29.03.12, 04:35 | #1 |
Greenpeace raporuna sert tepkiler
-''Bunların bütünüyle gerçek dışı itham ve iddialardan oluşuyor'' -''Örneğin üzümle ilgili 24 kimyasal maddeden bahsediliyor, ancak bağcılıkta kullanılabilen toplam kimyasal madde sayısı en fazla 4'' -''Türkiye ile AB arasında gıda güvenliği ile ilgili hızlı alarm sistemi var, bütün uluslararası standartlara biz uyuyoruz'' -''Türkiye'de bundan 10 yıl önce 30 milyon ton sebze ve meyve üretilip, 50-56 bin ton kimyasal madde kullanılırken, bugün 10 milyon ton daha fazla yaş meyve ve sebze üretiyoruz, ama yaklaşık 20 bin ton daha az ilaç kullanıyoruz'' -''(Greenpeace raporu) Raporu ayrıntısıyla inceliyoruz. Türkiye'ye zarar vermeye yönelik birtakım beyanlar var, kasıt var, bunları inceliyoruz'' Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, bazı sebze ve meyve ürünlerinde ilaç kalıntısı iddialarına ilişkin olarak, ''Kimsenin Türkiye Cumhuriyeti'nde üretilen, çiftçilerinin ürettiği, alın terinin, emeğinin karşılığı olan ürünlerle ilgili spekülatif haberler yapmak, bunları genelleştirmek suretiyle insanları yedikleri içtikleriyle sorunlu hale getirmeye hakkı yok'' dedi. Eker, Antalya Rixos Otel'de düzenlenen Uluslararası Bahçe Bitkileri Toplantısı'nın ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin Greenpeace isimli çevre örgütünün Türkiye'deki üzüm, armut ve biber gibi bazı ürünlerde zirai ilaç kalıntısı iddialarını içeren raporunu hatırlatması üzerine Eker, kendilerinin bu konuyla ilgili bir yazılı açıklama yaptıklarını hatırlattı. Bunların bütünüyle gerçek dışı itham ve iddialardan oluşturduğunu belirten Eker, raporda üzümle ilgili 24 kimyasal maddeden bahsedildiğini, ancak bağcılıkta kullanılabilen toplam kimyasal madde sayısının en fazla 4 olduğunu, bunların hepsinin bile kullanılmadığını vurguladı. -''AB ile aramızda hızlı alarm sistemi var''- Türkiye ile AB arasında gıda güvenliği ile ilgili ''hızlı alarm sistemi'' bulunduğunu ifade eden Eker, şöyle konuştu: ''Üzümle ilgili bir tek tane bildirim şikayet almış değiliz. Bu tür kuruluşların kusura bakmasınlar, kime, hangi çevrelere, hangi belki uluslararası ticari kuruluşlara bilerek veya bilmeyerek hizmet ettiklerini dikkatinize sunmak istiyorum. Türkiye geçen sene 2 milyar 400 milyon dolarlık yaş meyve sebze ihracatı yaptı. Avrupa Birliğine, Rusya Federasyonu'na, dünyanın birçok ülkesine bunların hepsiyle ilgili uluslararası standartlara biz uyuyoruz. Uluslararası standartlarda ne varsa gerek yurt içinde tükettiğimiz kendi vatandaşımıza, gerekse uluslararası pazarlara sunduğumuz. Binde bir, onda bir bazen bazı ürünlerle ilgili birer ikişer sorun oluyor, bize bildiriyorlar. Biz zaten yakın takibe alıyoruz, derhal biz izlemeye alıyoruz, onunla ilgili tedbir alıyoruz. Buna hızlı alarm sistemi diyoruz, aramızda bu AB ile var ve bu çalışıyor, işliyor hiç bir sorun almış değiliz. Bize AB'den bu konuda üzümle ilgili bir bildirim almış değiliz. Düpedüz iftira. Yani kullanılabilecek olan kimyasal sayısı 4 iken kalkıp da 24 tane üzümde dediğiniz zaman bunun hiç bir şekilde kabul edilebilir bir tarafı yok. Bu doğru değil.'' Herhangi bir resmi bildirim olduğunda da gerekli tedbiri aldıklarını anlatan Eker, ''Kimsenin Türkiye Cumhuriyeti'nde üretilen çiftçilerinin ürettiği, alın terinin, emeğinin karşılığı olan ürünlerle ilgili bu tip spekülatif haberler yapmak suretiyle, bunları genelleştirmek suretiyle insanları yedikleri, içtikleriyle sorunlu hale getirmeye hakkı yok'' dedi. Bakan Eker, gıda güvenliği sisteminin şu anda AB standartlarında uygulandığını vurgulayarak, bu sistem de her gün bir kademe daha ileri gittiklerini söyledi. 10 MİLYON TON FAZLA SEBZE MEYVE ÜRETİLİYOR Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Türkiye'de bundan 10 yıl önce 30 milyon ton sebze ve meyve üretilip, 50-56 bin ton kimyasal madde kullanılırken, bugün 10 milyon ton daha fazla yaş meyve ve sebze üretildiğini, ancak yaklaşık 20 bin ton daha az ilaç kullanıldığını bildirdi Eker, Antalya'da düzenlenen Uluslararası Bahçe Bitkileri toplantısının ardından gazetecilerin Greenpeace'in hazırladığı rapordaki bazı sebze ve meyve ürünlerinde kimyasal ilaç katkısı iddialarına ilişkin soruları yanıtladı. Bakan Eker, dün ilk defa gıda güvenliğini ihlal ettikleri tespit edilen bal ile ilgili iki firma ismini açıkladıklarını, artık firma isminin de teşhir edildiğini, bunun gıda güvenliğine ne kadar hassasiyet gösterdiklerinin bir göstergesi olduğunu ifade etti. Türkiye'de bundan 10 yıl önce 30 milyon ton sebze ve meyve üretildiğini, 50-56 bin ton kimyasal madde kullanıldığını belirten Eker, ''Bugün 10 milyon ton daha fazla yaş meyve ve sebze üretiyoruz, fakat aldığımız tedbirlerle, hazırladığımız uyguladığımız projelerle kimyasal ilaç miktarı 35 bin tonlara düştü. Yaklaşık 20 bin ton. Türkiye artık daha az ilaç kullanıyor'' diye konuştu. -''75 kimyasal maddeyi yasakladık''- Önceki yıllarda 75 kimyasal maddenin de uygulamasını kaldırdıklarını, yasakladıklarını anlatan Eker, eskiden kimyasal ilaçların reçetesiz satıldığını, kendilerinin buna yasak getirdiklerini, artık ilaçların reçeteyle satıldığını ifade etti Bazı ilaçların da Türkiye'de kullanımını, uygulamasını tümden yasakladıklarını, biyolojik mücadeleye geçtiklerini dile getiren Eker, şöyle devam etti: ''Bütün bunları biz bu kadar hassasiyetle takip ediyoruz, ihracatımız dünya pazarlarında günden güne artıyor. Türkiye büyüyor dünya pazarlarında. Her gün biraz daha güçleniyor. Bundan rahatsız olanlar var. Birisi bir şey söylediği zaman, ortaya saçma bir şey attığı zaman bunu biz incelemeden, bunu manşetlere taşıdığımız zaman, biz kime zarar veriyoruz, bu doğru bir şey değil, gerçek değil üstelik. Dünyanın her yerinde zirai ilaç kullanılır, belirli şekillerde kontrolleri yapılır. Biz de benimsediğimiz, uluslararası standartlarla bunları uyguluyoruz. Dünya gıda kodeksinde ne yazıyorsa, dünya sağlık örgütünün kuralları neyse onları yapıyoruz. Yani binde bir, onda bir olabilir. Dünyanın her yerinde, her zaman uygun olmayan örnekleri çıkabilir; o da zaten bildirilir. Biz bu bildirim üzerine tedbir alır, uygularız'' -''Raporu ayrıntısıyla inceliyoruz'' Raporu ayrıntısıyla incelediklerini ifade eden Eker, Türkiye'nin hak ve menfaatlerinin bu alanda saklı olduğunu ve bunu koruyacaklarını kaydetti. ''Türkiye'ye zarar vermeye yönelik bir takım beyanlar var, kasıt var, bunları inceliyoruz'' diyen Eker, bu konuda gerçek bir şey varsa da zaten onun gereğinin yapılacağını söyledi. AB ülkelerinden kendilerine üzümle ilgili bir tane bile şikayet, bildirim gelmediğini bildiren Eker, ''Aramızda hızlı alarm sistemi var, çalışıyor, bunun için biz bunun gereğini yapıyoruz'' dedi. Ürünü ayrıca sahada denetlediklerini anlatan Eker, Türkiye genelinde 7 bin 500 ziraat mühendisi ve veteriner hekim bulunduğunu, sertifikalı tarım danışmanlığı ile de ayrı bir mekanizma işlettiklerini ifade etti. Gerek ihracat izni alırken, gerek ithalatla ilgili prosedürde numune alındığını ve o numunedeki pestisitlerin, kimyasalların incelendiğini dile getiren Eker, ürünlerinde herhangi bir şey çıkması durumunda kendilerine anında bildirildiğini ve bu ürünlerin kaynağının tespit edildiğini kaydetti. -Expo 2016- Expo 2016'ya ilişkin bir soru üzerine de Eker, ''Expo 2016'yı en başarılı bir şekilde gerçekleştirmek için bütün hızımızla çalışıyoruz. Türkiye böyle bir organizasyonun altından alnının akıyla çıkacak. Hiçbir endişeye kimsenin kapılmasına gerek yok'' dedi. Bununla ilgili bir kanun teklifi hazırladıklarını ve Bakanlar Kuruluna sunduklarını anlatan Eker, oradan geçmesinin ardından en kısa süre içinde parlamentonun gündemine geleceğini ifade etti. Expo 2016 için Bakanlığa ait 1100 dekar alan ayrıldığını bildiren Eker, burada altyapı çalışmalarının olduğunu, gerek valilik, gerek yerel paydaşlar vasıtasıyla dünyadaki gelişmeleri takip ettiklerini, izlendiklerini ve sürecin öngörüldüğü şekilde devam ettiğini kaydetti. Bakan Eker, şöyle devam etti: ''Zaten 4 yılımız var. Daha hiçbir problem olmuş değil, bundan sonra olmasını beklemiyoruz. Kanun teklifini yüzlerce kişi ve kuruluşla hazırladık, kanun teklifi hazırlık sürecinde bilgi görüş aldık. Herkes kendi penceresinden bakar, biz de Türkiye'nin hak ve menfaatleri penceresinden bakıyoruz.'' - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Türkiye yaş meyve ve sebze ihracatçıları: ''Raporun, Türk tarım ürünleri ihracatının yükselişe geçtiği, uluslararası pazarlarda rekabet gücü elde ettiği ve önemli rakip ülkeler açısından tehdit oluşturduğu bir dönemde gündeme getirilmesinin da ayrıca anlamlı olduğunu belirtmek isteriz'' ''Sektörümüzün bu konuda herhangi bir sıkıntısı kalmamıştır'' Türkiye Yaş Meyve ve Sebze İhracatçılarının ortak yayımladığı açıklamada, ''Dönem dönem rakip ülkeler, pazar paylarını artırmak amacıyla, ülkemiz ürünlerinin kalıntı sorunları yaşadığına ilişkin kasıtlı ve asılsız açıklamalarla ülkemiz adına çeşitli karalama kampanyaları düzenlemektedirler. Söz konusu durumdan nemalanabilecek çeşitli çevreler de söz konusu karalama kampanyalarına destek vermektedir'' denildi. Akdeniz Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Kavak, Antalya İhracatçıları Birliği Başkanı Mustafa Satıcı, Doğu Karadeniz İhracatçıları Birliği Başkanı Ahmet Hamdi Gürdoğan, Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Mustafa Türkmenoğlu, İstanbul Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Latif Ünal, İstanbul Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Salih Çalı ve Yaş Meyve Sebze Sektör Kurulu Başkanı Kemal Kaçmaz, medyada yer alan Greenpeace'in raporunda Türkiye'de üretilen biber, armut ve üzümün en tehlikeli ürünler olduğu yönündeki iddialara ilişkin ortak açıklama yayımladı. Söz konusu haberlerin zor şartlar altında pazar paylarını korumak ve artırmak için mücadele veren ihracatçıları üzdüğü belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi: ''Ülkemizde üretilen ve ihracata giden ürünlerin çok büyük kısmı başta Rusya Federasyonu olmak üzere AB ülkelerine satılmaktadır. Bitkileri hastalık ve zararlılardan korumak amacıyla da AB tarafından kullanılmakta olan ilaçların benzerleri kullanılmaktadır. Yani ilaç etken maddeleri, tamamıyla AB'ye uyumlu hale getirilmiştir. Yurt dışına gönderilen ürünlerde özellikle Rusya Federasyonu'nun kalıntı limitlerinin AB ülkelerinin de altında olduğu dikkate alınınca, ihracatçı firmalar bu konuda daha hassas davranmak zorunda kalmaktadırlar. İhracatçı aynı zamanda Rusya Federasyonu kalıntı limitleri dışında AB ülkelerinin limitlerine de, hatta büyük alıcı grubunda yer alan marketlerin isteklerine göre de üretim ve ilaç programları uygulamak durumundadır. İşte bu kontrolün sağlanması ve izlenebilirliğin geliştirilmesi amacıyla ihracatçı tarafından satın alınacak ürünlerde, iyi tarım uygulamaları ve GLOBALGAP koşulları gözetilmektedir. Bu ürünlerin çoğu da çeşitli aşamalarda analize tabi tutulmaktadır.'' Habere konu olan ürünlerin Avrupa Birliği'nin 25.01.2010 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiş olan 669/2009/EC sayılı Komisyon Yönetmeliği kapsamında yer alan ve Türkiye için AB giriş kapısı konumunda bulunan Bulgaristan'da yüzde 10 sıklıkla kontrole tabi tutulan ürünler olduğu ifade edilen açıklamada, ''Söz konusu uygulamalar, Bulgaristan'ın alt yapı eksiklikleri nedeniyle 12 Nisan 2010 tarihinde başlamıştır. AB Resmi Gazetesinde yayımlanan ve 669/2009 sayılı Yönetmeliğin EK–1 listesinde değişiklik öngören 433/2011 sayılı Komisyon Yönetmeliği ile ülkemiz AB ülkelerine ihracatında alınan hızlı alarm bildirimleri göz önünde bulundurularak ülkemiz menşeli kabak ve armut ile tatlı biberler (07.10.80.51 ve 07.09.60.10 G.T.IP numaralı biber çeşitleri) haricindeki biberler, 669/2009 sayılı Yönetmelik kapsamından çıkarılmıştır'' görüşüne yer verildi. Halen yönetmelik kapsamında bulunan domates ve bazı biber çeşitleri için de alınan önlemlerle geri bildirim miktarının azalmasıyla bu kontrollerde eskiye oranla daha esnek olunmaya başlandığı aktarılan açıklamada, şunlar kaydedildi: ''Son 6 yıldır süregelmekte olan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı ve İhracatçı Birliklerinin koordineli çalışmaları neticesinde, gerek yapılan eğitim çalışmaları ile üreticilerimizin bilinçlendirilmesi gerekse izlenebilirlik sisteminin uygulanması ve hukuksal yapının düzenlenmesi sayesinde ülkemizdeki ilaç kalıntısı seviyeleri asgari düzeye indirilmiştir. Yukarıda verilen örnekler de yapılan çalışmaların etkinliğini ortaya koymaktadır. Dönem dönem rakip ülkeler, pazar paylarını artırmak amacıyla, ülkemiz ürünlerinin kalıntı sorunları yaşadığına ilişkin kasıtlı ve asılsız açıklamalarla ülkemiz adına çeşitli karalama kampanyaları düzenlemektedirler. Söz konusu durumdan nemalanabilecek çeşitli çevreler de söz konusu karalama kampanyalarına destek vermektedir. Greenpeace tarafından 2009-2010 yıllarında yapılan incelemeye ilişkin bir raporun, Türk tarım ürünleri ihracatının yükselişe geçtiği, uluslararası pazarlarda rekabet gücü elde ettiği ve önemli rakip ülkeler açısından tehdit oluşturduğu bir dönemde gündeme getirilmesinin da ayrıca anlamlı olduğunu belirtmek isteriz. Ancak, yukarıda da bahsettiğimiz gibi sektörümüzün bu konuda herhangi bir sıkıntısı kalmamıştır. İhracatçılar olarak, üreticilerimizle beraber özveri ile çalışmaya ve ülkemizin 2023 ihracat hedefine ulaşması için üzerimize düşen görevleri layıkıyla yerine getirmek için elimizden geleni yapmaya devam edeceğimizi ifade etmek isteriz.'' AA ww.uydulife.tv
__________________
TÜM KONULARIM ALINTIDIR YALNIZCA TANITIM VE BİLGİ AMAÇLIDIR... ---------------------------------- Sungate Titan Full HD İptv 42.0°E-39.0°E-46.0°E-19.2°E-16.0°E-13.0°E-9.0°E7.0°E4.9°0.8°W |
|
Bookmarks |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|