..:: BİLGİ VADİSİ ::.. BİLGİ VADİSİ RSS   TWİTTER   BİLGİ VADİSİ FORUM FACE GRUBU  

Anasayfa Kimler Çevrimiçi Bugünkü Mesajlar Forumları Okundu Kabul Et
Geri git   ..:: BİLGİ VADİSİ ::.. > GENEL KONULAR > İSLAM DÜNYASI > İslam Alimleri
Google

   

 
Konu Bilgileri
Konu Başlığı
Hz. Muhammed'in Son Sözü: En Yüce Dosta…!"
Konudaki Cevap Sayısı
0
Şuan Bu Konuyu Görüntüleyenler
 
Görüntülenme Sayısı
861

Yeni Konu aç Cevapla
 
Seçenekler Stil
Eski 13.05.09, 03:25   #1
dream09
 
dream09 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Kullanıcı Bilgileri
 
Üye Numarası: 628
Üyelik tarihi: 09.02.2009
Yaşım: 52
Mesajlar: 957
Konular: 166
Rep Bilgisi
Rep Gücü : 21
Rep Puanı : 560
Rep Seviyesi : dream09 is a name known to alldream09 is a name known to alldream09 is a name known to alldream09 is a name known to alldream09 is a name known to alldream09 is a name known to all
Aktivite
Level: 27 [♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥]
Paylaşım: 0 / 662
Güç: 319 / 30518
Tecrübe: 48%

İletişim
Standart Hz. Muhammed'in Son Sözü: En Yüce Dosta…!"

Hz. Muhammed'in Son Sözü: En Yüce Dosta…!" Hz. Muhammed: Ali'nin kanı kanımdandır, canı canımdandır, teni tenimdendir, ruhu ruhumdandır, Ali ile biz bir nurun ikiye bölünmüş parçalarıyız.





Peygamberimiz son haccını yaptıktan iki ay kadar sonra Cennet'ül-baki adı verilen mezarlığa gitmiş, burada dua etmişti. Ziyaretten bir gün sonra hastalandı. Hastalığı on üç gün sürdü.

Bu sürede, kendisini ziyarete gelen Müslümanlara öğütler veriyordu. Kendisinin bir insan olduğunu, herkes gibi öleceğini anımsatıyor, ölümünden sonra eski cahiliye adetlerine dönmemeleri konusunda onları uyarıyordu.
Hz. Muhammed, ölümüne yakın insanları topla***** şöyle dedi:

"–Ey insanlar, kimin sırtına kamçı vurmuşsam, işte sırtım gelsin vursun kimin bende alacağı varsa, işte malım gelsin, alsın. Bana en yakın olan dostum, burada benden hakkını isteyen veya gönül hoşnutluğuyla helal edendir. Ben Rabbime yüz akıyla kavuşmayı umuyorum."

Sonra şöyle dedi:

"–Allah beni dünya ile kendi katı arasında özgür bıraktı. Bu kul, Allah katında olanı tercih etti."

Hakka yürüyeceği günün sabahı, yüce resul sanki iyileşmişti. Öğleye doğru ateşi tekrar yükseldi. Ateşini düşürmek için yanında bulunan kaptaki suya ellerini daldırıyor, yüzünü, boynunu ıslatıyordu. Bir taraftan da şöyle diyordu.

"–La ilahe illallah… Ölümün de şiddetlisi var… Allah'ım günahlarımı bağışla, bana merhamet et, beni yüce dosta kavuştur."

Kızı Fatıma çaresizlik için ağlıyordu. Yüce resul ona:

"–Üzülme kızım, baban bugünden sonra bir daha hiç acı ve üzüntü çekmeyecek" dedi.

Hz. Muhammed, dilinden La ilah illallah cümlesini düşürmeyerek 13 Rebiulevvel 11 (8 Haziran 632) tarihinde
Pazartesi günü Hakka yürüdü. Ölmeden önce son sözü, "En Yüce Dosta…!" sözcükleri oldu.

Peygamberimizin kutlu cenazesini, Şah – ı merdan ı Hz. İmam Ali yıkadı. Cenaze dışarı çıkarılmadı. Önce erkekler, sonra kadınlar Peygamberimizin cenaze namazını kıldılar. Peygamberimizin naaşı, bulunduğu yerde bir mezar kazılarak toprağa verildi.


O, iffet timsali Hazreti Fatıma'nın babası, cennet gençlerinin efendileri olan Hazreti İmam Hasan ve Hazreti İmam Hüseyin'in sevgili dedeleriydi.

O, bir yarısı Hazreti İmam Ali olan nurun diğer yarısıydı.

O, Gadirhum'da nurun diğer yarısını Hakkın esinlemesiyle veli ve vasi ilan etmişti.

Ve bu kutlu ilana on binlerce mümin tanıklık etmişti.

Ali Bin Ebi Talip, apaçık bir biçimde Hakk'ın esinlemesiyle veli ve imam tayin edilmiştir.

Alevi inancına göre bu gerçeğe iman, mümin olmanın şartlarındandır. Hz. Ali, veliyyullahtır…

Hazreti Muhammed, Hazreti Ali için şöyle demiştir:

"Ben kimin efendisi isem, Ali de onun efendisidir.

Ali, bedenimde baş gibidir.

Tahkik, Ali benden sonra velinizdir.

Ya Ali! Sen bana Musa'nın Harun'u gibisin.

Ben uyarıcı, Ali hidayete vesile olucudur.

Ben ve Ali, Allah'ın kulları üzerine, Allah'ın hüccetiyiz.

Ben ilmin şehri, Ali de kapısıdır. İlmi arzu eden kapıya gelsin.

Benden sonra ümmetimin en âlimi, Ali bin Ebi Talip'tir.

Halk içinde Ali, Kur'an içinde "Kul hüvallâhü Süresi" gibidir.

Allah'ım Ali'yi seveni sen de sev, ona düşman olana sen de düşman ol, ona yardım edene sen de yardım et, onu hor göreni sen de hor gör. O nereye yönelirse Hakk'ı onunla beraber kıl.

Ali'nin kanı kanımdandır, canı canımdandır, teni tenimdendir, ruhu ruhumdandır, Ali ile biz bir nurun ikiye bölünmüş parçalarıyız."

Hazreti Muhammed, Gadirhum hutbesiyle de yetinmeyip Hakka yürümeden evvel müminlere bir vasiyet yazmak istedi.

"Bana bir kağıt, bir kalem getirin size bir vasiyet bırakayım, ta ki benden sonra dalâlete düşmeyesiniz" buyurdu.

Allah'ın Resulü'nün yaşamının sonunda yazmak istediği bu vasiyete, orada hazır bulunan Hattab oğlu Ömer, "Peygamber sayıklıyor" diyerek engel oldu. Oysa, âlemlere rahmet olarak gönderilen Allah'ın Resulü, kendi nefsi ile değil, Tanrı'nın esinlemesiyle ile hareket ederdi. Çünkü, "Levh-i Mahfuz" O'nun kitabı, kalem-i â'la ise yol göstericisi idi. Zira, Kur'an'da: " (Muhammed) sapmadı ve batıla inanmadı o, arzusuna göre de konuşmaz. O'nun bildirdikleri, vahyedilenden başkası değildir." denilmektedir. Bu ayetten de anlaşılacağı gibi, Ömer'in müdahalesi yersiz idi. Çünkü Hz. Muhammed, Tanrı'nın izni olmaksızın tek söz etmemiştir.

Gerek Gadirhum hutbesi gerekse vasiyet hadisesine karşın peygamberin Hakka yürümesinin ardından Müslümanlar onun Haktan aldığı istek ve işaretine uymadılar.

Hazreti Ali'nin hilafet ve imametini kabul etmediler. Hattaboğlu Ömer'in yönlendirmesiyle Ebu Bekir bir oldu bittiyle Halife seçildi. Böylece Kerbela Faciasına giden yolun önü açılmış oldu. Bu sırada Hazreti Ali, yüce resulün cenaze işleriyle meşgul idi.

Halife seçimi İslam'daki ayrılıkların başlangıcı olmuştur. Bu olay süreç içinde Müslümanlar arasındaki pek çok ihtilafın ana sebebini teşkil etmiştir.

Bilindiği gibi, birinci Halife Ebu Bekir, vefatından önce yerine Hattapoğlu Ömer'i tavsiye etmiş ve vasiyet üzerine ikinci halife olarak Ömer seçilmiştir. İkinci Halife Ömer de altı kişilik bir şura atamış ve Hz. Ali'nin ismini ise en sona yazmıştır. Şura ise bir oldu bittiyle 3. Halife olarak Osman'ı seçmiştir. Eğer Halife Osman'nın ölümü ani olmasaydı ve vasiyet edecek zamanı bulunsaydı, muhakkak ki o da halife olarak Muaviye'yi önerecekti. Muaviye'nin Şam'a vali olarak Halife Ömer tarafından atandığını ve yine onun tarafından korunup kollandığını anımsamak hem İslam'daki ayrılıkların sbeeplerini anlamak bakımından hem de Kerbela Faciasını doğuran etkenleri doğru analiz edebilmek açısından son derece hayati bir noktadır.

Kuşkusuz Hz. Ali, Hz. Peygamber'in gerçek vasisi ve varisidir. Ancak Hz. Ali, İslam Dininin parçalanmaması ve zarar görmemesi için yapılan tüm haksızlıklara karşı sabır göstermiştir.

Eğer ki Hazreti Muhammed'in vasiyetine uyulsaydı Kerbela Faciası yaşanmaz, yüce resulün vasiyeti gereği hilafet ve imamet Müslümanlar arasında bir tartışma ve ihtilaf sebebi olmazdı. Hazreti İmam Ali ile birlikte başlayan imamlar nesli Müminlerin önderliğini deruhte eder ve Müslümanlar bölünüp parçalanmazdı.
ww.uydulife.tv
__________________


**********************************************
TÜRKSAT / HOTBİRD / ASTRA SABİT ÇANAK
30
W/8W/7W/5W /4W/1W/5E/7E/9E/16E/23E/26E/39E/53E dieseqc Motor
dream09 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Yeni Konu aç Cevapla

Bookmarks


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara Cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz Aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz klasörü seçiniz


Powered by vBulletin® Version 3.8.11
Copyright ©2000 - 2024, vBulletin Solutions, Inc.
Dizayn ve Kurulum : Makinist
Forum SEO by Zoints

E-Marine Education | Vbulletin | Tosfed |
www.bilgivadisi.biz   www.bilgivadisi.biz