kimler yetişti: Parasar'ın Bayburt Hisarı'ndan fırlayıp uçan, apalaca gelin odasına karşı gelen, Kudretli Oğuz imrenileni, Kazan Bey'in inançlısı, boz aygırlı Beyrek dört nala yetişti. Çal kılıcını hanım Kazan, yetiştim dedi. Onun ardınca görelim kimler yetişti: Dönüp baksa çalımlı, kartal hünerli, süslü, eklem kuşaklı, kulağı altın küpeli, kudretli Oğuz beylerini bir bir attan yıkan, Kazılık Koca oğlu Bey Yigenek dört nala yetişti. Çal kılıcını ağam Kazan, yetiştim dedi. Onun ardınca görelim kimler yetişti: Yirmi dört boyunu okşayan Deli Dündar yetişti. Onun ardınca bin kavim başları Düğer yetişti. Onun ardınca bin Bügdüz başları Emen yetişti. Onun ardınca dokuz ihtiyar başları Aruz yetişti. Saymakla Oğuz beyleri tükense olmaz, Kazan'ın beyleri hep yetişti, başına toplandı. Arı sudan abdest aldılar, iki rekat namaz kıldılar. Adı güzel Muhammed'e salavat getirdiler. Teklifsizce kafire at sürdüler, kılıç vurdular. O gün ciğerinde olan er yiğitler belirdi. O gün namertler sapa yer gözetti. Bir kıyamet savaş oldu, meydan dolu boş oldu. Kıyametin bir günü oldu. Bey hizmetkardan. hizmetkar beyden ayrıldı. Dış Oğuz beyleri ile Dündar sağa at tepti. Kahraman yiğitleri ile Kara Budak sola at tepti. Kazan kendisi merkeze at tepti. Tekür ile Şökli Melik'e havale oldu, böğürterek attan yere yıktı, alca kanını yer yüzüne döktü. Sağ tarafta Kara Tüken Melik'e Dündar karşı geldi, kılıçladı yere yıktı. Sol tarafta Buğacık Melik'e Kara Budak karşı geldi, mızraklayıp yere yıktı, kıpırdatmadan başını kesti. Boyu uzun Burla Hatun kara tuğunu kafirin kılıçladı yere düşürdü. Tekür yenildi. Kafir kaçtı. Derelerde kafire kırgın girdi. On beş bin kafir, kimisi öldürüldü, kimisi tutuldu. Kazan oğlunun üzerine geldi. İndi. elini çözdü. Kucaklaşıp baba ile oğul görüştü. Üç yüz yiğit Oğuz'dan şehit oldu. Kazan oğlancığını kurtardı, geri döndü. Gaza mübarek oldu. Oğuz beyleri ganimet aldı. Akça Kale Sürmeliye gelip Kazan kırk otağ diktirdi. Yedi gün yedi gece yeme içme oldu. Kırk evli kul ile kırk cariyeyi oğlunun başına çevirdi, azat eyledi. Kahraman yiğitlere kale ülke verdi, cübbe çuha verdi. Dedem Korkut gelerek neşeli havalar çaldı, bu Oğuznameyi düzdü koştu, böyle dedi. Şimdi hani dediğim bey erenler Dünya benim diyenler Ecel aldı yer gizledi Fani dünya kime kaldı Gelimli gidimli dünya Ahir son ucu ölümlü dünya Dua edeyim hanım: Yerli kora dağın yıkılmasın. Gölgeli kaba ağacın kesilmesin. Taşkın akan güzel suyun kurumasın. Kanatlarının ucu kırılmasın. Kadir seni namerde muhtaç etmesin. Koşarken ak boz atın sendelemesin. Vuruşunca kara çelik öz kılıcın centilmesin. Allah'ın verdiği ümidin kesilmesin. Ahir sonu arı imandan ayırmasın. Ak alnında beş kelime dua kıldık, kabul olsun. Derlesin toplasın günahınızı adı güzel Muhammed'e bağışlasın hanım hey!... ww.uydulife.tv
__________________
|
|
Bookmarks |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|