22.04.10, 08:57 | #1 |
bu gece nasl sabahladın?
bu gece nasl sabahladın? Efendimiz (sav) kurmuş olduğu nebevî medresede cihanın en bahtiyar talebeleri olan Sahabe neslini çok farklı yöntemler kullanarak yetiştirmişti. O yöntemlerden biri de sahabeye sorular sorarak hem onlara söz hakkı vermesi hem de diğer sahabeye ve tabiî ki bizlere örnek olabilecek cevapların ortaya çıkmasına vesile olmasıdır. Bugün iletişim dilinde etkin dinleme denen bu yöntemi en büyük iletişim muallimi olan Efendimiz (sav) 1500 sene öncesinde uyguluyordu. Efendimiz’in bu uygulamalarına örnek olabilecek bir hadiseye dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Resulü’nün sahabeye en fazla sorduğu sorulardan bir tanesi “Nasıl Sabahladın?” sorusuydu. Çünkü O (sav) çok iyi biliyordu ki; “Gecesini ihya edenler ancak gündüzlerini inşa edebilirler.” Hal böyle olduğu içinde gecenin ihyasının önemini Efendimiz (sav) sahabeye çok iyi belletmek istiyordu. Bu vesile ile de özellikle sabah namazında cemaate döndüğünde önünde duran o kutlu topluluğun içerisinden bazılarını seçer ve onlara nasıl sabahladıklarını sorardı. İşte bir gün böyle bir sorunun muhatabı sahabenin ilim kalelerinden biri olan Mu’âz bin Cebel olmuştu. Efendimiz; “Ey Mu’âz! Bu gece nasıl sabahladın?” diye sormuştu. Mu’âz bu soruya şöyle bir cevap vermişti: “Ey ’ın Resulü! ’a hamdolsun O’na iman etmiş olarak sabahladım.” Bunun üzerine Efendimiz; “Ey Mu'âz! Her sözün bir delili olması lazımdır. Senin bu sözünün doğruluğuna delilin nedir?” Mu’âz dedi ki: “Ey ’ın Resulü! Ben geceden gündüze çıktığım zaman bir daha akşamı beklemem. Akşam olduğu zaman da sabaha kadar yaşayacağımı hiç ümit etmem. Bir adım attığım zaman ikinci adımımı atacağımı sanmam. Her insanın bir eceli olduğunu bilirim. Ecelinin saati geldiği zaman o anda ecelinin ona yetişeceğini de bilirim. Bütün insanlar mahşer meydanında toplanacaklardır. Onlardan kimisi peygamberi ile beraberdir. Kimisi de kimi sevip takip etmişse onunla beraber olacaktır. Ben ise her an cehennemdeki insanların azaplarını ve cennetteki insanların nimetlerini görüyor gibiyim.” Mu’âz konuştukça Efendimiz’in mübarek yüzündeki tebessümler artıyordu. En sonunda Efendimiz dedi ki: “Ey Mu'âz! Sakın bu halinden geri durma ve hep bu hal üzere sabahla.” Efendimiz (sav) bir gün yine aynı soruyu ileride Bedrin ilk şehitlerinden biri olacak Enes bin Malik’in halası Rubeyyi binti Nadr’ın oğlu Haris bin Süraka’ya soracaktı. Haris Bedir’de şehadet şerbetini içtiği zaman sadece 18 yaşında idi dolayısı ile Efendimiz bu soruyu Haris’e sorduğu zaman o 17–18 yaşlarında gençliğinin zirvelerinde olan bir delikanlıydı. Yiğit bir ananın yiğit bir oğlu olan Haris Efendimiz’in; “Bu gece nasıl sabahladın?” sorusuna muhatap olunca hiç düşünmeden şöyle cevap vermişti: “Ya Resulullah! Gerçek bir iman sahibi olarak sabahladım.” Tereddütsüz ve kendinden bu kadar emin bir cevap karşısında Efendimiz Mu’âz’a dediği gibi; “Her iddianın bir hakikati olmalıdır. Senin imanın hakikati nedir?” diye sordu. Haris dedi ki: “Ya Resulullah! Gündüzümü oruçla gecemi kıyamla geçirdim. Şu anda öyle bir ruh haleti içindeyim ki Cennet ehlinin ve cehennem ehlinin birbirleri ile konuşmalarını duyuyor ve sanki Rabbimin arşını ellerimle tutar gibi oluyorum.” Efendimiz (sav) böyle bir cevap karşısında oldukça etkilendi ve karşısında duran Haris’e dedi ki: “Sen öyle bir insansın ki tepeden tırnağa iman kesilmişsin.” Haris o gün imanını Efendimiz’in (sav) lisanı ile tescil ettiriyor böyle önemli bir müjdenin sahibi oluyordu. Böyle bir imana sahip olan Haris Bedrin ilk şehitlerinden biri de olacak nicelerini kendine imrendirtecekti. Bedrin meydanında daha savaş başlamadan askerlerin en arka safında su içmekte olan Haris karşı taraftan Hibban bin Arikan’ın attığı bir okun hedefi olacak elindeki suyun yerine şehadetin şerbetini içecekti. Oğlu Haris’in savaş öncesi böyle bir hal üzere vefat ettiğini duyan anne Rubeyyi Efendimiz’in yanına koşacak; “Ya Resulullah! Oğlum Haris savaş başlamadan öldürülmüş şimdi onun hali ne olacak? Şimdi o şehit olarak cenneti hak edebilecek mi?” diye sorular soracaktı. Efendimiz diyecekti ki: “Ey Rubeyyi! Oğlun Haris tek bir cennette değil Firdevs cennetlerindedir.” Elbette Haris’in o imanı böyle bir netice ile sonuçlanacak hayatı iman yolunda olanın akıbeti böyle güzel olacaktı. Sahabenin bu örnekliğinin ışığında kendi nefislerimize dönsek ve Efendimiz’in (sav) “nasıl sabahladın?” sorusunun muhataplarından biri de biz olduğumuzu varsaysak; acaba söyleyecek söz bulabilir miydik? alıntı ww.uydulife.tv
|
|
Bookmarks |
Etiketler |
bu gece nasl sabahladın? |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|