04.09.10, 03:11 | #1 |
Kâbe�nin sahibi var
Kâbe�nin sahibi var Ebrehe, ordusuyla çıktı bir gün Yemen’den. Maksadı, Beytullahı yıkmaktı gidip hemen. Geldi koca orduyla Mekke’nin sınırına, Başladı Beytullaha hücum hazırlığına. Önce, bir adamını gönderdi ileriye, (Kureyş’in mallarını yağma edip gel!) diye. O, Abdülmuttalib’in şahsi develerini, Sürerek, Ebrehe’ye arz eyledi hepsini. Lakin Abdülmuttalip buna vakıf olunca, Üzülüp, Ebrehe’ye gidiverdi doğruca. Uzun boylu, heybetli, güzel ve nuraniydi. Kavmin reisi olup, itibar sahibiydi. Çadırdan içeriye girince birden bire, Ebrehe onu görüp, tahtından indi yere. Kalbinden geçirdi ki: Bu melik şimdi benden, Her ne talep ederse, yaparım onu hemen. Hatta (Kâbe’yi yıkma!) dese dahi o bana, Yıkmam, geri dönerim bu zatın hatırına. Sonra dedi: (Ey melik, herhangi bir arzuhal, Üzere geldin ise, yapayım onu derhal.) Ona, Abdülmuttalip dedi ki: (Erleriniz, Develerimi almış, lütfen geri veriniz!) Ebrehe öğrenince onun bu gayesini, Dedi: (Ulu bir kişi sanmıştım ben de seni. Kâbe’yi yıkmak için gelmiştim halbuki ben. Sen, büyük bir meliksin bu yerde hakikaten. Sana yakışırdı ki, büyük şey dileyesin. Mesela Beytullahı sakın yıkma! diyesin. Lakin sen istiyorsun üç beş tane deveni. Senin bu davranışın, hayrete soktu beni.) O dedi: (Benim olan, bu ikiyüz devedir. Bu yüzden, beni yalnız onlar ilgilendirir. Beytullaha gelince, karışmam ona zinhar. Zira benim değildir, Kâbe’nin sahibi var.) Ebrehe sinirlenip, dedi: (Kimmiş sahibi? Ben o evi yıkıp da, sürerim tarla gibi.) Abdülmuttalip ise istihza eyleyerek, Mekke’ye döndü geri (Sen bilirsin) diyerek. Müminleri toplayıp, yaklaştı Beytullaha. Halkasına yapışıp, dua etti Allah’a: (Ey yerlerin, göklerin tek sahibi Allah’ım! Herkes, kendi evini korur ve eder yardım. Bu hane de senindir ve lakin bu ahmaklar, Orduyla gelmişler ki, bu haneyi yıkalar. Eğer izin verirsen, bileceğin iş elbet. Muhafaza edersen, senindir güç ve kuvvet.) Böylece tazarruda bulunup o müminler, Sonra da toplu halde, dağlara çekildiler. Ebrehe, Mahmude’yi koydu ordu önüne. Sonra da ordusunu sürdü Kâbe yönüne. Onun asıl ümidi, Mahmude filindeydi. Zira muvaffakiyet, ona bağlı bir şeydi. Lakin umduğu gibi olmayacaktı elbet. Bekliyordu onları, çok korkunç bir akıbet. ww.uydulife.tv
__________________
|
|
Bookmarks |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|